Çalışan kadına 'annelik' kolaylığı "
türkiye de farklı iş kollarında çalışan kadınlar
Şahsen çalışmıyorum ama ev hanımı olmakta bence başlı başına bir iş🙂Çalışan kadınların işi zor oluyor hele bide çocuk varsa işte o zaman baya bir yoruluyorlardır.Onlardaki stersi ve bunalımı tahmin edemiyorum bile.Zor çok zor rabbim hepsine kolaylık versin🙂
Çalışan kadına 'annelik' kolaylığı "Çocuk da yaparız, kariyer de" diyoruz ama aslında uygulamada birçok engele takılıyoruz ve çoğu zaman ikisi arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyoruz. Peki, devlet bize yardım edecek mi? Bu konuda bizi kim kurtaracak? 1930
"Düşük riski nedeniyle işimi bıraktım. Bir yıl boyunca da bebeğime ben baktım. Ama inanın hiç kolay olmadı. Aslında sadece bebek değil, işsiz olmak, üretmemek, eve hapsolmak...
Bazen çok sıkılıp aklıma çare olarak bir an önce işe geri dönme fikri geliyor, ama bir yandan da 'iyi bir anne olamamaktan' dolayı utanç duyuyordum.
Bir yılın ardından işe geri döndüm. 3 yaşına gelene dek de çalıştığım dönemlerde bebeğimize annem baktı. Ben şanslı olanlardandım. Etrafımdaki arkadaşlarım 16 haftalık annelik izinlerinden hemen sonra işlerine geri dönmüşlerdi. Bazıları bakıcı bulmuş, bazıları çaresiz özel kreşlere vermişti bebeklerini. Kafalarında, 'acaba bakıcı ya da kreş çocuğuma nasıl bakıyor?' sorusuyla... Üstüne üstlük ödenen onca para...
Açılması gereken ücretsiz kreşleri bir yana koyun, iş yerlerinde emzirme odaları bile yoktu. Arkadaşlarım öğle araları kan ter içinde evlerine koşup geliyordu. Akşam olunca da eksik annelik duygusuyla bebekleriyle hasret gideriyor, bir yandan da yemek, ütü, çamaşır gibi türlüsünden ev işlerine yetişmeye çabalıyorlardı..."
Biliyorsunuz değil mi ülkemizde bu şekilde çalışmak zorunda kalan çok sayıda kadın var. Çünkü devletimiz, çocuğun bakım sorununu çözme işini tamamıyla anne babaya bırakmış durumda, hatta sadece anneye bile diyebiliriz. Peki, neden hayat bu kadar yorucu olmak zorunda bizim için? Kim kolaylaştıracak/kolaylaştırmalı bunu?
İSTİHDAMDA EŞİTLİK
KEİG (Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi) ile KİH-YÇ (Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği) ortaklığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü işbirliği ve İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen, 'İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Doğru: İş ve Aile Yaşamını Uzlaştırma Politikaları' konulu konferans, geçtiğimiz günlerde Türkiye dahil 7 ülkenin katılımı ile yapıldı. Kadın istihdamı konusunda epeyce yol almış olan yabancı ülke temsilcileri anlattı.
Çözümün; kadını, çocuğu, ailesini düşünen, önemseyen, onlara yatırım yapan sosyal devlet olmak yolundan geçtiğini bir kez daha hatırladık ve bir türlü olamadığımız için de utandık!
Konferansın açılış konuşmasını KİH-YÇ Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. İpek İlkkaracan yaptı. Ülkemizde erkeğin gelir kazanan, kadının ise bakım hizmetini üstlenen bir model olduğunu belirterek, "Toplumsal cinsiyete dayalı bu iş bölümü kadın- erkek eşitliğini etkiliyor. Sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde kadınların iş yaşamına katılımını engelliyor. Kadın- erkek eşitliğine giden yol ise bu rollerin kırılmasından geçiyor" dedi.
SONDAN BEŞİNCİYİZ!
İlkkaracan şöyle devam etti: "Öncelikle evdeki sorumluluklar dengelenmeli. Türkiye'de ortalama olarak bir kadın, ev ve hane halkı bakımına günde 5 saat 17 dakika ayırırken, erkek ise sadece 51 dakika ayırmakta. Dünya Ekonomik Forumunun 2008 Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre ülkemiz, kadının iş gücüne katılımında 130 ülke arasında 125'inci sırada..."
Kadının işgücüne katılımına büyük önem verdiklerini belirten TÜSİAD Başkan Yardımcısı Ümit Boyner ise, "Doğurganlık hızımızı değil, istihdam hızımızı artırmak zorundayız" diye konuştu.
