Prometheust

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Prometheust
Titan Iapetos'un dört oğlu olmuştu. Bunlardan Menoitios ve Atlas; Zeus'e başkaldıran Titanlar'la beraber olduklarından cezalandırılmışlardı. Menoitios hainliğinden ve ölçüsüz cüretinden dolayı Erebes'e daldırılmıştı. Atlas ise dünyanın öbür ucunda ve Hesperidesler'in önünde omuzlarına gök kubbesini yüklenerek ayakta beklemek cezasına çarptırılmıştı. Diğer iki kardeş Prometheus ve Epimetheus'un kaderleri daha farklı oldu. Her ikisi de insanın yaratılışında önemli rol oynadılar.

Olympos tanrılarının kudretine ve kuvvetine karşılık Prometheus'ta kurnazlık ve zeka vardı. Titanlar'ın meşhur isyanları sırasında tarafsız davranan bir Titan olduğu için, baş tanrı kendisine başkaldırmadığı, tersine saygı gösterdiği için Prometheus'u Olympos'a ölmezler arasına kabul etmişti. Fakat kendi ırkını mahveden Zeus'a karşı içinde büyük bir kin ve öfke olan Prometheus, tanrılarını inkar edecek, onları hiçe sayacak ve işleyecekleri kötülüklerle en vahşi hayvanlara bile taş çıkartacak, dünyanın başına bela olacak bir mahluğu, insanı yaratarak intikam almaya karar verdi.

Prometheus, ilk insanı çamuru göz yaşlarıyla karıştırarak yarattı. Buna aslanın gücünü, tavus kuşunun kibrini, tilkinin kurnazlığını, tavşanın ürkekliğini kattı. Fakat insan çıplaktı, kendisini koruyacak hiçbir şeye sahip değildi. Doğduğu günden itibaren acıları, üzüntüleri ve bitmek bilmeyen ihtiyaçları başlıyordu. İlk insan çiğ meyvelerle, kanlı etlerle beslenip, elbise yerine bitkilerin yapraklarına sarılıyorlardı. Güneşin faydalarını bilmeden kendilerini karanlık oyuklarda saklıyorlardı. Yarattığı mahluklara acıyan Prometheus, insanları daha iyi bir şekilde yaşatabilmek, vahşi hayvanlara karşı etkili silahlarla koruyabilmek, toprağı sürmeye yarayacak gerekli aletleri elde edebilmek için, onlara madenleri işlemeyi ve ateşi vermeye karar verdi.

İçi baştan başa oyuk fakat yanabilir bir özle kaplı olan Ferule "Şeytantersi Ağacı" denilen ağaçtan bir dal koparıp, Lemnos Adası'na gitti. Hephaistos'un (Ateş Tanrısı) alevler fışkıran ocağına yaklaştı ve madenleri eriten kızgın ateşinden bir kıvılcım çaldı. Elindeki sopanın özünün içine sakladı ve onu ilahi bir armağan olarak insanlara götürdü.

O günden itibaren insanlar ateşin yardımıyla daha iyi yaşamaya başladılar. Yiyeceklerini pişiriyorlar, soğuk havada ısınıyorlar, karanlık mağaralarda çıralı odunları yakarak birbirlerinin yüzlerini görüyorlardı. Fakat bir süre sonra nerden geldiklerini unutarak, kendilerini tanrılarla eşit tutmaya başladılar. Zeus onların böyle şımarık davranacaklarını önceden tahmin ettiği için, onlara ateşi vermemişti. Kendi haberi olmaksızın insanlara ateşi hediye ettiği ve onları şımarttığı için Prometheus'a kızarak onu, Kafkas Dağları'nın en yüksek tepesine gönderdi ve ateşin, sanayinin tanrısı Hephaistos'tan onu yalçın kayalara çakmasını istedi. İlahi demirci istemeyerek, Zeus'un bu emrine boyun eğdi ve Prometheus'un kollarına ayaklarına kırılmaz zincirler geçirerek onları sıkıca kayalara çaktı. Prometheus'un cezası bununla da kalmadı. Her sabah, kocaman bir kartal kanatlarını açarak süzülüyor ve gelip Prometheus'un ciğerlerini yiyordu. Bu vahşi hayvan sivri tırnaklarını Prometheus'un göğsüne batırıyor ve korkunç gagası ile ciğerini didikliyordu. Akşama kadar yediği ciğer, gece sabaha kadar tekrar bitiyor, çoğalıyor eski haline geliyordu. Bu işkence tam bin sene sürecekti. Fakat otuz sene sonra Zeus Prometheus'a acıdı ve onu affederek tekrar ölümsüzler arasına, Olympos Dağı'na aldı.
 
Geri
Üst