kargalar

suskun_gız

Yeni Üye
Üye
kargalar
kara karga kaç yıl yaşar kara karga kuşu kargalar neden bağırır
ravenfl5.png


kargalar
Karga, kargagillerden iri bir kuş türüdür.Sağlam yapılı siyah tüylü, geniş kanatlı, güçlü gagalı bir kuştur. Kara karga (Corvus Corax) türü, parlak siyah renkli, 60 cm. boyundadır. Kanat açıklığı 1 m.'ye ulaşan bu tür ötücü kuşların en büyüklerindendir. Hem bitkisel, hem hayvansal besinlerle beslenen kara karga kuzey yarımkürenin dağlık kesimlerinde yaşar. Ortalama 200 yıl yaşar
kuzgun2cl7.jpg

Corvidae ailesine bağlı olan kargaların tüm kuşların en akıllıları olduklarına inanılır ve yüzyıllar boyunca neden bu kadar saygı gördükleri şaşılacak şeydir.
Bir karganın dişi mi erkek mi olduğunu sadece dış görünüşüne bakarak söyleyemeyiz. DNA kan testi cinsiyeti belirler. Kargaların günlük yaşamlarıyla ilgili çalışmalar, özellikle yuvalama dönemi boyunca, cinsiyete dair bir ipucu verebilir ancak bu çoğu kişinin gözlemleyebileceği bir şey değildir. Kargaların siyah olmasının bir sebebi vardır. Bu onların türünün tanınması içindir. Bir karga diğer bir kargayı,gün içinde, uzaktan rahatlıkla tanır çünkü siyah gün içerisinde oldukça rahat görünür. Doğada kargalar 10 yıl yaşarlar bu +/- 2 hatta 3 de olabilir (Dilling, 1988, Ontario Bird Banding Association Newsletter 22:2-3). Bilinen ikinci en yaşlı olan ise 14 yaşında ve 7 aylıktır (Clapp et. al., 1983, Journal of Field Ornithology, 54(2): 123-137). Kargalar neredeyse herşeyi yer. Kargaları bir fast food restoranının, park yerindeki çöplerden kendisine bir ziyafet çekerken bulabilirsiniz. Onlar böcek, kurt, fare, yumuşak meyve, mısır ve diğer lezzetli şeyleri yerler. Yetişkin bir karga her gün 11 ons gıdaya ihtiyaç duyar.Bir çok insan kargaların tarla mahsüllerine zarar verdiğine inanır. Bu her zaman doğru değildir. Kargalar sık sık zararlı böcekleri yer ve bu da çiftçilere fayda sağlar.
Kargalar doğada oldukça sosyallerdir. Kendi türleriyle etkileşim içinde olmak (ya da birbirlerini etkilemek) onlar için çok önemlidir. Erkek kargalar arzu ettikleri dişiye kur yaparlar. Erkek dişiyi elde etmek için tüylerini kabartır, kasıla kasıla yürür, dişinin yakınında uçar. Bir kez çiftleşti mi, bu ömür boyu devam eder. Kargalar yalnızca kendi ailelerini savunmak ve korumakla kalmaz, ayrıca diğer kargaların da yardıma ihtiyaç duymaları ya da tehlike içinde olmaları durumunda yardıma gelirler. Kargalar işbirlikçi hayvanlardır. Her iki ebeveyn karga da yumurtaların üzerine oturur. Ailenin her üyesi yavruların bakımında yardım eder. Yuvalama dönemi gelince genç kuşlar anne babalarına, yuvalama materyalleri bulmaya yardım ederler. Anne karga yuvalama materyallerini rahat ve yumuşak bir yuvaya dönüştürür. Kuluçkadaki yumurtaların sayısı genellikle 4 ile 6’dır.
Baykuş ve şahinler kargaların iki düşmanıdır. Kargalar bir puhu ya da şahinin saldırması durumunda biraraya gelir ve hayvanın etrafına üşüşerek rahatsız ederler.
Kargalar Yeni Zelanda, Antartika ve Güney Amerika haricinde tüm dünyada bulunurlar. Kargaların var oluşu insan gelişimi ile alışıla gelmiştir. Kargalar şu an insan atıklarının kümelendiği alanlarda bulunmakta ve gelişimleri sürdürmektedirler. Çoğunlukla sabahları çöp atıklarını boşaltmaya gelen konteynerların yanında gezerler. Kargalar dünyanın her ülkesinde ve şehirinde bulunmaktadır. Kargaların neden hızlı bir şekilde ürediğini biri soracak ve suçlayacak olsa, bu alt akademedeki insanların suçudur diyebiliriz. Öte yandan, Kuzgunlar bunun sonucu olarak hızla artan insan populasyonundan ayrı yerlere çekilmişlerdir.
