sonraki kadınlar önceki çocuklar

PeLiNiM

Yeni Üye
Üye
sonraki kadınlar önceki çocuklar
Kadın ya da erkek sonraki evliliklerini yaptıklarında önceki çocuklarıyla ilgili duygu değişimi yaşıyorlar. Sanki çocukları artık kendilerinin değil ya da artık daha az kendilerininmiş gibi davranıyorlar...

Çocukların hayatını altüst eden ve onların sağlıklı bir kişilik geliştirmelerine engel olan bu durum; özellikle babanın yeniden evlendiği ve çocuğun anneyle birlikte yaşamını sürdürmek durumunda kaldığında daha fazla kendisini gösteriyor. Zira çocuklar için artık baba ile olan ilişki ve iletişimin biçimi sonraki kadının inisiyatifinde oluyor ve çoğunlukla da bu inisiyatif çocukların aleyhine olacak biçimde kullanılıyor.

Yeni eş, evlendiği erkeğin önceki eşi yaşıyorsa eğer ona olan olumsuz duygularını- ki bu duyguların içinde en yoğun biçimde varolanı kıskançlıktır-, ne yazık ki onun çoçuğuna karşı olumsuz tavır sergileyerek doyurmaya çalışıyor. Çocuğun kendileriyle yaşamadığı durumlarda da bu duygusunu babayı önceki çocuğundan uzak tutmaya çalışarak gideriyor. İşin ilginci baba da giderek çocuğundan uzaklaşıyor ve yeni eşin istekleri doğrultusunda davranmaya başlıyor.

Ne yazık ki erkeklerin büyük çoğunluğu birlikte oldukları yeni eşlerinin etkisi altında kalarak davranıyorlar. Yeni eşlerini üzmemek, kendilerinden uzaklaştırmamak ve belki de gazabından korunmak amacıyla ya çocuklarından tamamiyle vazgeçip yeni eşe olan sadakat ve düşkünlüklerini bu şekilde göstermeye çalışıyorlar ya da çocuklarıyla görüşmelerini gizli ve korkarak sürdürüyorlar.

Çocuklar ise hangi yaşta olurlarsa olsunlar bu durumu farkediyorlar ve kendilerinden uzaklaşan babalarına karşı çatışmalı bir sevgi yaşıyorlar. Bu olumsuz durumdan bazen kendilerini bazen de annelerini sorumlu tutan çocuklar babaya olan kızgınlıklarını ise çoğu zaman ifade edemeyip içerilerde bir yerde yeri geldiğinde dışarı çıkarılmak üzere. gömülü halde tutuyorlar. Çoğunlukla da çocuğun büyümesiyle birlikte bu duygunun açığa çıkarılmasının da yeri ve zamanı mutlaka geliyor.

Geliyor da işe yarıyor mu sanki?

Hayır…Ne yazık ki hiçbir işe yaramıyor. Üstelik de bu duygu çocuğun kendisine büyük acı ve zarar veriyor.

Erkekler neden sonraki eşlerinin etkisi altında kalıyor ve sonraki kadınlar neden baba ile çocuğun birlikteliğine engel oluyor? Böylesi bir zalimliğin ve böylesi bir acizliğin yaşanması ne ile ilgili olabilir sizce? Sonraki kadınlar önceki çocukları ne diye dışlıyorlar ve benzer biçimde babalarının da çocuğu dışlamasını sağlıyorlar?

Nedenler fazla çeşitli değil aslında. Kıskançlığın, sadistliğin önplanda olduğu, acıma ve merhamet duygusunun bulunmadığı, sevgi yetisinin gelişmediği kişiliklerde ve ruh sağlığının yerinde olmadığı durumlarda kadınlar, önceki çocuklara tahammül edemiyorlar. Peki ama ya babalar? Nasıl oluyor da onlar, sonraki eşlerinin bu zalimce ve hastalıklı tavırları karşısında sessiz kalıyor ve boyun eğici davranıyorlar?

Bazı durumlarda kadınlar, eşlerinin önceki çocuklarıyla ilişkilerini zayıflatmak ve yok etmek için sinsice davranıyor ve bu anlamda kendilerini kolay ele vermiyorlar. Zaman içinde bazen yavaş bazen hızlı bir biçimde ortaya konulan akıl almaz planlarla erkek tamamen ele geçirilerek kadının elinde adeta oyuncak haline geliyor. Başlangıçta bu durumun ayırdında olamayan erkek, sonrasında gönüllü olarak oyunun içinde yer alıyor. Kuşkusuz bu farkında olamayış erkeğin kadının psikolojik baskısı altında ezilmesinden ve acz içinde olmasından kaynaklanıyor.

Evet… Ne yazık ki erkekler sonraki evliliklerini yaptıklarında kendilerini yeni eşin hükümranlığına bırakıyor ve tıpkı küçük çocukların annelerinin onayını almak için çabaladıkları gibi eşlerinin onayını almak, onlar tarafından okşanmak, tebrik edilmek, beğenilmek için ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Özellikle de sonraki evliliklerde bu durum daha bariz bir biçimde kendini gösteriyor. İlk evliliğinde karısına kafa tutan, karşı çıkan, onu fazla ciddiye almayan eş- ki çoğu zaman evlilikler bu nedenle son bulabiliyor- sonraki evlilikte kuzuya dönüyor ve meleyecek hale geliyor. Hele de sonraki kadının cinsel yönü kuvvetliyse ve kendisine asla “ bugün başım ağrıyor” demiyorsa…

Kısacası; erkeğin babalık rolünden vazgeçmesi, kadınlar karşısındaki zayıflığından kaynaklanıyor. Özellikle de cinsel isteklerin karşılık bulduğu bir eşle sürdürülen bir beraberlik, erkeğin çocuklarından vazgeçmesi pahasına elde edilecekse bu duruma rahatlıkla katlanılıyor. Yani erkek, kadının ilgisini kaybetmektense çocuğuna ilgisiz kalmayı göze alabiliyor.

Sonraki kadının yeni evliliğinden bir çocuğu olduğunda durum daha da vahimleşiyor. Artık erkek, çocuk sevgisini yeni çocuğunda yaşıyarak önceki çocuğunu tamamen unutuyor, hatta bazen onun varlığını hatırlamaya bile katlanamaz hale geliyor.

Ne yazık ki anne babası ayrılmış çocuklar çoğunlukla anneleriyle birlikte yaşadıklarından baba sevgisinden mahrum oluyorlar. Babalarıyla birlikte yaşamak durumunda kalan çocuklar ise yeni eşin akıl almaz fitne fesat oyunları karşısında ya babalarının ilgi alanının dışına çıkartılıyorlar ya da kendilerine karşı kışkırtılan babalarının düşmanca tavrıyla karşılaşarak varsa ana ocağına yoksa sokaklara düşüyorlar.

Ve…

Sonraki kadınların günahı ile babaların günahı birleşerek çoğalıyor ve masum çocuklar baba sevgisi ve ilgisi olmadan büyüyorlar, tabii ne kadar büyüyebilirlerse…



Alıntı
Psikolog Dr. Yüksel Demirel
 
Geri
Üst