Lipid (Yağlar)
Lipidler, en geniş tanımı ile suda çözülmeyen maddelerdir. Bu tanıma uyan çok sayıda kimyasal madde vardır. Vücudumuzda bulunan veya yiyeceklerle aldığımız, biyolojik ve fizyolojik rolü olan lipidler de, yapıları ve fonksiyonları açısından değişik maddelerdir.
Lipidler, enerjinin depolanmasında, çesitli hücre organellerinin yapısında ve bazı biyolojik olaylarda rol oynarlar. Dolayısı ile lipidleri; depo lipidler, yapısal lipidler ve metabolik rolü olan lipidler olarak işlevlerine göre sınıflamak mümkündür.
Depo lipidler: Vücudumuzun enerji depoları, yağ dokusunda bulunan yağ hücrelerinde damlacıklar halinde büyük miktarlarda biriktirilmiş yağlardan oluşur. Bu depolar, insan gibi aralıklarla gıda alan canlılarda, açlık sırasında enerji elde etmek için gerekli olan yakıtı sağlarlar. Yağ dokusunda bulunan yağlar, haftalarca enerji ihtiyacını sağlıyabilecek miktardadırlar. Şişman kişilerde ise bu süre birkaç aydır. Depo lipidler, ayrıca çeşitli organların korunmasında ve soğuk izolasyonunda rol oynarlar.
Depo lipidler trigliseritlerdir. Bir gliserol ve 3 yağ asitinden oluşurlar. Trigliseritler, enerjisi en yüksek yakıtlardır. Bir gramının yanması 9.3 kalori enerji sağlar. Bu enerji, protein ve karbonhidratlarda bulunan enerjinin yaklaşık iki katıdır. Yağ depolarımızda bulunan trigliseritlerin kaynağı yiyeceklerden aldığımız yağlar veya fazla enerji içeren bir diyetle beslendiğimiz zaman karaciğerimizin karbonhidratlardan veya proteinlerden sentezlediği yağlardır. Yağların depolanması, fazla enerji içeren yiyeceklerin yenmesinden sonra, özellikle vücudumuzda insulin hormonunun artması ile gerçekleşir. Yağ depolarından yağların çözülmesi ise açlık sırasında veya stress ile glukagon ve adrenalin gibi hormonların artması ile uyarılır.
Yapısal lipidler: Bu grupta; hücre zarlarında, sinir kılıflarında, beyinde bulunan fosfor içeren fosfolipidler ve kolesterol bulunur. Kolesterol ayrıca bir çok hormonun (seks hormonları, mineralokortikoidler ve glukokortikoidler) sentezinde, cildimizde D vitaminin yapılmasında kulanıldığı için metabolik rolü de olan bir yağ türüdür. Ayrıca kolesterol, karaciğerde safra tuzlarına dönüştürülerek safra yolu ile bağırsaklara dökülür ve deterjan gibi etki ederek, yağların sindirilmelerini kolaylaştırır.
Yüksek kan kolesterol düzeylerinin kalp-damar hastalıklarına neden olması bu lipide olan ilgiyi artırmıştır. Vücüdumuz, gerekli olan kolesterolü kendi üretebilir. Vücüdumuzda bulunan kolesterolün büyük bir kısmı, kendi ürettiğimiz (1500 mg/gün) bir kısmı da yediğimiz hayvansal gıdalarla aldığımız kolesterolden (150-300 mg/gün) kaynaklanır. Bitkisel besinlerde kolesterol bulunmaz.
BESİNLERIMIZDEKİ YAĞLAR VE SAĞLIK
Yiyeceklerimizde bulunan yağların fonksiyonları
Yiyeceklerimizde bulunan lipidler;
Günlük enerji ihtiyacımızın önemli bir kısmını, Yağda çözülen vitaminlerin (A, D, E ve K) alınmasını, Vücüdumuzda sentezlenemiyen fakat sağlıklı olmamız için mutlaka besinlerimizden almamız gereken bazı yağları (esansiyel yağlar) sağlarlar.
