Sen kanarsın içimde!
Sen kanarsın içimde!
Bulutlara dolaşmış bir uçağın, rüyalarında “hava limanlarını” görmesinden ne farkı var ki; burnunun, sabahları “kız kulesi” diye sızlamasının?
Kızkulesi… Mıknatısındır;
Seni bana bağlı kılan! ..
Kaybolmuş gemiler için; uzak, zayıf, cılız, titrek, soluk ve soğuk bile olsa, bir deniz feneri ışığının ne demek olduğunu anlıyor musun şimdi?
Duyuyor musun, soğuğu?
Üşüyor musun, korkuyor musun; titriyor musun?
Hadi, dokun sesime!
Tut, nefesimi ve ovuştur, ısıt ellerini!
Savrulurken dalgaların arasında;
Ne altından geçsin “Hüdâyi yolu”, ne üstünden…
Sen de geçme;
Koy gönlünü, huzura!
Ben… Aşka kılıf aramam!
aLINTI...
Bulutlara dolaşmış bir uçağın, rüyalarında “hava limanlarını” görmesinden ne farkı var ki; burnunun, sabahları “kız kulesi” diye sızlamasının?
Kızkulesi… Mıknatısındır;
Seni bana bağlı kılan! ..
Kaybolmuş gemiler için; uzak, zayıf, cılız, titrek, soluk ve soğuk bile olsa, bir deniz feneri ışığının ne demek olduğunu anlıyor musun şimdi?
Duyuyor musun, soğuğu?
Üşüyor musun, korkuyor musun; titriyor musun?
Hadi, dokun sesime!
Tut, nefesimi ve ovuştur, ısıt ellerini!
Savrulurken dalgaların arasında;
Ne altından geçsin “Hüdâyi yolu”, ne üstünden…
Sen de geçme;
Koy gönlünü, huzura!
Ben… Aşka kılıf aramam!
Kendimden ve zamandan ve mekândan çaldığım bir ödülse bu sevda;
Saplarım yüreğime…
Sen kanarsın içimde!
Senden ve benden bile aldığım bir ödül isen eğer; saplanırsın içime!
Kılıfın “ben” olurum…
Aşka kılıf aranmaz!
Şimdi, ben… Çatlamış dudağıyla yalvarırken tarlalar, içindeki çiçekler bükerlerken boynunu… Elbette rüyalarınım senin…
Her gece kim ağlıyor karanlığın içinde; kederlenen toprağa, içini süzen bulut gibi?
Biliyor musun; dibi kayalık bile olsa, “huzur’dan gelip huzura giden” yolun kıyısındaki şu garip Kızkulesi, kız kulesidir; seni bana mahkûm eden!
Söyledik ya… Dedik ya; aşka kılıf aranmaz!
Ne çaldı isen benden; hediyem olsun…
Sen… Yüreğimde saplı kal;
Başka talebim olmaz…
Saplarım yüreğime…
Sen kanarsın içimde!
Senden ve benden bile aldığım bir ödül isen eğer; saplanırsın içime!
Kılıfın “ben” olurum…
Aşka kılıf aranmaz!
Şimdi, ben… Çatlamış dudağıyla yalvarırken tarlalar, içindeki çiçekler bükerlerken boynunu… Elbette rüyalarınım senin…
Her gece kim ağlıyor karanlığın içinde; kederlenen toprağa, içini süzen bulut gibi?
Biliyor musun; dibi kayalık bile olsa, “huzur’dan gelip huzura giden” yolun kıyısındaki şu garip Kızkulesi, kız kulesidir; seni bana mahkûm eden!
Söyledik ya… Dedik ya; aşka kılıf aranmaz!
Ne çaldı isen benden; hediyem olsun…
Sen… Yüreğimde saplı kal;
Başka talebim olmaz…
aLINTI...