Kargalar, özellikle Kuzgunlar ölümün yanında hastalık ve günahın da sembolü olmuşlarıdır. 'Tanrının planının bir kusuru varsa, o kusur bu kuşlar olmalıdır' denir. Shakespeare Macbeth'de der ki;
'Kuzgun sesiyle kötülüğün kapılarını açar' ve Othello'da 'Kuzgun hastalık dolu evin üzerinde dolanır', ikisinde de kuzgun kötülüğün imzasını bağırır..
Heinrich, 'kuzgun günahkarla eş anlamlıdır' der. İncildeki iddialara rağmen Heinrich'e göre 'kuraklık ve kargaşa zamanları boyunca kutsal keşişleri beslemişlerdir'. Kral 17:6 da, Tanrının mesajı: 'Buradan ayrılın ve doğuya dönün. Cherit nehri boyunca saklanın. Orası Ürdün'ün doğusudur. Dereden su içebilirsiniz. Kuzgunlara sizi orada beslemeleri için emir verdim'.
Bununla birlikte eski dünyanın karanlık egemen düşüncelerine karşın Amerika kıtası yerlileri Kuzguna en azından saygıyla yaklaştılar. Karga ve Kuzgunlara dair birçok hikayeleri vardır. Özellikle Alaska'da bir kuzgunu öldürmek en büyük tabudur ki o saldırgana 'hiçbirşey' ama zarar getirir..
Kur'an-ı Kerîm'de, Allah kardeşinin ölüsünü nasıl gömeceğini ona göstermek üzere, yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Çünkü ilk defa bir ölüm oluyor ve Kâbil gömmeyi düşünemiyordu. Yapacağı işi bir kargadan öğrenince) "Bana yazıklar olsun! Kardeşimin ölüsünü örtmek konusunda, bu karga kadar olamadım' dedi de ettiğine yananlardan oldu" (el-Mâide 5/27-31).
Hz. Peygamber karga eti yiyenin fâsık olduğunu (İbn Mâce, Sayd. 19), Fâsıkların cehennem ehli olduklarını (Ahmed b. Hanbel, III, 428, 444) bildirmiştir.
St.Lawrence Adası'nda arkeolojik kazıları sırasında 45 değişik kuşun kemikleri bulunmuştur. Ama özellikle Kuzgun kemikleri yoktur. Bu 1100 yıllık Eskimo uygarlığının Kuzgunlara gösterdiği saygıyı akla getirir. Kuzgun herzaman yumuşak huylu olmamasına rağmen bazı bölgelerde kuzgunlar evcil bile sayılırlar.
Kuzgunun, Dünyanın orjinal yaratılışında insan için daha az rahat yaşanır bir yere çevirdiğine inanılır. Böylelikle hayat o kadar da 'kolay' olmayacaktır..
İnsanların karmaşa ile kavgasını seyretmek kuzgunlar için bir eğlence kaynağı olmuştur.. Bununla beraber kargaların ve kuzgunların bu oyunbazlık ünü onların espri anlayışları ve oyuncu olmalarından kaynaklanıyor olabilir. Hikayeler onların çalı çırpı yakalamaca oynayarak, buzlu kayalardan sırtüstü kayarak, kendilerinden daha büyük hayvanların kuyruklarını çekerek ve dalma yaparak kışkırtmak gibi maskaralıklar yaptıklarının sayısız örnekleriyle doludur. Ben birkaç kez bir çift karganın, insanların üzerine dalarak oyun taktiği yaptıklarını ve bizlerin bu çeşitli provakasyonlara olan tepkimizi ölçtüklerine şahit oldum.
Fakat benim oyunbazlık üzerine 2 favori hikayem var:
İlkinde, bir adam kuzgunlar üzerinde araştırma yapıyordu ve incelemeler için gerekli olan bir kuzgunun vurulması için üstleri tarafından görevlendirilmişti. Adam bir hayvanı vurmaya yönelik şüpheleri olmasına rağmen emirleri uygulamak zorunda kaldı. Kuzgunu farketti, görüş alanında sabitledi ve ateş etti. Sadece kanadını sıyırabildi ancak kuzguna ciddi bir yara açamadı ve kuzgun tereddüt etmeden çevrede daireler çizmeye devam etti ve adamın üzerinde derin etki bırakacak hediyesini vermek için ilerledi. O yemeği düşünmediği sürece hiçbir zaman başka bir hayvanı öldürmedi.