İŞYERİNDE KREŞ İSTİYORUZ
KESK Yönetim Kurulu Üyesi Songül Morsümbül ise, kamu alanında kadın işçi oranının yüzde 28,8 olduğunu vurgulayarak taleplerini şu şekilde sıraladı:
- 16 hafta olan annelik iznimizin 24 haftaya çıkarılmasını, günde 1,5 saat olan emzirme izninin iş kollarına göre yeniden düzenlenmesini,
İkinci oturumda ilk söz alan Hollanda Utrecht Üniversitesi'nden Prof. Dr. Janneke Plantenga oldu. Kadın çalışanların yüzde 61,7 si yarı zamanlı çalıştığını açıklayan Plantenga ülkesindeki düzenlemeleri anlattı:
"2001 yılında yürürlülüğe giren kanun, 16 haftalık annelik izni, 2 günlük ücretli babalık izni ve 26 haftalık yarı zamanlı ücretsiz ebeveyn izni öngörüyor. Çocuk bakımı dışında, ev ve aile üyelerinin bakımı için de ücretli izin uygulanıyor. Ayrıca bakım hizmetlerini görmek ve eğitim amacıyla kariyere ara verilmesini sağlayan finansal düzenlemeler var. Çalışan ebeveynler çocuk bakımları için harcadıkları parayı devletten ve işverenlerinden geri alıyorlar. Ancak yarı zamanlı çalışan nedense hep kadınlar oluyor. Kadın hep yarım. Şimdi amacımız yarı zamanlı çalışan erkek sayısını artırmak."
EŞİT İZİN KULLANAN DA VAR!
İsveç Stockholm Üniversitesinden Prof. Dr. Anita Nyberg ise, "2007 verilerine göre ülkemizde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 73. Annelik izni ebeveyn izni olarak değiştirildi ve 16 ay oldu. Babaların da bu izni kullanması için iznin 1 ayı onlara verildi, eşlerine devretmeleri yasak olduğundan kullanıyorlar. Eşit izin kullananlara ise ' ikramiye veriliyor. İzin esnek olarak kullanılabiliyor. İsveç'te ev yükünün büyük bölümü hala kadınlarda, bunu kırmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
EBEVEYN İZNİ 3 YIL
Fransa'da ise hem doğurganlık hem de kadın istihdamı artmış! Fransa Paris X Üniversitesinden Prof. Dr. Rachel Silvera, "Biz kadın iş gücü oranının yükselmesini; izinlerde, hizmetlerde ve ailelere yapılan maddi desteklere borçluyuz, ebeveyn iznimiz 3 yıla kadar ücretsiz" derken, İspanya'da da durum farklı değil. AB uyum süreci, uzlaşma politikalarını hızlandırmış. Annelik izni 16 hafta, babalık izni 15 gün, ebeveyn izni ise 3 yıl (ücretsiz).
TÜRK ERKEKLERİ BEBEK Mİ BAKACAK?
Elbette bu ülkelerde eksiklikler yok değil, ama önemli olan adımların atılmış ve artı sonuçlarının alınıyor olması. Yabancı konuşmacılardan sonra söz alan Doç. Dr. Kadriye Bakırcı ve Prof. Dr. Yıldız Ecevit ise ülkemizdeki duruma ilişkin bilgi verdiler. Peki, bu vahim tabloyu kim düzeltecekti? Hükümetten kimse olmayınca gözler çaresiz eski Bakan Gürdal Akşit’e çevrildi.
Bu arada dinleyicilerden gene bir kadının, "Ebeveyn izni yasalaşırsa acaba Türk erkekleri bu izni amacına uygun kullanacak mı? Yani sizce kaçı evde oturup gerçekten bebek bakacak?" soruları dikkat çekiciydi. Konferansı sonuna kadar sabırla takip eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın- Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Gürdal Akşit, "Aslında benim de sizden bir farkım yok. Bakanlığım döneminde bu yasa tasarısını tamamlamıştık. Ancak meclise sunamadan hükümet değişti. Tasarı öylece kaldı. Başkanı olduğum komisyonun bu tasarıyı meclise sunma yetkisi yok. Bu konuyu gündeme getirecek olanlar milletvekilleridir. Ne yazık ki parlamentoda erkek egemen bir yapı var. Erkekleri ikna ederek yol almak durumundayız. Yeni bakanımız ile bu konuda konuşacağım" dedi. Konferans bitiminde hepimizin isteği ise, atılan bu büyük adıma, sivil toplum kuruluşları kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın da sahip çıkması oldu.
