Kibris

Mirmiga

Yeni Üye
Üye
Kibris
Kıbrıs üzerine o kadar çok yazıldı ve söylendi ki yeni yazılanlar ve söylenecekler pek fazla bir şey öğretmeyecektir; ama bir gerçeği hatırlatacaktır: Kıbrıs Gerçeği'ni. Kıbrıs Müslümanlar tarafından ilk defa H.28, M.649 yılında 3. Halife döneminde fethedilmiştir, ileride kaybedilmesinden sonra da Osmanlılar döneminde Sultan II. Selim tarafından 1571 tarihinde tekrar fethedilmiştir. Kıbrıs'ın fethinden sonra adanın gelişmesi için üretici nüfusa ve sanatkara gereksinim olduğunu gören Padişah 2. Selim, adada kalan 20 bin askere ek olarak 10 bin sanatkar aileyi Kıbrıs'a göndermiştir. Bu amaçla çıkarılan bir kanuna göre; çeşitli şehir ve kasabalarda oturan zanaat ve meslek sahipleri arasında seçme yapılarak, her on haneden biri Kıbrıs'a gönderilmiştir. Adaya gelen bu Türkler, kısa sürede ekonomik yaşama büyük bir canlılık getirdiler. Kıbrıs Türklerinin kökeni Anadolu'daki Türk halkıdır. Yunanistan, henüz Osmanlı egemenliği altında olduğu için, Rumları kışkırtacak durumda değildi. Megalo İdea fikri ortaya atılana kadar, iki halk Osmanlıların adil yönetimi altında barış içinde bir arada yaşadı. Adadaki iki halkın barış içinde bir arada yaşadığı tek dönem, fiilen Osmanlı İdaresi altında yaşanan 307 yıllık dönemdir, denilebilir. Karışıklıkların başladığı ve sürdüğü günümüze kadar Kıbrıs'ın kronolojik tarihine kısaca göz gezdirelim. 1571 - Kıbrıs Osmanlı devleti tarafından fethedildi ve ilk Türk cemaati adaya yerleştirildi. 1878 - Ruslar karşısındaki yenilgide fazla ödün vermemek için, ada Britanya İmparatorluğu�na kiralandı. (Osmanlı mülkiyeti devam ediyor sayılmakla birlikte, yönetim tamamen İngilizlere geçti) 1914 - İngiltere adaya tamamen el koydu. 1923 - Lozan Barış Antlaşması�nın 20. Maddesi gereğince, Türkiye adanın İngiltere�ye ilhakını kabul etti. 1931 - Rumların Enosis isyanı başladı, Rumlar İngiliz valisinin konağını yakınca İngiliz politikası sertleşti. Türk cemaati Enosis�e karşı olduğunu açıkdı. 1944 - Doktor Fazıl Küçük, �Kıbrıs Milli Türk Halk Partisi�ni kurdu. 1955 - Yunan terör örgütü EOKA 1 Nisan�da adada faaliyete geçti. 1957 - NATO arabuluculuk görevini üstlenince, EOKA geçici olarak ateşkes ilan etti; 1956'da adadan sürülen Makarios serbest bırakıldı. 15 Kasım�da Türk Mukavemet Teşkilatı kuruldu. 1960 - Kıbrıs Anayasası imzalandı. Adaya simgesel Türk ve Yunan birlikleri yerleştirildi. Makarios cumhurbaşkanı, Fazıl Küçük cumhurbaşkanı yardımcısı oldu. 21 Aralık�ta Noel katliamı ile EOKA, Türk cemaatine karşı �etnik temizleme ve adadan kaçırma� politikasını doruğa çıkardı. Eylemleri 1964 Ağustos�unun ortalarına kadar sürdü. 1967 - Yunanistan�da ordu yönetime el koydu ve 1974�e kadar iktidarda kaldı. Subaylar halkın desteğini elde etmek için Kıbrıs�ta EOKA�ya desteği arttırdılar. Türkler iyiden iyiye gettolara sıkıştırılmaya başlandı. TBMM hükümete müdahale yetkisi verdi. Türk uçakları Kıbrıs üzerinde uçmaya başladı. Donanma ve çıkarma birlikleri harekete geçti. ABD�nin arabuluculuğuyla Yunan birliklerinin geri çekilmesi sağlanınca, Türk harekatı durduruldu. 