Vajinismustan Psikoterapi ile Kurtulun

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
Vajinismustan Psikoterapi ile Kurtulun




“Cinsel ilişkiye girememe korkusu” olarak tanımlanan ve kimi zaman evlilikleri bitirme noktasına dahi getiren vajinismus, yanlış ve eksik tedavi girişimleri nedeniyle eşlerin hayatını kabusa çevirebiliyor. Uygun tedavi yöntemleri ile % 100 başarı sağlanabilen bu hastalık hakkında öncelikle çiftlerin bilinçli olması ve konunun uzmanından yardım almaları gerekiyor. Memorial Hastanesi’nden Uz. Klinik Psikolog Ayşe Elif Orhon, “Vajinismus ve tedavisi” hakkında bilgi verdi.

Vajinismusun toplumsal olaylarla herhangi bir ilgisi yoktur. Ancak toplumda cinsellik ve bekaretin algılanışı, cinsel bilgilendirmedeki yetersizlik ve tecrübesizlik, yanlış inançlar, tabular ve mitler vajinismusun kökeninde bulunabilir. Vajinismus, batılı ülkelere oranla ülkemizde çok daha sık görülmektedir. Hatta “Batı ülkelerinde neredeyse vajinismus görülmüyor” denebilir. Türkiye’de ise bu oran % 2-3tür. Kadınlarda en sık rastlanan cinsel işlev bozukluğu olmamakla birlikte polikliniğe başvuran cinsel işlev bozuklukları arasında en sık rastlananıdır; çünkü diğer rahatsızlıkların aksine birleşmeye engel oluşturmaktadır.
İlişkiniz başlamadan bitebilir

Vajinismusun başlıca özelliği cinsel birleşme denendiğinde; kasılmalar ve şiddetli acı nedeniyle cinsel birleşmenin gerçekleşememesi ya da ağrılı olarak gerçekleşmesidir. Bu kasılma istemsiz yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşen bir kasılmadır. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, adeta bir kitlenme, korku, cinsel birleşmeden kaçınma inancı eşlik eder. Nadiren cinsel birleşme olmaktadır ancak kasılma sürdüğünden, cinsel birleşme ağrılı ya da sıkıntılıdır.

Vajinismus, birincil bir cinsel işlev bozukluğu olmakla birlikte; nadiren vajinal travmalara ya da tekrarlayıcı vajinal enfeksiyonlara bağlı olarak gelişebilir.
Temelinde yanlış ve eksik bilgilenme yatıyor

Vajinismuslu kadınların çoğunda vajinal penetrasyona (giriş) ilişkin korku vardır. Bu nedenle vajinismuslu kadınlar tampon kullanamaz ve jinekolojik muayeneden kaçınırlar. Çoğu, genital bölgelerinin çirkin ve rahatsızlık verici bir görüntüsü olduğuna inanırlar. Vajenlerin çok küçük, penisin ise iri olduğunu düşündüklerinden cinsel birleşmenin ağrılı ve kanlı olacağından endişe ederler. Cinsel eğitimsizliğin, cinsellikle ilgili tutucu değer yargılarının, cinsel mitlerin yaygınlığının(örn: vajen kaslarının istemsiz kasılıp penisin içeride kalacağı düşüncesi), kadınların kendi cinsel organlarının tanımamalarının, bekaret kavramına verilen abartılı önemin, cinsel deneyimin aşamalı gelişmeyip doğrudan cinsel birleşmeyle başlamasının, genel cinsellik anlayışımızdaki tabuların bunda rolü olduğu söylenebilir.
Cinsel isteğin azalmasına neden oluyor

Vajinismuslu olgular da çoğunlukla sınırlı da olsa uyarılma ve orgazm yaşarlar. Bu nedenle, cinsel birleşme sağlanmasa da doyurucu bir cinsel yaşam sürdürebilirler. Vajinismus sorunu çözülmediğinde; eşlerinde erken boşalma, cinsel ilgi ve istek azalması ya da erektil yetmezlik gibi sorunların görülme sıklığı oldukça fazladır.

Yanlış tedavi daha büyük sorunlara yol açıyor

Vajinismus sorunuyla ilgili bir başka gerçek, hekimlerin uygunsuz tedavi girişimleridir. Önerilen anestezik ve ağrı giderici pomatlar, hastanın ağrı duyacağına ilişkin beklentilerini artırmakta, himenektomi (kızlık zarının operasyon ile alınması) ise cinsel terapi sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tür fiziksel girişimleri ya da öğüt verici olmaktan öteye gitmeyen ve terapistten daha çok “baba” tavrını andıran “psikolojik” yaklaşımların yararı olmamakta; tersine kadındaki çaresizlik duygularını artırmaktadır. Sorunun özüne inmeyi amaçlayan terapi yaklaşımları ise tedavisi aciliyet gerektiren vajinismus sorunun çözümünü geciktirmekte ve hastanın umutsuzluk ve çaresizlik duygularını pekiştirebilmektedir.

Vajinismusun herhangi bir ilaç ya da operasyonla tedavisi mümkün değildir. Bugün, en etkin tedavinin cinsel tedaviler konusunda uzmanlaşmış terapistler tarafından yapılan cinsel terapiler olduğu kabul edilmektedir. Doğru ve uygun tedavi ile başarı oranları %100 ve tedavi süresi ortalama 8–10 haftadır.
 
Geri
Üst