[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bir insanı sevmek ve asla dönmeyeceğini bile bile boş bir ümitle onu beklemek ne kadar acıymış.
aslında sende farkında oluyorsun boş bir umut olduğunun ama yine de bekliyorsun.
lanet olası sevda böyle bir şey.
neden, ne zaman, niye bu gibi soruları soramıyorsun ki kendine.
çünkü bir anda onda buluyorsun kendini.
hiçbir şey gelmiyor aklına onunlayken.
onunlayken dediğimde uzaktan gülüşünü seyretmek,
onun seni fark etmemesi için bir şeylerin arkasından onu seyretmek.
düşlerde kalacağını sende biliyorsun ama deli yüreğe söz geçer mi hiç?
dinler mi seni?
suskunluk hakimdir sevdiğimizin yanında.
sadece gözlerimizde haykırırız sevgimizi.
kimi zaman bir çocuğun masumiyetinde bakarız onun gözlerine.
bazen de yüreğimizi alırız elimize.
sanki onun için aldığımız bir hediye gibi bırakı veririz avuçlarına.
kimi zaman bir yürekte bizim avuçlarımıza bırakılır o an da kimi zaman da ezip geçerler o yüreği.
ezip geçilince yürek bir yanda biz bir yanda yüreğimiz can çekişiriz.
gözlerden yaş yerine kanlar akar,
dil desen zaten taş kesilmiş ve susmuştur artık.
çaresizce o kanayan yüreği tozlu yerden alıp avucumuzda sararız.
zamanla geçer deriz,
elbet bir gün kapanır bu yara.
herkesçe bilinir her yara bir gün kapanır ama her yaranın ufakta olsa maalesef izi kalır
önemli olan işte o izin kalmamasıdır.
ama gidenin her açtığı yaranın izi muhakkak kalır.
o ize baktıkça hatırlarsın onlu günleri
canın yanar belki
onu özlediğinin farkına varırsın.
acaba şu an o yanımda olsaydı ne olurdu; der yüreğin.
sonra binlerce şey gelir aklına ardı ardına.
hep mutluluk dolu hep onun gülüşleriyle süslenmiş olanları seçersin.
öyle bir inanırsın ki o an varlığına!
sonra derinlerden çok derinlerden bir haykırış duyarsın!
yüreğin; bir kez daha olmaz kaldıramazsın,
ne olur sakın deneme; der.
o yara yeniden kanayacaktır,
sen izleri seyretmeye başlarsın.
kanasın ya da canını yaksın umurunda değil ki senin
yeter ki o gelsin bir yerlerden.
gelmeyeceğinin farkındasın aslında ama olmaz işte.
bir kere düştü mü aklına ne olursa olsun beklersin onu;
sevmediğini, senin olmayacağını,
asla dönmeyeceğini bilirsin de onun yokluğunu kaldıramamaktan korkarsın.
oysa bir ömrün onsuz geçti.
o yoktu ki hiçbir zaman&
onu hep sol yanında atan, deli gibi onu seven,
yalnız ve yalnız onun olan adına ;yürek denen şeyin bir köşesinde yaşamıştı
yokluğunu yeniden hatırlamak o kadar can yakar ki;
hani bir kere haykırmışsındır o deli yüreğe
yok artık,onsuzluğa alış diye..
ama bir kere daha haykıramazsın
bu defa susar yoluna düşersin.
tıpkı seneler önce olduğu gibi
bu defa varırsın kapısına
alacaklı misali yumruklarsın, tekmelersin kapıyı
bağırırsın
sonra o kapının ardından yorgun bir çift göz çıkar,
farkına varırsın; bu gözler onun
hani yıllar önce yalvardığın gözler.
o da seni tanır. ama bu defa susma sırası ondadır.
evet, ne oldu dercesine bakar gözleri
oysa onunda sol yanında bir şeylerin sızladığı bellidir
bu defa konuşma sırası sende
hatırlar mısın seni beklemiştim hep,
sonra sen umursamazca çekip gitmiştin
bana bir gençlik, bir ömür, ıslanmamış gözler, bir yürek
kısacası bana seni tanımadan önceki beni ver!
beni ilk gördüğün halimle bana geri ver
ve sonra çek git hayatımdan.....
mümkün mü??[/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Arial, Helvetica, sans-serif]Bir insanı sevmek ve asla dönmeyeceğini bile bile boş bir ümitle onu beklemek ne kadar acıymış.
aslında sende farkında oluyorsun boş bir umut olduğunun ama yine de bekliyorsun.
lanet olası sevda böyle bir şey.
neden, ne zaman, niye bu gibi soruları soramıyorsun ki kendine.
