Sünnet ve hadisi şeriflerin dinimizdeki değeri

İ

İslami Yazar

Forum Okuru
Sünnet ve hadisi şeriflerin dinimizdeki değeri
Sünnetin dinimizdeki yeri ve önemi.

Sünnet; peygamber efendimiz (s.a.v.)' in söylediği sözler, işlediği fiiller, başkası yapıp da takrir buyurup hoş gördüğü şeylere denir. Hadis lafzı mutlak sünnet manasına geldiği gibi, Sünnet-i Kavliyye' de kullanılmıştır
Cenab-ı Hak, çıktıkları yolculukta yollarını şaşırmayıp, sıratı-ı müstakiminden ayrılmasınlar diye, kullarına kitaplar gönderdiği gibi, gönderdiği kitaplardaki hükümleri uygulayacak, onu hayatına aksettirip, insanlığa rehber ve önder olacak Peygamberler göndermiştir. Araf süresi 43. Ayeti celilesi buna şahittir.


sünnetin yeri.jpg



Hadisi şeriflerin özellikleri nelerdir?

Hadisi şerifler, Kuranı kerimin tefsiri kabilindendir. Hiç şüphesiz Kuranı Kerim'i en iyi bilen, kendisine Kuranı kerim indirilen zattır.

Bazı inkarcılar tarafından sünnet müessesesini baltalamaya yönelik iddialar ortaya atılmaktadır. Bunlardan biri şudur: " Hadisler ile delir getirilemez ve onlardan hüküm çıkarılamaz. Kendisinden hüküm çıkarılacak sadece Kuranı kerimdir. Kuran da var mı sen ondan haber ver!" Hatta bu iddialara delik olarakda şu rivayeti zikrederler:
Benden size ulaşan hadisleri Kuranı kerime arzedin. Eğer Hadis için Kuranı kerimde bir asıl bulursanız onu alın. Yoksa reddedin.

Öncelikle bu rivayet uydurmadır. Bu söz için İmam-ı Şafii Hz. Şöyle söylemiştir. " Az çok rivayeti sahih olan hiç bir kimse, bunu rivayet etmemiştir. Bu meçhul bir adamdan rivayet edilmiş, rivayeti munkatıa'dır. Biz böyle rivayetleri hiç bir hususta kabul etmeyiz." (Seyyid-i Şerif cürcani)

İmam Hattabi " Bunu zındıklar uydurmuştur" demiştir.
Dinimizdeki bütün hükümleri Kuranı kerimde bulma gayreti içine girip, Kuranı kerim kendisine indirilmiş zatın tatbikatına nazar etmekten kaçınmak, binayı tek direk üzerine oturtmaya benzer.

Biz ehli sünnete düşen vazifeler!

Halbuki Kuranı kerim ve hadisi şeriflere baktığımızda, her ikisi de aynı yerde buluruz. Her ikisi de vahiydir.
"zira vahiy, zahir ve batın olmak üzere iki çeşittir. Vahy-i zahir, Kuran Kerim, hadisi kudsi ve hadisi şeriflerdir. Vahyi batın ise; peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in gayret ve içtihadıyla ulaştığı şeylere denir.
Peygamber Efendimiz bir mesele ile karşılaştığında önce Allah'tan gelecek olan zahiri vahyi bekler. Bu ayet, Hadisi kudsi veya hadisi şerif şeklinde olabilir. Zahir vahiy gelmeyecek olursa kendi içtihadıyla amel eder. Eğer içtihadında bir zelle sadır olursa, anında ikaz olunur. Dolayısıyla yapmış olduğu içtihatları da bizzat Cenab-ı hak tarafından onaylanmış olur.
Hassân ibni Atayye (r.a.): Cebrail melek Rasulullah (a.s.)'a kuranı getirmek için indiği gibi sünneti getirmek içinde inerdi demiştir.


Tarihte Hadisi şeriflerin delil olarak kullanılamayacağını ilk defa söyleyen ve Ashabı kiramı küfür ile itham eden Râfizïler'dir.

İmam Suyutî hz. miftâhul cenne' sinde şöyle söyler:

"Bu fasid görüşün aslı şu ki, Zındıklar ve Rafizilerin aşırı gidenlerinden bazıları, sünnetin delil olarak kullanılmasını inkar etmişler, sadece Kuranı kerimin delil olduğunu iddia etmişler. Onların bunu söylemelerindeki maksatları farklı farklıdır. Kimilerine göre de, peygamberliğin Hz Ali'nin hakkı olduğuna, Cebrailin (a.s.) peygamberlerin efendisine peygamberliği hata ile getirdiğine inanırlar.
Tabiki Ashabı kiramı küfürle itham eden bir topluluktan Hadis ile amel etmeleri beklenilemez. Zira bütün hadisleri bizlere nakleden Ashabı kiramdır. Ancak unutulmamalıdır ki, Kuran ve daha bir çok dini hükümler onlar sayesinde bize ulaşmıştır. Onları kötülemek dini kötülemektir.

Şayet Hadisi şeriflerle delil sabit olmayacak olsaydı (onlardan hüküm çıkarılmayacak olsaydı) Peygamberimiz (s.a.v.) hutbesinde, kendisine şahit olanlara dini hususları öğrettikten sonra şöyle buyurmazdı:
'' Dikkat edin! Sizden bu sözlerime şahit olanlar burada bulunmayanlara tebliğ etsin. kendisine tebliğ olunan niceleri vardır ki, işitenlerden daha güzel muhafaza edici ve daha iyi anlayıcıdır.''

Hz Mevlamız Sünnete bihakkın ittiba eden kullarının arasnına bizleride ilhak eylesin (Amin)
 
Hz. Muhammed Yüce Allahın son Peygamberidir.Sünnet, Peygamber tarafından söylenen, yapılan ya da kabul edilen her şeyi ifade eder. Her müslüman peygamber efendimizin sünnetini yerine getirmelidir. herkes Sünnetin tümüne göre hareket edemez, ancak herkes Sünnete göre hareket etme ve Sünnete destek olma niyetine sahip olabilir. Hepimiz biliyoruz ki bir gün bu dünya sona erecek , bu yüzden hepimiz hayatımızı Hz. Muhammed'in Sünnetine göre yaşamaya çalışmalıyız. Her sünnetin Müslüman için, fiziksel ve manevi zeminde sayısız faydası vardır. Peygamber efendimizin bir kaç sünnetine değinirsek; Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed gece erken yatar sabah erken kalkardı , erken saatlerde namaz kılardı. Peygamberimizi misvak kullanırdı. Misvak dişleri temizleyen anti bakteriyel odunsu araçtır. Dişler hassastır ve problemler ortaya çıktığında muazzam miktarda ağrıya neden olabilir, ağız sağlığınız için mutlaka misvak kullanın.
 
Geri
Üst