Normal doğum

M

Misafir

Forum Okuru
Normal doğum
normal doğumu kolaylaştıran şeyler
Bir çocuk sahibi olmaya karar verildiği ilk andan itibaren yaşanan heyecanlar doğum günü yaklaştıkça artmaya başlar ve doğumun ilk işaretleri ile birlikte doruğa ulaşır.Her şey sona erdikten sonra anne ve babanın dünyadaki en önemli eserleri olan bebek kucağa alındığında ise yaşanan bütün sıkıntılar, çekilen bütün ağrılar yerini tarifi imkansız bir huzur ve mutluluğa bırakır.
Doğum ya da başka bir deyişle normal doğum 20. gebelik haftasını doldurmuş olan bir fetusun rahim dışına zarlar ve plasentası ile birlikte atılmasını ifade eder. İnsanda gebelik 280 gün sürmektedir ancak tüm gebeliklerin sadece %5 kadarı beklenen günde sona erer. Gebe kadınların büyük bir kısmı ise beklenen doğum tarihinden yaklaşık 1 hafta kadar önce doğum eylemine (travay) girer. Düzenli rahim kasılmalarının ortaya çıkması ile başlayan sürece (anne adayı bunları sancı olarak algılar) EYLEM ya da TRAVAY adı verilir.
Bir gebeliğin normal yoldan sonlanabilmesi 3 ana faktöre bağlıdır. Bunlar rahime bağlı, bebeğe bağlı ve annenin kemik çatısına bağlı faktörler olarak sınıflandırılabilir. Bir başka deyiş ise güçler (rahim kasılmaları), yol (kemik yapı) ve yolcudur. (bebek). Doğumun olabilmesi için rahim düzenli aralıklarla rahim ağzını açabilmek için kasılmalıdır. Bu kasılmaların karşısında rahim ağzının açılmasına engel bir durum olmamalıdır. Rahim açıldıktan sonra devam eden kasılmalar bebeği rahim dışına itecektir. Bu itmenin sağlanması için bebek uygun pozisyonda olmalı ve yine önünde bir engel bulunmamalıdır. Son olarak bebeğin geçeceği yol ile bebek arasında bir uyumsuzluk söz konusu olmamalıdır. Örneğin bebeğin yan ya da oblik durduğu durumlarda bu yoldan geçmesi mümkün değildir. Böyle bir durum varlığında normal doğum gerçekleşemeyecek, eğer zamanında fark edilip sezaryene karar verilmez ise anne ve bebeğin hayatını tehlikeye atabilecek istenmeyen komplikasyonlar ortaya çıkabilecektir.
Genelde doğumun yaklaştığının ilk belirtileri düzensiz kasılmalar ve halk arasında nişan gelmesi olarak anılan durumdur. Rahim ağzı tüm gebelik boyunca sümüğümsü bir tıkaç ile kapalıdır. Bu tıkaç bebeği dış etkenlere karşı korur. Doğum eyleminin başlamasından hemen önce rahim ağzında hafif bir açılma olur ve bu tıkaç kanlı bir akıntı şeklinde vücut dışına atılır. Yine doğumun erken belirtilerinden biri de düzensiz rahim kasılmalarıdır. Kişi bu kasılmaları ağrı olarak algılar. Yalancı doğum sancıları adı verilen bu kasılmalar dinlenmek ile geçer ve sıklık ile şiddeti zamanlar artmaz. Suyun gelmesi doğumun bir diğer belirtisidir. Genelde zarlar açıldıktan sonra 24 saat içinde eylem başlar.
Doğumu başlatan faktörlerin ne olduğu, anne vücudunun bebeğin olgulaştığını anlamasını ve sancıları başlatarak doğumu gerçekleştiren etkenlerin hangileri olduğu günümüzde hala daha tam olarak anlaşılmış değildir. Bu konuda çok çeşitli teoriler olmasına rağmen doğum olayı hala daha gizemini korumaktadır.
Doğumun Evreleri
Doğum eylemi 3 evrede incelenir.
İlk evre düzenli sancıların başlaması ile birlikte başlar ve rahim ağzının tam açık olması (10 cm) ile sona erer.
İkinci evre bebeğin doğumunu içerir.
Üçüncü ve son evre ise bebeğin doğumundan plasentanın çıkışına kadar olan süredir.
Doğumun süresi değişken olmakla birlikte genelde ilk kez anneliği tadanlarda daha uzun sürer. Gebelerin yarısından fazlasında bu süre 12 saat civarındadır. %20 vakada ise 24 saatten uzundur. İkinci ya da daha sonraki doğumunu yapanlarda ise eylemin 24 saatten uzun sürmesi sadece 50 hastada bir olur.
Doğumun en uzun evresi olan ilk evre de kendi içinde 3 ayrı bölüme sahiptir. Bunlar sırası ile erken ya da latent faz, aktif faz ve yatay fazdır.
Erken fazda ağrılar düzenli olmasına rağmen araları uzundur. Genelde 10 dakikada bir olur ve bel ağrısı şeklinde hissedilir. Pel çok kadın bu evrede oldukça heyecanlı ve sinirlidir. Erken faz esnasında rahim ağzı kapalı durumdan 4 cm açıklığa ulaşır.
