Mani nedir nerelerde kullanılır

  • Konbuyu başlatan Misafir
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir

Forum Okuru
Mani nedir nerelerde kullanılır
mani ne demek
mani çeşitleri
mani hakkında bilgi


Kimi zaman atışarak söylediğimiz, kimi zaman gülmek için, kimi zaman da laf çaktırmak için söylediğimiz maniler hakkında şahane bilgiler paylaşacağız bu yazımızda Melek'ler. Mani ne demek diyenler için mani hakkında bilgi ve çeşitlerini öğrenmek için, buyrun lütfen:)


mani_nedir-33b.jpg



Mani Nedir?
Mâni, başta aşk olmak üzere hemen her konuda yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür. Çoğunlukla 7 heceli dört dizelik bir bendden meydana gelir. Ama dizeleri 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş maniler de vardır. Birinci, ikinci dördüncü dizeler birbirleriyle kafiyeli, üçüncü dize serbesttir. Yani kafiye dizilişi aaxadır. Aaaxa düzeninde maniler de var. İlk iki dize hazırlık dizeleridir. Son iki dize ile anlam bağlantısı yoktur. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir. Maniler çok çeşitlidir. En çok kullanılanlar düz ya da tam mani, kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani, artık mani’dir.

Düz Mani : Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri çokluk cinassızdır.

Kesik mani : Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olan maniler. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Eğer meydan ve kahvehanelerde söylenen ve ilk dizeleri “aman aman” ünlemi ile doldurulan manilerse bunlara İstanbul manileri denir.

Cinaslı mani : Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani denir.

Yedekli mani : Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır. Yedekli maniye artık mani de denir.

Deyiş : İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır.
MANİ
Türk halk edebiyatında koşma ile birlikte şiirde iki ana biçimden biridir. Halkın ortak ürünü olan, yaratıcılarının adları bilin*meyen mâniler genellikle yedi heceli dört dizeden (dörtlük, kıta) oluşur. Birinci, ikinci ve dördüncü dizeler uyaklıdır (a-a-x-a). 5, 6, 7, 8, 10, 14 dizeli ve dizeleri 5, 8 ya da 11 heceli mâniler de vardır.

Mâni Anadolu’nun çeşitli yörelerinde deği*şik adlarla bilindiği gibi, Anadolu dışında da mâne, bayatı, hoyrat gibi adlarla anılır. Mâni sözcüğünün kökeni kesin olarak bilinmemekle birlikte bu sözcüğün “mâna” (anlam) söz*cüğünden türediği görüşü yaygındır.
Mâniler genellikle düğün, askere gitme, bayram, niyet çekme ya da tutma, çalışma, sevgi gibi bir durum söz konusu olduğunda söylenir. Böylece ortam ve duruma göre niyet mânileri, çalışma ya da iş sırasında söylenen mâniler, atışma mânileri, semai kahvelerinde söylenen mâniler, düğünlerde söylenen mâni*ler, bekçi ve ramazan davulcularının mânileri, âşıkların ve halk hikayecilerinin mânileri gibi bölümlere ayrılır.

Mâniler yapılarına göre düz mâni ve kesik mâni diye de ikiye ayrılır. Tam mâni de denen düz mâniler yedişer heceli dört dizeden olu*şur. Ayaklı mâni ya da cinaslı mâni diye de adlandırılan kesik mânilerin ilk dizelerinde hece sayısı eksiktir. İlk dize 3, 4 ya da 5 heceden oluşur. Bu tür mânilerin uyakları cinaslıdır. Kesik mâninin ilk dizesinin hece sayısı “adam aman; âşık der ki” gibi sözcük*lerle tamamlanırsa “doldurmalı kesik mâni” denir. 4-18 dizeden oluşan kesik mânilerde uyak a-a-x-a-x-a-x-a… ya da a-x-a-x-a-x… biçiminde olur.