Mısır, soya, pamuk, keten, fıstık ve bazı deniz balıkları (samon, uskumru, hamsi, sardalya), esansiyel yağlar açısından zengin gıdalardır. Dolayısı ile enerjinin başka kaynaktan sağlanması mümkün olsa da bazı vitaminlerin ve esansiyel yağların alınması için belirli bir miktarda yağın diyetimizde bulunması gerekir. Bunların yanı sıra, yağlar besinlerimize lezzet katar, doygunluk hissi yaratırlar. Hiç yağ içermiyen bir diyetten, günlük normal enerjinin sağlanması oldukça büyük miktarlarda gıda alınmasını gerektirir.
Yiyeceklerimizde bulunan yağların özellikleri:
Yiyeceklerle aldığımız yağların %98'inden fazlası trigliseritlerden oluşur. En çok tükettiğimiz yağlar olan tereyağ, margarinler, zeytinyağ, ayçiçek yağı, mısırözü yağı hepsi trigliseritlerden oluşur. Bu yağların yakılması ile elde edilen enerji miktarı yaklaşık aynıdır (9 kkal/gr). Bitkisel yağlarda kolesterol bulunmaz, ancak hayvansal yağlarda kolesterol bir miktar bulunur.
Besinlerimizde bulunan trigliseritler de bir gliserol ve 3 yağ asitinden oluşur. Yağları birbirinden farklı kılan, yapısında bulunan yağ asitlerindeki çeşitliliktir. Yağ asitleri uzun zincirli karboksilik asitlerdir. Bir yağın içerdiği yağ asitlerinin uzunluğu ve doymamışlığı, onun özelliklerini belirler ve metabolizmalarını etkiliyebilir. Yağ asitlerinin doymamış olması, yapısında çift bağların bulunması demektir. Çoğunlukla doymuş yağ asitleri içeren yağlar; oda sıcaklığında katı, doymamış içerenler ise sıvı olarak bulunur. Örneğin tereyağında daha çok doymuş yağ asitleri bulunurken, zeytin yağında, ayçiçek yağında daha çok doymamış yağ asitleri bulunur. Zeytinyağı ve ayçiçekyağı, soyayağı gibi sıvı yağlar arasında ise doymamışlık açısından farklık vardır. Zeytinyağında bulunan yağ asitleri daha çok tek doymamış bağ içerirken, soya veya mısırözü gibi yağlar birden çok sayıda doymamış bağ içeren yağ asitlerinden zengindirler. Yani; zeytinyağı az doymamış, ayçiçek, mısırözü yağı gibi yağlar çok doymamış yağlar olarak nitelendirilir.
Lipidler, enerjinin depolanmasında, çesitli hücre organellerinin yapısında ve bazı biyolojik olaylarda rol oynarlar. Dolayısı ile lipidleri; depo lipidler, yapısal lipidler ve metabolik rolü olan lipidler olarak işlevlerine göre sınıflamak mümkündür.
Depo lipidler: Vücudumuzun enerji depoları, yağ dokusunda bulunan yağ hücrelerinde damlacıklar halinde büyük miktarlarda biriktirilmiş yağlardan oluşur. Bu depolar, insan gibi aralıklarla gıda alan canlılarda, açlık sırasında enerji elde etmek için gerekli olan yakıtı sağlarlar. Yağ dokusunda bulunan yağlar, haftalarca enerji ihtiyacını sağlıyabilecek miktardadırlar. Şişman kişilerde ise bu süre birkaç aydır. Depo lipidler, ayrıca çeşitli organların korunmasında ve soğuk izolasyonunda rol oynarlar.
Depo lipidler trigliseritlerdir. Bir gliserol ve 3 yağ asitinden oluşurlar. Trigliseritler, enerjisi en yüksek yakıtlardır. Bir gramının yanması 9.3 kalori enerji sağlar. Bu enerji, protein ve karbonhidratlarda bulunan enerjinin yaklaşık iki katıdır. Yağ depolarımızda bulunan trigliseritlerin kaynağı yiyeceklerden aldığımız yağlar veya fazla enerji içeren bir diyetle beslendiğimiz zaman karaciğerimizin karbonhidratlardan veya proteinlerden sentezlediği yağlardır. Yağların depolanması, fazla enerji içeren yiyeceklerin yenmesinden sonra, özellikle vücudumuzda insulin hormonunun artması ile gerçekleşir. Yağ depolarından yağların çözülmesi ise açlık sırasında veya stress ile glukagon ve adrenalin gibi hormonların artması ile uyarılır.
