TORBA YASA 2014 -Sigortalıların Borçlanabileceği Süreler Nelerdir?

THESECRET

"Adalet olunca yiğitliğe lüzum kalmaz"
TORBA YASA 2014 -Sigortalıların Borçlanabileceği Süreler Nelerdir?
hizmet süresi nedir,torba yasadaki değişiklikler,torba yasa sigortalı işçi düzenlemeleri,sigortalı işçiler hangi durumlarda borçlanabilir,sigortalı işçi ne kadar zaman borçlanabilir,sigortalının borçlanabileceği süre hakkında bilgiler,

sgk_383201.jpg



Sigortalıların kendi istek ve arzusu dışında, sigortalılık sürelerinin kesilmesi halinde,kesilen bu sürelerin primlerinin ödenerek sigortalılık sürelerinden saydırılmasına hizmet borçlanması denir. Hizmet borçlanması, çalışılamayan sürelerdeki günlerin satın alınması anlamına gelir. Hizmet borçlanmasını sigortalının yanı sıra hak sahibi de yapabilir. Diğer bir anlatımla sigortalı ya da hak sahibi primi ödenmemiş geçmişteki bazı sureleri ödeyerek (bir nevi satın alarak) bu günleri hizmetten saydırabilmektedir. Önemle belirtmek isteriz ki ,geçmiş dönemlerdeki boşta geçen sürelerin hepsi için hizmet borçlanması söz konusu değildir.
5510 sayılı Kanunun “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki mevcut düzenlemeye göre, sadece 4/1-a (SSK) sigortalılarının ve en fazla iki doğum için doğum borçlanması yapma hakkı bulunuyor (Bkz. Bütün Ayrıntılarıyla Doğum Borçlanması). Söz konusu bent;
“a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalı kadının, üç defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla borçlanılacak sürelerde hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarıyla talepte bulunulan süreleri,”
şeklinde yeniden düzenleniyor. Böylece 4/1-b (Bağ-Kur) ve 4/1-c (Emekli Sandığı) kapsamındaki sigortalılar için de doğum borçlanması yapma hakkı getiriliyor, ayrıca iki çocukla sınırlı olan doğum borçlanması üç çocuğa çıkarılıyor.
13- 5510 sayılı Kanunun “Genel sağlık sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili” başlıklı 61 inci maddesinin altıncı fıkrasına eklenen bir cümle ile; Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın bursu ile Türkiye’ye gelen yabancı uyruklu öğrencilerin, genel sağlık sigortası ile ilgili bildirimlerini yapma yükümlülüğü bu Başkanlığa veriliyor.
Kanunun “Prim ödeme yükümlüsü” 87 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendi ile de Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı bildirimini yaptığı bu öğrencilerin primlerini de ödemekle yükümlü tutuluyor.
14- 5510 sayılı Kanunun 63 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan düzenleme uyarınca, tüp bebek tedavisinde Sosyal Güvenlik Kurumu en fazla iki deneme için tedavi giderlerini karşılıyorken, yapılan düzenleme ile Kurumun giderlerini karşılayacağı tüp bebek denemesi ikiden üçe çıkarılıyor.
Ayrıca, 3713 ve 2330 sayılı Kanunlar kapsamında aylık bağlananlar ile vazife ve harp malulleri ile bunların bakmakla yükümlüğü olduğu kişiler için tüp bebek uygulamasında; son üç yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından belgelenmesi, en az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık sigortası prim gün sayısının olması, şartlarının aranmayacağı yönünde düzenleme yapılıyor. Böylece bu kapsamdaki kişiler için tüp bebek uygulamasından yararlanma şartları esnetilmiş oluyor.
15- 5510 sayılı Kanunun “Kurumca finansmanı sağlanmayacak sağlık hizmetleri” başlıklı 64 üncü maddesine; Sosyal Güvenlik Kurumu’yla sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucuları ile Kurumla kısmi branş veya sağlık hizmeti alım sözleşmesi imzalamış olan vakıf üniversitesi sağlık hizmeti sunucularında, Kuruma bildirimi yapılmayan sağlık personeli tarafından verilen sağlık hizmet bedellerinin faturalandırılması halinde ödenmeyeceğine dair bir fıkra eklenerek, bu sağlık personeli üzerinden yapılan faturalamaların önlenmesi ve hukuki süreçte yaşanılan sıkıntıların önüne geçilmesi amaçlanıyor.
16- 5510 sayılı Kanunun “Katılım payı alınması” 68 inci maddesinin beşinci fıkrası;
“63 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) bendi gereğince sağlanan ve bir hastalığın tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle mümkün olmaması nedeniyle yapılacak yardımcı üreme yöntemi tedavisi dışındaki, yardımcı üreme yöntemi tedavisinde katılım payı ilk denemede %30, ikinci denemede %25, üçüncü denemede %20 oranında uygulanır.”
şeklinde yeniden düzenlenerek, üçüncü tüp bebek denemesi için alınacak katılım payı yüzde 20 olarak belirleniyor.
Ayrıca şu an yürürlükte olan söz konusu fıkrada yer alan “Ancak katılım payında dördüncü fıkra gereği uygulanan üst limit dikkate alınmaz.” hükmüne de yeni düzenlemede yer verilmiyor.
17- 5510 sayılı Kanunun 72 nci maddesine;
“Bu maddenin üçüncü fıkrasında belirtilenler hariç olmak üzere 63 üncü maddede belirtilen komisyonlara iştirak edenler ile bilimsel ve akademik nitelikleri dikkate alınarak Kurum tarafından bilimsel nitelikli komisyonlarda veya tıbbi inceleme, tıbbi değerlendirme, tıbbi uygunluk onayı verme gibi iş ve işlemlerle ilgili yürütülen çalışmalarda; üniversitelerden görevlendirilen öğretim üyelerine, kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarından görevlendirilen tabip, diş tabibi ve eczacılara (6.500) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere ödeme yapılır. Bu ödemenin usul, esas ve miktarı ile diğer hususlar Kurum ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenir.”