Mâniler çoğunlukla kadınlar tarafından üretilip söylenir. Karşılıklı iki kişi tarafından söylenen mâniler de vardır. Ayrıca bazı âşık*lar ve tekke şairlerinin de mâni söylediği bilinmektedir. Bu tür mânilerin ilk dizesinde şairin adı ya da mahlası yer alır.
Mani
Türk halk edebiyatında yaratıcısı adsız halk sanatçıları olan dörtlük biçimindeki şiir türü. Mani atmak ya da mani düzmek ya da yakmak, bir mani meydana getirerek özel ezgisiyle okumak. Çoğunlukla yedi heceli ve dört dizeli tek kıtadan oluşur. Birinci, ikinci ve dördüncü dizeler birbiriyle uyaklı, üçüncü dize bağımsızdır. Buna göre uyak düzeni şöyledir:a a x a. Tek dörtlükten oluşan maniler dışında 5,6,7,8,10,14 dizeli maniler olduğu gibi uyak düzeni a x a x biçiminde olan maniler de vardır. Mani terimi az çok değişik biçimlerde Anadolu’da, Rumeli’de, Kırım’da, Azerbaycan’da kullanılır. Doğu Anadolu’da bayatı sözcüğüde yaygındır. Urfa’da, Kerkük’te hoyrat denir. 11 heceli olan en tipik manilere Eğin’de alagözlü de denir. Manilerin ilk iki dizesi, uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. İlk iki dize ile son iki dize arasında anlam bakımından bağlantı yoktur. Asıl anlatılmak istenen duygu ve düşünceler son iki dizede söylenir. İlk iki dizede genellikle doğa ile ilgili görüntüler, köyün günlük yaşamından gözlemler vb. anlatılır. Sonra asıl amaca geçilir; hiç umulmadık bir sürprizle karşılaşma, dinleyicileri etkiler.

Dörtlüğün anlam yükünü üçüncü ve dördüncü dizeler taşıdığı için mani söyleyen bütün ustalığını son iki dizede göstermek zorundadır.Hemen her yörede maniler,kadınlar tarafından söylenir. Karşılıklı söylemelerde, atışmalarda kadınlarla birlikte erkekler de mani söylerler. Karşılıklı mani söyleme Anadolu’da özellikle Doğu Karadeniz, Kars yörelerinde yaygındır. İki kişinin karşılıklı söylediği manilere deyiş adı verilir. Bu tür deyişler söyleme (deyişme) kızlar arasında,delikanlı ile kız,ana ile kız,ana ile oğul vb. arasında olur.Aşıkların karşılaşmalarında manilerle deyiştikleri görülür. Kimi tekke şairleri de mani söylemişlerdir. Bu tür manilerin birinci dizesinde, şairin adı ya da mahlası geçer. Konularına göre; niyet, atışma, askerlik, iş, bekçi ve davulcu manileri; İstanbul’da sokak satıcılarının söylediği maniler; semai kahvelerinde cinaslı maniler; aşık hikayecilerin söylediği maniler; mektup ve düğün manileri; ayrılık ve gurbet manileri gibi türlere ayrılabilir. Hıdrellez eğlencelerinde, bayramlarda, gezme yerlerinde vb. karşılıklı mani söyleme geleneği vardır. Geleneksel halk edebiyatında manicilerin piri olarak Ferhat ile Şirin kabul edilir. Maniler öteki anonim şiirlerinin çoğu gibi, kendilerine özgü bir ezgiyle bestelenerek okunur. Günümüzde mani söylemenin en canlı biçimde sürdüğü bölgeler Kerkük, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ile Kars yöresidir.
Manilerin Edebiyatımızdaki Yeri
Maniler, Anonim Halk Edebiyatı’nın en tanınmış folklorik ürünlerinden birisidir. Kafiye sırasına göre dağılımı (aaba) bakımından halk şiirleri içinde görülmeyen tek türdür.

