İslama göre sevg aşk mesajları şiirleri

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
İslama göre sevg aşk mesajları şiirleri
Aşk dediğin ya 'tan gelmeli, ya için olmalı, ya da 'a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı.

Aşk "sevgi" boyutuna ulaşmıyorsa, adı batmalı… Sevgi ki, 'ın varlıkları yaratmasındaki yegâne gayesi.
Sevgi ki u Teâlâ'nın, kullarına yerleştirdiği en güzel hediye.
O'ndan gelen ve ona dönecek olan en anlamlı duygu…"
"Saklarım gözümde güzelliğini,Her nereye baksam sen varsın orada.Gizlerim kalbimde muhabbetini Koymam yabancıyı sen varsın orada"
İnsan içindeki duygularını kimi zaman kelimelere dökemez; ama duyduklarını yaşar, özümser…
Ben de çocukluğumdan bugüne dilime doladığım bu dörtlükte ilk okuduğum duyguları yaşarım her zaman.
Ulaşmayı hayal ettiğim; fakat ulaşamadığım sevgiliye bu dizelerle yalvarmak, yakarmak gelir içimden hep, en içten yakarışlarla…
Onun güzelliği her şeye öyle güzel yansımış ki, kocaman bir kâinata, taşa, toprağa, ağaçtan yaprağa, kuşlardan güllere, canlı cansız her bir şeye…
Onu kelimelerle anlatmak mümkün değil. Dünyanın en zengin, en güzel kelimelerinde bile öyle yoksun kalır ki cümleler Onu anlatmaya…
Ancak diz çöküp huzuruna varmak ellerimizi açarak yüreğimizde kanayan sevgi ile en içten, en saf, dünyadan arınmış duygularla, ruhumuzla O'na
seslensek de nafile… Çünkü O'nu sevmek, sevdikçe sevmek demek…
Bu gün bir ise yarın bin olması gereken bir sevgidir O'na duyulan sevgi…
"Sevgi, insanın lezzet aldığı şeye, meyletmesidir.
sevgili-1d0.jpg

Aşk, bu meylin her geçen gün artarak devam etmesidir. Aşk, insanı maşuk uğrunda her şeyini gözünü kırpmadan feda edecek hâle getirir.
" Bir insanın Rabbisini, ilk tanıdığı ve bildiği vakitten sonra, O'nun için nefes almaya, O'nun rıza–i ilâhîsine ulaşma çabalarına mâna katan ne sanırsınız?
Elbette ki, O'nu ilk bildiği gün ile, aradan geçen zaman içinde yüce bir sevginin oluşmasıdır.
Çünkü O'na yönelen ve O'nu zikreden kalp ve dillerin, alınan her bir nefesin bir anlamı vardır. Tüm bunlar kişiye haz vermektedir. Öyle sıradan bir hâl değildir bu…
Abdest almadan önceki hâlimizle; abdest aldıktan sonraki hâlimizin bir olmayışı gibi.Ya bir de namazı kıldıktan sonraki hâlimiz!...
Hele bir de incelen bir kalp ile, tüm ruhumuzla, O'na yönelip açtıysak elimizi, şükrümüzü, sevgi ve saygımızı sunduysak Rabbimize!..
O insan ne hâle gelir…
Ki artık o öyle bir hâle gelmiştir ki, bu dünyada değildir ve ne yerde, ne de göktedir. Ateşler, seller alsa da onu, hissetmez, duymaz; umurunda değildir.
Çünkü o Rabbisinin huzurundadır. Yalnız ve yalnız O'nu duymakta, O'na seslenmektedir.
Sevgi dediğim, aşk dediğim duygu, beni Rabbim ile buluşturmuyorsa, batsın o sevgi.
O kalp taştandır, zindana benzeyen karanlık bir kutu misalidir ya da dipsiz bir kuyudur.
Onu hiçbir şey dolduramaz, doldursa bile güzelleştiremez. "Ben ne yere, ne de arşa sığarım.
Ben ancak mü'min kulumun kalbine sığarım.
" İlâhî aşkın hududu, boyutu, derinliği diye bir şey yoktur.
Gittiği yere kadar, uzandığı yere kadar her dem büyüyen, filizlenen bir ağaç gibidir. Artık onu hiçbir güç engelleyemez, durduramaz. Bu aşkın lezzetine varanlar ne dünyadan haz alır, ne de dünyaya ve geçici heveslere meyleder.
Onun aradığı başka bir tat, başka bir huzur vardır. O da Rabbisinin sevgisine ulaşmak ile bulabileceği bir huzurdan, tattan başka bir şey değildir.
Bu aşk ateşine düşen, bir daha çıkamaz o ateşin içinden. Öyle yakar ki yürekleri, "ah!" diye inlemek bile zevk verir insana. Hayali ve gerçeği birbirine katmadan, sevdanın coşkusunda yaşar insan. Ne yar vardır artık ne de ana baba... Bir tek sevgili vardır o da: . O'nun sevgisi kalpleri sardı mı yakar, âdeta bir nur, ışık olur tüm kalpler.
İnsan, nefes almaya bile korkar, içindeki sevginin ateşi söner diye.
 
Geri
Üst