İman etmek ve imana ait maddeler

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan İslami Yazar
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
İ

İslami Yazar

Forum Okuru
İman etmek ve imana ait maddeler
Bu konumuz milleti islamın ve dinin sünnet, şeriat ile sabit olan inançları hakkındadır. Kelam ilminin meseleleri, Allahu Teala’nın zatı, sıfatları, peygamberlik ve ona ait bilgilerdir.



iman etmek.jpg



Bu bilgilere akait bilgileri de denir. Çünkü itikat yani inançlarla ilgilidir. Kelam ilmine, şeri ilimlerin esası, temeli olma yönünden kavait yani kaideler de denir. Bu ikisi aslında bir olup, mefhum, itibar, yaklaşım bakımından farklıdırlar. Bunlar dinle millette aslında bir olup ifade yönünden farklıdır. Din, akıl sahiplerini, güzel irade ve ihtiyarları ile kendisini sevgiden sırf hayır ve iyilik olan ilahi va'zdır kurallardır. Bir bakıma insanların ona itaat etmeleri sebebiyle din denilmiştir. İnsanların o yola girmeleri, oyunda çalışmaları sebebiyle o yol etrafında toplananlara Millet denilmiştir. İslam dini, peygamberimizin getirdiği dindir.

Dinimizde inanılacak şeyler cebrail aleyhisselam'ın suâli olan Hadiste bildirilmiştir. Hazreti Ömer'in bildirdiği hadiste Cebrail Aleyhisselam, yabancı bir insan şeklinde Rasülullahın huzuruna geldi. İman, İslam ve ihsandan sordu. Seninle bu sorulara orada hazır bulunan Eshâb-ı Kirama öğretmek için geniş şekilde cevap verdi.

Buyurduki: " İman, kulun Allah'ın bir olduğunu eşi ve benzeri olmadığına inanması ve tastik etmesidir. Hadisi şerif de yalnız Allah'a inanmaktır buyurulmasından, yine onun kadim, ezeli olduğu şanına layık kemal sıfatlarla sıfatlanmış olduğu anlaşılmalıdır.

Ve meleklerine inanmaktır. Melekler Allah'ın yarattığı varlıklardır kullarıdır. Bir an ibadetten geri kalmazlar. Meleklere inanmayan kafir olur. Meleklerin peygamberlerden önce söylenmesi, meleklerin üstün olmasından değil tertip ve sıra öyle vaki olduğu içindir. Çünkü Allah melekleri peygamberlere göndermiştir.

Ve kitaplarına inanmaktır. Allah'ın kelami olan kitaplarınına hepsine inanmalıdır. Gökten inan kitaplar 104 dür denildi. Bunlardan on Suhuf adem aleyhisselama, Elli suhuf Şit Aleyhisselama, Otuz suhuf İdris aleyhisselama, on suhuf İbrahim aleyhisselama İndirilmiştir. Dört kitapta bilinen Tevrat Zebur İncil ve Kur'an'dır.

Ve peygamberlere inanmaktır. Peygamberler insanlara, onların en üstünü olarak gönderilmiştir.

Ve öldükten sonra dirilmeye inanmaktır. Allahu Teâlâ ölüleri asli cüzlerini parçalarını bir araya getirerek kabirlerinden kaldıracak ve onlara ruhlarına geri verecektir.

Bazı kitaplarda cebrail aleyhisselam'ın sualine verilen cevapta öldükten sonra dirilmek yazılı değildir.

Ve kadere, hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine İnanmaktır. Kaderin açıklanması ve kaza ile kader arasındaki bağlantı bir çok kitapta bildirilmiştir. Biz buraya onları almıyoruz. Çünkü Resulullah Eshâb-ı kiramın bir arada oldukları bir yere uğradı. Eshâb-ı kiramın kader hakkında konuştuklarını gördü. Gadaba geldi hatta iki mübarek elmacık kemikleri kızardı ve " sizden öncekiler bu konuya daldıkları için helak oldular, sizin bu konuya girmemenizi istiyorum" buyurdu. Yine peygamberimiz: kader hakkında konuşulduğu zaman dilinizi tutunuz buyurdu
 
Yukarda sayılan imanın altı şartına inandığını açıkça dil ile ikrar etmek farzdır, lazımdır. İmanın hakikatinden bir rükün olduğu için dil ile söylemelidir. Kelam, fıkıh ve hadis alimlerinin çoğuna göre şeriatte iman, Resulullah'ın Allah tarafından getirdiklerini tastik ve dil ile ikrar etmektir. Dün de muhakkak derin âlimlere göre imanı dil ile söylemek, dünya ahkamnın icrâsında şarttır. Yoksa iman kalp ile tasdikdir. Dil ile ikrar, imanın hakikatinin dışındadır. Bu görüşte itikatta mezhebimizin imamı Ebu Mensur maturidinin İhtiyarıdır.

Beş vakit namazı vakitlerinde kılmalıdır. Fazlarına, Vacip'lerine, sünnetlerine riayet ederek hepsinin hakkını vererek kılmalıdır. Namazlarını vaktinde kılmayanlar hakkında ciddi ve şiddetli tehditler varit olmuştur. Çok sıkışık durumlarda bile namazı tehir etmemelidir.
 
