Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Karlofça Antlaşması

1683�te Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın Viyana�yı kuşatması ile başlayan ve 1699�a kadar önce üç
smilev.gif
sonra dört devletle yapılan savaşlar sonunda Almanya
smilev.gif
Lehistan (Polonya)
smilev.gif
Venedik ve daha sonra Rusya ile imzalanan barış antlaşması (Bkz. Viyana Kuşatmaları)

Osmanlı ordusunun
smilev.gif
Viyana önünden çekilmesi üzerine Avrupa devletlerinden Avusturya
smilev.gif
Lehistan
smilev.gif
Venedik ve Malta
smilev.gif
kutsal bir ittifak kurarak
smilev.gif
Osmanlıları Avrupa�dan atmak gayesiyle
smilev.gif
her taraftan Osmanlı ülkesine saldırdılar. Bu ittifaka daha sonra Rusya da katıldı. On altı yıl süren bu harplerde Osmanlı orduları
smilev.gif
dört cephede savaşmak mecburiyetinde kaldı. 1695�te tahta çıkan Sultan İkinci Mustafa Han
smilev.gif
kaybedilen yerleri geri almak için Avusturya üzerine üç sefer düzenledi. İlk iki seferde önemli başarılar kazandı ise de
smilev.gif
üçüncü seferinde Zenta�da Avusturya ordusunun âni hücumuna uğrayan Osmanlı Ordusu
smilev.gif
ağır bir yenilgiye uğradı.

1697 Zenta Bozgunu'ndan sonra sadrazamlığa getirilen Amcazâde Hüseyin Paşa
smilev.gif
tecrübeli ve iyi görüşlü bir vezir olduğundan
smilev.gif
bu şartlar altında dört cephede savaşa devam edip
smilev.gif
elden çıkan yerlerin geri alınmasının imkânsız olduğunu görmüş ve barış yapılmasının şart olduğunu anlamıştı. Esasında
smilev.gif
İngiliz ve Felemenk elçileri de barış için gayret sarf ediyorlardı. Daha önce
smilev.gif
gerek Osmanlı Devleti ve gerekse Avusturya
smilev.gif
uzun savaşa son verilmesi için faaliyette bulunmuşlar
smilev.gif
ancak sulh gerçekleşmemişti. Padişah Sultan İkinci Mustafa Han
smilev.gif
elden çıkan yerlerin hiç olmazsa bir kısmı geri alınmadıkça
smilev.gif
barışa yanaşmak istemiyordu. İngiliz ve Felemenk sefirleriyle görüşerek sulh akdine lüzum gören Sadrâzam Amcazâde Hüseyin Paşa
smilev.gif
devletin on altı yıldan beri savaştığını
smilev.gif
maddî manevî pek büyük kayıplara uğradığını
smilev.gif
Anadolu ve Rumeli�de asayişsizliklerin ortaya çıktığını
smilev.gif
şimdilik barış yapılarak düşman arasındaki ittifakın bozulmasını beklemenin
smilev.gif
devlet için daha faydalı olacağını anlatınca
smilev.gif
padişah da sulha taraftâr oldu.

Taraflar
smilev.gif
anlaşmaya karar verdikten sonra
smilev.gif
antlaşmanın Tuna Irmağı kıyısında
smilev.gif
Belgrad�a yakın Karlofça kasabasında imzâlanması kararlaştırıldı.

Karlofça�daki görüşmeler ve tartışmalar dört ay devam ederek otuz altı celse sürdü. Sert ve çetin müzâkereler sonunda
smilev.gif
sulh kararını imzâlamağa mezun olmayan Rusya hâriç olmak üzere
smilev.gif
üç devletle yirmi beşer sene müddetle ayrı ayrı muâhede ve Rusya ile de üç esne üzerinde mütâreke imzâlandı. Barış görüşmelerine arabulucu olarak katılan İngiliz ve Hollanda hükümetleri
smilev.gif
Osmanlı hükümetine konferanstan önce antlaşma esaslarını kabataslak ortaya koyan bir protokol imzalatmayı başardılar
smilev.gif
bu sebeple Osmanlı birinci murahhası Râmî Mehmed Efendi'nin başarılı diplomatik faaliyetlerine rağmen
smilev.gif
Karlofça Antlaşması
smilev.gif
Osmanlı Devleti için ağır bir mağlubiyet oldu.

26 Ocak 1699�da Avusturya ile imzalanan yirmi maddelik antlaşmaya göre; Bonat (Temeşvar) eyaleti bütün sancakları ile Osmanlılarda kalıyor
smilev.gif
Erdel de dahil olmak üzere Macaristan�ın diğer yerleri
smilev.gif
Avusturya�ya terk ediliyordu. Hırvatistan taraflarında her iki devlet ellerindeki yerleri muhafaza ediyorlardı. Bu tarafta Sava Nehri hudut kabul edildi. Tire ve Moroş nehirleri
smilev.gif
balık avı vesâire ihtiyaçlar ve nehir gemileriyle yapılacak nakliyat için her iki tarafça serbest bırakıldı. Bu antlaşma ile Erdel (Transilvanya)
smilev.gif
Osmanlı nüfuzundan çıkarak Avusturya�nın bir eyaleti oldu.

Lehistan�la imzâlanan on bir maddelik antlaşmaya göre; Osmanlı Devleti
smilev.gif
Bucaş Muahedesi ile Lehlilerden aldığı Podolya eyaleti ve Kamaniçe ile Ukrayna�yı geri veriyordu. Bundan başka
smilev.gif
Osmanlı hükümeti
smilev.gif
Kırım Hanlığı'nın Lehistan�a taarruzunu önlemeği taahhüt ettiği gibi
smilev.gif
aynı zamanda Lehlilerin
smilev.gif
Kırım hanlarına her sene vermekte oldukları vergi de kaldırılıyordu.

Venedik Cumhuriyeti ile de on altı maddelik bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşmaya göre: Kuzey Mora�da yarımadanın kapısı olan Korent şehri müstesna olmak üzere Mora Yarımadasıyla Ayamavra Adası ve yanındaki Küçük Ada
smilev.gif
Dalmaçya�da Knin
smilev.gif
Sin
smilev.gif
Gabelas Zadvarya
smilev.gif
Vorgaraç
smilev.gif
Velika
smilev.gif
Çeklot kaleleriyle
smilev.gif
daha güneyde Nove ve Rısen (Resne) kaleleri gibi
smilev.gif
muharebe esnasında Venedikliler tarafından alınmış olan yerler
smilev.gif
ayrıca onlarda kalıyordu. Venedikliler de İnebahtı Körfezinin kuzeyinde elde ettikleri bütün şehir ve kasabaları geri veriyorlardı. İnebahtı liman ve kalesi de bu suretle Osmanlılara iâde ediliyordu.

Azak Kalesini alarak Karadeniz�e çıkmak isteyen Rus Çarı Deli Petro�nun bu emeline
smilev.gif
Kerç Boğazının Osmanlılar elinde olması ve bu sırada Osmanlılarla Avusturyalılar arasında sulhun yapılması mani olmuştu. Bu sebeple Çar
smilev.gif
Karlofça�ya murahhas (temsilci) göndermiş
smilev.gif
ancak murahhas sulha yanaşmayarak
smilev.gif
üç sene üzerine bir mütareke yapıp memleketine dönmüştü. Ancak
smilev.gif
Çar yalnız başına niyetini gerçekleştiremeyeceğini anladığından
smilev.gif
ertesi yıl İstanbul�a bir murahhas gönderdi. Reisülküttab Râmi Mehmed Efendi ile Rus Murahhası Ukrayçov arasında yapılan görüşmelerden sonra (on dört maddelik) antlaşma imzâlandı.

14 temmuz 1700�de Rusya ile imzâlanan yine yirmi beş yıl süreli İstanbul Muahedesine göre; Azak Kalesi ve etrafında ona tabi kale ve hisarlar ile
smilev.gif
Koban taraflarından önemli bir bölge Ruslara bırakıldı. Özi Suyu üzerindeki Doğan (Togay)
smilev.gif
Gâzi Kerman
smilev.gif
Şahin Kerman
smilev.gif
Nusret Kerman hisarları yıkılmak üzere
smilev.gif
o havali Osmanlılara iâde olundu. Ayrıca Rusların daimî suretle İstanbul�da kapı kethüdası ismiyle küçük elçi bulundurmaları ve bunun diğer devletlerin daimî elçileriyle aynı hakka sahip olması kabul edildi.

Karlofça Antlaşması
smilev.gif
Osmanlılar aleyhine yapılmış en ağır antlaşmadır. Bu antlaşmayla
smilev.gif
Osmanlı Devletinin Orta Avrupa�ya doğru gelişme hareketi kesinlikle durdurulmuş ve Osmanlı Devleti
smilev.gif
savunma durumuna düşürülmüştür.

1683 Viyana Bozgunu ile başlayan on altı yıllık harp neticesinde
smilev.gif
devletin asırlardan beri elde ettiği yerler elden çıkmış
smilev.gif
Macaristan
smilev.gif
Erdel
smilev.gif
Podolya
smilev.gif
Ukrayna
smilev.gif
Mora gibi geniş bölgeler
smilev.gif
Bosna ve havalisinden mühim yerler düşman eline geçmiştir.

Karlofça Muahedesiyle neticelenen ve dört cephede ve bilhassa Avusturya ve Venedik cephelerinde en kıymetli toprakların terkini gerektiren bu savaşlar
smilev.gif
Osmanlı ordusunun bundan böyle yeniden tertip edilerek yeni usullere göre harp etmesini icap ettiriyordu. Karlofça Muahedesi
smilev.gif
Osmanlıların askerî kudretinin mühim surette zaafa uğradığını meydana çıkarmış ve asırlarca süren
smilev.gif
düşman üzerindeki Türk kudret ve satvetini silmiştir.

