Çocuğa Sınır Koyma

mislinay

Yeni Üye
Üye
Çocuğa Sınır Koyma
çocuğa sınır koymak çocuğum giyinmek istemiyor çocuğunuza sınır koymak çocuğunuza koyma çocuğa koyma
Çocuklar Neden Sınırlara İhtiyaç Duyarlar?
Sınırların etkili bir biçimde belirlenmediği ve anne-baba tarafından çocuğa, net olmayan mesajların gönderildiği bir evde büyüyen çocuklar, dünyaya açıldıklarında çatışmalar, reddedilmeler ve olumsuz tepkilerle karşılaşırlar. Çocuklara çevresi ile başarılı ilişkiler kurmaları için ihtiyaçları olan net mesajların sağlanması, bu tür olumsuzlukları ortadan kaldırmaya yarayacaktır. Anne-babaların bu mesajları iletirken dikkat etmeleri gereken en önemli konu mesajların açık anlam ifade etmeleridir. Çocuklar kendilerine açık anlam ifade etmeyen mesajlarla baş edemezler. Bu nedenle davranışlarıyla yetişkinleri kendileri için anlaşılabilir olmaya zorlarlar. Yani ancak kendilerine anlayabilecekleri açıklamalar yapıldığında sınırlarını kabul ederler. Jestleri, mimikleri ve söyledikleri birbirini tutan yetişkinleri ciddiye alırlar.
9 yaşındaki bir çocuğun ifadesi şöyle; “ Ne olduğunu tam olarak anlayamazsam, bana kızdıkları şeyleri yapmaya devam ederim. Çünkü benim annem ve babam, ben çok ileri gittiğimi anlayıncaya kadar yumuşak davranmaya devam ederler ve sonra aniden patlarlar. Ben o ana kadar yanlış davrandığımı anlayamam, doğru davrandığımı sanırım.”
Mesajların, açık ve anlaşılır olmasının yanında çocuğa nasıl iletildiği de çok önemlidir. Anne-babaların çocukları ile iletişim kurarken gözleriyle iletişim kurmaları, bedensel iletişimde bulunmaları ve sonra istenilen şeyi açık ve net olarak ifade etmeleri gerekir. Anne-babalar çocuklarının rahatsız edici davranışlarını kabul etmek zorunda değildir. Özellikle de bu davranışlar, daha önce anne baba ile çocuk arasında anlaşmaya varılmış bir konu veya ebeveynlerin kişiliklerini ihlal eden bir konu ise çocuğa müdahale gerekir. Burada belirleyici olan, ana-babanın rahatsızlıklarını nasıl ifade ettiğidir. Suçlamalar, genellemelere yönelik şikayetler çocuklara kesinlikle yardımcı olmaz. Anne-babaların kendini ifade ederken “ben” mesajlarını şekillendirmesi ve gerektiğinde dile getirmeyi öğrenmesi gerekir. Henüz ortak karar alınamamış konularda duygular hakkında fikir vermeyi, istenildiğinde ve gerektiğinde kararlılığı “ben” mesajları ile iletmek mümkündür.
Bazı ana babalar çocuklarına ulaşmanın bir yolunu bulamamaktan şikayetçidir, çocuklarını hırçın ve paylaşımcı olmayan yapıda bulurlar. Umutsuzluğa kapılıp, “Benim çocuğum niye böyle?”, “Niye başaramıyorum?” diye
düşünürler. Çocukların bazı konulardan kaçınmalarının arkasında çok çeşitli nedenler olabilir. Çocuklar birlikte hareket etmekten kaçınıyorlarsa, bir tartışmada öç alma ve misilleme yapma davranışlarına girişiyorlarsa; “Niye?” sorusu yerine “Neden bunu yaptın?” sorusuna uygun cevap verme olasılıkları yüksektir. Çocuk böyle bir soru karşısında cevap verebilir, rahatsız edici davranmayabilir veya reddederek ve küserek kendini geri çekebilir.