Çalışan kadına 'annelik' kolaylığı "Çocuk da yaparız, kariyer de" diyoruz ama aslında uygulamada birçok engele takılıyoruz ve çoğu zaman ikisi arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyoruz. Peki, devlet bize yardım edecek mi? Bu konuda bizi kim kurtaracak? 1930
"Düşük riski nedeniyle işimi bıraktım. Bir yıl boyunca da bebeğime ben baktım. Ama inanın hiç kolay olmadı. Aslında sadece bebek değil, işsiz olmak, üretmemek, eve hapsolmak...
Bazen çok sıkılıp aklıma çare olarak bir an önce işe geri dönme fikri geliyor, ama bir yandan da 'iyi bir anne olamamaktan' dolayı utanç duyuyordum.
Bir yılın ardından işe geri döndüm. 3 yaşına gelene dek de çalıştığım dönemlerde bebeğimize annem baktı. Ben şanslı olanlardandım. Etrafımdaki arkadaşlarım 16 haftalık annelik izinlerinden hemen sonra işlerine geri dönmüşlerdi. Bazıları bakıcı bulmuş, bazıları çaresiz özel kreşlere vermişti bebeklerini. Kafalarında, 'acaba bakıcı ya da kreş çocuğuma nasıl bakıyor?' sorusuyla... Üstüne üstlük ödenen onca para...
Açılması gereken ücretsiz kreşleri bir yana koyun, iş yerlerinde emzirme odaları bile yoktu. Arkadaşlarım öğle araları kan ter içinde evlerine koşup geliyordu. Akşam olunca da eksik annelik duygusuyla bebekleriyle hasret gideriyor, bir yandan da yemek, ütü, çamaşır gibi türlüsünden ev işlerine yetişmeye çabalıyorlardı..."
Biliyorsunuz değil mi ülkemizde bu şekilde çalışmak zorunda kalan çok sayıda kadın var. Çünkü devletimiz, çocuğun bakım sorununu çözme işini tamamıyla anne babaya bırakmış durumda, hatta sadece anneye bile diyebiliriz. Peki, neden hayat bu kadar yorucu olmak zorunda bizim için? Kim kolaylaştıracak/kolaylaştırmalı bunu?
İSTİHDAMDA EŞİTLİK
KEİG (Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi) ile KİH-YÇ (Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği) ortaklığı, Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü işbirliği ve İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirilen, 'İstihdamda Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Doğru: İş ve Aile Yaşamını Uzlaştırma Politikaları' konulu konferans, geçtiğimiz günlerde Türkiye dahil 7 ülkenin katılımı ile yapıldı. Kadın istihdamı konusunda epeyce yol almış olan yabancı ülke temsilcileri anlattı.
Çözümün; kadını, çocuğu, ailesini düşünen, önemseyen, onlara yatırım yapan sosyal devlet olmak yolundan geçtiğini bir kez daha hatırladık ve bir türlü olamadığımız için de utandık!
Konferansın açılış konuşmasını KİH-YÇ Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. İpek İlkkaracan yaptı. Ülkemizde erkeğin gelir kazanan, kadının ise bakım hizmetini üstlenen bir model olduğunu belirterek, "Toplumsal cinsiyete dayalı bu iş bölümü kadın- erkek eşitliğini etkiliyor. Sadece ülkemizde değil, dünyanın birçok ülkesinde kadınların iş yaşamına katılımını engelliyor. Kadın- erkek eşitliğine giden yol ise bu rollerin kırılmasından geçiyor" dedi.
SONDAN BEŞİNCİYİZ!
İlkkaracan şöyle devam etti: "Öncelikle evdeki sorumluluklar dengelenmeli. Türkiye'de ortalama olarak bir kadın, ev ve hane halkı bakımına günde 5 saat 17 dakika ayırırken, erkek ise sadece 51 dakika ayırmakta. Dünya Ekonomik Forumunun 2008 Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksine göre ülkemiz, kadının iş gücüne katılımında 130 ülke arasında 125'inci sırada..."
Kadının işgücüne katılımına büyük önem verdiklerini belirten TÜSİAD Başkan Yardımcısı Ümit Boyner ise, "Doğurganlık hızımızı değil, istihdam hızımızı artırmak zorundayız" diye konuştu.