Açıklık 4 cm’ye ulaştıktan sonra aktif faz başlar.Ağrılar 2-3 dakikada bir gelmeye başlar ve şiddeti giderek artar. Kramp şeklinde gelen her bir ağrı 45-60 saniye kadar sürer. Ağrısız doğum için katater takılacak ise bu safhada yapılır. Epidural anestezi dışında ağrıyı azaltmak için birtakım ağrı kesiciler uygulanabilir. Aktif faz rahim ağzı açıklığı 8 santimetre olana kadar sürer.
Rahim ağzının 8 santimden 10 santim açılmasına kadar olan süre yatay fazdır. Bu faza deselerasyon fazı adı da verilir. Doğumun en zor dönemidir. Ağrılar en sık, en şiddetli ve en uzun bu dönemde sürer. Ancak kısa bir fazdır. Çoğu zaman 5-10 dakika kadar zaman alır.Bu evrede kontraksiyonlar 2-3 dakikada bir gelir ve 60-90 saniye sürer.
Ağrıların şiddeti zaman zaman gebeyi umutsuzluğa itebilir ve korkutabilir. Bu evrede pek çok kadın doktoruna sezaryen olmak istediğini söylemektedir. Ancak artık sezaryen için oldukça geç bir dönemdir.Doğumun her döneminde sezaryen yapılabilmekle birlikte bu evreye ulaşmış bir anne adayında sırf korkular nedeniyle sezaryen yapmak son derece gereksiz bir yaklaşımdır. Bu dönemde titremeler, terleme ve ıkınma hissi meydana gelir.
Nefes alıp verme egzersizleri ağrıyı bir miktar azaltabilir.
Vajinal Doğum
Bebeğin kafasının en geniş kısmı doğum kanalına yerleştiğinde buna angajman adı verilir. Bu noktadan sonra kasılmalar biraz daha seyrekleşir ve şiddeti azalır. Bebeğin başının seviyesi kemik pelvisdeki durumuna göre 0,+1,+2,+3 olarak değerlendirilir. Bu bebeğin inişidir. Doğumun 2. evresi 15 dakika ile 2 saat arasında sürebilir. Sancılar ve anne adayının ıkınmaları bebeği aşağıya doğru iter.Bu aşamada gebe kendini çok yorgun hissedebilir. Bebeğin başı aşağıya doğru indikçe perine bölgesi (vajina ile anus arasındaki kısım) kabarmaya başlar. Yırtılmayı engellemek için yapılacak olan epizyotomi bu aşamada açılır.
Epizyotomi kontrolsüz yırtıkları önlemek amacıyla perine bölgesinin, doğum sonrası dikilmek üzere kesilmesidir. Günümüzde pek bir faydasının olmadığı ileri sürülse de pek çok ülkede hala daha yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle A.B.D.’de bazı kadınlar doğal doğum olmadığı gerekçesi ile epizyotomiye karşı çıkmakta ve kendilerine yapılmasını kabul etmemektedirler. Bu bizce çok yanlış bir tutumdur.
Kasılmalar ve ıkınmaların bir arada etkisi ile bebek başı artık iyice aşağıya iner ve vajina girişinde görünür olur. Buna taçlanma ismi verilir. Artık doğum çok yakındır. Bazı durumlarda anne adayının ıkınmaları yeterli olmaz ve başka bir kişinin annenin karnına bastırarak bebeğin aşağıya inişine yardım etmesi gerekebilir. Son bir ıkınma ile bebeğin başı yavaş yavaş vajinadan doğar. Bu aşamada bebeğin başının kontrolsüz çıkmaması için hekim özel manevralar yapar. Bebek başı çıktığı anda anne artık ıkındırılmaz.
Baş doğduktan sonra sırası ile omuzlar ve gövde doğurtulur. Bu sırada anne ve bebeğin zarar görmemesi için özel manevralar yapılır. Doğumun en zor anlarından biri de omuzların doğurtulmasıdır. Bu aşamada omuzlar annenin kemik yapıları içinde takılırsa çok üzücü sonuçlar doğabilir. Omuz takılması genelde bebeğin kilosu ile alakalı olsa da çok ufak bebeklerde bile bu talihsiz duruma rastlanabilmektedir. Hangi bebekte omuz takılması olacağı önceden tahmin edilemez.
Bebeğin doğumun takiben rahim hemen küçülür ve kasılmalar azalır. Bu kasılmalar esnasında plasenta yapıştığı yerden ayrılır ve en geç 30 dakika içinde rahim dışına atılır. Bebeğin doğumundan plasentanın çıkışına kadar olan süre doğumun 3. evresidir. Plasenta doğduktan sonra kanamayı azaltmak ve rahimin toparlanmasını sağlamak için bir takım ilaçlar enjekte edilir ve rahime masaj yapılır. Epizyotomi plasenta doğduktan sonra ya da doğmadan önce tamir edilebilir. Son kez kanama kontrolü yapıldıktan sonra anne yatağına alınır
 
