Touch me ( dokun bana)

KızılÖtesi

Aktif Üye
Üye
Touch me ( dokun bana)
"Şimdi söyleyeceklerimi yuttum ,
Yüreğim konuşsun harf harf…"

"Şimdi söyleyeceklerimi yuttum ,
Yüreğim konuşsun harf harf…"


Ey dudaklarına sirayet etmiş son(ları)baharı silemediğim,

Sen beni yüreğimin cümlelerini sıvamış dudaklarımı “ suskunluğa” teyemmüm etmekle suçlamaktasın ? Yoksa gözlerindeki hayat rengini yüreğimdeki ölümle süslenmekle mi itham etmektesin ? Belki de beni çoktan gitti bilmektesin belki de başka yüreğin terini silmekte görmektesin. Beni nerde kimin huzurunda el pençe divan durmuş düşünsen de ben anı yerdeyim. Suskunum ya, içindekileri okur gibiyim..
“ Bir gün bitecekti…Bitti..Aç gelmiştin, sevgime doydun ve gittin…”

Gitmedim..Bitmedim..Ölmedim ey sevgili…

Ey avuçlarıma düşen tek dua,

Ne çabuk unuttun gözlerinden izlediğim denizi ? Ne çabuk bitirdin sana olan sevgimin büyüklüğünü..Ben sana dua genişliğindeki kadınım demişim…Bırakır mıyım seni, ölmedim daha..Öl(e)medim. Daha da ölmeyeceğim..Gözlerine bulutların özgürlüğünü bırakmadan koşmak yok babama..Daha da bitmeyeceğim..Ellerine Cennet çiceklerinin kokusunu hediye eylemeden varmak yok Elif/imize….

Ey gökyüzünü gözlerinden kanatlandığım,

Daha kaç nehir kuruyacak yüreğimin sensizliğinde..Her sustuğumda daha kaç kez kıyameti yaşayacaksın yüreğinin debisinde..Şimdi kelimelerin ucunda üşümekteyim..


Dokun bana / gözlerinde ölsün ölüm…Sar beni / yüreğinde büyüsün gülüm…

Seni tanıdığımdan beri hiçbir zaman yolumu / yüzümü senden başka bir adrese çevirmedim. Adından başka hiçbir cümleye yataklık etmedim ben. Evet kabul ediyorum suskunluğa meyil etmiş yollarım oldu ama asla senden vazgeçmedim. Bir miktar umut, bir dirhem mutluluktu istediğim..Ve mavi bilyelerimi gözlerinden Cennete yuvarlamak , bezden bir bebeği senin kollarında görme arzusu…Sonra ıslak saçlarını ellerimi bir tarak misali kabul edip delice taramak…Sonra gözlerinden savrulmuş en sıcak gözyaşlarını gırtlağında yakalayabilmek..Seni “ sona “ hazırlamak değil, yeni bir umuda koşturmak…Cebinde sakladığın kaybedilişleri reddetmek seni bende yaşatarak..Siyah’a olan sevişlerini sana unutturup sana adın genişliğine denk gelen yedi rengi ispat etmek gözlerimde…
Hatırlıyorum da “ sana inat gitmeyeceğim “ dediğin günleri…Ben de suskunluğumun yamalı haliyle haykırıyorum ki “ seni çok seviyorum “…Nerde bilirsen bil beni..Kimin yanında, kimin yamasına yüreğimi yama yaptığımı düşünsen de ...

Ben bir sana verdiğim bir dua’nın kavgasındayım….

Bilsen de bilmesen de….


-------------
Kapattım tüm kilitleri üzerime…
Tek sen varsın tutunduğum..
Tek sen mevcutsun bu yürekte…

İster beni suskunluğun safında son görevimi yapmakta bil..
İster dua’ya durmuş yüreğimi,
Elif/imize kavuşmaya gittiğimi düşün…

Bilsen de bilmesen de…
Ben seninim dudaklarımdaki en büyük duam….




ZORAKİ ÖLÜM



Bedenim sağlam olsa ne yazar içim bu kadar kırık dökükken..


Böyle yaşanmıyor,acıyıp halime dönsen?


Başka umutlara taşınmak gelsede bazen içimden,


Zoraki ölüm bağlıyor beni bileklerimden...


Kalbimi tutsak alan kelepçelerin,kurtulamıyor bileklerim,


Kan revan şimdi içimde gözlerin, Ağlamayı sen sanıpta sevmişim.!


Damarımda dolaşandın,anlayamadım.Kestim bileklerimi bir türlü akamadın...


Nefessiz kaldım,nefesin en sonundayım, Aşkı boğup öldürdüm yokluğun zoraki ölüm...


Ağaçtan düşmek gibi değil bu acı,yada değil bir iğne yarası,


Kalbinden düşmüşüm ben.!Uçurumun en alası!


Çiçeksiz bahçe olurmu deme,bakta gör şimdi gönlüme.


Açmaya henüz hazır tomurcukları öldürdün içimde...


Bir kaç bahar daha yaşardım seninle,


Teslim etmeseydin ellerinle beni zoraki ölüme...


Sanıyorum biraz daha gülebilirdim,eğer içimdeki neşeyi öldürmeseydin...


Bırakıp gitmeseydin,belki yaşamak isterdim,


Daha seninle nefes alabilirdim,şah damarımı kesmeseydin...


Eminim defalarca seni sevebilirdim,bir kez dönüp gülseydin...


Gitmeseydin/Bitmeyebilirdim...


Sevmeseydim/Ölüme gülmezdim!


Bitmeseydin/Tekrar,tekrar başlayabilirdim...