Osmanlı Devleti
smilev.gif
bu antlaşmanın şartlarını bozmak için çok gayret gösterdi. 1711�de Rusya�yı
smilev.gif
1715�te Venedik�i yenerek
smilev.gif
Karlofça Antlaşması ile bu devletlere verdiği toprakları geri aldı. Yalnız
smilev.gif
bütün çabalarına rağmen Avusturya�ya verdiklerini geri alamadı. Büyüyen Rus tehlikesine karşı Lehistan�ı destekleme siyaseti güttüğünden
smilev.gif
Karlofça ile Lehistan�a bıraktığı yerleri geri almaya teşebbüs etmedi.
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Kasr-ı Şirin (Kasrışirin) Antlaşması

Türkiye-İran hududunu tespit eden Osmanlı-Safevî Antlaşması. Osmanlı Sultanı Dördüncü Murad Hanın 24 Aralık 1638�de Safevîler�den Bağdat�ı geri almasıyla İran sulh istedi. Osmanlı Devleti'ni Veziriâzam ve Serdâr-ı Ekrem Kemankeş Kara Mustafa Paşa Safevîleri de Sarı Han başkanlığındaki İran heyeti temsil ediyordu. 14 Mayıs'ta başlayan müzakereler neticesinde 17 Mayıs 1639�da antlaşmaya varıldı. Osmanlı Sultanı ve İran Şahı tarafından tasdik edilen Kasr-ı Şirin Antlaşmasına göre:

1) Bağdat Basra Kerkük ve Doğu Anadolu Osmanlı Devletinde kalacaktı.

2) Revan Safevî Devletinin olacaktı.

3) Kotor Mokur ve Kars taraflarındaki kaleler iki tarafça da yıkılacaktı.

4) Safevîler İran�da Eshâb-ı kirama İslâm âlimlerine ve eserlerine sövülmesini yasaklayacaklardı.

Kasr-ı Şirin Antlaşmasının maddeleri hemen hemen bugünkü Türkiye ile İran devletlerinin hududunu tespit mahiyetinde olduğundan önemlidir. Kerkük Basra Bağdat ve Revan dışındaki Türkiye-İran hududu bu antlaşmaya göre bugüne kadar aynen kalmıştır. Kasr-ı Şirin Antlaşması tasdik edildikten sonra iki taraf da hediyeleşip karşılıklı heyetler gelip gitmiştir.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Küçük Kaynarca Antlaşması

Osmanlı Devleti ile Rusya arasında
smilev.gif
1768-1774 yılları arasında vuku bulan harbe son veren ve Osmanlı Devletinde önemli toprak kayıplarına yol açan antlaşma. Güney Dobruca�daki Küçük Kaynarca kasabasında imzalandığından bu adı almıştır.

Osmanlı ordusunun
smilev.gif
1773�te Ruslara karşı kazandığı Ruscuk
smilev.gif
Silistre ve Varna zaferlerinin intikamını isteyen Çariçe İkinci Katerina
smilev.gif
Tuna ordusunu takviye etmişti. Başkumandan Mareşal Romanzoff
smilev.gif
Osmanlı ordusunu
smilev.gif
merkezinde muhasara için Şumnu�ya doğru hareket etti. Bu sırada rahatsız olan Vezîr-i âzam ve Serdâr-ı ekrem Muhsinzâde Mehmed Paşa
smilev.gif
düşmanı karşılamak üzere Yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında bir kuvvet sevk ettiyse de
smilev.gif
bu kuvvetler Kozluca�da mağlup oldu. Romanzoff�un
smilev.gif
bu başarıdan sonra Şumnu önlerine gelip Varna yolunu kesmek suretiyle
smilev.gif
Osmanlı ordusunu iâşe ve mühimmattan mahrum etmesi
smilev.gif
askerin dağılmasına yol açtı ve orduda on iki bin kişi kaldı. Yanındaki az sayıdaki kuvvetle mukavemet etmenin bir fayda sağlamayacağını anlayan Serdâr-ı ekrem
smilev.gif
mütareke istemek zorunda kaldı. Sadrazam kethüdâsı Resmi Ahmed Efendi
smilev.gif
nişancı rütbesi ile birinci
smilev.gif
Reîsül-küttab İbrâhim Münib Efendi de ikinci murahhas tayin olunarak
smilev.gif
12 Temmuz 1774�te Şumnu�dan hareketle Balya Boğazına yakın Küçük Kaynarca kasabasına geldiler. Ruslar tarafının murahhası
smilev.gif
General Repnin idi. Mareşal Romanzoff
smilev.gif
mütareke kabul etmeyerek birinci sulh müzâkeresinde esasları iki tarafça kabul edilmiş olan esaslara göre derhal sulh akdini istediğinden
smilev.gif
mecburen teklif kabul olunup
smilev.gif
iki günde ve iki celsede antlaşma imzalandı.

Rus başkumandanı
smilev.gif
sulh görüşmesi yapabilmek için başlangıçta Kılburun
smilev.gif
Kerç ve Yenikalenin Ruslara terkini şart koydu. Osmanlı murahhasları
smilev.gif
bütün fırsatların elden çıkması ve kendilerine zaman verilmemesi üzerine
smilev.gif
Rus isteklerini çaresiz kabul ettiler. 17 Temmuz 1774 tarihinde imzalanan ve henüz tahta yeni çıkan Birinci

Abdülhamid Han tarafından tasdik edilen
smilev.gif
yirmi sekiz maddelik bu antlaşmaya göre:
1. Kırım Hanlığı'yla Kuban ve Bucak Tatarları siyâsî bakımdan müstakil olup
smilev.gif
ancak dînî işlerinde Hilâfet makamına tâbi olacaklardır.

2. Kılburun
smilev.gif
Kerç
smilev.gif
Yenikale ve Azak Kalesiyle Dinyeper (Özi) ve Buğ (Aksu) nehirleri arasındaki arazi
smilev.gif
Rusya�ya terk edilmiş ve Aksu hudut kabul edilmiştir.

3. Ruslar tarafından işgal edilen Besarabya
smilev.gif
Eflak
smilev.gif
Boğdan ve Gürcistan ülkeleriyle Akdeniz adaları Osmanlılara iade olunacaktır.

4. Rus ordusu
smilev.gif
Bulgaristan�da Tuna�nın sağ sahilinden
smilev.gif
bir ay içinde sol sahiline çekilecektir.

5. Bâbıâlî
smilev.gif
İmparatorlukta Hıristiyan diniyle kiliselerini
smilev.gif
daimî surette himaye edecektir.

6. Rus sefirlerinin
smilev.gif
Eflâk ve Boğdan vaziyetleri hakkındaki müracaatları dikkate alınacaktır. (Bu madde mucibince memleketin işlerinde Rus müdahalesine devamlı açık kapı bırakılmış oluyordu.)

7. Rus ticaret gemileri
smilev.gif
Karadeniz�le Akdeniz�de hareket serbestisine sahip olacak ve istedikleri zaman boğazlardan geçebilecekler ve Osmanlı limanlarında kalabileceklerdi. Ayrıca Ruslar
smilev.gif
Osmanlı şehir ve kasabalarında münasip görecekleri yerlerde konsolosluklar ihdas edebileceklerdi.

8. İngilizlerle Fransızlara verilen kapitülasyonlar
smilev.gif
Rusya�ya da aynen tanınacaktır.

9. Osmanlı Devleti
smilev.gif
savaş tazminatı olarak
smilev.gif
üç senede ve üç taksitte
smilev.gif
Rusya�ya on beş bin kese akça verecektir.

Osmanlı Devleti
smilev.gif
arazi itibariyle fazla kayba uğramamakla beraber
smilev.gif
Rusların Eflak ve Boğdan�a karışmaları
smilev.gif
istedikleri yerlerde konsolosluk açabilmeleri ve Ortodoksların hâmisi sıfatını takınmaları gibi maddeler sebebiyle
smilev.gif
zayıf anlarında
smilev.gif
devamlı olarak bu devletin saldırılarına mâruz kalmıştır.
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Londra Konferansları ve Antlaşmaları

Osmanlı Devletinin son yüz senelik döneminde Londra�da değişik tarihlerde yapılan konferans ve antlaşmalar. Osmanlı Devleti
smilev.gif
bunlardan bir kısmına katılmadığı halde
smilev.gif
dolaylı olarak kendisini ilgilendirmiştir. İngiltere
smilev.gif
uzun vadeli siyasî faaliyetleri neticesinde
smilev.gif
dünyanın çeşitli bölgelerinde pek çok sömürgeler kurmuştur. Böylece 19. asrın başlarından itibaren dünya siyasetinde önemli derecede söz sahibi olmaya başladı. Bu bakımdan
smilev.gif
19 ile 20. yüzyıllarda yapılan birçok konferans ve antlaşmalar Londra�da yapıldı.