Normal doğum nasıl gerçekleşir?

Su kesesi çoğunlukla sancılar sırasında kendiliğinden yırtılır.
Zarlar yırtıldıktan sonra su boşalır. Bazende zarlar kalındır. Ancak doktor tarafından delinerek yırtılır.
Zarların açılması ile bebeğin başı doğum yoluna iyice yerleşir ve sancılar sıklaşır.
Doğumun doğum kanalı yoluyla olabilmesi için güçlü kasılmalar gereklidir.
Eğer uyuşturma yapılmamışsa bu kasılmalar sırasında ağrı duyulur.
Her ağrıda bebek biraz daha doğum kanalına yerleşir. ilerler.
Uterus ağzı açılırken hafif kanama olur. Çünkü buradaki küçük damarlar yırtılır.
Uterus ağzının genişlemesi yavaş olur. İlk doğumlar için 10-14, daha sonraki doğumlarda 6-8 saat sürer.
Şiddetli ve sürekli kasılmalarla serviksin açıklığı 10 cm. olduktan sonra doğumun ikinci evresi yani bebeğin atılma dönemi başlar.Bu dönem ilk doğumda 1 saat, daha sonrakilerde 15 dakika kadar sürer.
Atılma evresinde sancıların süresi ve şiddeti iyice artmıştır.Bebeğin başının aşağı yerleşmesi ile ıkınma hissi başlar.
Ikınmalarla bebeğin başı iyice ilerler.
Rahim ağzı iyice gerilir. Esnekleşir.
Ve bebek tamamen çıkar.
Kendi başına doğum yapanlarda doğumda mutlaka yırtıklar olur ve bunların onarımı zordur. Hastanede yapılan doğumlarda ise epizyotomi denilen düzgün bir kesi yapılarak, bu yırtıklar önlenir. Bu kesi doğumdan sonra dikilir.Eğer bu kesi yapılmazsa ileride kadını tüm yaşamı boyunca sıkıntıya sokan rahim sarkmaları, idrar ve dışkı kaçırmaları gibi önemli rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Normal doğumun avantajları:
-Bebeğiniz doğal bir yoldan dünyaya gelir.
-Doğum süreniz uzun ama normal hayata dönme süreniz kısadır.
-Diğer doğumlarınızı da normal vaginal yoldan yapma olasılığınız yüksektir.
-Bazılarına göre de çekilen doğum sancısı kadını olgunlaştırmakta,geliştirmektedir.(Yine de günümüzde gelişen anestezi teknikleri ile ağrısız doğum,hipnozla ağrısız doğum gibi yeniliklerden de yararlanabilirsiniz.)
Normal doğumla gelen dezavantajlar:
-Uzun ve yıpratıcı bir süreçtir ve doğum ağrılarına katlanmanız gerekmektedir .
-Vaginanın genişlemesi, idrar kesesi ve büyük abdest barsağının vagina içine doğru fıtıklaşması sıkça rastlanan olaylardır ve ileride bunların düzeltilebilmesi için ek operasyonlar gerekebilir.
-İri bebeklerin doğumunda vagina yırtıkları oluşabilir, bunlar da ileride idrar ve büyük abdest kaçırma problemlerine sebep olabilir.
-Tamamen normal seyreden bir doğumda bile her an bir problem gelişebilir.
-Bebeğiniz çıkışta oksijensiz kalabilir.
-Bebeğiniz çıkışta sıkışıp kalabilir.
-Doğumun nerede ve ne zaman başlayacağı bilinmediğinden hastaneye yetişememe veya doktoru bulamama gibi problemler olabilir.
Epidural anestezi ile normal doğum:
Epidural anestezi dediğimiz bir işlem sayesinde ağrısız doğum mümkün olmaktadır. Çok ince bir plastik boru omurilik civarına özel bir teknikle yerleştirilir ve buradan verilen ilaçla ağrının beyine iletilmesi engellenir. Bu işlem usta ellerde son derece çabuk, güvenli ve ağrısız olmaktadır.Deneyimli ellerle bu anestezinin hiçbir tehlikesi yoktur. Çok nadir durumlarda görülen başağrısı da en fazla 3-4 günde geçer. Anne ağrı duymadığı için bebeğin oksijenlenmesi daha iyidir. Ağrısız doğum, doğumun her evresinde yapılabilir. Genellikle doğum ağrıları başladıktan ve rahim ağzı açıklığı 2-3 cm olduktan sonra uygulanmaktadır.
 
