Kesinlikle okuyun Melek'ler: Valizimde Ne Var

  • Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Kesinlikle okuyun Melek'ler: Valizimde Ne Var
Valizimizde Ne Var?
Ebediyet yolculuğuna çıkarken


Semerkand Dergisinde yer alan ve okunması gerken bir konuy açıyoruz Melek'ler. Ahireti düşündüren ve ahirwek için neler hazırladık diye dalacaksınız.


393334d3458aa26052.jpg



Ahiret için Neler hazırladık?
Yolculuğa çıkarken valizimizi hazırlıyoruz. Lazım olacağını düşündüğümüz her şeyi yanımıza almaya çalışıyoruz. Ahiret yolculuğu ise dönüşü olmayan bir yolculuktur. Akıllı kişi mutlak surette ebediyet valizini en iyi şekilde hazırlamaya, lazım olması muhtemel her şeyi yanına almaya bakar.

Her insan kötü günleri için köşede bir şeylerinin olmasını arzular. Çok zengin olsa da bu düşüncesi değişmez. Bir gün elindeki imkanları kaybedebileceğini, amansız bir hastalığa yakalanıp işi gücü bırakmak zorunda kalabileceğini hesap eder. Bir köşede kötü gün birikiminin olmasını arzular.

Nitekim çok zengin bir hayat sürdüğünü bildiğimiz insanların işleri bozulduğunda bile normal bir vatandaştan çok daha rahat bir hayat sürdürebildiğini görmekteyiz. Bunun nedeni, sıkıntılı günleri için bir yerlerde saklı tuttukları tasarruflarıdır.

Varlıklı insanlar bile kötü günler için bir köşede bir şeyler hazır ederken, onlar gibi olmayanlar bunu yapmazlar mı? Elbette yaparlar. Mütevazi bir işletmesi olan ticaret erbabı ile aylıkla geçinen insanlar da ellerinden geldiğince bir köşede birikim oluşturmaya çalışırlar. Dişten tırnaktan artırılan bu birikimle ileride ne yapacaklarına yönelik masum hedefleri vardır. Öncelikle bir ev almak, sonra imkan olursa ayağını yerden kesecek dört tekere sahip olmak, yaşı geldiğinde çocuklarının yuva kurmasına katkı sağlamak... Belki de en önemlisi, elden ayaktan kesildiklerinde nâmerde muhtaç olmadan, kimseye el açmadan, onurlu bir hayat sürmek.

Bir evimiz olsa

Küçük birikimleriyle yirmi otuz yıl sonra bizim diyebilecekleri bir eve başlarını sokan insanların hissiyatını, bu şekilde ev sahibi olanlar çok iyi bilir. Artık duvarlarına diledikleri gibi çivi çakabilecekleri, istedikleri yerine dolap yaptırabilecekleri, kimseye hesap vermeden tadilat yapabilecekleri bir yuvaları vardır. Yürekleri sevinçle doludur. Hele de ev hanımlarının sevinci... Bunu tarif etmek imkansızdır. Evimiz olacak diye yıllarca eşyalarını yenileyememişlerdir. Varsın mobilyalar eski püskü olsun. Kendi yuvalarına sahip olacaklar ya! Evi nasip eden Allah, mobilyaları da değiştirmeyi nasip eder diye düşünürler.

Tıpkı bunun gibi, modeli biraz eskice de olsa ilk alınan arabanın direksiyon başına geçip ailesine ilk turu attıran insanın aldığı hazza diyecek yoktur. Bir arkadaşım bana, ailesiyle en mutlu olduğu günlerden birinin, aldığı ilk arabayla ailece gittikleri piknik olduğunu söylemişti. Direksiyona şöyle bir kurulduğunu, camı hafif aralayıp bir kaset koyduğunu, vardıklarında itinayla park ettiğini anlatmıştı. Öyle sevinmiş ki şükür namazı kılmış.

Yarınını düşünmeyenler

Elbette hayatta herkes yarınlarını düşünerek “bir gün lazım olur, köşeye bir şeyler ayırayım” demez. Nice insan tanırız, Allah onlara o kadar imkanlar vermiştir ama bunun kıymetini bilememiş ve haram helal demeden büyük bir savurganlıkla nefsinin peşinden koşmuş, kendince gününü gün etmiştir. Ancak atalarımızın söylediği gibi, hazıra dağ dayanmamış ve bir müddet sonra başkalarına el açar hale gelmiştir.

Bu insanları görünce, insanın sahip olduklarının kıymetini bilmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha kavrıyoruz. Onlara baktığımızda hale şükretmenin erdemini, başkalarına tamah ederek hayatı hem kendisine hem de ailesine zehir etmenin ne kötü olduğunu da anlıyoruz. Böyle kişiler bir kez düşmeye görsünler, çoğu kez kendilerini toparlayamazlar. Devamlı surette önceki hayatlarıyla içine düştükleri durumu mukayese ettikleri için bunalıma düşerler. Allah korusun, bir kısmının hayatı felaketle sonlanır.

