Kafa Travması

*GüMüŞ*

Yeni Üye
Üye
Kafa Travması
Kafa travması sonucunda beyne ulaşan yaralar, kafatası kırıkları yahut beyin ya da çevresinde kanamalar olabilir. Klinik tablo yalnızca travmanın şiddetine değil, aynı zamanda bu gibi komplikasyon faktörlerinin mevcudiyetine göre de değişir. Travmanın ilk etkisi konküsyondur (bkz.) hafif vakalarda bir şaşkınlık, zihinsel belirsizlik durumu; şiddetli vakalarda ise bilinç kaybı. Birçok hasta süratle ve hiçbir komplikasyon gelişmeksizin kendine gelir. Minimal konküsyonda, bilinçsizlik durumundan çıkan kişide daha sonra bir konfüzyon ya da bilinç kaybı gelişmesi intrakranial kanamaya ya da subdural hematoma ya işaret eder. Uzun süreli bilinç kaybından sonra bazen yarı bilinçli bir huzursuzluk, perseverasyon yahut anlamsız sesler ve enkontinans görülür ve hasta aylarca bakıma muhtaç kalır. Daha kısa süreli post-travmatik delirium da görülebilir. Kazadan önceki ve sonraki bir dönemi kapsayan amnezi (bkz.) sık sık kalıcı niteliktedir; bazen hem organik, hem de fonksiyonel olan daha yaygın akıl yetersizlikleri görülür. Demans hem hafızayı, hem de entellektüel performansı etkiler. Bazen entellektüel performansı etkilemeyen bir dismnezik sendrom (Korsakoff psikozu) (bkz.) görülür. Kafa travmasından kısa süre sonra epileptik nöbet, intrakranial hematoma ve çökük, kırığa eşlik eden uzun süreli post-travmalik amnezi gibi durumların hepsi ilerde epilepsiye işaret eden kötü prognoz belirtileridir. Boksörlerin mâruz kaldıkları tipte tekrarlı hafif travmalar, tek bir önemli travma kadar hasar etkisi yaratabilir. Sonucunda gelişen «yumruk sarhoşluğu» sendromunu oluşturan semptomlar arasında ataksi, dizartri, kişilik değişimi ve demans vardır. Septum pellucidum kopması, sık rastlanan nöropatolojik bir bulgudur. Bazı kafa travmalarını baş ağrısı, baş dönmesi, konsantrasyon zayıflaması ve anksieteden oluşan post-konküsyon sendromu izler. Depresyon, şizofreniye benzer durumlar ve kişilik değişimleri de görülebilir. Kafa travmalarından sonra radyografi (kırıkların incelenmesi); lomber ponksiyon (beyin omurilik sıvısında kan mevcudiyeti); elektroansefalogram (iyileşmenin kontrolü ve fokal hasarın incelenmesi); ve kronik safhada psikolojik testler gibi incelemeler yapılabilir. Zekâ testleri, hastanın kayıtlarında belirtilen ve öğrenim başarılarının işaret ettiğinden daha düşük bir global performans yahut özellikle verbal ve soyut performans arasında farklılıklar gösterebilir (örneğin Mill Hill vokabüler ve progressif matriks testleri kullanılır). Sözlü performans düşüklüğü fokal hasara işaret eder, oysa daha yaygın bozuklukta verbal puanlar yeterli düzeyde kalırken soyut yetenek hasara uğrayabilir. Hafıza testleri, vizüel ve oditer öğrenme testleri de uygulanabilir- oditer öğrenme. Mill Hill vokabüler testinde yer almayan sözcük tanımları öğretilerek yapılır. Bkz. Travma sonrası demans ve Epilepsi.
 
Geri
Üst