en sağlıklı doğum hangisi???

Anne adaylarının çoğu sezaryeni seçiyor. Oysa normal doğum bebek ve anne için daha yararlı. Üstelik sanıldığı kadar zor da değil.

Türkiye'de kadınların yüzde 80'i sezaryenle doğum yapıyor. ABD'de ise bu oran sadece yüzde 20. Doktorlar kadınların sezaryeni tercih etme nedeni olarak korkuyu gösteriyor. Sağlık ve maliyet açısından bakıldığında normal doğum sezaryene göre çok daha avantajlı.

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Dr. Arzu Özgeneci, yurtdışında hamilelik eğitim programlarının bulunması, sezaryenin sigorta kapsamı dışında olmasının normal doğumun tercih edilmesinde etkili olduğunu söyledi.
Hamileliğin altıncı ayında başlayıp iki ay süren eğitim programlarına anne ve babanın gitmesini öneren Özgeneci, "Bu kurslarda anne ve babanın bilmesi gereken her şey öğretiliyor. İnsan neyle karşı karşıya olduğunu bilir ve bilgilenirse korkuları da azalıyor. Normal doğumda anestezi uygulamasıyla annenin ağrıları da azaltılıyor. Türkiye'de farkındalık düzeyinin artması, teknolojinin gelişmesiyle normal doğumlarda artış var, ama bu yeterli değil" diye konuştu.

Neden sezaryen?

Sezaryene büyük bir ameliyat gibi bakılması gerektiği belirtilirken anne ve bebeğin koşullarının uygun olması halinde normal doğum yapılması öneriliyor. Bazı anne ve babalar çocuğun burcunun istedikleri gibi olması için veya doğumu daha önceden belirledikleri özel bir güne denk getirmek için sezaryene başvurabiliyor.
Bunların yanı sıra bazı fiziksel koşullar da doğumun sezaryen yöntemiyle olmasını zorunlu kılıyor. Normal doğumda başı aşağıya doğru olması gereken bebek yan veya çapraz dönmüşse ya da bebeğin ağırlığı dört kilodan fazlaysa sezaryen kaçınılmaz oluyor. Anne açısından bakıldığında da sezaryenin gerekli olduğu durumlar bulunuyor. Örneğin bel fıtığı, kalp ve beyin rahatsızlığı bulunan anne adayları da sezaryen yöntemiyle doğurtuluyor. Bu tür durumlarda normal doğumda diretmek hem annenin hem de bebeğin sağlığını, hatta hayatını bile tehlikeye atmak demek.