Yapısal lipidler: Bu grupta; hücre zarlarında, sinir kılıflarında, beyinde bulunan fosfor içeren fosfolipidler ve kolesterol bulunur. Kolesterol ayrıca bir çok hormonun (seks hormonları, mineralokortikoidler ve glukokortikoidler) sentezinde, cildimizde D vitaminin yapılmasında kulanıldığı için metabolik rolü de olan bir yağ türüdür. Ayrıca kolesterol, karaciğerde safra tuzlarına dönüştürülerek safra yolu ile bağırsaklara dökülür ve deterjan gibi etki ederek, yağların sindirilmelerini kolaylaştırır.
Yüksek kan kolesterol düzeylerinin kalp-damar hastalıklarına neden olması bu lipide olan ilgiyi artırmıştır. Vücüdumuz, gerekli olan kolesterolü kendi üretebilir. Vücüdumuzda bulunan kolesterolün büyük bir kısmı, kendi ürettiğimiz (1500 mg/gün) bir kısmı da yediğimiz hayvansal gıdalarla aldığımız kolesterolden (150-300 mg/gün) kaynaklanır. Bitkisel besinlerde kolesterol bulunmaz.
BESİNLERIMIZDEKİ YAĞLAR VE SAĞLIK
Yiyeceklerimizde bulunan yağların fonksiyonları
Yiyeceklerimizde bulunan lipidler;
Günlük enerji ihtiyacımızın önemli bir kısmını, Yağda çözülen vitaminlerin (A, D, E ve K) alınmasını, Vücüdumuzda sentezlenemiyen fakat sağlıklı olmamız için mutlaka besinlerimizden almamız gereken bazı yağları (esansiyel yağlar) sağlarlar.
Mısır, soya, pamuk, keten, fıstık ve bazı deniz balıkları (samon, uskumru, hamsi, sardalya), esansiyel yağlar açısından zengin gıdalardır. Dolayısı ile enerjinin başka kaynaktan sağlanması mümkün olsa da bazı vitaminlerin ve esansiyel yağların alınması için belirli bir miktarda yağın diyetimizde bulunması gerekir. Bunların yanı sıra, yağlar besinlerimize lezzet katar, doygunluk hissi yaratırlar. Hiç yağ içermiyen bir diyetten, günlük normal enerjinin sağlanması oldukça büyük miktarlarda gıda alınmasını gerektirir.
Yiyeceklerimizde bulunan yağların özellikleri:
Yiyeceklerle aldığımız yağların %98'inden fazlası trigliseritlerden oluşur. En çok tükettiğimiz yağlar olan tereyağ, margarinler, zeytinyağ, ayçiçek yağı, mısırözü yağı hepsi trigliseritlerden oluşur. Bu yağların yakılması ile elde edilen enerji miktarı yaklaşık aynıdır (9 kkal/gr). Bitkisel yağlarda kolesterol bulunmaz, ancak hayvansal yağlarda kolesterol bir miktar bulunur.
Besinlerimizde bulunan trigliseritler de bir gliserol ve 3 yağ asitinden oluşur. Yağları birbirinden farklı kılan, yapısında bulunan yağ asitlerindeki çeşitliliktir. Yağ asitleri uzun zincirli karboksilik asitlerdir. Bir yağın içerdiği yağ asitlerinin uzunluğu ve doymamışlığı, onun özelliklerini belirler ve metabolizmalarını etkiliyebilir. Yağ asitlerinin doymamış olması, yapısında çift bağların bulunması demektir. Çoğunlukla doymuş yağ asitleri içeren yağlar; oda sıcaklığında katı, doymamış içerenler ise sıvı olarak bulunur. Örneğin tereyağında daha çok doymuş yağ asitleri bulunurken, zeytin yağında, ayçiçek yağında daha çok doymamış yağ asitleri bulunur. Zeytinyağı ve ayçiçekyağı, soyayağı gibi sıvı yağlar arasında ise doymamışlık açısından farklık vardır. Zeytinyağında bulunan yağ asitleri daha çok tek doymamış bağ içerirken, soya veya mısırözü gibi yağlar birden çok sayıda doymamış bağ içeren yağ asitlerinden zengindirler. Yani; zeytinyağı az doymamış, ayçiçek, mısırözü yağı gibi yağlar çok doymamış yağlar olarak nitelendirilir.