M
Misafir
Forum Okuru
Uyku apnesi çocuklarda da görülüyor
Antalya Belek’teki bir otelde düzenlenen 29. Uluslararası Kulak Burun Boğaz Baş ve Boyun Cerrahisi Kongresi’ne katılan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Levent Erişen, horlama ve uyku apnesinin erişkinler kadar sık olmasa da çocukluk döneminde de görüldüğüne dikkati çekti.
Horlama ve uyku apnesinin, çocukların kendilerini ifade edememeleri nedeniyle anne babaları tarafından göz ardı edildiğini dile getiren Erişen, “Çok kabaca bir oranla çocukların yüzde 20’si, yani her 5 çocuktan biri, nezle, grip, üst solunum yolu enfeksiyonu, alerjik atak geçirdiğinde arada bir horlar ama yüzde 10’u bu tür faktörlere bağlı olmaksızın devamlı horlar. Bir faktöre bağlı olmadan horlayan çocukların 10’da biri, yani tüm toplumdaki çocukların yüzde 1-2’sinde uykuda nefes kesilmesi denilen uyku apnesi vardır” dedi.
Horlama ve uykuda nefes kesilmesinin özellikle gelişim çağındaki çocuklarda beyinde geçici oksijen yetersizliklerine neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erişen, bu durumun çocuğun genel fiziksel ve beyin gelişiminde eksiklikler ve duraklamalara neden olabileceğini dile getirdi. Erişen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğitim çağındaki çocuklarda bu olay çocukların okul başarısını ve kişisel gelişimini bile olumsuz etkileyebilir. Yeterli oksijen alamayan ve rahat dinlenemeden uyuyan çocuklar da, hırçın çocuk, hiperaktif çocuk şeklinde ifade edilebilir. Olaya da saf bir horlama olarak bakıldığı için, işin bu yönü göz ardı edilerek ciddi hastalıklar gözden kaçabilir. Fiziksel ve beyin gelişimi işin en son aşaması, bunun öncesinde daha sık görülen çocuğun yüz ve diş gelişimi bozuklukları olabiliyor. Bu durum ortodontik tedaviler gerektirebiliyor. Kulakta da kalıcı hasarlar olabiliyor.”
Levent Erişen, horlama ve uyku apnesinin erişkinlerden farklı olarak geniz eti ve bademcik bozukluklarından kaynaklandığını ifade etti.
Bu anlamda tedavinin daha kolay olduğunu dile getiren Erişen, “Bu sorunu olan çocukların yüzde 90-95’ini ameliyatla tedavi edebiliyoruz” diye konuştu.
Horlama ve uyku apnesinin, çocukların kendilerini ifade edememeleri nedeniyle anne babaları tarafından göz ardı edildiğini dile getiren Erişen, “Çok kabaca bir oranla çocukların yüzde 20’si, yani her 5 çocuktan biri, nezle, grip, üst solunum yolu enfeksiyonu, alerjik atak geçirdiğinde arada bir horlar ama yüzde 10’u bu tür faktörlere bağlı olmaksızın devamlı horlar. Bir faktöre bağlı olmadan horlayan çocukların 10’da biri, yani tüm toplumdaki çocukların yüzde 1-2’sinde uykuda nefes kesilmesi denilen uyku apnesi vardır” dedi.
Horlama ve uykuda nefes kesilmesinin özellikle gelişim çağındaki çocuklarda beyinde geçici oksijen yetersizliklerine neden olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Erişen, bu durumun çocuğun genel fiziksel ve beyin gelişiminde eksiklikler ve duraklamalara neden olabileceğini dile getirdi. Erişen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğitim çağındaki çocuklarda bu olay çocukların okul başarısını ve kişisel gelişimini bile olumsuz etkileyebilir. Yeterli oksijen alamayan ve rahat dinlenemeden uyuyan çocuklar da, hırçın çocuk, hiperaktif çocuk şeklinde ifade edilebilir. Olaya da saf bir horlama olarak bakıldığı için, işin bu yönü göz ardı edilerek ciddi hastalıklar gözden kaçabilir. Fiziksel ve beyin gelişimi işin en son aşaması, bunun öncesinde daha sık görülen çocuğun yüz ve diş gelişimi bozuklukları olabiliyor. Bu durum ortodontik tedaviler gerektirebiliyor. Kulakta da kalıcı hasarlar olabiliyor.”
Levent Erişen, horlama ve uyku apnesinin erişkinlerden farklı olarak geniz eti ve bademcik bozukluklarından kaynaklandığını ifade etti.
Bu anlamda tedavinin daha kolay olduğunu dile getiren Erişen, “Bu sorunu olan çocukların yüzde 90-95’ini ameliyatla tedavi edebiliyoruz” diye konuştu.
