Noel ve yılbaşı kutlamak helal mi haram mı aslı nedir

İ

İslami Yazar

Forum Okuru
Noel ve yılbaşı kutlamak helal mi haram mı aslı nedir
Mensubu olmakla bizleri şereflendiren islamiyetin hiçbir kültüründe ve zemininde, ister hukuki ister ictimai olsun, yılbaşını ve noeli kutlamak yoktur.



yılbaşı yortusu.jpg



Mağlup milletler, galip gelmiş milletlerin adetlerini taklit ederler.



Bir milletin kökü ve temeli, o ülkeye ait insanların milli-manevi değerleriyle beraber örf ve adetleri, cümlesi irfan ve ahlakıdır. Diğer ifadeyle “milli kültürü”dür. Maalesef Tanzimatîn ilanından bu yana, hele de son yıllarda bazı basın ve medya kullanılarak milli kültürümüz bilinçli veya bilinçsiz amansızca imha yarışına girilmiştir. Müslüman Türklerin aile sistemi dejenere edilmekte, kendi öz benliğimiz oloan örf ve ananelerimiz yerine hiçbir faidesi olmayan kokuşmuş batının, zararlı örf ve adetleri ikame edilmeye çalışılmaktadır. Milli ve manevi değerlerimiz kötülenerek tahrip edilmektedir. Bunların en önde gelenlerinden birisi de yılbaşını kutlamaktır.

Yılbaşı kutlamak haram mıdır?

Aydınlarımızın azımsanmayacak kadar olan çoğunluğu, Batının Hristiyan kültürüyle haşır neşir olup onların potasına girerek bu kültürü müdafaa etmeye başlamış, Batıyı temsil gayretini teknolojide, bilimde, birtakım keşif ve icatlarda değil, sadece örf ve anane yönünden ve eğlence gibi şeylerde göstermektedirler. Batılıların bilim ve teknolojisini bırakıpta, yaşayışlarını, örflerini ve adetleri, kültürlerini ve giyim şekillerini taklit edip uygulamak medeniyet olmaz. Bu olsa olsa yalnız kendi öz benliğini inkar edip basitleşmek olur.


Şu misali dikkate alırsak: 1990 yılında BBC yayınlarından çıkan Misyonerler adlı kitapta Müslümanlarla alakalı olarak: Müslümanları Hristiyan yapmak mümkün değildir. Bunun için önce onları dinlerinden uzaklaştırmak gerekir. Bu konuda her türlü faaliyet yaparken adına ‘Çağdaşlaşma’’ deyiniz.

Osmanlı’da adına ‘Muasırlaşma’ denilen bu sisteme günümüzde ‘çağdaşlaşma’ maskesi takılmıştır. Ne yazık ki çoğu insanımız bu maskenin altındakileri göremeyip tuzağa düşerek kendi öz gelenek ve göreneklerinden uzaklaşmıştır. Bu kutlanan! yılbaşı rezilliğinin altında ne maksatlar gizlendiğini göremez olmuştur.


Bugün ise Noel yortusu ve noel baba çirkefliği, Yılbaşı çılgınlığı her yönüyle teşvik edilir olmuştur. Bu korkunç ahlaki çöküntüyü ancak islamiyetin bize kattığı ve geçmişten gelen kendi öz değerlerimize ve öz benliğimize dönerek durdurabiliriz.


İnsanlarımızın büyük kısmı maddi sıkıntı içerisindeyken ve memleketimiz dağlar kadar iç ve dış karışıklıklarla uğraşırken, yapılan yılbaşı israfıyla sadece manen değil, maddeten de çok şey kaybettiğimizin göstergesidir. Çam ağaçlarını süslemek ve hindi sürülerine savaş açmak, içki şişelerini devirmek, kumar masalarında zaman öldürmek, çoğu genç dimağların böyle bir gecede alkolle buluşup tanışması, trafik kazaları ile kaybedilen canlar ve milli servetler hep bu gecenin kayıplarından değil midir?

Yılbaşının bize göre değeri nedir?

Hulasa ne noelin ne yılbaşının bizim dinimizle ve milli benliğimizle uzaktan yakından hiçbir alakası ve yakınlığı yoktur. Bizim dini bayramlarımız vardır. Dinimiz mükemmel ve mükemmildir.

Noel ve benzeri yabancıların örf ve adetlerinde içki, fuhşiyyat, alabildiğince israf, cinayet gibi her türlü menfi haller vardır. Bizim bayramlarımızda ise insanlık, güzellik, büyüklerin ellerinden öpmek, hastaları ziyaret etmek, küslerin barışması vardır.

Şairimiz Arif Nihat Asya’nın dediği gibi: “Biz, muharremlerle, martlarla başlayan yıllar da biliriz. ki, hiçbiri böyle şımarıklıkla, böyle ayyaşlıkla, böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.”

Evet, bir müslümanın, Müslüman olmayanın adetini, yılbaşı yutturmacası adı altında kutlaması, Allah korusun, itikadi yönden de onu tehlikeye düşürür. Çünkü yılbaşını kutlamak ne niyetle olursa olsunBu adetin Hristiyanların din kültürü sınırlarında olduğu alenen gözükmektedir.