Beni zoraki ölüme mecbur ettin.


Yokluğuna mahkum ettin,yinede buldum seni.


Ey dudaklarına sirayet etmiş son(ları)baharı silemediğim,

Sen beni yüreğimin cümlelerini sıvamış dudaklarımı “ suskunluğa” teyemmüm etmekle suçlamaktasın ? Yoksa gözlerindeki hayat rengini yüreğimdeki ölümle süslenmekle mi itham etmektesin ? Belki de beni çoktan gitti bilmektesin belki de başka yüreğin terini silmekte görmektesin. Beni nerde kimin huzurunda el pençe divan durmuş düşünsen de ben anı yerdeyim. Suskunum ya, içindekileri okur gibiyim..
“ Bir gün bitecekti…Bitti..Aç gelmiştin, sevgime doydun ve gittin…”

Gitmedim..Bitmedim..Ölmedim ey sevgili…

Ey avuçlarıma düşen tek dua,

Ne çabuk unuttun gözlerinden izlediğim denizi ? Ne çabuk bitirdin sana olan sevgimin büyüklüğünü..Ben sana dua genişliğindeki kadınım demişim…Bırakır mıyım seni, ölmedim daha..Öl(e)medim. Daha da ölmeyeceğim..Gözlerine bulutların özgürlüğünü bırakmadan koşmak yok babama..Daha da bitmeyeceğim..Ellerine Cennet çiceklerinin kokusunu hediye eylemeden varmak yok Elif/imize….

Ey gökyüzünü gözlerinden kanatlandığım,

Daha kaç nehir kuruyacak yüreğimin sensizliğinde..Her sustuğumda daha kaç kez kıyameti yaşayacaksın yüreğinin debisinde..Şimdi kelimelerin ucunda üşümekteyim..


Dokun bana / gözlerinde ölsün ölüm…Sar beni / yüreğinde büyüsün gülüm…

Seni tanıdığımdan beri hiçbir zaman yolumu / yüzümü senden başka bir adrese çevirmedim. Adından başka hiçbir cümleye yataklık etmedim ben. Evet kabul ediyorum suskunluğa meyil etmiş yollarım oldu ama asla senden vazgeçmedim. Bir miktar umut, bir dirhem mutluluktu istediğim..Ve mavi bilyelerimi gözlerinden Cennete yuvarlamak , bezden bir bebeği senin kollarında görme arzusu…Sonra ıslak saçlarını ellerimi bir tarak misali kabul edip delice taramak…Sonra gözlerinden savrulmuş en sıcak gözyaşlarını gırtlağında yakalayabilmek..Seni “ sona “ hazırlamak değil, yeni bir umuda koşturmak…Cebinde sakladığın kaybedilişleri reddetmek seni bende yaşatarak..Siyah’a olan sevişlerini sana unutturup sana adın genişliğine denk gelen yedi rengi ispat etmek gözlerimde…
Hatırlıyorum da “ sana inat gitmeyeceğim “ dediğin günleri…Ben de suskunluğumun yamalı haliyle haykırıyorum ki “ seni çok seviyorum “…Nerde bilirsen bil beni..Kimin yanında, kimin yamasına yüreğimi yama yaptığımı düşünsen de ...

Ben bir sana verdiğim bir dua’nın kavgasındayım….

Bilsen de bilmesen de….


-------------
Kapattım tüm kilitleri üzerime…
Tek sen varsın tutunduğum..
Tek sen mevcutsun bu yürekte…

İster beni suskunluğun safında son görevimi yapmakta bil..
İster dua’ya durmuş yüreğimi,
Elif/imize kavuşmaya gittiğimi düşün…

Bilsen de bilmesen de…
Ben seninim dudaklarımdaki en büyük duam….




ZORAKİ ÖLÜM



Bedenim sağlam olsa ne yazar içim bu kadar kırık dökükken..


Böyle yaşanmıyor,acıyıp halime dönsen?


Başka umutlara taşınmak gelsede bazen içimden,


Zoraki ölüm bağlıyor beni bileklerimden...


Kalbimi tutsak alan kelepçelerin,kurtulamıyor bileklerim,


Kan revan şimdi içimde gözlerin, Ağlamayı sen sanıpta sevmişim.!


Damarımda dolaşandın,anlayamadım.Kestim bileklerimi bir türlü akamadın...


Nefessiz kaldım,nefesin en sonundayım, Aşkı boğup öldürdüm yokluğun zoraki ölüm...


Ağaçtan düşmek gibi değil bu acı,yada değil bir iğne yarası,


Kalbinden düşmüşüm ben.!Uçurumun en alası!


Çiçeksiz bahçe olurmu deme,bakta gör şimdi gönlüme.


Açmaya henüz hazır tomurcukları öldürdün içimde...


Bir kaç bahar daha yaşardım seninle,


Teslim etmeseydin ellerinle beni zoraki ölüme...


Sanıyorum biraz daha gülebilirdim,eğer içimdeki neşeyi öldürmeseydin...


Bırakıp gitmeseydin,belki yaşamak isterdim,


Daha seninle nefes alabilirdim,şah damarımı kesmeseydin...


Eminim defalarca seni sevebilirdim,bir kez dönüp gülseydin...


Gitmeseydin/Bitmeyebilirdim...


Sevmeseydim/Ölüme gülmezdim!


Bitmeseydin/Tekrar,tekrar başlayabilirdim...


Beni zoraki ölüme mecbur ettin.


Yokluğuna mahkum ettin,yinede buldum seni.



ALINTI

eskiportal
 
Geri
Üst