Normal doğumun avantajı

Sezaryenin hem annenin hem de bebeğin anestezi almak olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Dr. Arzu Özgeneci, normal yolla doğumun avantajlarını şöyle sıraladı:

"Bebek annenin karnındayken, su içinde yüzer pozisyondadır ve bu nedenle akciğerleri suyla dolmuştur. Normal doğumda önce bebeğin kafası, ardından basınçla göğüs kafesi çıkar. Bu sırada bebeğin ciğerlerindeki sıvı boşalır ve ağlamaya başlar. Ağlamayla birlikte akciğerlere hava gider. Oysa sezaryende basınç olmadığı için bebek ciğerlerindeki suyu atmadan doğuyor. Sezaryenle doğan bebek, normal yolla doğan bebeğe oranla üç gün boyunca daha hızlı nefes alıp veriyor ki ciğerlerindeki sıvıyı atabilsin. Ayrıca sezaryen yöntemiyle doğumda bebek anestezi aldığı için uyanmıyor, emzirmeye daha geç başlanıyor. Oysa ki ideal olan, bebeğin doğduktan sonra ilk yarım saatte emzirilmesidir."

Dr. Özgeneci, gerekmedikçe sezaryenle doğum yapmanın annenin sağlığını da olumsuz etkileyebilecek yönleri olduğunu şöyle anlattı: "Doğumdan sonra ağrı olduğu için anne hayata geç başlayabiliyor. Normal doğum yapan anne ve bebeği yaklaşık 24 saat sonra taburcu edebilirken, sezaryende bu süre 72 saattir. 'Bebeğin sarılığı var mı, solunumu iyi mi, annede bir sorun görülüyor mu?' Bütün bu risklerin düşünülmesi gerekiyor. Sezaryenle doğum yapan annelerin uzun süre ağır işlerden kaçınması gerekiyor. Çünkü dikiş yerlerinde ağrılar da oluyor. Sezaryenle doğum yapan anneler normal doğum yapanlara göre de daha geç kilo veriyor."

Ağrısız doğum

Anne olmak isteyen çoğu kadının adeta kâbusu olan normal doğum sancıları için ise artık çözüm var. 'Epidural anestezi' adı verilen ve sıklıkla normal doğumda kullanılan bu yöntemle, omurilikten çıkan sinirlerin omuriliği çevreleyen zardan çıktıktan sonra vücuda dağıldığı nokta uyuşturuluyor. Böylece bel ve belin alt kısmı uyuşturuluyor ve ağrı hissedilmiyor. Bölgesel bir anestezi olan bu yöntem sayesinde doğum yapan kadın etrafında olup bitenleri, özellikle bebeğin doğumunu görme şansına sahip oluyor. Tam ağrı kontrolü sağlanabilen 'epidural anestezi'de doğum sonrası 1-2 gün ağrı hissedilmiyor ve hareket edilebiliyor.

Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Meral Saraçel ise, doğum öncesi hangi yöntemle çocuk doğurulacağına karar verilmesi kadar, annenin doğum yapacağı yerin seçimine özen göstermesi gerektiğini hatırlatarak, annelere şu ipuçlarını verdi:

'Bavulunuz hazır olsun'

"Anne mutlaka doğum yapacağı yeri önceden görmeli ve bu konuda bilgilenmeli. Hangi hastanede doğum yapacağına karar vermeli anne. Bebek odasını görsün. Çünkü doğduğu an bebeğini teslim ediyor. Doğum yapacağı hastaneyi seçerken anne sütünü destekliyorlar mı, doğar doğmaz bebeği getiriyorlar mı, yoksa mama mı kullanıyorlar bunları öğrenmeli. Çoğu anne, kadın doğumcuları tanıyor ama çocuk doktorunu bilmiyor. Doğumdan önce mutlaka çocuk doktorunu görmeli, konuşmalı ve güven sağlanmalı. Emzirmeyle ilgili kendini hazırlasın. Anne her zaman doğum yapabilirmiş gibi hazırlıklı olsun. 7'nci aydan itibaren bavulu hazır olsun."
 
Normal Doğum mu, Sezeryan mı?