İŞYERİNDE KREŞ İSTİYORUZ
KESK Yönetim Kurulu Üyesi Songül Morsümbül ise, kamu alanında kadın işçi oranının yüzde 28,8 olduğunu vurgulayarak taleplerini şu şekilde sıraladı:
- 16 hafta olan annelik iznimizin 24 haftaya çıkarılmasını, günde 1,5 saat olan emzirme izninin iş kollarına göre yeniden düzenlenmesini,
- Doğumdan sonra ücretsiz izne ayrılan kadınların, izinlerinde geçen sürenin de emeklilikten sayılmasını,
- Ebeveyn izninin yasalaştırılmasını,
İkinci oturumda ilk söz alan Hollanda Utrecht Üniversitesi'nden Prof. Dr. Janneke Plantenga oldu. Kadın çalışanların yüzde 61,7 si yarı zamanlı çalıştığını açıklayan Plantenga ülkesindeki düzenlemeleri anlattı:
"2001 yılında yürürlülüğe giren kanun, 16 haftalık annelik izni, 2 günlük ücretli babalık izni ve 26 haftalık yarı zamanlı ücretsiz ebeveyn izni öngörüyor. Çocuk bakımı dışında, ev ve aile üyelerinin bakımı için de ücretli izin uygulanıyor. Ayrıca bakım hizmetlerini görmek ve eğitim amacıyla kariyere ara verilmesini sağlayan finansal düzenlemeler var. Çalışan ebeveynler çocuk bakımları için harcadıkları parayı devletten ve işverenlerinden geri alıyorlar. Ancak yarı zamanlı çalışan nedense hep kadınlar oluyor. Kadın hep yarım. Şimdi amacımız yarı zamanlı çalışan erkek sayısını artırmak."
EŞİT İZİN KULLANAN DA VAR!
İsveç Stockholm Üniversitesinden Prof. Dr. Anita Nyberg ise, "2007 verilerine göre ülkemizde kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 73. Annelik izni ebeveyn izni olarak değiştirildi ve 16 ay oldu. Babaların da bu izni kullanması için iznin 1 ayı onlara verildi, eşlerine devretmeleri yasak olduğundan kullanıyorlar. Eşit izin kullananlara ise ' ikramiye veriliyor. İzin esnek olarak kullanılabiliyor. İsveç'te ev yükünün büyük bölümü hala kadınlarda, bunu kırmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
EBEVEYN İZNİ 3 YIL
Fransa'da ise hem doğurganlık hem de kadın istihdamı artmış! Fransa Paris X Üniversitesinden Prof. Dr. Rachel Silvera, "Biz kadın iş gücü oranının yükselmesini; izinlerde, hizmetlerde ve ailelere yapılan maddi desteklere borçluyuz, ebeveyn iznimiz 3 yıla kadar ücretsiz" derken, İspanya'da da durum farklı değil. AB uyum süreci, uzlaşma politikalarını hızlandırmış. Annelik izni 16 hafta, babalık izni 15 gün, ebeveyn izni ise 3 yıl (ücretsiz).
TÜRK ERKEKLERİ BEBEK Mİ BAKACAK?
Elbette bu ülkelerde eksiklikler yok değil, ama önemli olan adımların atılmış ve artı sonuçlarının alınıyor olması. Yabancı konuşmacılardan sonra söz alan Doç. Dr. Kadriye Bakırcı ve Prof. Dr. Yıldız Ecevit ise ülkemizdeki duruma ilişkin bilgi verdiler. Peki, bu vahim tabloyu kim düzeltecekti? Hükümetten kimse olmayınca gözler çaresiz eski Bakan Gürdal Akşit’e çevrildi.
Bu arada dinleyicilerden gene bir kadının, "Ebeveyn izni yasalaşırsa acaba Türk erkekleri bu izni amacına uygun kullanacak mı? Yani sizce kaçı evde oturup gerçekten bebek bakacak?" soruları dikkat çekiciydi. Konferansı sonuna kadar sabırla takip eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın- Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı Gürdal Akşit, "Aslında benim de sizden bir farkım yok. Bakanlığım döneminde bu yasa tasarısını tamamlamıştık. Ancak meclise sunamadan hükümet değişti. Tasarı öylece kaldı. Başkanı olduğum komisyonun bu tasarıyı meclise sunma yetkisi yok. Bu konuyu gündeme getirecek olanlar milletvekilleridir. Ne yazık ki parlamentoda erkek egemen bir yapı var. Erkekleri ikna ederek yol almak durumundayız. Yeni bakanımız ile bu konuda konuşacağım" dedi. Konferans bitiminde hepimizin isteği ise, atılan bu büyük adıma, sivil toplum kuruluşları kadar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı'nın da sahip çıkması oldu.