Tesettürle ilgili âyet-i kerimeler

  • Konbuyu başlatan Huzur islam
  • Başlangıç tarihi
Bugün herkes kabul eder ki, kadın ve erkek maddi-manevi yaratılış bakımından birbirinden köklü biçimde farklıdır. Kadınlar yaratılış bakımından erkeklerden oldukça zayıf ve ince yaratılmışlardır. Böyle bir yaratılış ise kadının, ona göre maddi-manevi yönden sağlam yaratılmış olan kişi tarafından himaye ve muhafaza edilmesi gerekliliğini doğurur. Fakat bu hiç de kadının erkekten aşağı bir yaratık olması anlamına gelmiyor. Erkek ve kadın birbirini tamamlayan çift mahluk olarak yaratılmışlardır. Yasal olarak her ikisi Hak katında aynıdır. Kur'an bu gerçeği matematiksel bir uyum da doğruluyor: Erkek ve Kadın sözleri her ikisi Kuran'da eşit sayıda kullanılmıştır, 23 kez. Hukuki açıdan, kadın ve erkek eşittir. Ama yaratılış bakımından, ister fiziksel cihetle, gerekse manevi olarak erkek kadından daha üstün bir yaratılışa sahiptir.
 
Kuran'ın Tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o şefkat madenleri ve çok değerli bir ebedi hayat arkadaşı olabilecek kadınları, tesettür ile düşüşe karşı, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor. Hem kadınlarda yabancı erkeklere karşı fıtraten bir çekingenlik var. Bu çekingenlik ise fitrətcə tesettürü gerektirir. Ve yabancı bir kimsenin iştahını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek için, zayıf hilkati Tesettür-örtünmeyi emrediyor. Fıtraten nazik ve nazenin olan Kadın bir inci gibidir. İnci ise sedef içerisinde saklıdır. Kadının sedefi ise onun maddi ve manevi tesettürü olmalıdır. Ve bu hususta başörtüsü kadının adeta bir siperi.

Halbuki başörtüsü ne kadının toplumdaki rolünü azaltır, ne de ki modernleşmeyi bir engel teşkil eder. Örtünmek, kadının topluma entegrasyonu yolunda bir engel, bir engel olmadığı gibi; Batı'da kadının gelişmesine neden de, orada bulunan kadının örtüsüzlüyü değildir
 
Aksine, Batı'da kadının örtüsüzlüyündən doğan hal, hayvani duyguların insani duygulara galebe çaldığı, yüksek ahlaki niteliklere sahip olmayan, maneviyattan yoksul, "heveslerinin esiri bir insan" modelini ortaya çıkarmıştır. Batı bilimsel ve teknik yönden gelişerek, bu konuda dünyaya bayraqdarlıq etmiştir. Fakat, maddiyyatdakı öncülüyü, Batı toplumuna manevi saadet ihsan edememiştir. En bariz bir olgu Batıda Aile değerlerinin günden güne aşılanması, sıradan çıkmasıdır. Ve hiç şüphesiz ki, bu olgu doğrudan Batı toplumuna hakim olan açık-saçıklık ilgilidir. Açık-saçıklık içerisinde kaybettikleri iffet, haya, saygı ve merhamet duygusu ile beraber, bu gibi esaslar üzerine bina edilen "Aile" tesisleri de tenezzül etmiş .
 
Geri
Üst