Kısırlık sorunu olan çiftler ne yapmalı?

Uzman SühaN

Administrator
Kısırlık sorunu olan çiftler ne yapmalı?
Kısırlık, çiftlerin istedikleri sayıda çocuğa sahip olamamalarını "problem" olarak tanımladıkları ve içinde bulundukları durumu çeşitli şekillerde yorumladıkları ve düzeltmeye çalıştıkları dinamik bir süreçtir. Matthews ve Matthews (1986)'ın bu deneyimi yaşayan kişilerin verdikleri sosyal ve duygusal tepkileri anlatan makalesi bu yazıda özetlenmiştir. . Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin yaşadıkları sosyal-duygusal tepkileri inceleyen Menning (1977, bknz. Matthews & Matthews, 1986) bu durumu sekiz aşamalı -şaşkınlık, inkar, öfke, yalnızlık, suçluluk, depresyon, yas, karar- bir süreç olarak tanımlamıştır.


Şaşkınlık: Kadının çocuk doğurma isteği çok sıradan ve basit bir durum gibi görünürken, özellikle başarı odaklı yaşayan ve yaşamlarında pek çok zorluğu kontrol altına alabileceğine inanan kadınlar kısır oldukları haberini aldıklarında ani bir şaşkınlık yaşarlar. Çocuk sahibi olma arzularının gerçekleşemeyeceğini duyan çiftler, yaşamlarında çocuk isteyip istemeyecekleri sorusuna çift olarak verecekleri cevapta bir seçim şansları olamayacağını ve istedikleri gibi planlar yapamayacaklarını öğrendiklerinde hayalkırıklığı ve çaresizlik deneyimlerler.


İnkar: "Bu benim başıma gelemez!" duygusu, yani inkar, savunma mekanizması işlevi görür (Menning, 1977, bknz Matthews & Matthews, 1986). Çocuk sahibi olma azusu çok yoğun olan kişilerin, kısır oldukları haberini ilk aldıklarında verdikleri en belirgin tepkiler, duygularının inkarıdır, çünkü çocuk sahibi olmak isterken bunun böyle olamayacağı haberiyle baş etmeye çalışmaktadırlar. Çiftler problemleriyle ilgili olarak organik sebepler aramak üzere araştırmalara başladığında, verilen bu tepki genelde azalır.


01.jpg



KISIRLIKLA İLGİLİ TÜM KONULAR AŞAĞIDAKİ LİNKTE
https://www.meleklermekani.com/forums/kisirlik.887/


Pek çok araştırma, arzu edilen çocuğa sahip olamamanın kişilerin mutluluk hislerini azalttığını, fakat problemleri için tıbbi yardımlar aradıklarında mutluluk hislerinin arttığını ortaya koyarlar. Diğer yandan, içinde oldukları durumu inkar ederek tıbbi araştırmalara başvurmayan kişilerin, gereksiz yere bu süreci uzattıkları gözlemlenmiştir.



Öfke: Tedavi süreciyle ilgili olarak yaşanan kontrol kaybı hissine tepki olarak öfke yaşanır. Menning (1977, bknz Matthews & Matthews, 1986) öfkenin üç aşamasından bahseder: kısırlık testlerinin uygunsuzluğuna ve acısına yönelik, ailelerin ve arkadaşların sosyal baskısına yönelik ve çocuksuz olmaya yönelik insanların düşüncesiz hareketlerine yönelik odaklanmış ve rasyonel öfke; çocuklarına kötü davranan ve istedikleri zaman çocuk doğurabilmiş kişilere yönelik hissedilen daha rasyonel olmayan öfke; potansiyel ebeveyn olma sürecini kontrol eden doktor, hemşireler vb kişilere yönelik öfke. Seçimsiz şekilde çocuksuz kalan kişiler, kısırlık olup olmadığına yönelik tıbbi incelemelerden geçerken çok hassastırlar. Bu sebeble, kısır çiftler, içinde bulundukları sosyal ortamlarda sürekli olarak "hala olmadı mı?", "nasıl gidiyor?", "uğraşmayı bırakın artık!" gibi cümlelerle, çevrelerinden aldıkları baskılara yönelik olarak yoğun öfke hissederler.