Davranışların temellerini araştırırken şu sorular önemlidir;” Çocuğum bu hareketiyle bana ne anlatmak istedi?”, “Çocuğum bu davranışıyla ne elde etti?”. Sonunda her çocuk içinde bulunduğu duruma uygun davranmaya çalışır. Buna rağmen gelişim süreci içinde yetenekleri konusunda kendisine güç verecek bir kabul görmez, gösterdiği ilerleme ve sürekli çabaları için takdir ve iltifat almaz, karşılaştığı güçlükler ve problemlerde cesaretlendirilmezse; anne babasının ve diğer yetişkinlerin ilgisini çekmek için deneme-yanılma yöntemiyle kendisine başka yollar arar, zarar verir, kırar döker. Anne babaların sınırları koyarken bu sınırları çocuğa kavratmaları gereklidir. Karşılaştıkları engellenmelerin ve koyulan yasakların nedenlerinin kendi mantık düşünce tarzlarına uygun olmadıklarını gördüklerinde bu sınırlamalara uymaları pek mümkün değildir.
Pek çok çocuk, anne-babalarının sınırlar koymakta duygusal açıdan zorlandığını ve kararlarını oluşturma ve uygulamakta bu zorluğu yaşadıklarını hisseder ve bu hissi kurnazca kötüye kullanır. Çocukların yönlendirilmesi ve bazen de durdurulması için açık ve kararlı insanlara ihtiyacı vardır. Çocuklara sınırlar koyarken sonucu etkili kılmak için istenmeyen davranışa “anında” müdahale etmek gerekir. Sonuçlar, kabul edilemez davranışın hemen arkasından uygulandıklarında etkileri en yüksek düzeyde olur. Sonuçları kararlılıkla uygulamak ve tutarlı olmak çok önemlidir. Sözel mesajlarla davranışlar arasında, ana-babalar arasında ve sonuçların uygulandığı her durum arasında tutarlılık ve kararlılık olmalıdır. Doğru bir davranışı kazandırma sırasında anne babalar kabul edilebilir davranış hakkında mesaj iletirken kendileri de istenen davranış için model oluşturmalıdır.
Çocuğun yaşına ve anne-babaların niyetine uygun bir seçenek sunmak sınır koymada ve çocuğu işbirliğine dahil etmede önemlidir. Çocuklara seçenek sunmak onların söz dinlemelerini veya işbirliğini sağlamak için çok etkili bir yoldur, çünkü çocuklar kendi seçtiklerini yapmayı çok severler. Çocuğa baskı altında olmadığı ve kontrolün kendisinde olduğu hissini verir. Örneğin; “Süt mü portakal suyu mu istersin?, “Mavi kazağını mı yeşili mi giymek istersin? ”Seçme hakkı verilirken zaman seçenek olarak kullanılabilir. Örneğin; “Televizyonu 5 dakika mı yoksa 10 dakika daha mı seyretmek istersin?”, “Hangisini önce yapmak istersin, oyuncaklarını toplamak mı, sofraya yardım etmek mi?”. Çocuk sunulan seçeneklerden birini seçme konusunda isteksizse, “seçimini kendin yapacak mısın, yoksa senin yerine ben mi yapayım?”diye sorulabilir.