Maniler her türlü hayati olayları (Aşk, gurbet, hasret, kıskançlık, kırgınlık ve tabiat vb.) işleyen bir türdür. Mani, halk şiirinin nazım şekli bakımından en küçük olanıdır. Maniler, Halk edebiyatının bilinmeyen şairleri tarafından söylenmiş, halka mal olmuş kıymetli gönül yadigarlarıdır.Türk insanının mani söyleme geleneği, terkedilmeyen bir gelenektir. Evlerde, toplantılarda, köylerde karşılıklı mani söyleme yarışları yapılır ve böylece hayatlarını renklendirmeyi başarırlar. Türk insanının bu geniş tabaksının, duygularını manilerle dile getirmesi, çeşitli gönül ürperişlerinin böyle kısa öz ve kesin ifadeyle dile getirilişi; onun sevgi, aşk gibi konulardaki hassasiyetini ve fıtri zekasının işlekliğini gösterir.

Mani Örnekleri

Bostanlarda fasulye
Anam gitti gezmeye
Ben anamdan örendim
İnce boncuk çizmeye

Koyunum var karaman
Gaybolursa araman
Ben bir reçber kızıyım
Şehirliye yaraman

Dere boyu gidelim
Koyun kuzu güdelim
Sennen beni görmüşler
İnkâr bayrım edelim

Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Arnımın yazısına

Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek

Tut yedim duttu beni
Yârim unuttu beni
Yarı yola varmadan
Hıçkırık tuttu beni

Ak tavuk aldın mı?
Kümese koymadın mı?
Kör olası gaynana
Sen gelin olmadın mı?

Kapelesi ketenden
Yârim indi trenden
Boynuna sarılayım
Gülünü incelmeden

Kayalar yarılmasın
Yar bana darılmasın
Yar bana darılıp da
Ellere sarılması

Çaya inesim geldi
Şeker yiyesim geldi
Ala gözlü ablamı
Gene göresim geldi

Su içtim kana kana,
Sular akar yana yana,
Yüzün bir gün görmedim,
Bilmem gidem ne yana.

Merdiven indirdiler,
Atlara bindirdiler,
Kızım seni kahır eline gönderdiler,
Ağlar silinir silinir ağlar.

Gelin geldi evimize,
Şenlik kurdu köyümüze,
Hoş geldin allı gelin,
Sefa geldin pullu gelin.

Baban carsıya vardı mı?
Alını yeşilini aldı mı?
Suda kızıma dedi mi?
Haydı kızım kutlu olsun.

Haydı kızım kınan kutlu olsun,
Burada dilin tatlı olsun.
Çağırın gelin kızın anasını
Kızı gelin oldu görsün.

Allah muradını verdi bugün,
Anasını kızsız koyan
Evlerini ıssız koyan,
Testisini susuz koyan.

Kahve doktum kuruna,
El vurmayın durula,
Yârime yar diyeni,
Sol göğsünden vurula.

Bayburt’a giden yollar
Uzadıkça uzarlar,
Geçme bizim kapıdan
Eller bana kızarlar.

Maşrapanın kalayı,
Kızlar çeker halayı,
Allah için söyleyin,
Var mı askın kolayı.

Suya bulgur ezerim,
Hem ezer hem süzerim,
Ben yarımın derdinden
Deli olmuş gezerim.

Hey hızara hızara
Dalda elma gızara
Beni sana vermizler
Başka yerden giz ara

Gayadan öküz bakar
Öküzün arnı sakar
Delikanlı dururken
Sakallıya kim bakar

Mendil aldım onbeşe
Onu serdim güneşe
Gitti yârim gelmedi
Beni aldı telaşe

Dağdan kestim kereste
Kuş besledim kafeste
Yârin hasta dediler
Yetiştim son nefeste

Karşıda ala inek
Tüyleri benek benek
Hiç boğazımdan geçmiyor
Yarsız yediğim yemek

Kuş kafese girmiyor
Buna aklım ermiyor
Hiç boşuna ah çekme
Annem beni vermiyor

Evleri sarı boya
Gel yarim doya doya
İç vereme tutuldum
Gamıma koya koya

Armut dalda bir iki
Saydım baktım on iki
On ikinin içinde
Gök yazmalı benimki

İnce yazma düreyim
Aç koynunu gireyim
Uyan uyan sar beni
Yar olduğunu bileyim

Tavanlarda tencere
El vurmadım incire
Gavur babam duymasın
Çeker beni zencire
 
Geri
Üst