İnsanın, nefsini keşfetmesi

gülgüzeli

Yeni Üye
Üye
İnsanın, nefsini keşfetmesi
insan nefsi nefsin kademeleri insanin nefsi emmare levvame nefs kademeleri
İnsanın, nefsini keşfetmesi
hekimoglu ismail

Nefis, insanın aşılanmamış şekli. Bu bakımdan her insan nefs-i emmare ile yani kötülüğü emreden bir yapı ile dünyaya gelir, meyve vermez, bir şeyler verirse onlar da zehir, diken, püskül vesairedir.
Eğer din gönderilmeseydi insandan daha korkunç canavar olamazdı, zaten dinden uzaklaşanlar da felaketimiz olmuştur, mahkeme dosyaları buna şahit!
İnsan din ile aşılanırsa, meyve vermeyen dallar kesilecek, ibadet filizi yuvasına yerleştirilecek. Aşı tutarsa insan nefs-i levvameye geçer, işlediği günahlar sebebiyle kendini kınamaya başlar.
_ Neden öyle söyledim?
_ Neden bu hareketi yaptım?
_ Neden dinimi bilmiyorum?
Bu nedenler ona insanlığını hatırlatır; çünkü insandan başka hiçbir mahlukta pişmanlık duygusu yoktur; pişmanlıktan haberdar olmayan, insanlıktan da haberdar değildir.
Nefs-i levvame, şuurlu Müslümanlık'a atılan ilk adım olduğundan çok önemlidir.
"Suç bende!" diyecek insanlara, su gibi, hava gibi ihtiyacımız var.
Ehl-i tarik; emmare, levvame, mülheme, mutmaine, raziye, mardiye diye nefsi yedi kademede ele almışsa da insan, levvame basamağından İslâm sarayına girer, mutmaine makamında velayet koltuğuna oturur, kimisi oturduğu yeri bilir, kimisi de bilmez. Bunların halleri makamlarını ilan eder amma, çoğu zahiren virane gibidir. Onları tanımak için göz yetmez, basiret de lazım.
Nefs-i mutmaine'de mü'min, Allah'ın sıfatlarından, hakimiyetinden, icraatından, Nebi'sinden, dininden emindir, tereddüdü olmaz. Kâinat nizamı içinde dinî nizamı bilir, bunlara hayatını uydurmaya çalışır.
Allah'a itaate, sünnet-i seniyyeye doymayan bir hali vardır, bu sebeple riyazatı tercih eder.
Mânen beslenmeyenin riyazatı ve uzleti, tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Nefs-i raziye'de istekler iyice azalır. İnsanlardan bir şey istemezken, ümidi, emeli tükenir. Allah'tan da bir şeyler istemez, sadece ve sadece Allah'ın rızasına talip olur. Bu makamdaki insanı başkaları anlayamaz. "Ne garip kimse" derler, onu hayatını taklit edilmez zannedip, istisnai insan sınıfına katarlar. Günümüzde bunlara pasif diyenler de çıkar. Güneş, toprak, çekirdek çok pasif görünür; fakat aktiflerin bütünü onların sebebiyledir.
Nefsin kademeleri, bir tarikata has bir şey değildir. Her ehl-i tarik bu kademelerde ilerlerken, her mü'min de aynı yolu takip edebilir.
Kendisiyle değil, başka şeylerle meşgul olanlar, insanı da insaniyeti de keşfedemez, dünya ve ahireti tehlikeye düşürebilir. İnsan kendini keşfetmeli ki şuurlu Müslüman olsun. Bilindiği gibi nefs-i levvameye ayak atan, şuurlu Müslüman sınıfına girebilir. Bu makamda insan, hatalarını, noksanlarını görür, pişmanlık duyar, kendi kendini kınar, ayıplar.
İnsanın kendisiyle meşgul olması çok önemli. İslâmî ilimler elde edilecek, bunları bir mihenk gibi kullanıp, insan kendi kendini tartacak, ölçecek... Terazi kendini tartmaz amma insan bunu yapabilir. Göz kendini görmez, basiret görür, insan kendini hesaba çekebilir. Gerçi günahı görecek mikroskoplar icat edilmedi; amma nefs-i emmareye gelen bunları başarabilir.
 
Geri
Üst