Londra Antlaşması (6 Temmuz 1827): Mora�daki Yunan ayaklanmasını desteklemek
smilev.gif
Yunanistan�da bağımsız bir idare kurulmasını sağlamak gayesiyle İngiltere
smilev.gif
Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma. 1827�de batılı devletlerin tahriki ile
smilev.gif
Yunanlılar
smilev.gif
Mora�da büyük bir isyan başlattılar. Osmanlı Devleti
smilev.gif
isyanı bastırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan yardım istedi. Yardım gerçekleşip isyan tamamen bastırılmak üzere idi. Bu durum
smilev.gif
Mehmed Ali Paşanın Akdeniz�de güçlenmesi ile neticelenecekti. İngiltere
smilev.gif
kendi aleyhine böyle bir durumun gelişmesini engellemek için derhal harekete geçti. �Mısır kuvvetleri zulmediyor
smilev.gif
buna son vereceğiz� diyerek
smilev.gif
Petersburg�da Çar hükümeti ile 1826�da bir görüşme yaptı. Bu görüşme sonunda bir protokol imzalandı. Bu protokol
smilev.gif
Yunanistan�ın Osmanlı�dan koparılması ve bağımsız bir Yunan Devleti kurulması için ilk adımdı. Aldıkları karara göre
smilev.gif
Yunanistan
smilev.gif
Osmanlı Devletine sadece vergi ile bağlı yeni bir devlet olacaktı. Türkler ise Yunanistan�dan tamamen çıkartılacaktı. İngiltere ve Rusya
smilev.gif
bu protokolü Avusturya
smilev.gif
Fransa ve Prusya�ya bildirdi. Avusturya ve Prusya karşı çıktılar ise de
smilev.gif
Fransa kabul etti. Bundan sonra Londra�da İngiltere
smilev.gif
Rusya ve Fransa arasında görüşmeler başladı. Varılan antlaşma neticesinde (6 Temmuz 1827) Osmanlı Devleti
smilev.gif
Petersburg protokolünü benimseyip
smilev.gif
müstakil bir Yunan Devletinin kurulmasını kabul ederse
smilev.gif
Mora�da isyan çıkaran asiler ile Osmanlı Devleti arasında bir anlaşma yapılacak
smilev.gif
kabul etmediği takdirde
smilev.gif
protokolü imzalayan müttefik devletler
smilev.gif
isyancılara yardım edecekler ve isteklerini kabul ettirmek için Osmanlı Devletine baskı yapacaklardı. Bu isteklerini bir nota ile Osmanlı Devletine bildirdiler. Bu hareket
smilev.gif
Osmanlı Devletinin iç işlerine bir müdahale olduğundan reddedildi ise de
smilev.gif
smilev.gif
Osmanlı-Mısır donanmasının yakıldığı Navarin Baskını (20 Ekim 1827) ile neticelendi. Fransızlar
smilev.gif
Mora�yı işgal ettiler. Bir taraftan da Osmanlı-Rus Harbi çıktı ve Osmanlı Devletinin aleyhine neticelendi.

Londra Antlaşması (3 Şubat 1830): Yeni kurulan Yunan Devletinin sınırlarını tespit etmek üzere İngiltere
smilev.gif
Rusya ve Fransa arasında varılan antlaşma. Osmanlı donanmasının Navarin�de yakılması
smilev.gif
ordularının 1828-29 Rus Savaşında mağlubiyete uğraması ve nihayet Mehmed Ali Paşa İsyanı ile karşı karşıya kalması neticesinde
smilev.gif
Yunanistan�a bağımsızlık yolu açılmış oldu. Yunanistan�ın tam bağımsız bir duruma gelmesi
smilev.gif
bilhassa İngiltere için büyük çıkar sağlayacaktı. Bu sebeple İngiltere
smilev.gif
Avrupa devletlerine
smilev.gif
Yunanistan�ın bağımsızlığı teklifini yaptı. Bunun üzerine
smilev.gif
3 Şubat 1830�da Londra�da toplanan delegeler
smilev.gif
yaptıkları antlaşmalar neticesinde Yunanistan�a tam bağımsızlık tanıdılar. Bu durumu Osmanlı Devletine de bildirdiler. Osmanlı Devleti
smilev.gif
o zamanki şartlarda bunu kabul etmek durumunda kaldı.

Londra Antlaşması (15 Temmuz 1840): Mısır meselesine bir çözüm getirmek üzere İngiltere
smilev.gif
Rusya
smilev.gif
Avusturya ve Prusya devletleri arasında
smilev.gif
Londra�da yapılan antlaşma. Bu antlaşma
smilev.gif
o sırada Osmanlı Devletine baş kaldıran Mısır Valisi Mehmed Ali Paşayı
smilev.gif
barışa zorlamak maksadı ile yapılmıştı ve daha çok bu devletlerin çıkarlarını ilgilendiriyordu. Antlaşmaya göre Mısır
smilev.gif
babadan oğula geçmek üzere
smilev.gif
Güney Suriye ve Akka da kayd-ı hayat şartıyla Mehmed Ali Paşaya bırakılıyor ve işgal ettiği diğer yerlerden çıkması isteniyordu. Şâyet on gün içerisinde antlaşma şartlarını yerine getirmezse
smilev.gif
Mısır zorla elinden alınacaktı. Mehmed Ali Paşa
smilev.gif
Fransa�nın desteğine güvenerek bu teklifi reddetti. Hattâ İstanbul üzerine hücum edeceğini bildirdi. Bunun üzerine Osmanlı ve müttefikleri harekete geçti.

Mehmed Ali Paşa
smilev.gif
savunmada kalmayı tercih etti. Oğlu İbrâhim Paşa
smilev.gif
Suriye sınırı ile Suriye kıyılarını savunmak için ordusunu dağınık tutmak zorunda kaldı. Bu arada Lübnan halkı
smilev.gif
Mehmed Ali Paşaya karşı ayaklandı. 11 Ağustos 1840�ta İzzet Mehmed Paşa komutasındaki Osmanlı
smilev.gif
İngiliz ve Avusturya Harp gemilerinden meydana gelen filo
smilev.gif
Beyrut önlerinde Mısır gemilerini yakıp Beyrut�u topa tuttu. Bir ay sonra Beyrut
smilev.gif
Sayda ve Sur şehirleri
smilev.gif
müttefiklere teslim oldu. Kasım�da da Akka kurtarıldı. Mısır ordusu için önemli bir üs olan Akka alınınca
smilev.gif
Mısır ordusu Suriye�yi tamamen boşaltmak zorunda kaldı. Mehmed Ali Paşa
smilev.gif
Fransa�ya güvenmenin boş olduğunu anladı. Direnmekten vazgeçti. 25 Kasım 1840�ta Amiral Nopier komutasında bir İngiliz donanması
smilev.gif
İskenderiye önlerine geldi. Mehmed Ali Paşaya
smilev.gif
antlaşma teklif etti. Suriye�yi istemekten vazgeçmesi ve Osmanlı donanmasını geri vermesi hâlinde
smilev.gif
babadan evlâda geçmek şartıyla
smilev.gif
Mısır kendisine bırakılacaktı. Bu teklif kabul edilmediği takdirde
smilev.gif
İskenderiye bombardıman edilecekti. Mehmed Ali Paşa
smilev.gif
Suriye�yi zaten kaybetmişti. Ordusunun komutanı
smilev.gif
oğlu İbrahim Paşadan hiç haber alamıyordu. Fransa�nın yardımından da ümidi kesilmişti. Bu sebeplerle İngiliz amiralinin tekliflerini kabul ederek
smilev.gif
antlaşma yaptı.

Osmanlı Devleti
smilev.gif
bu antlaşmadan memnun olmadı. Harbe devam edip Mehmed Ali Paşanın yerine başka bir valinin tayinini istiyordu. İngiltere�nin ısrarı üzerine kabul etti. Neticede
smilev.gif
yedi seneden beri süren Osmanlı-Mısır anlaşmazlığı tamamen halledildi. Mehmed Ali Paşa
smilev.gif
Suriye�yi kaybetti. Fakat
smilev.gif
Mısır�ı da evlâtlarına intikal etmek üzere kazandı (Bkz. Hidivllik).

Londra Konferansı (17 Ocak 1871): Osmanlı Devleti
smilev.gif
Rusya
smilev.gif
İngiltere
smilev.gif
Almanya
smilev.gif
İtalya
smilev.gif
Avusturya
smilev.gif
Fransa arasında imzalanan ve Karadeniz�in tarafsızlığına son veren konferans. Osmanlı Devleti
smilev.gif
bu konferansta
smilev.gif
Londra�daki elçisi Musurus Paşa tarafından temsil edildi. Uzun süren tartışmalardan sonra
smilev.gif
delegeler görüş birliğine vardılar ve 30 Mart 1856�da yapılan Paris Antlaşması'nın sınırlayıcı hükümlerini değiştirdiler. Buna göre Osmanlı Devleti
smilev.gif
Çanakkale ve İstanbul boğazlarını barış zamanında dost ve müttefik devletlerin harp gemilerine açmak hususunda serbest bırakıldı.

Karadeniz
smilev.gif
eskiden olduğu gibi
smilev.gif
bütün devletlerin ticaret gemilerine açık hâle getirildi.

İlave edilen bir madde ile
smilev.gif
Londra Konferansına katılan devletler
smilev.gif
30 Mart 1856 senesinde yapılan Paris Antlaşmasının bu yeni antlaşma ile kaldırılmamış olan hükümlerini ve ilave edilen maddelerini tasdik ve teyid ettiler.

Bu antlaşma neticesinde
smilev.gif
Rusya
smilev.gif
1856�daki Paris Antlaşması ile Karadeniz�deki hükümranlık haklarını sınırlayan hükümlerden kurtuldu. Rusya
smilev.gif
bu başarısını
smilev.gif
Kırım Harbi'nin bir intikamı gibi değerlendirdi. Çünkü Kırım Harbinin neticesinde kabul etmek zorunda kaldığı şartları
smilev.gif
diplomatik ve politik yollarla kaldırmış oldu. Osmanlı Devleti ise
smilev.gif
Rusya�nın antlaşmadaki isteklerini
smilev.gif
Boğazlar için de yapacağı endişesinden kurtulduğu için memnundu. Çünkü 1856 Paris Antlaşmasına göre Osmanlı Devleti
smilev.gif
Boğazları
smilev.gif
dost ve müttefik devletlerin harp gemilerine barış zamanında açabilecekti. Bu husus
smilev.gif
Rusya�nın müdahalesi dışında kaldı.

Londra Konferansı ve Antlaşması (1912-1913): Balkanlarda ortaya çıkan bunalımı halletmek ve mevcut barışı korumak için
smilev.gif
17 Aralık 1912�de Londra�da
smilev.gif
devletler arası
smilev.gif
büyükelçiler konferansı yapıldı. Bu konferansta iki mesele üzerinde duruldu. Biri Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasındaki sınırı ve barış esaslarını tespit etmek
smilev.gif
ikincisi ise Osmanlı Devletinden alınan toprakların Balkan devletleri arasında paylaşılmasından doğan ve bu sebeple büyük devletleri karşı karşıya getiren anlaşmazlığı halletmekti.