şeklindeki fıkra eklenerek, Sosyal Güvenlik Kurumu bünyesinde oluşturulan bilimsel komisyonlara, Kurum dışından alanlarında uzman olan öğretim üyeleri ile tabip, diş tabibi ve eczacıların katılımının sağlanması amaçlanıyor.
18- 5510 sayılı Kanunun “Sağlık hizmetlerinin sağlanma yöntemi ve sağlık giderlerinin ödenmesi” başlıklı 73 üncü maddesinde yapılan değişikliklerle; Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanan ortez ve protezlerde fiyatların belirlenmesi halinde ilgili firmalarla sözleşme yapılarak gazilerin ücret ödemeden ortez ve protezleri alması imkanı getiriliyor. Ayrıca, Kurumun ödeme listesine girmek amacıyla ilaç, tedavi, tıbbi cihazlar ve benzeri konularda yapılacak başvurular ve sağlık hizmetleri ödeme listelerinde bulunan ürün ve talepler için yıllık ücret ve/veya başvuru ücreti alınması şeklinde bir düzenleme yapılarak, bu şekilde başvuruların ve listelerin daha düzenli bir hale getirilmesi, ilaç bulunabilirliğinin sağlanması ve maliyet etkin politikalara uygun özgün sözleşmeler yapılabilmesi amaçlanıyor.
19- 5510 sayılı Kanunun “Günlük kazanç sınırları” başlıklı 82 nci maddesinin birinci fıkrasındaki mevcut düzenlemeye göre, sigorta primine esas günlük kazanç üst sınırı brüt ücretin 6,5 (altıbuçuk) katıdır (Bkz. Prime Esas Kazanç Tutarları). Söz konusu fıkraya; “Ancak, işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen sigortalıların sigorta primine esas günlük kazanç üst sınırı 16 yaşından büyük sigortalılara ait günlük kazanç alt sınırının üç katıdır.” şeklindeki bir cümle eklenerek, yurt dışında iş üstlenen işverenlerce bu işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri adına Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin üst sınırı asgari ücretin üç katma indiriliyor.
20- Mevcut düzenlemeye göre, çok istisnai durumlar hariç sigorta primlerinin ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi gerekmekte olup, prim borçları ödeme yükümlüsüne ne zaman tebliğ edilirse edilsin fark etmez, ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmemesi halinde ödeme süresinin dolduğu tarihten itibaren gecikme cezası ve gecikme zammı işlemeye başlar (Bkz. Sigorta Primlerinin ve İdari Para Cezalarının Ödenmesi – Tecil ve Taksitlendirme – Erken Ödeme – Diğer Konular).
Uygulama böyle olmakla birlikte, 5510 sayılı Kanunun “Primlerin ödenmesi” başlıklı 88 inci maddesine eklenen bir fıkra ile; sigortalılar adına sonradan tahakkuk ettirilen fark prim tahakkuklarının, sigortalılar ile tüzel kişilerin kasıt, kusur, hata veya yanıltıcı beyanından kaynaklamaması ve tahakkuktan itibaren süresinde ödenmesi halinde gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmayacağı, bu süre içerisinde ödenmezse gecikme cezası ve gecikme zammının tebliğ tarihinden itibaren uygulanacağı şeklinde düzenleme yapılıyor.
21- 5510 sayılı Kanunun 97 nci maddesinin dördüncü fıkrası;
“Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız altı ay sonuna kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip etmediğinin tespiti amacıyla durdurulur.”
şeklindeyken, fıkrada yer alan “altı ay” ibaresi “oniki ay” şeklinde değiştiriliyor. Dolayısıyla mevcut düzenlemeye göre, hak sahipleri tarafından aralıksız 6 ay içinde bankadan çekilmeyen gelir ve aylıklar durdurulur ve kişinin hesabına yatırılmış olanlar banka tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na geri iade edilirken, yapılan yeni düzenleme ile bu süre iki katına yani 12 aya çıkarılıyor.
22- 5510 sayılı Kanunun “İdarî yaptırımlar ve fesih” başlıklı 103 üncü maddesine, sağlık hizmet sunucularını yakından ilgilendiren fıkralar ekleniyor. Eklenen fıkralar uyarınca;
  • Sosyal Güvenlik Kurumu müfettişlerince yapılan inceleme veya soruşturma esnasında, telafisi güç Kurum zararının oluşacağı kanaati olursa, en az üç müfettişten oluşan komisyonun uygun görüşü ve Rehberlik ve Teftiş Başkanının onayıyla altı ayı geçmemek üzere, inceleme veya soruşturma sonuçlanıncaya kadar sağlık hizmet sunucusunun Kurum nezdindeki muaccel (ödeme tarihi gelmiş) veya müeccel (ödeme tarihi gelmemiş) alacaklarının ödemesi durdurulabilecek. Altı aylık süre içerisinde inceleme veya soruşturma sonuçlanmaz ise durdurma kararı kendiliğinden ortadan kalkacak ve bu tarihten itibaren muaccel olan alacakları ödenmeye devam edilecek. Altı aylık süre sonuna kadar ödemesi durdurulan alacaklar ise inceleme veya soruşturma sonuçlanıncaya kadar ödenmeyecek. Ancak, sağlık hizmet sunucusunun Kurum nezdindeki muaccel olan alacaklarının her biri için, 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde sayılanlar kapsamında, teminat gösterilmesi durumunda durdurma kararı bu kararı uygulayan Kurum ünitesi tarafından kaldırılacak ve Kurum nezdindeki alacakları ödenecek.
  • Ayrıca Kurum tarafından sözleşmesi feshedilmiş sağlık hizmet sunucusunun feshinden doğan Kurum alacakları tahsil edilmeden ve fesih süresi tamamlanmadan aynı sağlık hizmet sunucusu ile sözleşme yapılmayacak. Ancak, 5237 sayılı Türk Caza Kanununda belirtilen nitelikli dolandırıcılık fiillerinin işlenmesi ile Kurum zararına sebep olunmuş ise aynı sağlık hizmet sunucusu ile hiçbir şekilde sözleşme yapılmayacak. Söz konusu sağlık hizmet sunucusunun devri halinde ise, fesih süresinin tamamlanması ve fesihten kaynaklı borçlarının tamamının ödenmiş olması, şirket ortakları ile yöneticilerinin aynı kişiler olmaması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda devir alan ile sözleşme yapılabilecek.
Yapılan bu düzenlemeler ile, ortaya çıkmış olan bir zararın hukuki işlemler neticesinde tahsilatının imkânsız hale gelmesinin önüne geçilmesi, nitelikli dolandırıcılık suçu işleyerek Kurum zararına sebep olan kişilerin yer aldığı sağlık hizmet sunucuları ile sözleşme yapılmaması amaçlanıyor.
 
Geri
Üst