Kendine Iyi Bak, Sakin Tükenme!

M

Misafir

Forum Okuru
Kendine Iyi Bak, Sakin Tükenme!
Epeyi oluyor, büyük bir grupta görev yapan başarılı bir üst düzey yönetici danışanım, güven yitimi, panik atakları gibi şikayetlerle başvurmuştu. Daha doğrusu kalbinde bir sorun olmadığı anlaşılınca, patronu sorunu eşine bağlamış ve bir terapiste gözükmesi gerektiğine karar vermişti. Aslında her şey gayet iyi gidiyormuş birkaç ay öncesine kadar. Yaklaşık yirmi yıllık kariyerinde hep sevdiği işi yapmış ve çok da başarılı olmuştu. 15 yıldır aynı grupta çalışıyordu ve en sevdiği şey; "sıfırdan başlayıp inşa etmek ve yürür hale" getirmekti. Bu yüzden de hep büyük ve yeni projeleri yürütmüştü. Ancak birkaç aydır "artık kendini tanıyamaz hale" gelmişti. Eski enerjisi kalmamış, sık sık bazı şeyleri unutmaya başlamış, konuşma yapacağı zaman heyecanlanma ve giderek çarpıntı ve panik yaşamaya başlamıştı. Ayrıca daha bir sürü şikayet...

Ne olduğunu anlamak uzun sürmedi. Yıllardır haftada 70 - 80 saat mesai, durmadan seyahat, bürokrasiyle savaş, krizlerle baş etmek, hep bir şeyleri yetiştiriyor olmak, neredeyse doğru dürüst bir tatil yapmamak ama belki de en önemlisi gün içinde bir dakika bile durmadan problem çözmek. Aslında henüz tanı kategorileri içinde tam yerini almamış olsa da, tipik bir "tükenmişlik sendromu"( burnout) yaşanıyordu. Problemin isim babası Herbert Freudenberger adlı bir psikanalist. Garipliği ilk kendinde gözlemiş. Duygusal iniş çıkışlar, uyku ve konsantrasyon bozukluğu, sırt ağrıları ve sindirim sistemi bozuklukları en yaygın şikayetler olarak göze çarpmış. Freudenberger bu şikayetleri; "profesyonel yaşamdan kaynaklanan zihinsel ve bedensel tükenme hali" diye tanımlamış.

Uzmanların paylaştıkları nokta; "Tükenmişlik Sendromu"nun uzun süreli stres ve zorlanmayla yakın ilişkisi olduğu. Aslında bedenin stres tepkisi, insanlarda ve hayvanlarda yakın tehlikeye karşı koruma sağlar. Problem benim "beynin aptal yanı" dediğim süreçle ilgili. Stres tepkisinin devreye girmesi için ille de bana birinin silahla saldırması gerekmiyor. Bu yazıyı yarım saat içinde yollamak zorunda oluşum, zamanında yetişmesi çok zor bir proje, yöneticinin duyarsız ve adil olmayan zorlamaları, toplantıya yetişecek sunum, hatta televizyonda seyrettiğim korku filmi sanki yaşamım yakın tehlike altındaymış gibi aynı stres tepkisini uyandırabiliyor. Eğer bu gerginlik haftalar, aylar hatta yıllarca sürecek olursa bir sürü sorunun ortaya çıkması neredeyse önlenemiyor.

Kısır döngü

Kronik stres artık hepimizin bildiği pek çok ciddi soruna yol açabiliyor: Yüksek tansiyon, kalp problemleri, bağışıklık sisteminin çökmesi bunlardan birkaçı. Tükenmişlik Sendromu da aynı kaynaklardan besleniyor. Büyük bir istekle hemen sorumluluk alan, kimlikleri işleriyle büyük ölçüde özdeşleşmiş olan "en iyi" dediğimiz çalışanları vuruyor. Giderek artan iş yüküne paralel olarak; geç saatlere kadar çalışma, yemekleri atlama veya besin değeri düşük yiyeceklerle geçiştirme, arkadaşlarla bir türlü bir araya gelememe, çocukları ve eşi ihmal sık görülen davranışlar. Diğer bir risk faktörü de işin ne ölçüde kontrol altında olduğu ve kişinin işiyle ilgili performansının takdir edilip edilmediği.

Tükenmeye yakın ya da yatkın olan kişilerin bu faktörlerle baş etmeleri çok daha zorlaşıyor. Kaygıyı bastırmak için başvurulan yolların başında alkol ve ilaçlar geliyor. İşin vahametini ne yazık ki en son tükenmeyi yaşayan kişiler görüyor. Tükenmişlik öyle bir günde aniden ortaya çıkmadığı, uzun zamana yayıldığı ve yavaş geliştiği için olsa gerek, bu süreç içinde eşin, arkadaşların, doktorların hatta patronun uyarıları bile bir işe yaramıyor. Önümüzdeki hafta "Tükenmişlik Sendromunun" nasıl geliştiği ve safhaları üzerinde duracağız.
 
Geri
Üst