çünkü bir anda onda buluyorsun kendini.
hiçbir şey gelmiyor aklına onunlayken.
onunlayken dediğimde uzaktan gülüşünü seyretmek,
onun seni fark etmemesi için bir şeylerin arkasından onu seyretmek.
düşlerde kalacağını sende biliyorsun ama deli yüreğe söz geçer mi hiç?
dinler mi seni?
suskunluk hakimdir sevdiğimizin yanında.
sadece gözlerimizde haykırırız sevgimizi.
kimi zaman bir çocuğun masumiyetinde bakarız onun gözlerine.
bazen de yüreğimizi alırız elimize.
sanki onun için aldığımız bir hediye gibi bırakı veririz avuçlarına.
kimi zaman bir yürekte bizim avuçlarımıza bırakılır o an da kimi zaman da ezip geçerler o yüreği.
ezip geçilince yürek bir yanda biz bir yanda yüreğimiz can çekişiriz.
gözlerden yaş yerine kanlar akar,
dil desen zaten taş kesilmiş ve susmuştur artık.
çaresizce o kanayan yüreği tozlu yerden alıp avucumuzda sararız.
zamanla geçer deriz,
elbet bir gün kapanır bu yara.
herkesçe bilinir her yara bir gün kapanır ama her yaranın ufakta olsa maalesef izi kalır
önemli olan işte o izin kalmamasıdır.
ama gidenin her açtığı yaranın izi muhakkak kalır.
o ize baktıkça hatırlarsın onlu günleri
canın yanar belki
onu özlediğinin farkına varırsın.
acaba şu an o yanımda olsaydı ne olurdu; der yüreğin.
sonra binlerce şey gelir aklına ardı ardına.
hep mutluluk dolu hep onun gülüşleriyle süslenmiş olanları seçersin.
öyle bir inanırsın ki o an varlığına!
sonra derinlerden çok derinlerden bir haykırış duyarsın!
yüreğin; bir kez daha olmaz kaldıramazsın,
ne olur sakın deneme; der.
o yara yeniden kanayacaktır,
sen izleri seyretmeye başlarsın.
kanasın ya da canını yaksın umurunda değil ki senin
yeter ki o gelsin bir yerlerden.
gelmeyeceğinin farkındasın aslında ama olmaz işte.
bir kere düştü mü aklına ne olursa olsun beklersin onu;
sevmediğini, senin olmayacağını,
asla dönmeyeceğini bilirsin de onun yokluğunu kaldıramamaktan korkarsın.
oysa bir ömrün onsuz geçti.
o yoktu ki hiçbir zaman&
onu hep sol yanında atan, deli gibi onu seven,
yalnız ve yalnız onun olan adına ;yürek denen şeyin bir köşesinde yaşamıştı
yokluğunu yeniden hatırlamak o kadar can yakar ki;
hani bir kere haykırmışsındır o deli yüreğe
yok artık,onsuzluğa alış diye..
ama bir kere daha haykıramazsın
bu defa susar yoluna düşersin.
tıpkı seneler önce olduğu gibi
bu defa varırsın kapısına
alacaklı misali yumruklarsın, tekmelersin kapıyı
bağırırsın
sonra o kapının ardından yorgun bir çift göz çıkar,
farkına varırsın; bu gözler onun
hani yıllar önce yalvardığın gözler.
o da seni tanır. ama bu defa susma sırası ondadır.
evet, ne oldu dercesine bakar gözleri
oysa onunda sol yanında bir şeylerin sızladığı bellidir
bu defa konuşma sırası sende
hatırlar mısın seni beklemiştim hep,
sonra sen umursamazca çekip gitmiştin
bana bir gençlik, bir ömür, ıslanmamış gözler, bir yürek
kısacası bana seni tanımadan önceki beni ver!
beni ilk gördüğün halimle bana geri ver
ve sonra çek git hayatımdan.....
mümkün mü??[/FONT]