Onun içindir ki kendii milli, öz değerlerimizi çiğneyip bir başka batıl inancın çarpık geleneklerini taklit etmek, hiç bir temel inancı kalmamış dinin bunalımlı insanlarına benzemekten kaçınalım. Yılbaşını Dünyevi olarak bir çok işimizde kullandığımız bir takvim başlangıcı olduğunu unutmayalım

Mevlamız Ümmeti Muhammed’in evladını bu büyük tehlikeden muhafaza eylesin. Resül-i Zişan Efendimiz hürmetine, sevgililerinin yüzü suyu hürmetine
 
Hz. İsa’nın doğumu bahane edilerek kutlanan Noel yortusunun Hristiyanlıkla hiç bir bağlantısı yoktur. Hz. İsa’nın doğum tarihi ne yılbaşıyla nede yıl sonuyla uzaktan yakından alakasızdır. İsa peygamber Milat dan çok önce yaşamıştır ve Hristiyanlarda bu konuda hemfikir değillerdir. Bu uygulamalar Hristiyanlığa ve özellikle batıya putperestlikten geçmiştir. Hz. İsa’nın doğduğu gün kesin olarak bilinmediği için, Hristiyanların Hz. İsa’nın doğumunu kutlayacakları bir gün de yoktu. Doğu Roma imparatoru Konstantin miladi 313 yılında putperestken Hristiyanlığa geçti. Putperest inancı olan teslis yani 3 ilah inancını da Hristiyanlığa soktu. Teslise karşı gelen Aryus’u da öldürttü. Miladi 325 te İznik’te toplanan din konseyine, Güneşe tapan putperestlerin adetiyle Güneşe tapan putperestlerin adetiyle Güneş tanrısının doğumu sayılan 25 aralığı da yılbaşı olarak kabul etti. Hristiyanlarda bu tarihi Hz. İsa’nın doğum günü kabul ettiler. Netice itibarıyla Noel ve yılbaşı miladi 354’te Roma’da kutlanmaya başlandı.
 
“Noel Baba” diye meşhur Aziz Nikola da M.350 yıllarında Anadolu’ nun Myra (bugünkü Demre-Antalya) da yaşamış, çocuklara özel hediye paketleri getirdiğine inanılan efsanevi bir kişiliğe bürünmüştür. “Noel Baba” haliyle önce Almanya’da görüldü. Bilahere Amerika’da yaşayan Hollanda’lı Protestanların gayretleriyle ABD ve İngiltere’deki çocuk bayramlarına dahil oldu. Noel yortusunun koruyucusu görülmeye başlandı. Türkiye’de özellikle son zamanlarda sempati kazandığını ve her yerde maketlerinin satıldığını görmekteyiz. Ne üzücüdür ki kültür çuvalı tıka basa kültür emperyalizminin göze hoş gelen alacalı bulacalı hediye ve oyuncakları ile pusuda bekleyen Noel Babalar şarkılar söyleyerek, Mehmetçiğimizin süngüsüyle sürdüğümüz memleketimize, evlerimize bacalardan değil de kapılardan ellerini kollarını sallayarak girebilmektedir.
 
Çoğunluk kitlenin her yıl büyük coşku ve sevinçle kutladığı yeni yıl partisi sadece geride bıraktığımız 365 günlük zaman dilimi değil, aynı zamanda sona doğru atılmış küçük bir adımdır. İnsan yaşamı ve genel olarak dünyanın sonuna doğru atılmış küçük bir adım .Evet, sona doğru adım atıyoruz ve bunun adı kıyamettir.

Kıyamet büyük ve müthiş bir sondur. Kıyametin dehşeti hakkında Rabbimiz böyle buyuruyor .

Yer titreyip saatinden geleceği zaman;

Yer, ağırlıklarını dışarı atacağı

Ve insan: "Ona ne oluyor?" - Dediği zaman -

O gün yer haberlerini anlatacaktır.

Çünkü Rabbin ona vahyetmiştir. (Zilzal 1-5)

-Sûr'a bir tek defa üflendiği,

yer ve dağlar yükletilip birbirine çırpılacağı zaman -

aynı gün Vakıa kopacak.

Gök yarılacak ve o gün o, donuk olacaktır. (Hakka 13-16)

Zamanın hızlı akışı karşısında hayatımız ve evrenimiz her yıl sonuna, kendi eceline bir adım daha yaklaşırken insanlar sanki herşyden habersizmiş gibi bunun sevincini doyasıya yaşamaya çalışırlar.Adım adım uçurumun kenarına doğru yaklaşan aracın içindeki insanoğlu karşıda onu bekleyen korkunç bir tehlikeye karşı hiç bu kadar ilgisiz ve lakayid kalır mı?Aklı başında ve sağlıklı düşünceye sahip insan evladı onu kendi eceline daha da yakınlaştıran her adımı büyük coşku ve rahatlık içinde kutlamaya cesaret eder mi?
 
Geri
Üst