Örneğin doğum sancıları alanında, hamile kadın namazı terk etmemeli, normal şekilde kalamazsın, oturup ima ile kılmaya çalışmalıdır. Bunun gibi örtülecek elbisesi olmayan çıplak kimse namazını oturarak ima ile kılmalıdır. Su da boğulmakta olan kimse aklı başında ise bazı âlimlere göre tutunacak ot gibi bir şey bulabilirse ona tutunup ima ile kılar. Namazı geciktirmesi mübah olmaz. Eğer namazı erteleyip de vakit çıktıktan sonra ölürse o namazdan sorumlu olarak Allahu Tealanın huzuruna gider. Eğer tutunacak bir şey bulamazsa ertelemesi mübah olur. Bazı âlimlere göre de, o kimsenin yüzerek ima ile namaz kılması gerekir, tehiri mübah olmaz. Eğer bunu yapmaz da vakit çıkar ve ölürse, namaz üzerine borç olur. Hasta ve korku namazlarının dinimizde, belli özel durumları vardır. Peygamber efendimiz: farz namazları vakitlerinde kılmaya devam eden kimseye Bu namazlar burhan, nur ve cehennem ateşinden kurtuluş olur buyurmuştur.
 
Nisap miktarı malı olanın, Şartlarına uygun olarak, vaktinde zekatini vermesi farzdır. Buna böylece inanmalıdır. Peygamberimiz zekâtı olmayanın namazı da yoktur buyurmuştur. Musa aleyhisselam bir gencin çok güzel namaz kıldığını görüp hayret etti. Seneler sonra o genç ile bir daha karşılaşıp aynı şekilde güzel namaz kıldığını görünce: namazını bu gençten daha güzel kılan kimse görmedim buyurdu. Allah vahiy ile bildirdi ki: ya musa! Zekatını vermedikçe onun namazı işe yaramaz. Namaz ve zekat ikizdir. İkisinden birini, diğeri olmaksızın kabul etmem buyumuştur.

Ramazan'ı şerif ayında oruç tutmanın ve gücü yetenin hacca gitmesinin farz olduğuna inanmalıdır. Bunların hepsine kalbiyle inanan ve dili ile söyleyen kimseye mümin denir. Mümin bir kimse Allah'ın fazlı Kerem'i ile cennete girer.
 
Mümin günah işlemekle imandan çıkmaz. Bu günah küfürden başka büyük olsun küçük olsun aynıdır. Dinin temel kurallarını yalanlamak, haramları helal, helalleri haram bilmek, dini aşağı görmek imandan çıkmaya sebeptir. Günah işlemekle imanın hakikati kalpten çıkmaz. Mutezile yolunda olanların dediği gibi mümin günah işlemekle imandan çıkmaz. onlara göre Büyük günah işleyenmin de değildir kafir de değildir. Böylece iman ile küfür arasında üçüncü bir derecenin varlığına inanmaktadırlar. Mutezile'ye göre ameller imandan bir parçadır.


Kafir, ihsan ve iyilik etmekle küfürden kurtulamaz. Büyük günah işleyen müminlerin kıyametteki akibeti Allah'ı Teâlâ'ya kalmıştır. Dilerse bir miktar azap veya ikâp eder. Dilerse azabı tattırmadan affeder. Ehlisünnet itikadımıza göre Büyük günah işleyen in affedilmesi, tövbe ile veya tövbesiz caizdir. Bu inancımıza nisa suresi 48. ayeti delildir çünkü Allah bu ayette Allah kendisine şirk koşma günahını affetmez, Başka günahları dilerse affeder buyurmaktadır.
 
Hadiste , kalbinde zerre kadar iman olan cehennemden kurtulur buyuruldu. zerre karıncanın en küçüğünü denir. Yani Ordu ve hacmi çok küçük demektir. İmanın zerre kadar erindeki yakinin en aşağı derecede olmasıdır. Dindeki, imandaki yakîn, onun parlaklığıdır. Yakînin en aşağı derecede olması parlaklığının az olması demektir. Yoksa iman hasıl olunca imandır. Parçalanmaz ve bölünmez. Kalbinde zerre kadar iman olan halis bir niyetle Allahu Teadan korkarak günahlardan az bir zaman olsun uzaklaşabilen günahkar müminler cehennemden çıkacaklardır. Nitekim Naziat 40. Ayetde: rabbinin dergahında kıyametten korkan ve nefsini, iştiha ettiği Haramlardan nehyeden kimsenin karargahı cennettir. Rabbinden korkanların cennete gireceklerini göstermektedir.
 
Sadece iman etmekle inanmakla bitiyormu hocam ? Kimliğinde müslüman yazıpta ismaı hor görenler, Müslüman olupta dinin hiç bir gereğini yerine getirmeyenler. Küfredenler,hak yiyenler, harama göz dikenler ... Şimdi bunlar müslüman mı ?
 
İman öyle hassas bir şeydir ki, Onu taşıyabilmek gerçekten azami dikkat ister. Her an kaybedebileceğimiz korkusuyla yaşayıp Amellerimizi de ona göre dizayn etmemiz gerekiyor. İmanın gereksinimi olan islamın şartlarına riayet etmek ve onları Gerektiği gibi yapmak gerekiyor ki İmanımızda bi eksiklik noksanlık meydana gelmesin. Yoksa kuru kuruya ben İman ettim demekle Hiç bir şey olmaz. Aynen benim kalbim temiz Müslümanlığına benzer.
 
Geri
Üst