İkincisi, neden tavşanlara tuzak kuramadığını düşünen fakat gerçekte bunu kargalar üzerinde deneyen bir adamla ilgili. Adam ve arkadaşları sık sık kargalara ateş ederler fakat çok az başarı elde ederlerdi ( Kargaların itinayla hazırlanmış takım koruma sistemleri vardır). Böylece, günün birinde adam onları korkutacak bir planla çıkageldi. Yere çok büyük aynalar yerleştirecekler ve böylece kargalar kendi yansımalarını aynada görecekler ve kendi görüntülerinden korkacaklardı. Aslında kargalar aynalar için oldukça meraklandılar. Fakat daha sonra alışılmadık bir biçimde ,teker teker, aynaların tüm yüzeyini kaplayacak şekilde dışkılarını bırakarak bir geçiş yaptılar. Tüneklerinin yanına doğru ilerlediler ve maskaralık yaparak deli gibi bağırdılar. Doğal olarak neden birisinin kargayı ya da kuzgunu kendine arkadaş olarak seçmekten kaçındığını anlayabiliyorum. Bu kadar zeki, marifetli, koruyucu, maceracı ve bir sürü ilgi çekici oyun özelliklerine rağmen, güven/korku meselesi ilişkiyi alt üst edebiliyor. Fakat ben kuşları aile ve arkadaş ile uyumlu görmeyi tercih ediyorum. Ben onları esnek, uyumlu ve zekayı teşvik eden kuşlar olarak görüyorum. Ben onların susuzluğu her zaman bir içgüdü olarak algılamalarını ve her zaman çıkarlarına ve verimliliklerine uyan yeni şeyleri test etmelerini beğeniyorum. Ve ben kuzgunu, Alaskalıların düşündükleri gibi, ihtiyaç duyulduğunda ve dilendiğinde iyi şans getiren sevecen bir kuş olarak görmeyi tercih ediyorum.
Michio Hoshino’nun kitabından :
“ Bazen insanlar yardım dilemek için kuzgunu çağırır. Avlanırken kuzguna söylediğimiz şeylerden biri de şudur ‘Tseek'aal, sits'a nohaaltee'ogh,’ bunun anlamı ‘Büyükbaba bana bir bohça bırak’ tır. Yine kitaptan bir kadının iddiası : “insanlar ormanın derinliklerinde özellikle yalnız olduklarında kuzgunu gördükleri zaman onunla konuşuyorlar. Aynı bizim tanrıya dua ettiğimiz gibi onunla konuşuyorlar.” Kargaların ve Kuzgunların gizemli kuşlar oldukları şüphe götürmezken, günümüzde onlar üzerindeki ilginin sürmesine rağmen bu yaratıklar üzerindeki bilimsel araştırmalar süpriz şekilde az.
Kuzgunların zor bir araştırma konusu olması anlaşılabilir. Onlar zeki, ketum, çok çeşitli ve tırmanmanın zor olduğu dağlık alanlardalar.
Fakat Onlar her yerdeler...
Ancak bariz önyargılara dayanarak çoğu insan onları karizmatik bir araştırma konusu olarak görmüyor. Fakat, bilimadamları kargaların deneysel potansiyelleri kadar gizemlerinide kabullenmeye başlıyorlar. Bu bilimsel topluluktan kargalar ve kuzgunlar ile ilgili daha birçok araştırmalar ve yazılar çıkıyor. Fakat, bu tür çalışmalar bu hayvanların özelliklerine yönelik bilgiler versede sık sık cevaplardan daha çok yeni sorular ortaya çıkıyor.
Henry Miller’ın sözlerini düşünün :
“ Neyi bilmek istediğinizin ya da neye dokunduğunuzun hiç önemi yok, gizem denizinde kaybolacaksınız. Görüyorsunuz, burada başlangıç ve bitiş yok istediğiniz kadar geri ya da istediğiniz kadar ileri gidebilirsiniz. Fakat hiçbirşey elde edemeyeceksiniz.”
normalkargaresimlerijh4.jpg

 
Geri
Üst