Öğrendim ki renk körüymüş AŞK!!

sheker_shey

Daimi Üye
Üye
Öğrendim ki renk körüymüş AŞK!!
ne düşleri pembe..ne umutları mavihuzuru yeşil!arzuları da kırmızı değilmiş ki! beyazda başlayıp siyahta bitermiş aşk...belki de bu yüzdendiranılardaki fotoğrafların çabuk solması...
Babamın kucağında oturduğum zamanlar ne olduğunu bilmediğim her şeye – “baba mu ne? mu ne? mu? mu? ...” ve hangi rengi sorarlarsa sorsunlar hepsine – “layvicert” derdim. layvicert saçlı kız layvicert ayakkabı layvicert elma şekeri... tadını aldıkça kızardı dilim ayaklarım tozlandı layvicert saçlarını boyadım bebeklerimin banyo dolabındaki çamaşır suyuyla ve... bakıyorum da bilmediğim ne kadar az şey kalmış yaşanmışlıklarda.
Renkler bana bakın! büyüyorum siz iç içe girdikçe... alacanızda yine de tutunuyorum hayata. Sezen’in sarı odalarında hüzün şarkılarını yakıyorum mum diplerinde... seni düşünüyorum yine özledim!... yine yine yine! Sen ki sakıncalı sevdam sen ki yasaklım. Büyümemin en ağır cezasısın belki de... razıyım. Sus! Çocuk ol yanımda çığlıklarım zaten senden de benden de büyük. Haykırmayacağım adını. Dokuz boğum yutkunarak koklamalıyım tenindeki yasak çiçekleri ve uyumalıyım. ...uyumalıyım daKaçıncı uykusuzluğumdayım bilmiyorum!
Karanlık eflatun şalını çıkarmaya başladı el ele dolaştığımız sahilde. Ardın sıra kırılan ışıkları topladı ellerim gümüş tepsiye. Yaldız yaldız yalnızlık yıldız yıldızdı gece... ve bittim. Siyahla beyazın farkı olmadığı saatlerde kırmızı kostümünü çıkarıp aşkın efkarımı tütsülemek için yaktım karanlığı. Eski bir tangonun ritmiyle dört duvarın dipsiz köşelerinde ağını örüyorum yalnızlığın...
An ile anılar arasında her defasında bir öncekini unutup başka sözler yazıyorum bu müziklere.... aşk şarkılarım şiirlerim ve suskun hayalin kaldı bende.
Mülteci kampındaki ölümle özgürlük arası çizgide sıkışandan farkım yok aslında. Çizgiyi geçerse ölüm geçersem sensizlik... kalırsa işkence kalırsam da sensizlik. İkisi de ölüm be... yokluğun ölüm. Ne çok şey sığdırdım ismine. Ne çok sevda özlem ve onca kavga.
Her şey sensin aslında. Ah bu şehir bu sahil... her parmağının dokunuşu dipsiz kuyular açar da atar beni maviye. Saçlarımın dalgasında havalanır beyaz kelebekler. Tut tut ki bahar sende kalsın ben sende. Sabaha çıkıyorum düşlerin yorgun renkleriyle. Yine yarım kalmış şiirler var yarına yine sen dolu yaprakları dökecek zaman. Birikeceksin bende. Karanlık gibi sarsam seni... Öyle bir şiir yazsam ki hani o herkesin yazıp da yetmediği seni seviyorum ’lar var ya o bile şaşırsın.
O kadar çok kullandık ki aslında ondan mı yetmiyor sanki? Kirpik altındaki kimsesiz sahillere bırakıyorum yaşlarımı. Esen onca mavisin bende onca umut. Ah! bir de çıkmaza gitmese yollar. Hani akan suların toplansa coğrafyamın bakir kuyularında...
konuşamıyorum! Yorgunum! Tüm sesleri kesildi sesini kulağımda hissettiğimde. Bak! bir geldin arapsaçına döndü düşlerim. Ben alışkın değilim ki -seni seviyorum- diyen adamların gerçekliğine! Sen gerçeğimsin! belki de burada yanıltıyor beni aşk. Hafıza kaydımda ne varsa sildim kim varsa zaten kendini sildi gittiğinde. Şimdi kaydını tutuyorum öpüşlerinin ve fısıldadığın şiirlerin. Söndürdün şehrin tüm ışıklarını göz kapaklarımda! ...İşte şimdi yanımdasın. Bak çekilirken gece portakal çiçekleri koktu güneş.
Duyuyor musun? Renklerim düşlerim yorgunBeyazdan çaldım gecemi Söylesene senin ismin ne renkti?.. tüm ışıklarını söndürdüm gözlerimde şehrin!...Karanlıktayım...

hareketli-ask-resimleri3-5608.gif
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Geri
Üst