“Ona Hayır Diyemiyorum”*
“Sürekli yeni oyuncaklar almanızı istiyor. Ya da sizin o masum kurallarınıza karşı gelmeyi deniyor. (vaktinde uyumak, tek başına giyinmek gibi..) Sanki biraz fazla ödün veriyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Öyleyse, kaybettiğinizi düşündüğünüz otoritenizi nasıl yeniden kazanabilirsiniz?”

Hayır demesini bilmenin altında ne yatar?
Çeşitli duygular;
-Suçlu ana babalar: Zaten çocuğunu yeteri kadar göremiyor, birlikte olduğu anlarda da onu zorlamak istemiyor.
-Şüpheci ana babalar: Aldığı eğitimin bir sonucu olarak- büyük bir olasılıkla çok katı ve sıkı bir eğitim- çocuğuna “hayır” demenin yararlı olup olmayacağını sürekli kendi kendine sorguluyor.
-Bitkin ana babalar: Sonunu getiremeyeceğini düşündüğü bir işe girişmeye hiç cesaret edemiyor.
-Aceleci ana babalar: Sabahları çocuğu giyinirken, iki saat dil dökmeye zamanı olmadığından onun işini kendisi üstleniyor.

Hayır demesini öğrenmek niçin gereklidir?
vBu, çocuğunuzun biçimlenmesine ve ilerde, kişilik sahibi, sorumlu, özgür ve becerikli bir insan olmasına olanak sağlar.
Engelleme, bütün isteklerinin karşılanmasının yarattığı anlık sevinçlerden vazgeçebilmeyi öğrenmek zorunda olan çocuğun psikolojik ve duygusal gelişiminde önemli bir deneyimdir.
vÇünkü sanıldığının aksine, kendisine “hayır” denilmesi, çocuğu rahatlatır.
Kabul edilmiş sınırlar, incitmekten çok güven verir. Kriz öncesi alınan kararı korumak, öfkesine geçit vermemek ona başlangıçta verilebilecek en iyi işaretlerdir. Buna karşılık, sinir krizlerinin ve çığlıklarının kendisini amacına ulaştırdığını hisseden çocuk, konulmuş sınırların yokluğunda daha çok çaresiz ve tedirgin hisseder. Onun ihtiyaçlarını anlamak, her şeyi yapmasına izin vermek anlamına gelmez.
v“Arkadaş ana baba” tuzağına düşmemek için.
Arkadaş ana baba olmak, çocuğunu kendisiyle aynı yaşta bir arkadaşı gibi eşit saymaktır, yani onu yetişkin olarak görmektir. Çocuğunuzun kendi kimliğini rahatça bulabileceği, güvenebileceği, dayanabileceği, ana baba statüsünü sürekli koruyan, yetişkin, ciddi ve aklı başında bir ana babaya ihtiyacı var.

Çocuğunuzun Öfkesi elinizi kolunuzu mu bağlıyor?
Yaklaşık 3 yaşına kadar her çocuk, yetişkinlere inatla ve düzenli olarak karşı çıktığı bir dönemden geçer. Bu o çok ünlü “hayır evresi”dir. Çocuk, ana babanın uysal çocuğu olmak istemediğinin farkına varır, kendisine ait düşüncelerinin olduğunu gösterir. Bu dönem ana baba için yorucu ve cesaret kırıcı bir dönem olduğu kadar çocuk için de gerekli bir dönemdir. Çocuk karşı çıkarak kişiliğini oluşturur. Bunun farkında olmak, ona fazla geçit vermeden durumu dramatik bir hale getirmemenizi sağlar.
Gerçek bir üzüntüyü ya da acıyı, basit bir kapris ile ayırt etmeyi öğrenin. Birincisinde anlayışlı ama ikincisinde kararlı olun ve ödün vermeyin.
Kendinize güvenin, çocuğunuzun başkaldırısına başka birine gerek duymadan tek başınıza meydan okuyun.
Anahtar sözcükler: “Benimle aynı fikirde olmadığını çok iyi anlıyorum ama az önce yaptığın şey gerçekten kabul edilemez.”
Sizi “kötü anne” olmakla mı suçluyor? Ona karşılık olarak sakince şunu söyleyin:”Şimdi böyle düşünüyorsun belki ama bunu sana daha önce de söyledim: anneleri ve çocukları değiştiremeyiz, bu imkansız.” Kendi çocukluğunuza dair örnekler verebilirsiniz. “Ben de küçükken, hatırlıyorum da annem babam da………”. Çocuğunuz bu şekilde sizin de bir zamanlar çocuk olduğunuzun ve sizin de bazı şeylerden yoksun kalıp düş kırıklıkları yaşadığınızın farkına varır.
Suçluluk duymayın: Onun isteklerine izin vermeyerek ve bunun sorumluluğunu üzerinize alarak ana baba rolünüzü hakkıyla yerine getirmiş olursunuz.
Çocuklarınızın, canlarını sıkan şeyler konusunda konuşmak, dinlemek ve gerekirse problemleri çözmek için aile toplantıları düzenleyebilirsiniz.
Küçük çocuklara ne yapacağını söylemek yerine, sınırlı seçme şansı vermeyi deneyin.
Bazen çocuklar, moralleri bozuk olduğunda duygularını dile getiremezler. Çocuğunuz biraz beklemenin sakıncası olmadığını ve kendisini hazır hissettiğinde sizinle konuşabileceğini bilmeli.
Çocuğunuz nedenini bilemediğiniz bir öfke yaşıyorsa; “sen gerçekten öfkelisin, bunu anlayabilirim ancak bunu davranışların yerine konuşarak kime veya neye kızgın olduğunu bana anlatabilirsin.” Deyin. “Öfkeli olmamalısın” demek yerine, çocuğun cevabını bekleyip ilgi ile dinleyin.
 
Son düzenleme:
Ce: Çocuğa Sınır Koyma

emeğine sağlık canım faydalı bir konuydu
 
Ce: Çocuğa Sınır Koyma

bizler için çok önemli konuşar seçmişsin canım emeğine sağlık
 
Ce: Çocuğa Sınır Koyma

okudum ama benim oğluma yasak masak hak getire bildiğini okuyor çok mücadelemiz var onunla:yo:
 
Geri
Üst