Konferansta yapılan görüşmeler sırasında Yunanistan
smilev.gif
Ege adalarından; Karadağ İşkodra�dan; Bulgaristan da Edirne�den çekilmek istemiyordu. Osmanlı Devleti ise
smilev.gif
Edirne�yi bırakmamakta kararlı idi. Rusya ile Avusturya arasındaki gerginlik de giderilemiyordu. Ayrıca Rusya
smilev.gif
Kafkasya�ya asker yığmaya ve Anadolu�yu tehdit etmeye başladı. Almanya
smilev.gif
buna mâni oldu. Bu hâdiseler sebebiyle konferans uzun sürdü ve neticesiz kaldı. Bunun üzerine Balkan Savaşı'nın yeniden başlamaması için
smilev.gif
büyük devletler
smilev.gif
17 Ocak 1913�te Osmanlı Devletine ortak bir nota verdi. Bu notada
smilev.gif
Edirne�nin Balkan devletlerine terkini ve Ege adaları hakkında verilecek kararın kendilerine bırakılmasını istediler. Aksi takdirde çıkacak savaşta
smilev.gif
Osmanlı Devletinin güç duruma düşeceğini bildirdiler. Büyük devletler
smilev.gif
böylece
smilev.gif
Balkan Savaşı başlamadan hemen önce
smilev.gif
bu savaş sonrasında Edirne ve Ege adaları bölgesinde durumun değişmeyeceği garantisini bir tarafa bırakarak
smilev.gif
Balkan devletlerini desteklediklerini ve sınır değişikliğini kabul ettiklerini açıklamış oldular.

Bu sırada Osmanlı Devletinde yeni hâdiseler vuku buldu. Yenilgi ve gelişen siyasî hâdiseler
smilev.gif
Kâmil Paşa hükümetini yıpratmıştı. Bu durumdan istifade eden İttihat ve Terakki Fırkası
smilev.gif
23 Ocak 1913�te Bâbıâlî�ye baskın yaparak iktidarı ele geçirdi. Mahmud Şevket Paşa'nın başkanlığı altında yeni bir hükümet kuruldu. Hükümet
smilev.gif
büyük devletlerin verdiği notayı reddetti. Bunun üzerine 3 Şubat 1913�te
smilev.gif
Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasında savaş başladı. Fakat İttihat ve Teraki hükümeti
smilev.gif
bu savaşta başarı sağlayamadığı gibi
smilev.gif
düşmana karşı kendi savunmasını yapan İşkodra
smilev.gif
Karadağlıların eline geçti. Yanya
smilev.gif
Yunanistan; Edirne de Bulgaristan tarafından işgal edildi.

Osmanlı Devleti
smilev.gif
bu durum karşısında
smilev.gif
büyük devletlerle yeniden barış görüşmelerine başlanmasını istedi. Bu istek üzerine
smilev.gif
30 Mayıs 1913�de Londra Barış Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşma neticesinde Osmanlı Devleti
smilev.gif
Midye-Enez hattının batısında kalan bütün topraklarını Balkan devletlerine bırakmak durumunda kaldı. Bu topraklar
smilev.gif
Balkan devletleri arasında paylaşıldı. Ege adaları hakkındaki karar
smilev.gif
büyük devletlere bırakıldı. Bulgaristan ise
smilev.gif
Ege adalarına açılmakla büyük devlet hâline geliyordu. Yunanistan da
smilev.gif
Selânik şehrini alarak sınırlarını genişletti. Ege Denizine yerleşmek için
smilev.gif
önemli derecede imkânlar kazandı. Diğer taraftan Sırbistan da genişlemeye başladı.

30 Mayıs 1913�te yapılan Londra Antlaşmasının bütün bu neticeleri
smilev.gif
Balkan devletlerini memnun etmedi. Bölgede yeni hâdiselere sebep oldu. (Bkz. Balkan Savaşları)
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Lozan Antlaşması

Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin
smilev.gif
milletlerarası planda resmen tanındığı antlaşma.
24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde
smilev.gif
Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere
smilev.gif
Fransa
smilev.gif
İtalya
smilev.gif
Japonya
smilev.gif
Yunanistan
smilev.gif
Romanya
smilev.gif
Bulgaristan
smilev.gif
Portekiz
smilev.gif
Belçika
smilev.gif
Rusya
smilev.gif
Yugoslavya temsilcileri tarafından
smilev.gif
Lozan Üniversitesi salonunda imzalandı.

Osmanlı Devleti'ni yıkıp
smilev.gif
topraklarının paylaşılması için çıkartılan Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) sonunda başlatılan Türk İstiklâl Harbinden sonra
smilev.gif
işgalci devletler ile 11 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi (ateşkesi) imzalanmıştı. İşgalci devletler ile kesin bir antlaşma yapılması için
smilev.gif
Türkiye
smilev.gif
4 Ekim 1922 tarihindeki notasıyla
smilev.gif
görüşmelerin İzmir’de başlatılmasını istedi. İşgalci devletler
smilev.gif
İzmir’de Yunan mezalim ve tahribatını görmezlikten gelmek için
smilev.gif
İsviçre’nin Lausanne şehrini tercih etti. Konferansın 13 Kasım 1922’de başlayacağını ilan edip
smilev.gif
Türkiye’de iki hükümet olduğu telakkisiyle
smilev.gif
görüşmelere katılması için Ankara’daki Türkiye Büyük Millet Meclisi ve İstanbul’daki Osmanlı Sultanı Altıncı Mehmed Hana (Sultan Vahideddin Han) müracaat ettiler. TBMM
smilev.gif
bu duruma son vermek için
smilev.gif
1 Kasım 1922 günü çıkarılan iki maddelik bir kanunla
smilev.gif
Saltanat ve Osmanlı Hükümetinin
smilev.gif
16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilâf devletlerince resmen işgalinden itibaren kaldırıldığını kabul ve ilan etti. 600 yıldan fazla hükümran olan Osmanlı Hânedânına son verilerek
smilev.gif
Lozan Konferansına TBMM hükümeti
smilev.gif
tek başına katıldı.

13 Kasım 1922’de başlayacağı ilan edilen konferans
smilev.gif
20 Kasım'da başlatıldı. Lozan Konferansında TBMM’ni
smilev.gif
Hâriciye Vekili (Dışişleri Bakanı) ve Edirne Mebusu İsmet Paşa (İnönü) başmurahhaslığında
smilev.gif
Sıhhiye Vekili (Sağlık Bakanı) ve Sinop Mebusu Dr. Rıza Nur
smilev.gif
Trabzon Mebusu Hasan Bey (Saka) murahhaslar
smilev.gif
yirmi dört müşavir
smilev.gif
sekiz kâtip
smilev.gif
bir mütercim
smilev.gif
gazeteciler ve askerlerden meydana gelen heyetle temsil etti. İngiltere heyetini İstanbul fevkalâde komiseri Sir Horas Rumbolt ve Musul Petrol İşletmesi Şirketinin idare heyeti başkanı Lord Curzon; Fransa adına Şark Fevkalade Komiseri General Pelle; İtalya’yı İstanbul Fevkalade Komiseri Marki Camille Garoni ve Sezar Montanya; Japonya’yı Roma Büyükelçisi Baron Hayaşi
smilev.gif
Baron Uçiyai; Yunanistan’ı Elefteryos K. Venizelos ve Demeter Kaklamanos; Romanya’yı Konstantin Dimondy
smilev.gif
Konstantin Konseska; Sırp-Hırvat-Sloven Krallığını Dr. Milotin Yuvanoviç; Bulgaristan’ı Bogdan Morfot
smilev.gif
Dimitri Stanciof
smilev.gif
M.Stambulhu
smilev.gif
M.Kinstantoderof; Rusya adına M.Çiçerin
smilev.gif
M.Rekefski ve M. Medivani; Portekiz’i M. M. Pereyre; Belçika’yı M. Beletzer ve Amerikan müşahitlerinden M. Caylnd
smilev.gif
M. Gru ve Amiral Bristol temsil edip
smilev.gif
katıldılar. Konferansa
smilev.gif
ev sahibi olarak
smilev.gif
İsviçre Cumhurbaşkanı Hab
smilev.gif
başkanlık yaptı. 21 Kasım 1922’de
smilev.gif
konferansta görüşülecek meseleler için komisyonlar kuruldu. Askerî ve Arazi Komisyonu Başkanlığına Lord Curzon; Azınlıklar ve Yabancılar Komisyonu Başkanlığına Marki Garroni; Malî ve İktisadî Komisyon Başkanlığına Fransa temsilcisi M. Barriere seçildiler.

TBMM’nin Lozan Konferansındaki programı
smilev.gif
28 Ocak 1920 günü
smilev.gif
son Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin kabul ettiği Misak-ı Millî (Millî And) hükümleriydi. Bu hükümler şunları ihtiva ediyordu: 1) Musul
smilev.gif
Kerkük ve Süleymaniye ile
smilev.gif
2) Batı Trakya’nın Anavatan’a katılması; 3) Kapitülasyonların kaldırılması; 4) Azınlıklara üstün haklar verilmemesi; 5) Boğazlar ile İstanbul’un emniyetinin sağlanıp
smilev.gif
bütünüyle hakimiyetimizde kalması.

Görüşmeler
smilev.gif
ilk hafta dostça geçti. İkinci hafta
smilev.gif
devlet borçları
smilev.gif
kapitülasyon
smilev.gif
Musul vilayeti ve İstanbul’un boşaltılması meselelerinde
smilev.gif
anlaşmazlık çıktı. TBMM heyetine
smilev.gif
İngiltere Murahhası Lord Curzon ve Yunanistan Murahhası Elefteriyos Venizelos
smilev.gif
çok zorluk çıkardılar. 4 Şubat 1923 tarihinde görüşmeler kesilerek
smilev.gif
heyetler geri döndüler.

20 Kasım 1922 - 4 Şubat 1923 tarihleri arasında devam eden Birinci Lozan Konferansında
smilev.gif
30 Ocak 1923’te Türkiye ile Yunanistan arasında “Esirlerin Değiştirilmesi” hakkında mukavele imzalandı.