Karşılaşabileceği sıkıntıları düşünerek köşeye bir şeyler koyma ihtiyacı hisseden insan ile gününü gün eden, elindeki nimeti israf eden kişiyi karşılaştırdığımızda, birincisini akıllı olarak değerlendiririz. Övülmeyi hak etmiştir. Çünkü Allah’ın kendisine takdir buyurmuş olduğu rızkı ölçülü kullanmış, hesaplı yaşamıştır.

Diğerini ise elindekinin kıymetini bilememiş bir zavallı olarak kabul ederiz. Hem acırız hem de kızarız. Nimetin kadrini bilmediğinden dolayı içine düştüğü durumu kendisi hazırlamıştır.

Ebediyet yolculuğuna çıkarken

Bu değerlendirmeyi bir de ömrümüz için yapalım. Yaşadığımız bu dünya hayatı ebedi mi? Elbette değil. Allah’ın en seçkin kulu Efendimiz s.a.v. de dahil olmak üzere, dünyada ebedî hayat verilmiş tek bir kimse yok. Herkes vadesi geldiğinde ebedi yolculuğa revan olur. Bu yolculuk sonrasında hesaba çekilirken yanında bulunan “ahiret sermayesi” onun ebedî hayatının nasıl olacağını belirleyecektir.

Yolculuğa çıkarken valizimizi hazırlıyoruz. Lazım olacağını düşündüğümüz her şeyi yanımıza almaya çalışıyoruz. Ahiret yolculuğu ise dönüşü olmayan bir yolculuktur. Akıllı kişi mutlak surette ebediyet valizini en iyi şekilde hazırlamaya, lazım olması muhtemel her şeyi yanına almaya bakar. Hatta bir şeyler sıkıştırmak için zorlar. Çünkü bilir ki o yolculukta başkalarından bir şey istemesi mümkün olmayacak. Herkes sadece yanında götürdüğü ile yetinmek zorunda kalacak. Rabbimizin buyurduğu gibi: “Kişi o gün kardeşinden kaçacak.” (Abese, 34).

Ahiret hayatını hiç hesaba katmadan, orası için ciddi bir hazırlık yapmadan geçirilen ömür ise kelimenin tam anlamıyla hüsrandır.

Neler hazırladık?

Ahiret valizinin içine neler konması gerektiğine gelince… Bunları esasında hepimiz biliyoruz. İhlâsla eda edilmiş namazlar, iyilikler, cömertlik, dürüstlük, ağızdan dökülmüş güzel kelimeler, yalan bulaşmamış doğru sözler, dualar, müminlere gösterilmiş güler yüzler, tebessümler, alçakgönüllülük, şefkat…

Rabbimiz bizleri uyararak şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan sakının, çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşr, 18)

“Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, muhakkak ona hoş bir hayat yaşatacağız. Karşılıklarını yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.” (Nahl, 97)

“İman edip salih amel işleyenleri, muhakkak salihler (zümresi) içine koyacağız.” (Ankebut, 9)

“İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, yaptıklarına karşılık varacakları cennet konakları vardır.” (Secde, 19)

“Rablerine karşı gelmekten sakınanlar bölük bölük cennete götürülürler. Oraya varıp da kapıları açıldığında bekçileri onlara: ‘Selam size, hoşgeldiniz! Temelli olarak buraya girin.’ derler. Onlar: ‘Bize verdiği sözde sadık olan ve bizi dilediğimiz yerinde oturacağımız bu cennet yurduna vâris kılan Allah’a hamdolsun. İyi amelde bulunanların mükâfatı ne güzelmiş!’ derler.” (Zümer, 73-74)

Allah Rasulü s.a.v. de şöyle buyurmaktadır:

“Akıllı insan, tutum ve davranışlarını kontrol ederek ahiret alemine hazırlık yapandır. Kendine hükmetmekten aciz olan kişi ise bayağı arzularının peşinden koşarak Allah’tan bir şeyler umandır.” (Tirmizî, 2459)

Bir hadis-i kudsîde de şöyle buyrulmuştur:

“Ben salih kullarıma ötelerde öyle şeyler hazırladım ki, ne göz görmüş ne kulak işitmiş ne de kimsenin hayaline gelmiştir” (Buharî, 8498)

“Ölüp de pişman olmayan yoktur; mutlaka herkes pişmanlık duyar: İyi yolda olan, hayrını daha çok artırmadığı için pişman olur. Kötü yolda olan da nefsini kötülükten çekip almadığına pişman olur.” (Tirmizî, 2402).

İbn Ömer r.a.’tan:

“Rasulullah omuzlarımı yakalayıp şöyle buyurdu:

– Dünyada bir garip yahut bir yolcu gibi ol!

İbn Ömer’in kendisi de şöyle derdi:

– Akşamı ettin mi sabahı bekleme. Sabahı ettin mi de akşamı bekleme. Sağlığında hastalığın için birşeyler hazırla. Hayatından da ölümün için.” (Buharî, 6416)


--------------------------------------------------------------------------------

semerkand dergisi
 
Geri
Üst