491-723749.jpg
Gebelik başlı başına zor ve sorumluluk gerektiren bir dönemdir. Ve sona yaklaştıkça en çok akla gelen soru normal mi doğursam yoksa sezeryan mı olsamdır.

Biz de burada bu soruya cevap vermeye çalışacağız. Her doktorun ayrı bir görüşü olmakla birlikte tüm dünyada genel olarak hakim olan görüş eğer tıbbi bir zorunluluk yoksa normal doğumdan yanadır. Ancak aksi de yanlış ya da kötü olarak sayılamaz.
Sanırız bu bilgiler bir çok gebenin karar vernmesinde yardımcı olacaktır. Ancak unutulmamalıdır ki seçilecek yolun en uygun olanını kendi doktorunuz bilir. Bu nedenle öncelikle onun sözlerini dikkate almanızda yarar olacaktır.

Normal doğumun avantajları / sezeryanın dezavantajları :


  • [*] Normal doğum doğal bir yoldur ve ameliyatın getirdiği ekstra risklerden uzaktır.Bunlar kolay ya da zor,genel anestezi altında yapılan her ameliyatta var olan risklerdir.
    [*] Normal doğum sonrasında anneler hemen ayağa kalkıp,günlük yaşantısına dönebilmesine rağmen sezeryan sonrasında bunun mümkün olması belli bir zaman almaktadır ve bu süre içinde başka birinin yardımına gereksinim duyulmaktadır.
    [*] Karın içi ameliyatlarının hemen hepsinde ameliyat sonrasında karın içinde organlar arasında yapışıklıklar oluşma ihtimali oldukça fazladır.Bu da sonraki karın ameliyatlarının daha riskli olması dezavantajını beraberinde getirmektedir.Sezeryan da bir karın içi ameliyatı olduğundan aynı risk burada da söz konusudur.
    [*] Bir kez sezeryan ile doğuran annenin bir daha normal doğurma şansı kalmamıştır.Yani bir kere sezeryan,hep sezeryan demektir.

Sezeryanın avantajları / normal doğumun dezavantajları :


  • [*] Normal doğuran her kadın mutlaka ağrı çekmek zorundadır.Bazı yanıltıcı bilgilerin aksine hiç bir normal doğum ağrısız değildir.Özellikle ilk doğumlarda ağrı çekme süresi daha da uzun sürmektedir.Sadece bu konuda bilgili ve eğitimli olmak daha kolay bir doğum sağlamaktadır. Programlı sezeryanlarda doğum ağrısı çekmek diye bir problem yoktur.
    [*] Normal doğumlarda,özellikle bebeğin büyük olduğu,annenin doğum kanalının dar olduğu durumlarda veya fazla sayıda yapılan doğumlarda vajinal anatomi oldukça bozulmaktadır.Bunun sonucunda ileri yaşlarda cinsel yaşamı etkilenen kadınlarda vajinoplasti ameliyatları gerekebilmektedir.Ayrıca aynı nedenlerden dolayı üretrovezikal açının bozulmasına bağlı olarak idrar kaçırma şikayetleri baş gösterebilmektedir.
    [*] Normal doğumun herhangi bir safhasında bebeğin sıkıştığını gösteren bir işaret alındığında acil şartlarda sezeryana başvurulmaktadır.Bu gibi durumlarda o ana kadar çekilen ağrılar da boşuna olmaktadır.

İşte artık siz de bu konuda yeterli bilgiye sahipsiniz. Artık daha ayrıntılı düşünerek nasıl bir doğum şekli istediğinize daha doğru karar verebilirsiniz.

Sağlıklı ve kolay doğumlar ...


[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT] [FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif][/FONT]
 
en sağlıklı doğum normal doğum!!!