Birinci Lozan Konferansında; 1) Edirne’nin İstasyon Mahallesi Karaağaç
smilev.gif
Yunanlılara bırakıldı. 2) Karadeniz’den Akdeniz’e kadar Türkiye ile Bulgaristan ve Yunan hudutları
smilev.gif
askersiz hâle konuldu. 3) Türkiye-Irak hududunun tespiti
smilev.gif
Milletler Cemiyeti kararına bırakıldı. 4) Türkiye’ye verilen İmroz (Gökçeada) ve Bozcaada ile
smilev.gif
Yunanistan’da kalan Limni
smilev.gif
Midilli
smilev.gif
Nikarkarya
smilev.gif
Sakız
smilev.gif
Sisam adalarının askersizleşmesi kararı verildi. 5) Rodos ve Oniki Ada’nın İtalya’ya bırakılması kabul edildi. 6) İstanbul ve Çanakkale boğazlarının iki yakasından on beşer kilometre derinliğindeki bölgelerin askersiz olması; Trakya’daki 8000 kişilik Türk jandarma sayısının 5000’e indirilmesi kararlaştırıldı. 7) İstanbul’da 12.000 asker bulunduracak olan Türkiye’nin; Boğazlar Komisyonuna başkanlık etmesi ve boğazlardan geçişin serbest bırakılması kararlaştırıldı. 8) Kapitülasyonların kaldırılmasına karar verildi. 9) Azınlıklara verilen hakları
smilev.gif
Türkiye’nin
smilev.gif
Milletler Cemiyeti kefaletinde tanıması kararlaştırıldı. 10) Borçlar meselesinde Türkiye’nin
smilev.gif
hissesine düşen onbeş milyon altın lirayı
smilev.gif
otuz yedi yıl içinde ödemesine karar verildi. 11) Yunanistan’dan hiçbir harp tazminatı istenmemesi
smilev.gif
karara bağlandı.

4 Şubat 1923’te kesilen görüşmeler
smilev.gif
İngiltere ve Fransa’daki asker ailelerinin tesiriyle meydana gelen umumî efkârın (kamuoyunun) arzusu üzerine
smilev.gif
TBMM murahhasları Lozan’a davet edilerek
smilev.gif
yeniden başlatıldı. 23 Nisan 1923’te başlayan ve 23 Temmuz’a kadar üç ay süren İkinci Lozan Konferansında; TBMM murahhasları aynı kalmasına rağmen müşavir heyetinde değişmeler oldu. İngiltere ve İtalya başmurahhasları değişip
smilev.gif
ABD de
smilev.gif
bir murahhas gönderdi.


 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

İkinci Lozan Konferansı;
1) Arazî ve siyasî
smilev.gif

2) Malî ve yabancıların oturma hakları
smilev.gif

3) İktisadî işlere ait olmak üzere
smilev.gif
üç komisyon biçiminde çalışarak
smilev.gif
maddelerin görüşülmesini sıraya koydu. Uzun müzakereler ve arada yine görüşmelerin kesilmesine yol açan
smilev.gif
çetin münakaşalar oldu. İngiltere’nin ısrarıyla
smilev.gif
yine bir “Ermenistan kurulması” hususu öne sürülerek; Doğu Anadolu’da veya Suriye hududunda (Adana ile Maraş ve Gaziantep’te) dünyanın çeşitli yerlerine dağılıp yurtsuz kalan Ermeniler için “Yurt” verilmesinde
smilev.gif
Fransızlar da talepte bulundu. Türk karasularına yakın ufak ve kayalık Meis Adasının Türkiye’ye ait olduğu ısrar edilmişse de
smilev.gif
İtalyanlar
smilev.gif
burayı işgallerinde tutmakta diretmişlerdir. Bir de Tuna Irmağı yatağındaki
smilev.gif
5000 Türk-İslâm nüfuslu Adakale
smilev.gif
Romanya’nın ısrarı üzerine onlara bırakıldı. TBMM'nin
smilev.gif
ısrar edip
smilev.gif
murahhaslara talimat verdiği Yunanistan’dan tamirat adı ile harp tazminatı alınması isteği de
smilev.gif
şiddetle reddedilerek
smilev.gif
“Yoksul Yunanlılar”ın bunu veremeyeceğine karar alınmış
smilev.gif
ancak Karaağaç İstasyonu Türkiye’ye geri verilmiştir.

Lozan Antlaşması
smilev.gif
Lozan Üniversitesi salonunda
smilev.gif
24 Temmuz 1923’te imzalandı. Türkiye
smilev.gif
İngiltere
smilev.gif
Fransa
smilev.gif
İtalya
smilev.gif
Japonya
smilev.gif
Yunanistan
smilev.gif
Romanya
smilev.gif
Bulgaristan
smilev.gif
Portekiz
smilev.gif
Belçika devletleri ve Boğazlara ait mukavelenâme bölümünü Sovyet Rusya murahhası
smilev.gif
İstanbul’da imza etmiş
smilev.gif
bütün müzakerelere katıldığı hâlde Yugoslavya heyeti
smilev.gif
borçlar meselesinde
smilev.gif
ülkelerine düşen hisseye itiraz ettiğinden anlaşmayı imzalamamıştır. Lozan Antlaşmasının TBMM’de görüşülüp
smilev.gif
kabul edilmesi için partisiz Birinci dönem Mebuslar Meclisi yerine
smilev.gif
ikinci dönemde Halk Fırkasının adayları seçilerek
smilev.gif
11 Ağustos'ta tek parti mensubu mebuslar Ankara’da toplanarak
smilev.gif
21 Ağustos’ta antlaşmanın kabulü için çıkarılacak kanun taslağının görüşmeleri başladı. Lozan Antlaşmasının tasdiki için çıkarılacak kanun görüşülürken
smilev.gif
mevcut 227 mebustan 213’ü kabul ve 14 mebus red oyu vermiştir. İtirazlarına sebep de
smilev.gif
Mersin mebusu
smilev.gif
Türklerin Yüreğir boyu hânedânına mensup Niyazi Ramazanoğlu’nun
smilev.gif
İskenderun ile Antakya’yı
smilev.gif
Halep ile Rakka’nın dışarıda bırakılarak
smilev.gif
yüz binlerce Türkmen’in Fransa boyunduruğunda bulundurulmasını tenkit etmesi idi. Bursa mebuslarından Necati Bey de
smilev.gif
Boğazlar ve Batı Trakya meselelerinden şikâyetle itirazlarda bulundu. Eski Maarif vekillerinden Vasıf Çınar
smilev.gif
Tekirdağ mebusu Faik Öztrak
smilev.gif
Şükrü Kaya
smilev.gif
Yahya Kemal
smilev.gif
Hamdullah Suphi Beyler ve red oyu veren on dört milletvekili; İstanbul’da Rum Patrikhanesi'nin imtiyazlı durumunu
smilev.gif
gayrimüslimlere vatandaşlığın da üstünde olan dokunulmaz haklar tanınmasını
smilev.gif
Yunanistan’dan hiç tazminat alınmayıp
smilev.gif
Türkiye’ye ait Edirne-Karaağaç İstasyon Mahallesiyle yetinilmesini tenkit ediyorlardı. Malatya mebusu İsmet Paşa
smilev.gif
23 Ağustos 1923 günü sabah ve öğleden sonraki iki oturumda
smilev.gif
Lozan Antlaşması görüşmelerinde karşılaşılan büyük güçlükleri ve getirdiği iyilikleri anlatan izahlarda bulundu. 23 Ağustos gecesi
smilev.gif
geç vakitte yapılan oylamada Lozan Antlaşması
smilev.gif
TBMM tarafından ekseriyetle kabul edildi. TBMM
smilev.gif
söz konusu antlaşmayı
smilev.gif
çıkarılan
smilev.gif
340
smilev.gif
341
smilev.gif
342
smilev.gif
343 numaralı kanunlarla tasdik etti. Bu antlaşma
smilev.gif
19 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girdi.

Yeni Türk Devleti temsilcileri
smilev.gif
Lozan’a giderken son Osmanlı Mebuslar Meclisinin aldığı Misak-ı Millî kararlarını kabul ettirmek ve gerçekleştirmekle vazifeliydiler. Ancak
smilev.gif
bunlardan hemen hemen hiç biri Türkiye lehine halledilmediği gibi
smilev.gif
verilen tavizlerden de gereği gibi faydalanılamadı.

Bunlardan önemli olanları:
1. Musul meselesi: İngilizler
smilev.gif
Musul’un arazisinden ziyade petrollerine tâlip bulunuyorlardı. Ancak
smilev.gif
İnönü’nün
smilev.gif
öncelikle toprağa hakim olması gerekirken
smilev.gif
petrollerde ısrar etmesi
smilev.gif
İngiltere’nin reddine ve meselenin hallinin Milletler Cemiyetine bırakılmasına yol açtı. Milletler Cemiyeti ise
smilev.gif
Musul’u Irak’a teslim ederken
smilev.gif
Türkiye’ye Musul petrollerinden
smilev.gif
yirmi beş sene müddetle ve sadece yüzde on gibi cüz'i bir hisse verdi. Ancak Türkiye
smilev.gif
ileriki senelerde bu hisseyi de almaya muvaffak olamadı. Irak ise
smilev.gif
başlangıçta petrollerin gelirini İngiltere’ye bırakmakla birlikte
smilev.gif
kısa bir süre sonra
smilev.gif
bu hakların tamamına el koydu.

2. Batı Trakya ve Ekalliyetler (azınlıklar) Meselesi: Sevr Antlaşması ile
smilev.gif
Türkiye toprakları işgal altına alındığında
smilev.gif
ilk önce istiklal mücadelesini başlatan ve bir hükümet kurmağa muvaffak olan
smilev.gif
Batı Trakya Türklüğü idi. Ancak onların Yunan hakimiyetinden kurtulmak için giriştikleri kanlı mücadele dikkate alınmadan
smilev.gif
Batı Trakya
smilev.gif
Lozan’da feda edildi. Bu arada İstanbul’da yaşayan Rumlarla Batı Trakya’da yaşayan Türkler dışında
smilev.gif
Türkiye’deki bütün Rumlarla Yunanistan’daki bütün Türkler değiştirilecekti. (Bkz. Ahali Mübadelesi) “Ekalliyetlerin himâyesi” bölümünde yer alan bu haklardan
smilev.gif
Yunanistan azami ölçüde istifade ederken
smilev.gif
Türklerin hiç işine yaramadı. Batı Trakya Türklüğü
smilev.gif
unutulmaya ve Yunanlıların insafına terk edildi. Neticede
smilev.gif
aradan geçen 70 yıl içerisinde
smilev.gif
Batı Trakya’da Türkler
smilev.gif
çoğunluktan azınlık durumuna düşürüldüler.

3. Batum Meselesi: Misak-ı Millîye göre
smilev.gif
Batum’un geleceği
smilev.gif
halkın oyuna müracaatla belirlenecekti. Batum
smilev.gif
Birinci Dünya Harbi sonunda imzalanan Brest-Litovsk Antlaşması'yla da Anavatan’a kavuşmuştu. Ancak
smilev.gif
Moskova Antlaşmasıyla cüz'i bir yardım karşılığı Ruslara bırakılan Batum için
smilev.gif
Lozan’da en küçük bir girişimde dahi bulunulmadı.

4. Kıbrıs ve 12 Adalar meselesi: Ayastefanos Antlaşması'nın ağır hükümlerini atlatabilmek maksadıyla
smilev.gif
İkinci Abdülhamid Han
smilev.gif
vaktiyle
smilev.gif
geçici olarak Kıbrıs’ın idaresini İngilizlere bırakmıştı. Birinci Dünya Savaşının başlarında İngiltere
smilev.gif
Kıbrıs’ı tek taraflı olarak ilhak ettiğini bildirdi. Türkiye’nin tanımadığı bu ilhak kararı
smilev.gif
Lozan Konferansına kadar problem olarak kaldı. Lozan Muahedesinin 20 ve 21. maddeleriyle
smilev.gif
Türk murahhasları
smilev.gif
bu ilhakı kabul ve tasdik ettiler.

Yine Ege Denizindeki
smilev.gif
Türkiye’ye yakın 12 adanın İtalyanlara terki de
smilev.gif
aynı şekilde meydana geldi. Daha sonra İkinci Dünya Harbinde Almanların işgaline uğrayan bu adalar
smilev.gif
Türkiye’ye teklif edilecek
smilev.gif
fakat
smilev.gif
o zaman Türkiye’nin başında bulunan İnönü tarafından reddedildikten sonra
smilev.gif
Yunanlıların hakimiyetine verilecektir.

Neticede
smilev.gif
Lozan'ın bir zafer olmadığı ve hezimet olduğu
smilev.gif
her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Mondros Mütarekesi

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'yle İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütareke (30 Ekim 1918).
Eylül 1918’e gelindiğinde
smilev.gif
savaşın Türkiye ve müttefikleri için kaybedildiği kesin olarak anlaşılmıştı. Nitekim Bulgaristan
smilev.gif
29 Eylülde ve Almanya da 4 Ekim'de ABD’ye başvurarak barış istediler. Bu durumda Osmanlı Devletinin de yapacağı başka bir şey kalmamıştı. Güneyde İngiliz kuvvetleri
smilev.gif
Anadolu sınırına dayanmış
smilev.gif
batıda Bulgaristan’ın çekilmesiyle Makedonya cephesi çökmüş ve İstanbul
smilev.gif
doğrudan İtilaf Devletlerinin tehdidi altına girmişti. Bu şartlar altında Türkiye de
smilev.gif
5 Ekimde
smilev.gif
mütareke için ABD Başkanı Wilson’a başvurdu. Türkleri
smilev.gif
tarihlerinin en büyük felâketine götüren Talat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki Hükümeti
smilev.gif
istifâ etti (8 Ekim). 14 Ekimde İzzed Paşa başkanlığında yeni bir hükümetin kurulmasından sonra
smilev.gif
Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletlerini temsil eden İngiliz Amiral Calthorpe arasındaki barış görüşmeleri
smilev.gif
Limni Adasının Mondros Limanında başladı (27 Ekim 1918). Görüşmelerde Türkiye’yi
smilev.gif
Bahriye Nâzırı Rauf (Orbay) Bey başkanlığında Hâriciye Nezâreti Müsteşarı Reşat Hikmet ve Miralay Sadullah Bey temsil etti.

Görüşmelerin başlamasıyla birlikte Calthorpe
smilev.gif
önceden hazırlamış oldukları bir metni
smilev.gif
Osmanlı delegelerine okudu. Calthorpe
smilev.gif
Osmanlı Hükümetinin bu metni imzalamaktan başka çaresinin bulunmadığını
smilev.gif
aksi takdirde İtilaf Devletlerinin askerî harekâtı sürdürerek
smilev.gif
daha ağır barış şartları ileri sürebileceğini söyledi. Türk delegelerinin çabalarına rağmen
smilev.gif
mütareke şartları
smilev.gif
İngilizlerin istediği şekilde gerçekleşti ve 30 Ekim 1918’de imzalandı. Yirmi beş maddelik bu mütareke ile Türkiye
smilev.gif
her bakımdan etkisiz bir hâle getirildi.

Mütarekenin en ağır şartları şunlardı:
1. Karadeniz’e geçişi sağlamak için Boğazlar açılacak ve geçiş güvenliğini sağlamak üzere Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki istihkâmlar
smilev.gif
müttefiklerce işgal edilecektir.

2. Osmanlı sınırındaki bütün mayın tarlaları taranacak ve bunların kaldırılmasına yardım edilecektir.

3. Askerî kuvvetin
smilev.gif
sınırların korunması ve asayişin sağlanması için gerekenden fazlası terhis edilecek ve bunların teçhizatı
smilev.gif
İtilâf Devletlerine teslim edilecektir.

4. Güvenlik görevlisi küçük gemiler dışında
smilev.gif
bütün Osmanlı donanması teslim edilecek ve donanma Osmanlı limanlarından dışarıya çıkmayacaktır.

7. İtilaf Devletleri
smilev.gif
güvenliklerini tehlikeye düşürecek olayların patlak vermesi durumunda
smilev.gif
başka stratejik nokta ve bölgeleri işgal etme hakkına sahip olacaktır.

10. Hükümet haberleşmeleri dışındaki bütün telsiz
smilev.gif
telgraf ve kablo istasyonları da İtilaf Devletlerince denetlenecektir.

16. Suriye
smilev.gif
Irak
smilev.gif
Hicaz
smilev.gif
Yemen
smilev.gif
Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı orduları
smilev.gif
en yakın İtilaf kuvvetlerine teslim edilecektir.

24. Vilayât-ı Sitte’de (altı vilayet: Erzurum
smilev.gif
Van
smilev.gif
Elazığ
smilev.gif
Diyarbekir
smilev.gif
Sivas
smilev.gif
Bitlis) karışıklık çıkarsa
smilev.gif
Müttefikler bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebileceklerdir.

Mondros Mütarekesinin uygulanışı
smilev.gif
şartlarından daha sert bir biçimde cereyan etti. İtilaf Devletleri
smilev.gif
mütarekenin 7. maddesine dayanarak
smilev.gif
keyfi hareketlerle Osmanlı Devletini parçaladılar. Antlaşma şartlarını
smilev.gif
çoğu zaman kendi istekleri doğrultusunda yorumlayarak hareket ettiler. Bu durumda
smilev.gif
Türk milleti
smilev.gif
istiklal ve bağımsızlığını korumak üzere harekete geçti.
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Paris Antlaşması

Kırım Harbi'nden sonra
smilev.gif
30 Mart 1856 tarihinde
smilev.gif
Osmanlı Devleti ile
smilev.gif
Avusturya
smilev.gif
Fransa
smilev.gif
İngiltere
smilev.gif
Prusya
smilev.gif
Rusya ve Sardunya (İtalya) arasında
smilev.gif
Fransa’nın başkenti Paris’te imzalanan sulh antlaşması.
On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında
smilev.gif
dünyada iki büyük İslâm devleti vardı. Birisi Osmanlı Devleti
smilev.gif
ikincisi Hindistan’daki Gürgâniye (Timuroğulları / Babürlüler) Devletiydi. Her iki devletin sultanları
smilev.gif
İslâm dînine bağlıydılar
smilev.gif
hattâ İslamiyet'in bekçisiydiler. İslamiyet'i yeryüzünden kaldırmak ve kendi sömürge siyasetini devam ettirmek isteyen İngiltere
smilev.gif
güçlü İslâm devletlerinin bulunmasını istemiyordu. Bu sebeple İslamiyet'in bekçileri durumunda olan bu iki devleti yıkmak için planlar hazırladı.

Önce Gürgâniye Devletini parçalamaya karar veren İngiltere
smilev.gif
böylece
smilev.gif
Hindistan’daki Müslümanları başsız bırakmayı ve Hindistan’ın hazinelerine
smilev.gif
ticaretine hakim olmayı planladı. Bunu da zaman içinde başardı.

İngiliz idarecileri
smilev.gif
planlarına mâni olacağından korktukları Osmanlı Devletini de devre dışı bırakmaya çalıştılar. Osmanlılarla Rusları savaştırmaya gayret ettiler. Avusturya ve Prusya
smilev.gif
Osmanlı-Rus Savaşının önlenmesini istedilerse de
smilev.gif
İngilizler çeşitli vaadlerle elde ettikleri Mustafa Reşid Paşa'yı
smilev.gif
harbe teşvik ettiler. Yardım edeceklerine
smilev.gif
zafer kazanacağına
smilev.gif
böylece Osmanlıların bir numaralı adamı olacağına inandırdılar. Mustafa Reşid Paşa
smilev.gif
Bâbıâlî’de 163 kişiyi toplayarak Rusya’ya karşı harp açılmasına karar verdirdi. Bu kararı
smilev.gif
bir hileyle
smilev.gif
genç padişah Sultan Abdülmecid Han'a da tasdik ettirdi. Böylece 1853 senesinde
smilev.gif
Rusya’ya karşı harp ilan edildi. İngilizler
smilev.gif
Rus Çarı Birinci Nikola’nın
smilev.gif
Kudüs’te Katoliklere karşı Ortodoksları ayaklandırdığını ileri sürerek
smilev.gif
Rusların
smilev.gif
Akdeniz’e inmesini istemeyen Fransa’yı da harbe soktular. İngiltere ve Sardunya (İtalya) da Osmanlı Devletinin yanında harbe katıldılar.

Kırım Harbi
smilev.gif
Rusya’nın mağlûbiyetiyle sona erdi. 1 Şubat 1856’da
smilev.gif
Viyana protokolü ve yapılacak sulhun ana hatları kabul edildi. Savaş resmen sona erdi. Protokolde belirtilen esaslar çerçevesinde
smilev.gif
25 Şubat 1856’da
smilev.gif
Paris’te
smilev.gif
Barış Konferansı açıldı. Bir ay 4 gün süren ve 30 Mart 1856 târihinde imzalanan Paris Antlaşmasına İngiltere
smilev.gif
Fransa
smilev.gif
Osmanlı Devleti
smilev.gif
Rusya
smilev.gif
Avusturya
smilev.gif
Prusya ve Sardunya devletleri katıldı. Konferansa Fransız delegesi Walewski başkanlık etti. Osmanlı Devletini Sadrâzam Âlî Paşa ile Mustafa Reşid Paşanın oğlu Paris büyükelçisi Mehmed Cemil Bey temsil ettiler.

Osmanlı Devleti
smilev.gif
Kırım Harbinde galip devletler arasında bulunduğu halde
smilev.gif
Paris Antlaşmasıyla siyasî yönden kayba uğradı.


34 madde olarak imzalanan Paris Antlaşması
smilev.gif
şu hususları ihtiva ediyordu:
Antlaşmanın tasdikinden itibaren müttefik devletleriyle Rusya arasındaki sulh
smilev.gif
devamlı kalacak. Taraflar aldıkları yerleri iade edecekler. Osmanlılar ve diğer müttefik devletler
smilev.gif
Rusya’ya Sivastopol
smilev.gif
Balaklava
smilev.gif
Kamış
smilev.gif
Gözleve
smilev.gif
Kerç
smilev.gif
Yenikale
smilev.gif
Kılburnu’nu; Rusya ise Anadolu Cephesinde işgal ettiği Kars’ı ve çevresinde işgal ettiği diğer yerleri Osmanlı Devletine iade edecekler. Taraflar
smilev.gif
harp suçlularına umumî af ilan edecekler
smilev.gif
esirler karşılıklı değiştirilecek. Osmanlı Devleti
smilev.gif
Avrupa hukukundan faydalanacak
smilev.gif
Osmanlı Devletinin istiklâli ve toprak bütünlüğü korunacak. Bâbıâlî’nin
smilev.gif
18 Şubat 1856 tarihinde
smilev.gif
batılı devletlerin teşvik ve baskılarıyla ilan ettiği
smilev.gif
Osmanlı Devleti tebaası olan gayrimüslim vatandaşlara yeni haklar ve imtiyazlar sağlayan Islahat Fermanı
smilev.gif
antlaşmaya taraf olan devletlerce tescil edilecek. Bu devletler
smilev.gif
padişah ve tebaası arasına girmeyecekler
smilev.gif
Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmayacaklar. Boğazlarla ilgili 1841 Londra Antlaşması aynen yürütülecek
smilev.gif
Karadeniz tarafsız duruma getirilecek
smilev.gif
bütün devletlerin ticaret gemilerine açık
smilev.gif
fakat savaş gemilerine devamlı kapalı olacak. Osmanlı Devleti ve Rusya
smilev.gif
Karadeniz’de donanma bulunduramayacağı gibi
smilev.gif
tersaneleri yıkıp
smilev.gif
yenilerini yapamayacaklar. Tuna Nehrinde ulaşım serbest olacak. Rusya tarafından terk edilecek olan Tuna Nehri deltasının bir bölümü
smilev.gif
Boğdan’a verilecek. Tuna’daki gemi işletmeciliği
smilev.gif
Avrupa devletlerinin muhafazasında olacak. Kırım
smilev.gif
Rusya’da kalmak şartıyla Besarabya’nın bir kısmı
smilev.gif
Osmanlı himayesindeki Boğdan beyliğine verilecek
smilev.gif
Rusya
smilev.gif
Tuna Nehri ağzından uzaklaştırılacak; Eflâk ve Boğdan beylikleri
smilev.gif
Osmanlı himayesinde olmakla birlikte sahip oldukları imtiyaz ve haklar genişletilecek
smilev.gif
kanunlarını kendileri yapacaklar
smilev.gif
millî bir ordu bulundurabilecekler. Bu verilen imtiyaz ve haklar
smilev.gif
antlaşmada imzası bulunan devletlerin ortak garantisi altında olacak
smilev.gif
hiçbir devlet bu beyliklerin iç işlerine karışmayacaktı.

Sırbistan Prensliği
smilev.gif
Osmanlı hakimiyetinde kalmak şartıyla tarafların kefaletinde imtiyazlı olacak. Devletlerin onayı alınmadan Osmanlı Devleti
smilev.gif
Sırbistan’a hiçbir şekilde asker sokamayacak
smilev.gif
ancak
smilev.gif
eskiden olduğu gibi birkaç Sırbistan kalesinde Osmanlı askeri bulunabilecek.

Bu antlaşmaya bağlı olarak
smilev.gif
antlaşmaya katılan devletler arasında
smilev.gif
1841’de imzâlanan Londra Antlaşmasını yenileyen Paris Boğazlar Sözleşmesi
smilev.gif
Osmanlı Devletiyle Rusya arasında Karadeniz’le ilgili Paris Antlaşması imzâlandı. Daha sonra da yine Paris Antlaşmasına bağlı olarak
smilev.gif
Osmanlı Devletiyle Rusya arasında 5 Aralık 1857’de Rusya ile sınır antlaşması imzâlandı.

Paris Barış Antlaşmasıyla
smilev.gif
Kırım Harbine son verilmek suretiyle
smilev.gif
Osmanlı Devletinin daha fazla yıpranması önlendiyse de
smilev.gif
Osmanlı hakimiyeti altındaki Eflâk ve Boğdan ile Sırbistan’a muhtariyet verilmek suretiyle
smilev.gif
Osmanlı Devletinin hükümranlık hakları zedelendi ve devletin bölgedeki nüfuzu azaldı. Osmanlı Devleti
smilev.gif
doğrudan toprak kaybına uğramadı
smilev.gif
fakat siyasî ve ekonomik zarara yol açan dış borçlanma sebebiyle
smilev.gif
Avrupa’ya bağımlılığın kapısı açıldı. Antlaşmada
smilev.gif
Avrupa devletlerinin
smilev.gif
Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmamaları belirtilmiş olmasına rağmen
smilev.gif
daha sonraki zamanlarda bu antlaşmaya dayanarak devletin iç işlerine karıştılar.

Karadeniz’in tarafsızlığının sağlanmasıyla ve Eflak-Boğdan ve Sırbistan topraklarındaki idarelerin
smilev.gif
konferansa katılan devletlerin ortak garantisi altına alınmasıyla
smilev.gif
bu bölgedeki Rus nüfuzu da ortadan kaldırıldı. Rusya’nın güneyinde bir tampon bölge meydana getirildi. Bu suretle
smilev.gif
Rusya’nın güneye inme ve Akdeniz’e açılma politikası önlendi. Bu ise
smilev.gif
Rusya’nın Asya’da genişleme politikasına önem vermesine sebep oldu. Osmanlı Devleti
smilev.gif
kongreye
smilev.gif
galip devletler arasında katıldığı halde
smilev.gif
Karadeniz’le ilgili hususlarda
smilev.gif
mağlup devlet olan Rusya ile aynı statüye tâbi tutuldu.

Osmanlı Devletinin
smilev.gif
devletler hukukundan faydalanması ve bununla Avrupa devletler ailesinden sayılması kabul edildi. Ancak
smilev.gif
bu husus
smilev.gif
görünüşten ileri geçemedi. Çünkü Osmanlı Devletinin Avrupa devleti sayılması ve devletler hukukundan faydalanabilmesinin pratikte bir önemi yoktu. Avrupa devletleri
smilev.gif
kendi aralarında bile bu prensiplere pek saygı göstermiyorlardı. Bu sebeple
smilev.gif
bundan sağlanacak garantilerin kâğıt üzerinde kalması kesindi.

Gayrimüslimler lehine yeni hak ve imtiyazlar sağlayan ve Âlî Paşa tarafından ilan edilen Islahat Fermanının
smilev.gif
Paris Barış Antlaşmasında yer alması
smilev.gif
Osmanlı Devleti aleyhine yeni bazı hususları ortaya çıkarttı. Avrupa devletleri
smilev.gif
her ne kadar bu maddeyle Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmamayı garanti ettilerse de
smilev.gif
aslında bu fermanın uygulanmasından doğacak meselelerle Osmanlı Devletinin iç işlerine aynı zamanda ve ortaklaşa müdahale edebilecekleri yeni bir kapıyı açmış oldular. Gayrimüslimlere ve Avrupa devletlerine verilen ticari imtiyazlar hüviyetindeki kapitülasyonların kaldırılmayıp
smilev.gif
sürdürülmesi de bu müdahaleyi kolaylaştırdı.

Bu sebeplerle Paris Antlaşması
smilev.gif
uygulama imkânlarından mahrum şartları ile
smilev.gif
Osmanlı Devletinin geleceği için bir garanti olmaktan uzaktı. Bu ise
smilev.gif
barışın uzun ömürlü olmamasına sebep olacaktı.

Paris Antlaşması
smilev.gif
Kırım Savaşına katılan diğer devletlere doğrudan çıkar sağlayan bir durum meydana getirmedi. Ancak
smilev.gif
dolaylı olarak her devlet
smilev.gif
kendisine göre bazı çıkarlar elde etti.

İngiltere
smilev.gif
Rusya’nın Karadeniz’deki donanma ve tersanelerinin yok edilmesi ve bu denizde donanma bulundurmasını önlemekle
smilev.gif
sömürgeleri ve yakın doğu ticareti için büyük bir tehlikeyi
smilev.gif
bir müddet için de olsa kaldırmış oldu.

