Karıncalar: Süper Organizma

Mirmiga

Yeni Üye
Üye
Karıncalar: Süper Organizma
Bazı karınca kolonileri, süper organizmalara dönüşmüş durumda. Bu kolonilerde zorunlu bir barış egemen, savaş durmuş.

Kızıl karıncalar düşman tanımıyor. Tavuk ve karaca yavrularına saldıracak kadar cesur olan bu küçük yaratıkların son kurbanı bir karınca araştırmacısıydı. Karıncalar Amerikalı biyolog Stanley Schumann 'ı bahçede çalışırken yakaladılar. Dizlerinin üzerine çökmüş vaziyette çalışan biyolog bu olayı ancak haftalar sonra bacaklarındaki kırmızı kabarcıkları görünce fark etti.

Boyları 3mm'yi bile bulmayan bu minik böcekler umulmadık derecede saldırganlar. Yuvanın etrafındaki kalabalık karınca topluluğu, tıpkı kaynayan suyun tencere kenarından taşması gibi aniden harekete geçebiliyor. Kızıl karıncalar Amerika'da büyük bir sorun haline gelmişler. İstatistiklere göre karınca ısırığı nedeniyle hastaneye başvuranların sayısı yılda 30.000'e kadar yükselmekte.

İlk karıncaların bundan 70 yıl önce gemilerle Güney Amerika'dan Alabama'ya geldikleri tahmin edilmekte. Karıncalar bu bölgeden çıkarak on dört eyalete birden yayılmaya başarmışlar.

Solenopsis invicta türü kızıl karıncalar hiçbir böcek ilacından etkilenmiyor. Çünkü bu kızıl karıncaların yalnızca bir değil tam 60 kraliçeleri var. Onlarla birlikte yaşayan bu süper kolonilerin yıkılması neredeyse olanaksız. Kraliçelerden biri zehirlendiğinde, hayatta kalan işçi karıncalar hemen yeni bir kraliçe arıyorlar.

Bu model, evrim biyologlarını bile şaşırtıyor: Aslında bu sistem, işçi karıncaların aleyhine işlemekte. Çünkü işçilerin çoğu kendilerine genetik açıdan yabancı olan kuluçkalar için çalışıyorlar: "Bu tür iyi niyetli davranışlar evrim kurallarına ters düşer" diyor, karınca araştırmacısı Bert Hölldobler ("The Ants"/ Karıncalar adlı kitabın yazarı).

Kitapta anlatılan karınca topluluğunda, yumurtalar tek bir kraliçeye ait. Dişi karınca yavruları da genellikle işçi karınca olarak yetişirler. İçlerinden yalnızca bazıları ilerde yuvadan uçarak yeni koloniler kurabilecek niteliklere sahiptir. İşçi karıncalar asla üremezler ve yalnızca doğurgan kız kardeşlerinin bakımlarını üstlenirler. Ancak genleri genç kraliçelerin yavrularında yaşamaya devam eder.

İşçi karıncalar hiçbir zaman üremiyorlar ama eğer üreyecek olsalardı, yine de genetik olarak kız kardeşlerine, kendi yavrularından daha yakın olurlardı. Bu tamamen karıncaların üreme biçiminden kaynaklanmakta (bkz grafik). İşçi karınca kalıtımının %5'ini kız kardeşiyle paylaşıyor. İşçi karınca yavrulamadığı zaman kalıtımından daha fazlasını aktarabiliyor. Bunun için besleyebildiği kadar çok kraliçe yavrusunu beslemesi yeterli. Bu gönüllü bir davranış biçimi gibi görünse de gerçekte belli bir çıkar üzerine kurulmuştur.


Teori böyle. Fakat çok sayıda kraliçeleri olan kırmızı karınca kolonilerinde aile grupları ortadan kalkmış. Son araştırmalara göre işçiler, bakımlarını üstlendikleri yavrularla akrabalık bağları taşıyor. Hiç şaşırmadan görevlerini sürdüren işçi karıncalar, yuvaya yaklaşan her canlıya karşı da amansız bir mücadele veriyorlar. Peki bunu niye yapıyorlar?

Evrim kurallarına ters davranan canlılar aslında yalnız kızıl karıncalar değil. Modern analiz tekniğiyle tüm bir koloninin kalıtımını inceleyebilen araştırmacılar son derece ilginç olaylarla karşılaştılar. Tek bir kraliçenin yönetimi altındaki kolonilerde, kraliçe 20 erkek karıncayla çiftleşmekte. Ancak kraliçe gerçekte yalnızca bir defa çiftleşiyor. Diğer spermleri, tüm yaşamı boyunca kullanmak üzere vücudunda depoluyor. Böylece dişi yavruların tümü aynı babadan dünyaya gelmiş oluyor.

Eğer kraliçe gerçekten de çok sayıda erkek karıncayla çiftleşirse o zaman üvey kız kardeşlerden oluşan bir topluluk meydana gelir. Şemsiyeli karıncaların dev kolonilerindeki kraliçenin dişi yavruları arasında ancak %5'lik bir akrabalık bağı bulunur. Bu yüzden şemsiyeli karınca işçilerinin ara sıra üremeleri daha uygun olabilirdi. Böylece genlerini de çoğaltabilirlerdi. Peki niye üremiyorlar?

"Belki de başka türlü davranmaları olanaklı değildir" diyor Hölldobler. Bazı türlerin kolonilerinde işbölümü öylesine gelişmiştir ki, karıncalar neredeyse vücut hücreleri gibi birbirine bağlıdırlar. Yaşamlarını "süper organizma" olarak sürdüren işçi karıncaların başka çıkış yolları da yoktur.

Süper organizma, karıncalar tarafından üretilen en ilginç buluştur. Bunun içinde, uzun çatışmaları sona erdiren zorunlu bir barış gizlidir.
 
Geri
Üst