Hamilelikte en çok merak edilen konulardan biri de sağlıklı doğumun nasıl olacağı. Uzmanlar herkesin sezeryanı tercih ettiği bir dönemde, normal doğumu tavsiye ediyor

Anne ve baba adaylarını 9 ay boyunca en çok düşündüren konuların başında doğum şeklinin nasıl olacağı gelmektedir. Normal doğumla ilgili bilgi veren Doç. Dr. Tolga Ergin'un şu açıklamaları sizi biraz olsun rahatlatacaktır:
"Normal (vajinal) doğum, anne adaylarını en sıklıkla yaşanacak ağrı, sürenin uzunluğu, epizyotomi (doğumda vajina girişine yapılan kesi) bebekle ilgili doğabilecek problemler, ağrılar başladığında doktorunu bulamama veya ulaşamama yakınlarının ve arkadaşlarının doğumla ilgili olumsuz deneyimlerinden etkilenme gibi nedenlerle korkutmaktadır. Oysa unutulmaması gereken en önemli nokta, normal doğumun milyonlarca yıldır bütün memeli varlıkların soylarını devam ettirmekte kullandıkları en doğal ve fizyolojik yol olduğudur.

Normal doğumun hem anne hem bebek için sezaryenle doğuma göre üstünlükleri vardır.
Normal doğum sonrasında anne birkaç saat içinde normal aktivitelerini yapabilmekte, çok kısa sürede bebeğini emzirmeye başlayabilmekte, gebelik öncesi yaşantısına dönmesi çok çabuk olmaktadır.
Normal doğum sonrası vücudun (özellikle karnın) eski şekline dönmesi sezaryana oranla daha kolaydır. Sezaryenle doğan bebeklere "yeni doğanın geçici takipnesi" ve "ıslak akciğer" adı verilen solunum sıkıntıları vajinal doğuma oranla 5 kat daha sık görülür. Bu tür solunum sistemi problemlerini, normal zamanından önce isteğe bağlı "elektif" sezaryen ile doğurtulan yani prematüre dünyaya getirilmiş bebeklerde sık görmekteyiz.
Sezaryen ile doğum, solunum problemleri dışında genellikle bebek için risk taşımamasına karşılık, anneye, majör bir ameliyat olması itibariyle getirdiği bazı problemler mevcuttur. Bunlar, anesteziyle ve cerrahiyle ilgili komplikasyonlardır; enfeksiyon, doğum sonrası kanama ve "amnion sıvı embolisi" ve "tromboemboli" gibi durumları ne yazık ki sezaryen doğumlarda daha sıklıkla görmekteyiz.
 
NORMAL DOĞUM ve EVRELERİ

Doğum, rahim adelesinin bir dizi istemsiz kasılmaları ile başlayan ve bebeğin anne vücudunu terketmesi ile sonlanan bir olaydır. Doğumun başlamasına yol açan faktör detaylı olarak bilinmemekle birlikte anne ve bebekten kaynaklanan kompleks pek çok faktörün sonucu olduğu bilinmektedir.

Doğumda iki tür etkiden söz edilebilir.

Hormonal değişiklikler
Mekanik değişiklikler


Hormonal Değişiklikler;

Gebelik boyunca progesteron , uterus adelesinin kasılmalarını önler. Estrojenlerin etkisi ise kasılmaları arttırıcı yöndedir. Gebeliğin son aylarında estrojen salgılanması, progesteron salgılanmasından daha fazla artar ve böylece progesteronun uterus adelesinin kasılmasını önleyici etkisi de ortadan kalkmış olur. Bu şekilde estrojen hormonunun kasılmaları artırıcı etkisi ile doğum olayı başlamış olur.

Gebeliğin sonlarında bebeğin başının tazyiki ile rahim ağzının uyarılması, hipofizden oksitosin adı verilen hormonun salgılanmasını arttırır. Oksitosinin de rahim adelelerinin kasılmasını artırıcı etkisi vardır. Ayrıca gebeliğin sonlarına doğru plasentadan relaxin adı verilen, rahim ağzı ve vaginadaki dokularda gevşemeye neden olan bir başka hormon daha salgılanır. Kısaca özetlersek estrojen ve oksitosin doğum olayının başlaması için gerekli olan kasılmaları artırıyor relaxin ise rahim ağzının ve vaginadaki dokuların gevşemesini sağlayarak doğum olayının gerçekleşmesi için katkıda bulunuyor.