Fransa
smilev.gif
Rusya’nın özellikle mukaddes yerler meselesini bahane ederek
smilev.gif
Boğazlar ve Akdeniz’e inerek kendi nüfuz sahasına göz diktiğini gördüğünden savaşa girmişti. Paris Antlaşmasıyla bu tehlike önlendi. Ayrıca Kırım Savaşı ve bu müddet içinde yapılan ittifaklar ile önceden kendisine karşı kurulmuş ittifak grubunu parçaladı. Antlaşmanın Paris’te imzalanması ise
smilev.gif
Fransa’nın Avrupa siyasetindeki nüfuzunun yükselmesini sağladı.

Sardunya (İtalya) da
smilev.gif
Paris Konferansına katılmakla
smilev.gif
İtalyan birliğini kurma düşüncesini
smilev.gif
devletlerarası bir kuruluşta tanıtma ve savunma imkânına kavuştu. Böylece İtalyan birliği meselesini
smilev.gif
Avrupa politikasının konuları arasına sokturma fırsatını elde etti.

Netice olarak
smilev.gif
Kırım Savaşı sonunda imzalanan Paris Antlaşmasıyla
smilev.gif
Avrupa’da yeni bir siyasî denge kurulmuş oldu. Bütün bunlara rağmen
smilev.gif
Paris Antlaşmasının getirdiği barış
smilev.gif
çeşitli sebeplerle uzun ömürlü olmadı. Nitekim antlaşmanın hemen arkasından
smilev.gif
Osmanlı Devleti ve diğer Avrupa devletleri
smilev.gif
yeni iç ve dış meselelerle karşı karşıya geldiler
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Paris Barış Konferansı

Birinci Dünya Savaşından sonra
smilev.gif
Paris’te barış görüşmelerinin yapıldığı konferans. Paris Barış Konferansı
smilev.gif
İtilaf Devletlerinin
smilev.gif
Bulgaristan’la Selânik
smilev.gif
Osmanlı Devletiyle Mondros
smilev.gif
Avusturya-Macaristan’la Villa Giusti ve Almanya’yla Rethondes mütarekelerini imzalamalarından ve çarpışmaların resmen durmasından sonra
smilev.gif
18 Ocak 1918’de toplandı. Ancak
smilev.gif
konferans toplanmadan önce
smilev.gif
12 Ocak 1919’da Fransa
smilev.gif
İngiltere
smilev.gif
ABD ve İtalya hükümet başkanları ile dışişleri bakanları bir araya gelerek bir ön görüşme yaptılar. Bu görüşmede
smilev.gif
Japonya’nın tam yetkili iki temsilcisinin katılımıyla bir yüksek konseyin kurulması ve önemli konularda bu konseyin yetkili kılınması kararlaştırıldı. Konferans başladı. Daha sonra Japon temsilcileri
smilev.gif
görüşülen meselelerin kendi ülkelerini ilgilendirmediğini
smilev.gif
küçük devletler temsilcileri de
smilev.gif
kendilerine söz hakkı tanınmadığını ileri sürerek konferanstan çekildiler. Böylece Yüksek Konsey
smilev.gif
dört batılı devlet başkanından meydana gelen Dörtler Konseyi hâline geldi. Dışişleri bakanları ise
smilev.gif
Beşler Konseyi adıyla toplanarak
smilev.gif
İkinci dereceden konuları ele aldılar.
Milletler Cemiyetinin temel ilkelerini karara bağlayan
smilev.gif
Almanya ile Versailles (Versay)
smilev.gif
Avusturya ile Saint-Germain (Sen Cermen)
smilev.gif
Bulgaristan ile Neuilly antlaşmalarını imzalayan dört büyükler
smilev.gif
22 Nisan 1920’de Osmanlı Devleti'ni de Paris Barış Konferansına çağırdılar.

Eski Sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında
smilev.gif
Dâhiliye Nâzırı Reşit (Rey) Bey
smilev.gif
Maârif Nâzırı Fahrettin (Rum Beyoğlu) Bey ve Nâfia Nâzırı Operatör Cemil (Topuzlu) Paşadan meydana gelen Osmanlı heyetine
smilev.gif
Paris Barış Antlaşmasının ön şartları bildirildi (10 Mayıs 1920). Buna göre:

Trakya ve Ege bölgesi (Kırkağaç
smilev.gif
Akhisar
smilev.gif
İzmir
smilev.gif
Ödemiş
smilev.gif
Tire
smilev.gif
Söke
smilev.gif
Afyonkarahisar
smilev.gif
Kütahya
smilev.gif
Balıkesir) Yunanistan’a; başta Antalya olmak üzere Akdeniz bölgesi İtalya’ya; Kahramanmaraş’ı da içine alan Güneydoğu Anadolu Bölgesi Fransa’ya bırakılacak; Doğu Anadolu’da
smilev.gif
sınırlarını ABD Başkanı Wilson’ın tespit edeceği bir Ermeni Devleti kurulacaktı. Ayrıca
smilev.gif
İstanbul merkez olmak üzere İzmit
smilev.gif
Bursa ve Çanakkale’yi de içine alan Boğazlar bölgesinde
smilev.gif
Türkiye’nin de katılacağı bağımsız bir idare kurulacak ve kendine has bir bayrağı olacak
smilev.gif
bu idarenin maddî işlerini İngiltere
smilev.gif
Fransa ve İtalya’nın üyesi bulunduğu bir komisyon yürütecekti. Türk üyeler ancak danışma niteliğindeki görüşmelerde oy kullanabilecek
smilev.gif
Devletin bütçesini de bu komisyon düzenleyecekti. Yabancı okul ve yüksekokul mezunu gayrimüslimler veya azınlıklar
smilev.gif
Osmanlı ülkesinde her işi serbestçe yapabilecekler
smilev.gif
bu uygulama İtilâf devletlerinin denetiminde bulunacaktı. Osmanlı Devleti
smilev.gif
silahlı kuvvetlerini sayıca azaltacak
smilev.gif
İtilaf devletlerinin izni olmadan tahkimat yapamayacak
smilev.gif
1600 grostonun üzerindeki gemilerinin hepsini
smilev.gif
İtilaf devletlerinin emrine verecekti. Yürürlükte kalacak olan Kapitülasyonlardan
smilev.gif
İtilaf devletleri başta olmak üzere Yunanistan
smilev.gif
Sırbistan
smilev.gif
Romanya
smilev.gif
Portekiz ve Ermenistan da faydalanacaktı.

Bildirilen şartları çok ağır bulan ve hafifletilmesini isteyen Türk heyeti
smilev.gif
bu isteğin kabul edilmemesi üzerine
smilev.gif
şartları reddederek
smilev.gif
11 Temmuz 1920’de İstanbul’a döndü. Paris Barış Konferansında hazırlanan antlaşma şartları imzalanmadıysa da
smilev.gif
daha sonra aynı şartları ihtiva eden Sevr Antlaşması
smilev.gif
Sadrazam Damat Ferit Paşa başkanlığındaki Hâdî Paşa
smilev.gif
Rıza Tevfik (Bölükbaşı) ve Reşit Hâlis Beyden meydana gelen bir heyet tarafından imzalandı. Ancak
smilev.gif
Padişah Vahideddin Han
smilev.gif
bu antlaşmayı onaylamadığı gibi
smilev.gif
Millî Kurtuluş Mücadelesini başlatmak üzere
smilev.gif
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını Anadolu'ya gönderdi. Böylece Sevr Antlaşması
smilev.gif
gerek padişah
smilev.gif
gerekse Anadolu’daki kurtuluş hareketi temsilcileri tarafından kabul edilmediği için
smilev.gif
geçersiz sayıldı. Paris Barış Konferansı da
smilev.gif
yetkilerini yeni kurulan Milletler Cemiyetine devrederek
smilev.gif
24 Aralık 1920’de dağıldı.
 
Cevap: Antlaşmalar ve Konferanslar...!

Pasarofça Antlaşması

1714-1717 Osmanlı-Avusturya-Venedik Harbine son veren antlaşma. Osmanlı sultanlarından Üçüncü Ahmed Han (1703-1730) zamanında
smilev.gif
Mora-Tuna kavşağında Yugoslavya’nın Pasarofça kasabasında yapıldı. Osmanlı Devletini Şıkk-ı sânî Defterdarı (Mâliye Müsteşarı) Silâhtar İbrâhim Efendi başkanlığındaki heyet temsil etti. Pasarofça’da Kont Virmond başkanlığında Avusturya ve Carte Ruzigi başkanlığındaki Venedik heyetlerinden başka
smilev.gif
Felemenk (Hollanda) ile İngiltere temsilcileri de vardı. İki ay kadar süren konferanstan sonra; Avusturya ile yirmi madde ve bir ilâve
smilev.gif
Venediklilerle de 26 madde üzerinden
smilev.gif
21 Temmuz 1718 tarihinde antlaşma imzalandı. Antlaşmaya göre
smilev.gif
Avusturya ile Niş
smilev.gif
Banat Dağları ve Transilvanya Alpleri hudut kesildi. Mülteci Rakoçi
smilev.gif
Ferenç ailesiyle beraber Osmanlı-Avusturya hududunda oturmak ve emniyeti sağlanmak şartıyla iade edilecekti. Venedikliler
smilev.gif
Mora Yarımadasını
smilev.gif
Korintos ile çevresini
smilev.gif
Egin Körfezindeki adaları
smilev.gif
İyonya Adalarını
smilev.gif
Aya Mavri Adasını ve Girit’te üç iskeleyi Osmanlı Devletine verecekti.
Pasarofça Antlaşmasıyla
smilev.gif
Osmanlı Devleti; Avusturya’ya toprak vermesine rağmen
smilev.gif
Venedik’ten aldı. Avusturya’ya verdiği toprakları
smilev.gif
daha sonraki antlaşmalarla geri aldı. Pasarofça Antlaşması sonrasında Osmanlı Devleti
smilev.gif
Avrupa cephesinde uzun bir sulh devresine girdi.
 
Geri
Üst