Sevginin mevsimi var mı?...
Bana sor, en cevapsız sorularını bana sor. Yılların kararttığı aynalardaki izbe kırıkları bana sor. Acıyan yanlarını avuçlamadan tut ellerimi, sızlayan yerlerimi kanayan yanlarımı kandırdığın, ama genede acısını durduramadığın yanlarını bana sor. Bir kaçış fırsatı daha veriyorum sana ellerinden ve gözlerinden uzağa, aynalardan adımlardan, adlardan kaçabildiğin kadar uzağa kaçabileceğin bir kaçış imkanı. Acılarını yüzüne ve gözüne sürmeden, sürme çeker gibi sessizce ellerini titretmeden aynalara dokunabileceğin bir zamanı özleyerek geri döneceğin günün hatırına. Ne kadar cevapsız sorun varsa, ne kadar sorusuz cevap ne kadar yalnız kalmış kelime, ne kadar kelimelere eklenmiş virgül ne kadar noktasız cümle varsa. Noktalardan kaçarken zımbalanmış yanlarını tutamayan kağıtlarıda sor.
Yağmurlardan kaçarken tutulduğun doluları. Doluluklarından arınmışken düştüğün boşlukları. Var diye tutunduğun yoklukları, menzili bilmeden çıktığın bütün yolculukları hepsini bana sor. Gökte yıldızı, yerde yalnızı, sana değen acımızı, acıdan süzülen sancımızı sor. Sorulmadık hiçbir şey kalmamacasına sor. Sorulardan arınmış, cevapları hep bulunmuş bir hayatı yumruk yapıp alnına tatlı rüyalara dalabilmek için sor.
Hesap sor bana, nerdeydin de, nasıldın, kimleydin de. Neyin ardından koştun da tutamadın de. Kimi bulmayı umdun da kimde yalnız kaldın de. Neden acımadın bir örmede, bir göz kırpması mesafede tükettin de. Dön bak geriye ne kaldı elinde de. Ellerinde nasırları nerden nasıl ne karşılığında edindin de. Çöllerde ne aradın de. Ne buldun yada ne buldun sandın de. Takvimlerden düşürdüğün yapraklarla ağaçlardan dökülen yaprakları neden saymadın de. Ağaçlardan dökülen her yaprak yerine daha güzelini koydu da, takvimlerden dökülen yapraklar her yıl daha mı yaşlandı de.
Ne aradın bir gülün kokusunda, ne buldun bir ömrün yokuşunda. Kim kime yakın durdu, kim kimi nerde buldu, kim kime ne sordu, söyle bu kalp kimin yurdu.
Soruları uç uca ekle de, takvim yapraklarına kardeş eyle bakalım kim daha büyük duracak kim daha yorgun kim daha yalnız kalacak ötekini geride bırakırken. Bütün soruları bana sor ama aşka ait olanları sorma, çünkü bir ömür boyu verdiğim yanlış cevaplar aşka dair ne kadar doğru cevabım varsa çer çöp gibi aldı götürdü. Sınandım ve sınıfta kaldım. Artık acıyı dişlerimin arasında sıkı tutarak ve bildiğim bütün cevapları yutarak durabilirim. Hayata dair ne kadar soru varsa cevaplayabilirim, aşka dair ne kadar cevap varsa susabilirim… Yakışıklı bir susuşa, ömrün bundan kalanını giydirebilirim ve güzele ne yakışmaz deyip karşısına geçip bir ömür seyredebilirim.
Bana sor, en cevapsız sorularını bana sor. Yılların kararttığı aynalardaki izbe kırıkları bana sor. Acıyan yanlarını avuçlamadan tut ellerimi, sızlayan yerlerimi kanayan yanlarımı kandırdığın, ama genede acısını durduramadığın yanlarını bana sor. Bir kaçış fırsatı daha veriyorum sana ellerinden ve gözlerinden uzağa, aynalardan adımlardan, adlardan kaçabildiğin kadar uzağa kaçabileceğin bir kaçış imkanı. Acılarını yüzüne ve gözüne sürmeden, sürme çeker gibi sessizce ellerini titretmeden aynalara dokunabileceğin bir zamanı özleyerek geri döneceğin günün hatırına. Ne kadar cevapsız sorun varsa, ne kadar sorusuz cevap ne kadar yalnız kalmış kelime, ne kadar kelimelere eklenmiş virgül ne kadar noktasız cümle varsa. Noktalardan kaçarken zımbalanmış yanlarını tutamayan kağıtlarıda sor.
Yağmurlardan kaçarken tutulduğun doluları. Doluluklarından arınmışken düştüğün boşlukları. Var diye tutunduğun yoklukları, menzili bilmeden çıktığın bütün yolculukları hepsini bana sor. Gökte yıldızı, yerde yalnızı, sana değen acımızı, acıdan süzülen sancımızı sor. Sorulmadık hiçbir şey kalmamacasına sor. Sorulardan arınmış, cevapları hep bulunmuş bir hayatı yumruk yapıp alnına tatlı rüyalara dalabilmek için sor.
Hesap sor bana, nerdeydin de, nasıldın, kimleydin de. Neyin ardından koştun da tutamadın de. Kimi bulmayı umdun da kimde yalnız kaldın de. Neden acımadın bir örmede, bir göz kırpması mesafede tükettin de. Dön bak geriye ne kaldı elinde de. Ellerinde nasırları nerden nasıl ne karşılığında edindin de. Çöllerde ne aradın de. Ne buldun yada ne buldun sandın de. Takvimlerden düşürdüğün yapraklarla ağaçlardan dökülen yaprakları neden saymadın de. Ağaçlardan dökülen her yaprak yerine daha güzelini koydu da, takvimlerden dökülen yapraklar her yıl daha mı yaşlandı de.
Ne aradın bir gülün kokusunda, ne buldun bir ömrün yokuşunda. Kim kime yakın durdu, kim kimi nerde buldu, kim kime ne sordu, söyle bu kalp kimin yurdu.
Soruları uç uca ekle de, takvim yapraklarına kardeş eyle bakalım kim daha büyük duracak kim daha yorgun kim daha yalnız kalacak ötekini geride bırakırken. Bütün soruları bana sor ama aşka ait olanları sorma, çünkü bir ömür boyu verdiğim yanlış cevaplar aşka dair ne kadar doğru cevabım varsa çer çöp gibi aldı götürdü. Sınandım ve sınıfta kaldım. Artık acıyı dişlerimin arasında sıkı tutarak ve bildiğim bütün cevapları yutarak durabilirim. Hayata dair ne kadar soru varsa cevaplayabilirim, aşka dair ne kadar cevap varsa susabilirim… Yakışıklı bir susuşa, ömrün bundan kalanını giydirebilirim ve güzele ne yakışmaz deyip karşısına geçip bir ömür seyredebilirim.
Moderatör tarafında düzenlendi:
