Narkissos dan nergis çiçeğine

gönül limanı

Yeni Üye
Üye
Narkissos dan nergis çiçeğine
Narsist kişilik bozukluğunu araştırırken kendimi Yunan Mitolojisinde bir efsane de buldum. Okurken etkilenmemek imkansız gibi...

Efendim efsane şöyle başlar; çok güzel bir peri kızı olan EKHO kendine aşık olanları küçümseyen, karşılık vermeyen, güzelliğinin farkında ve bunun keyfini çıkararak şımarıklığı tavan yaparak yaşar gidermiş. Bir gün ormanda dolaşırken, Tanrılardan birinin oğlu olduğu rivayet edilen “NARKİSSOS” ile karşılaşır. Bizim peri kızı “EKHO” bu yakışıklı gence ilk görüşte aşık olur.

Ancak NARKİSSOS peri kızını beğenmez, ilgisine karşılık vermez ve yanından uzaklaşır. Ekho bu duruma çok üzülür. Neyler ki, kara sevdaya düşmüştür ve günden güne eriyerek hayatını kaybeder. Arta kalan kemikleri kayalara yapışır onlarla özdeşleşir, sesi de orada kalır. Ve bugün bizim yankı dediğimiz Eko nun isim annesi olmuştur.

Olimpos dağında yaşayan Tanrılar bu durumu duyduklarında çok kızarlar ve Narkissos a bir ceza vermek isterler. Bir gün avlanmaktan bitap düşen Narkissos bir nehir kenarında dinlenirken, nehre eğilip su içmek istemiş. O zamana kadar hiç fark etmediği bu güzellik karşında hayranlığını gizleyememiş ve aşık olmuş kendine! Daha önce hiç görmediği böyle bir güzellik karşısında büyülenmiştir. Ne su içebilmiş, ne de yemek yiyebilmiş. Tıpkı Ekho gibi o da günden güne erimeye başlamış. O nehir kenarında kendi kendini seyrederek ömrünü bitirmiş. Öldükten sonra bedeni Nergis çiçeğine dönüşmüş.

Ne denir ki? Eden bulur uyar mı acaba bu efsaneye siz ne dersiniz dostlar?
Mitolojik çağlardan bu güne gelen bu efsane ve kahramanı NARKİSSOS modern çağda psikoanalizin kurucusu olarak bilinen Sigmund Freud a araştırma konusu olmuş ve günümüzde ”NARSİSİZİM” olarak bilinen kişilik bozukluğunun bilimsel adı olmuştur.

Günümüzde en çok görülen kişilik bozukluğu olan Narsist kişilik bozukluğunun özü tahmin edeceğiniz üzere kendini aşırı sevme ve övünme olarak toplumsal ilişkilerde kendini göstermektedir. Kişinin kendini aşırı beğenme, değerli görme, övme ve övülme açlığını doyurmadığından çevresindeki tüm insanlara hayatı zehir etmeye kadar götüren ciddi bir kişilik bozukluğudur.

İnsanın kendini sevmesinin ve güvenmesinin nesi kötü? Sorusunu duyar gibiyim? Şöyle ki dostlar; hani halk arasında büyük dağları ben yarattım, küçükler babamdan kaldı edasıyla dolaşıp etrafına caka satanlar vardır ya, işte ilk bakışta narsist teşhisi için ilk bulgudur?

Sürekli ne kadar mükemmel oluklarından, çevresindeki insanlar tarafından değer görülüp, el üstünde tutulduklarından bahsedip hani kafamızın etini yiyenler vardır, tanıdınız değil mi?

Hayatları alkış beklentisi, pohpohlanmak üzerine kurulu; diğer insanları kendi kölesi gibi kullanan nezaket ve iyi niyetten bi-haber olan bu insancıklar, hayatımızı nasılda zehir ederler değil mi?
Daha birçok çirkin ve huzursuzluk veren davranış biçimleriyle hayatı çekilmez kılan zavallıların özünde aslında bastırmaya çalıştıkları öz güven eksiklikleri, başarısız olma korkusu yatıyor.

Bu olumsuz duygularının beslediği kıskançlıkları ile de ciddi zarar verecek boyutlara ulaştırdıkları kontrolsüzlükleri unutulmamalıdır.
Peki ne yapabilinir bu kişiler karşısında? Hasta olduklarını kabul etmedikleri için tedaviye ikna etmek sanırım imkansızla eş değer bir durum olsa gerek! Hele böyle bir insan idareci pozisyonunda bir yetkili ise, eyvah ki eyvah alt kadrosundaki çalışanlarına!

Yapılacak tek şey önce bol sabır dilemek ve sonra galiba böyle kişilerle iletişim zorunluluğu yaşayanların, hayatlarını sağlıklı devam ettirebilmeleri için psikolojik yardımı kendilerinin alması gerekecektir…

Nergis çiçeğinden nerelere geldik:) değil mi arkadaşlar? Hakkını vermek gereken bu güzel çiçeğin tarihçesi oysa ne kadar hayatımızın içindeymiş öyle değil mi?
Sizlere sağlıklı öz güvenli ve bahar tadında bol çiçekli günler dilerim…

Yolumuz umut, yoldaşımız sevgi olsun, sağlıcakla kalın...
304496-3-4-cf6b7.jpg
 
Geri
Üst