Kendi doğrularımız
Zordan da zor bir sözün ardınca, elimizden geldiği gönlümüzün aldığınca yürümeye gayret ediyoruz hepimiz: �bütün dünya haksız siz haklı olsanız, tek başınıza olsanız da terazinin karşı ucunda kalın�. Doğrularımızın peşinden yılmaz adımlar atıyoruz, en önemlisi doğru olan neymiş, ne değilmiş, kim ne söylemiş, neden söylemiş, kendisini haklı gösterecek delilleri nelermiş diye merak ediyor, onun sesinden bunun dilinden dökülenlerden ziyade doğru kaynakların, erdemli aklın, erdemin ve akıl sahiplerinin irfanı önünde, yanlızca hahikati anlamak için hazır, bekliyoruz. Sonunda da ebette Hakikatin dili ve savunucusu oluyoruz, kimsenin hakkını ihlal etmeden, saygıyı elden ve dilden düşürmeden. Biliyoruz çünkü, ne kadar haklı olsak da dilimiz zehir, işimiz kahır ise, hayır ne bize ne semtimize uğrar. Hakikatin savunucusu olmak... Bunu başarabilmenin ilk adımı nedir biliyor musunuz? Katıldığınız her toplantıda, saygıyı ve seviyeyi elden bırakmadan ve çekinmeden düşüncelerinizi söylemek. Bulunduğunuz her toplantıda, grup forumlarında gönüllü olarak bir şeyler söyleyin. Yorum yapın, öneri getirin, soru sorun, haklıya �haklısınız size katılıyorum� haksıza �haklı değilsiniz, size katılmıyorum� deyin. Son konuşan siz olmayın. Buzu kıran kişi olun, yorum yapan ilk kişi. Ve aman dikkatli olun, mertçe sözünü söyleyenlerin itiraz edeni de çok olur.
