Simple Present ve Present Continuous Farkları

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Simple Present ve Present Continuous Farkları
present simple and present continuous simple continuous or ve tense ve tense arasındaki farklar
Simple Present Tense

in general (regularly, often, never)

Mary plays volleyball every Tuesday.

(SIMPLE PRESENT)
always ( her zaman)
every ... (her.... örnek: every week - her hafta)
often (sıklıkla)
normally (normalde)
usually (genellikle)
sometimes (bazen)
seldom (nadiren) (rarely de kullanılır)
never (asla)
first (ilk olarak/ ilk defa)
then (o sırada/daha sonra)

Bu zaman zarfları Simple Present Tense ile kullanılır. S. Present, her zaman yaptığımız, alışkanlık halinde olan işleri anlatmak için kullanılır.


Present Continuous Tense

right now (Hemen şimdi)
Look! Mary is playing volleyball now. (Bak! Mary voleybol oynuyor)

(PRESENT CONTINUOUS)

at the moment (Şu anda)
at this moment / right this moment (Tam şu anda)
today (Bugün)
now (Şimdi)
right now / just right now (Hemen şimdi)
Listen! Dinle!
Look! Bak!
Currently (Şu sırada)

Note: Listen! ve Look! Ünlem olarak kullanılırlar ve arkasından genellikle "birşey oluyor" cümlesi gelir, o an ne olduğunu o ünlemden sonra söyleriz.

Look! The teacher is coming! (Bak! Öğretmen geliyor!)

Her gün yapılan iş / Bir süre için Devam Eden Kısa İş


daily routine (her gün düzenli devam eden iş)
Sally works in a restaurant (Sally restaurantta çalışır) --> Bu onun işi, düzenli olarak çalıştığı iş

only for a limited period of time (does not have to happen directly at the moment of speaking) (sadece kısıtlı bir zamanda devam edecek olan iş)
Jeremy is working in a restaurant this week. (Jeremy bu hafta restaurantta çalışıyor) --> Aslında bu onun düzenli yaptığı birşey değil, sadece bu hafta

Certain Verbs

The following verbs are usually only used in Simple Present (not in Continuous form).
Aşağıda verilen fiiller sadece Simple Present Tense'de (Geniş Zamanda) kullanılırlar. Continuous Tense ile kullanılmazlar, bu fiiller -ing eki almazlar.

state: be, cost, fit, mean, suit (DURUM BİLDİREN fiiller)
Example
: We are on holiday. / Computer means ‘bilgisayar’ in Turkish.

possession: belong, have (SAHİPLİK/AİDİYET BİLDİREN fiiller)
Example
: Sam has a cat. / That umbrella belongs to me

senses: feel, hear, see, smell, taste, touch (DUYULARI İLGİLENDİREN FİİLLER)
Example
: He feels the cold. / I smell something good.

feelings: hate, hope, like, love, prefer, regret, want, wish, need (DUYGULARLA İLGİLİ fiiller)
Example
: Jane loves pizza. / I want a coke / I hope you’re OK.

brain work: believe, know, think, understand, agree (BEYİN İŞLEVLERİYLE İLGİLİ FİİLLER)
Example
: I believe you. / I think this is good / She knows that woman.

Introductory clauses for direct speech: answer, ask, reply, say (DİREKT KONUŞMALARDA GİRİŞ filleri)
Example
: “I am watching TV,“ he says.


Note:
STILL kelimesi genelde Present Continuous Tense ile kullanılır. "Hala" demektir.

It is still raining. --> Hala yağmur yağıyor

Ancak "Still" her zaman Continuous Tense ile kullanılmaz, eğer cümle içinde kullanılacak fiil non-progressive ise (-ing almayan fiilse), Simple Present ile kullanılır.

I still love him. (Love fiili non-progressive, -ing almaz
(Ben onu hala seviyorum)

She is still watching TV. (Watch fiili progressive, -ing alabilir)
(O hala TV izliyor)

[Still - depends on the VERB] (Still fiile bağlı olarak kullanılır)

NeMeSiS
(Kendi Anlatımımdır kaynak gösterilmeden kullanmayınız)



 
çok teşekkür ederim cok faydalı oldu
 
sen karşıdakina bence saygısızca davrandın belki o dediğin arkadaş girip incelemiştir ve baktığından dolayı bir teşekkür borcu hissederek kibarca davranmış sen gibi kabasızca davranmamış biraz arkadaşa karşı nazik olmalısın anlasan iyi olur.
 
Geri
Üst