Yalnızlık: Kısırlıkla ilintili olarak, çiftler, çok yoğun olarak yalnızlık hissederler. Bu tür bir yalnızlığa zemin hazırlayan çeşitli faktörler vardır. Diğerlerinin acımalarının ve düşüncesizce söyledikleri şeylerin nesnesi, yani hedefi olmamak için çiftler, durumlarını ve tedavilerini gizli tutma ihtiyacı hissederler. Bunun yanında, arzu ettikleri çocuğa sahip olamayan çift, kendilerini çocuklarla veya hamile kadınlarla temasa sokan durumlardan kendilerini geri çekme arzuları taşırlar. Ayrıca, kısırlık problemlerine farklı şekillerde tepki verirken partnerler arasındada yaşanan bazı anlaşmazlıklar, çiftlerin, birbirlerinden de uzaklaşmasına ve yalnızlaşmasına sebep olur. Bazı araştırmalar, isteyerek çocuksuz kalma veya istemeyerek çocuksuz kalma durumlarının, özellikle kadınların etiketlenmesine sebep olduğunu ortaya koymuşlardır. Bireyin kısırlık durumuyla ilgili olarak açık açık konuşmasının, onu diğerlerinin acımalarının nesnesi yaptığı bilinir. Bu tip tepkiler, ne kadar iyi niyetli olsa da, çocuk odaklı toplumda kısır olmanın getirdiği farklılık ve yalnızlık hislerini arttırır. Kısır kadınlar, diğer insanların hamilelikleriyle ve diğer çocuklarıyla karşılaşmaktan kaçınmaya çalışırlar. Arkadaşları çocuk sahibiyken, onlar sadece daha fazla test olmak zorundadırlar. Kısır kadınların pek çoğu iç dünyalarında yaşadıkları karmakarışık duygulardan dolayı kendilerini arkadaşlarından ayrı tutarlar. Ayrıca, kısır çiftler, duygularını birbirlerine aktaramamaktan dolayı da yalnızlık hissederler. Çocuk sahibi olamamak, çiftlerin aynı anda kayıp hissi yaşadığı ve birbirlerini rahatlatmak için geriye çok az duygusal kaynaklarının kaldığı bir durumdur. Kısırlık durumunu kadınlar erkeklerden daha yoğun şekilde yaşarlar fakat erkekler bu durumun eşlerini nasıl etkilediğini fark etmeyebilirler. Bunun yanında, çiftlerden birinin bu durumun kendisinden kaynaklandığını öğrenmesi, partnerlerin birbirlerinden yalıtılmalarına sebep olur. Bu sebeple, "suçlanma" korkusu kısır çiftler arasında çok yaygın olarak stres konusudur.

İnfertilite (kısırlık) sorunu yaşayan çiftler, öncelikle tüp bebek konusunda detaylı bilgi sahibi olup, sonra tedaviye başlamalı…

Tüp bebek tedavi yöntemleri baş döndürücü hızla gelişiyor. IMSI, Embriyoscope bunlardan bazıları… Tabii önemli olan bu tekniklerin hangi çiftlere, ne zaman, nasıl uygulanacağıdır. Aileler, tedavide güvenilir kurum, deneyimli ekip, merkeze ait ‘eve canlı çocuk götürme’ oranına mutlaka dikkat etmeli…

Kısırlık yaşayan çift ne zaman doktora gitmeli?

Kadının yaşı burada çok önemlidir. 35′in altında, korunmasız, düzenli olarak bir yıllık cinsel ilişki sonrası gebelik elde edilemiyorsa doktora başvurulmalıdır. Aynı koşullarda kadın 35 yaş üstünde ise 6 ay, 38′in üzerinde ve yumurtalıklarım olumsuz etkileyebilecek bir ameliyat geçirmişse, erkekte de sperm değerlerini kötü yönde etkileyecek ameliyat öyküsü varsa çiftler derhal doktora gitmelidir.

Aşılama denenmeden tüp bebeğe tedavisi doğru mudur?

Kısırlık nedenine bağlı olarak bazı hastalarda aşılama öncesi yumurtlama uyarısı veya aşılama gibi üremeye yardıma yöntemler uygulanmalıdır. Bu grup hastalarda ancak bu yöntemlerin başarısızlığı durumunda tüp bebek tedavisine geçilir. Ancak tüp bebek ilk seçenek olması gereken hasta grubu şunlardır:

– Tüpleri tıkalı olan kadınlar,

– Azospermi olguları (erkekte sperm olmaması…)

– İleri kadın yaşı (örneğin 38 yaş üstü) doğrudan tüp bebek tedavisi gereken çiftlerdir.

Çiftlere tedavi öncesi hangi testler yapılır?

Kısırlık araştırması, çiftlere eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Başlangıç aşamasında yapılan temel testler şunlardır: Erkeğe sperm testi. Kadının yumurtlamasının araştırılmasına yönelik kan (hormon) testleri. Kadirim tüplerinin açık ve rahim içerisinin normal olup olmadığının araştırılmasına yönelik ilaçlı rahim röntgen filmi (Histero-salpirıgagrafi, HSG) çekilmektedir.

Tüp bebek tedavisi kaç kez tekrarlanabilir?

Ortalama üç… Ama istatistiksel olarak tüp bebek tedavisine başvuran çiftlerin yüzde 95′i üç kez tekrarlamalıdır. Geri kalan yüzde 5′i içinse bir sınır yoktur. Bize başvuran bir hasta gebe kaldığında önceden dışarıda on altı deneme yapmıştı. Bu çift yüzde beş’lik dilimde idi. Ama bilimsel yayınlar göstermektedir ki, tüp bebek tedavisine giren çiftlerin yüzde doksan beşi ilk üç denemeden sonra gebelik şanslarını anlamlı olarak artıramamaktadır
 
Geri
Üst