Kız çocukların velayeti anneye erkek çocuklarınki babaya mı veriliyor?

THESECRET

"Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz"
Kız çocukların velayeti anneye erkek çocuklarınki babaya mı veriliyor?
Eğer boşanırsak çocukları kim alır? Kız anneye, oğlan babaya düşermiş, doğru mu? Çocuk sayısı birden fazla olursa anne ve babaya paylaştırılır mı?
erkek kız çocuk velayet.jpg



Bu konuda yasa ve uygulamalar neler söylüyor bize kısaca bir göz atmakta yarar var. Velayet hakkı; çocuğun korunmasını sağlamak için onun şahsı ve malları üzerinde ana babanın sahip oldukları görevlerin, hakların ve yetkilerin tümüdür. Çocuk küçük iken ana ve babanın velayeti altındadır. Karı kocadan birinin ölümü halinde velayet sağ kalana ve boşanma halinde çocukların verildiği tarafa ait olur. Velayetin düzenlenmesinde göz önünde tutulması gereken en önemli husus “çocuğun üstün yararı ve güvenliği”dir. Boşanma ve ayrılık durumunda yargıç, velayetin kullanılmasına ve ana baba ile çocuklar arasındaki şahsi ilişkilerin düzenlenmesine dair gereken tedbirleri almak zorundadır.

Öncelikle şu noktaya değinmek gerekir ki, çocuğun verildiği taraf ile velayet hakkının tanındığı taraf sözleri eşanlamlıdır. Velayet hakkına sahip olmak çocukla velinin aynı çatı altında yaşamasını gerektirir. Zira velayete ilişkin hak ve yükümlülükler ancak çocukla velinin bir arada olması ile uygulanabilir. Yargıç, velayet verilmeyen taraf ile çocuğun şahsi ilişkisini düzenlerken tarafların arzusu ile bağlı da değildir. Velayetin verilmesinde, çocuğun ana bakım ve şefkatine olan ihtiyacından bahsedilerek özellikle küçük olan çocuklarda anne lehine davranıldığı görülmektedir. Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı ve hemen oluşacak tehlikelerin varlığı da kanıtlanamadığı takdirde ana bakım, şefkatine muhtaç çocuğun velayetinin anaya verilmesi gerekir.

Yargıcın velayetin düzenlenmesi sırasında göz önünde bulunduracağı tek esas çocuğun yararı ve güvenliği olmalıdır. Çocuğun üstün yararı ve güvenliğinin belirlenmesi için, velayeti söz konusu olan çocuğun velayetinin hangi tarafa verilmesini istediği konusunda kendisi de dinlenmeli ve çocuğun istekleri de göz önüne alınmalıdır. Çocuğun dinlenmesi ve düşüncesinin alınması için idrak çağında bulunması şart değildir. Çocuğun yaşının küçük olması dinlenmemesini gerektirmez. Unutulmamalıdır ki yargıç çocuğun beyanlarını tek başına değil, onun tüm davranışları, genel tutumu, ana baba ile ilişkilerini göz önünde bulundurarak değerlendirecektir.

Çocuğun alıştığı ortamdan ayrılması onun ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyen bir faktördür. O halde çevre değişikliğinin çocuğun gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri göz önünde tutularak olanaklı olduğu ölçüde çocuğun yerleşim yerinin değiştirilmemesine özen gösterilmelidir.

Kardeşler tercihen birbirinden ayrılmamalıdır. Öğreti ve uygulamada egemen olan görüş çocukların hepsinin aynı yana verilmesinin çocukların gelişimine olumlu etkide bulunacağı merkezindedir. Çocuklar ana babasının boşanmasını değiştiremeyeceği bir olgu olduğu için içine sindirebilir, kabul eder ve ruhen hazmedebilir. Ancak çocuklar kardeşlerinden ayrılmasını önlenebilecek bir olgu iken önlenememiş acı bir sonuç ve ailenin tamamen parçalanması olarak algılayacaklarından zorunluluk bulunmadıkça kardeşlerin ayrılması engellenmelidir.
Boşanma kararı ile birlikte ana ya da babadan birisi velayet hakkını zorunlu olarak kaybetmektedir. Bu demek değildir ki artık çocukla bir daha görüşülmeyecektir. Bu durumu gözeten yasa koyucu velayet hakkı kendisine verilmeyen tarafa çocukla kişisel ilişki kurma hakkı tanımıştır. Çocukla ilişki kurmak velayet hakkından değil soybağı ilişkisinden doğan doğal bir hak’tır. Ana baba ile çocuklar arasında kişisel ilişki kurulurken analık babalık duygusunun tatmin edilmesinden önce çocuğun güvenliği gelir. Yargıç görüşmenin süresini, yerini ve zamanını infazda güçlük yaratmayacak biçimde hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık seçik düzenlemelidir.Kişisel ilişki kurulan çocuğun yaşı dikkate alınmalıdır. Süt çocuğunun geceyi babasının anında geçirmesi bir yana emzirme saatlerinin bile geçirilmemesi gerekir. O halde yargıç özellikle süt çocuklarının kesinlikle tam gün baba yanında kalmamasına özen göstermelidir.

Velayet verilmeyen taraf ile verilen tarafın oturdukları yer, uzaklık özel günler dikkate alınmalıdır. Kişisel ilişki süresi yeterli olmalıdır. Özellikle ayrı şehirlerde oturan ana ya da babanın geldiğinde çocuğu diğer taraftan alıp hasret gidermesine gezmesine, dinlenmesine ve tekrar çocuğu eve götürmesine yetecek kadar süre verilmelidir. Kardeşlerin birbirlerini görmeleri engellenmemelidir.

Kısaca, yeni Medeni Yasa boşanma ve ayrılıktan sonra velayeti düzenlerken önceliği çocuğun güvenliği, üstün yararı ve isteğine vermiştir. Bunun yanında çocuğun yaşı yani anneye muhtaç durumda olması, kardeşlerinin durumu, yaşanan çevre gibi faktörlerde velayete karar verecek olan yargıcın karar verirken göz önünde bulundurduğu önemli hususlardır.

Son söz olarak; her davanın açıldığı zamanki şartlara göre değerlendirileceği konusudur. Bununla, ana ve baba, çocukla ilgili değişen koşullar, durumların da yeniden yargılama konusu olabileceği, değişebileceğini de ayrıca belirtmek gerekir. Bu nedenle, velayete ilişkin mahkeme kararları kesin hüküm teşkil etmez, değişen şartlara görevelayet değiştirilebilir. Hatta velayet, kendisine bırakılan taraftan alınabilir de.
 
Geri
Üst