Mekanik Değişiklikler;

Doğum olayında sadece hormonal değişikliklerin olması yeterli olmuyor; olayın bir de mekanik değişimlerle ilgili yanı var. Gebeliğin sonlarına doğru bebeğin hareketleri ve rahim adelesinin bebeğin büyümesiyle gerilmesi hormonal değişimlerle birlikte, rahim adelelerinde doğumu başlatan kasılmalara neden olur. Gebelik boyunca uterusda zayıf, ritmik kasılmalar periyodik olarak zaten vardır. Gebeliğin sonlarına doğru bu kasılmalar gittikçe artarak rahim ağzında gerilmeye ve bebeğin doğum kanalına itilmesine neden olur. Doğum olayının başlarında kasılmalar 30 dakikada bir görülürken doğum ilerledikçe 1-5 dakikada bir görülmeye ve yoğunluk olarak artmaya başlar. Uterus ve karın kaslarının birlikte kasılmaları bebeği her kontraksiyonda biraz daha aşağı iter. Doğumların yaklaşık % 95'inde bebek başla gelir, kalanların büyük kısmında ise makat gelişi vardır. Doğum, fertilizasyondan (döllenmeden) ortalama 266 gün sonra gerçekleşir. Ancak genelde gün hesabı fertilizasyon gününe göre değil son görülen adet günü üzerinden hesaplanır. Son görülen adet günü hesabına göre gebelik süresi ortalama 280 gündür.

Doğum Aşamaları;

İlk belli belirsiz kasılmalar hipofiz bezinden oksitosin salgılanmasını uyarır. Bu durum hemen ardından biraz daha güçlü kasılmalara yol açar. Adele kasılmaları yukarıdan aşağıya doğru dalgalanmalar şeklinde oluşurlar ve bebeği rahim ağzına doğru iterler. Bu aşamada rahim ağzı genişlemeye başlar ve en geniş çapı olan 10 cm'lik genişliğe yaklaşır. Bebeğin içerisinde bulunduğu su kesesi (Amniyon kesesi) doğumun herhangi bir aşamasında kendiliğinden yırtılabilir ya da tıbbi müdahale ile açılır. Her iki yolda da sonuçta açılmış kesedekı amniyon sıvısı boşalır. Amnion kesesi erken açılırsa doğumu başlatma sinyaline neden olabilir. Doğumun başladığının diğer bir göstergesi ise servikal mukusun (rahim ağzındaki tıkaç) vajinadan atılmasıdır. Gerek amniyon sıvısının gelmesi, gerekse de mukus tıkacının atılması doğumun kesinlikle başladığının göstergesidirler. Bu aşamadan bebeğin tamamen çıkışına kadar geçen süre gebeler arasında farklılıklar gösterir. Bebekler genellikle baş gelişi ile doğarlar (sefalik pozisyon). Diğer olası pozisyonlar komplikasyonara yol açabileceklerinden daha ileri tıbbi girişimleri gerektirebilir.

Yenidoğanın kafa kemikleri henüz birbirine kaynamadığı için kafa kemiklerinin birbirinin üzerine binme özellikleri vardır. Bu özellikleri olmasaydı, kafanın vajinadan geçişi büyüklüğü nedeni ile olanaksız olurdu. Bebek doğduğunda göbek kordonu ile plasentaya hala bağlı durumdadır. Bebek uterustan çıkarıldıktan sonra göbek kordonu, hemen hem anne, hem de bebek tarafından bağlanır ve ortadan kesilir.

Doğumun ilk evresi; düzenli uterus kasılmaları ile başlar. Uterus kasılmaları başta 20-30 dakikada bir oluşurken gitgide sıklaşmaya başlar. Uterusun kasılmaları son dönemde her 2-3 dakikada bir olmaya başlar. Birinci evre ilk doğumda ortalama 14 saat sürer, sonraki doğumlarda bu süre kısalır. Bu evrenin en önemli fonksiyonu rahim ağzının açılmasıdır.

II. Evre; bebeğin gerçek doğumudur. Süresi birkaç dakika olabileceği gibi birkaç saate kadar uzayabilir. Eğer birinci evrede su kesesi açilmamışsa dönemde mutlaka açılır.

III. Evre; yaklaşık 20 dakika sürer. Plasentanın ve kalan uterus sıvılarının çıkması ile geçen süredir. Genellikle bebeğin çıkışından sonra 30 dakika içinde başlar, ek uterus kasılmaları ile gerçekleşir. Bu dönemdeki kasılmalar aynı zamanda plasentanın uterus duvarından ayrılması ile açılan kan damarlarının kapanmasına da yardımcı olur.
 
Geri
Üst