1964�ten beri Türkiye�de bulunan Rauf Denktaş gizlice adaya gitti. Denktaş, Yunanlılarca tutuklandı ama Türkiye ve ABD�nin baskısıyla iade edildi. 5 TEMMUZ 1974 - Yunanlı subayların yönettiği Ulusal Muhafız Örgütü, Cumhurbaşkanı Makarios�u devirdi ve EOKA-B önderi Nikos Sampson�u �cumhurbaşkanı� ilan etti. Adadaki İngiliz üssüne sığınan Makarios, Kıbrıs�ı terk etmek zorunda kaldı. Bu suretle Enosis�in gerçekleştirilmek istendiğini anlayan Türkiye, garanti anlaşması uyarınca, İngiltere�yi ortak eyleme davet etti. İngiltere�nin katılmaması üzerine, 19 Temmuz�da Türk çıkarma gemileri denize açıldı ve 20 Temmuz�da denizden çıkarma ve havadan indirmelerle Girne bölgesi kontrole alındı. Ancak Yunan birliklerinin adada garantör olarak bulunan Türk birliğine saldırması çarpışmaları bütün ada yüzeyine yaydı. 22 Temmuz�da Birleşmiş Milletler�in çağrısına uyularak ateş kesildi. Bu girişim sonucu, Kıbrıs�ta Nikos Sampson, Yunanistan�da ise askeri cunta devrildi ve Yunanistan demokrasiye döndü. Ancak Kıbrıs�ta dağınık durumdaki Türklerin güvenliği sağlanamadığı gibi, Girne�deki Köprübaşı da Türk ordusu için yeterli güvenceye sahip değildi. 16 AĞUSTOS 1974 - Cenevre�de sürdürülen barış görüşmelerine rağmen Yunanistan hiçbir uzlaşmaya yanaşmak niyetinde olmadığını gösterdi. Aksine köylerdeki Türkleri öldürmeye devam ettiler. Bunun üzerine Türk ordusu adanın yüzde 37�sini kontrol altına alacak kadar ilerledikten sonra ikinci harekatı sona erdirdi. 1975 - 13 Şubat�ta, Kıbrıs Türk Federe Devleti�ni kuruldu. Aynı yıl içerisinde bir de nüfus mübadelesi gerçekleşti. 1983 - 15 Kasım 1983�te, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) adında bağımsız bir devlet kurulduğu dünyaya ilan edildi. KKTC�nin kurulması, Rum tarafının, Yunanistan�ın ve Batılı devletlerin yanısıra BM Güvenlik Konseyi�nin de tepkisini çekti. Güvenlik Konseyi, 18 Kasım�da aldığı bir kararla bağımsızlık kararını kınadı. Türkiye�ye yakın bazı devletler KKTC�yi tanımanın eşiğine gelmişlerdi ki, ABD ve İngiltere�nin baskıları ile bu kararlarından vazgeçtiler. 13 Mayıs 1984�te de BM Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararı ile KKTC�nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı. 1996 - 3 Haziran�da bir Kıbrıslı Rum asker, BM denetimindeki bölgede bir Kıbrıslı Türk asker tarafından vurularak öldü. 11 Ağustos 1996�da Kıbrıslı Rum motosikletçiler, Yeşil Hat�tı geçmeye kalkışınca Kıbrıslı Türk göstericiler ve Türk askerleri ile çatıştı. 2001 - Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Romano Prodi Kıbrıs sorunu çözülmeden de Güney Kıbrıs�ın üyelik başvurusunun değerlendirilebileceğini söyledi. Bu güne geldiğimizde Sözlerimizi, Türk basınında kendisine yeterli destek bulamayan, KKTC Cumhurbaşkanı sayın Rauf Denkteş'ın, bir köşe yazarına verdiği cevapla bitirelim: "Rauf Denktaş" yazınızı okudum. Uzlaşmazlık nedenini hep Türk tarafında ve bende arama yanılgısı içindesiniz. Kıbrıs meselesi bugüne kadar halledilememişse bunun tek nedeni Rum tarafının uzlaşmak için herhangi bir nedenleri olmadığındandır. Ortaklık cumhuriyetini Enosis için yıktılar ancak hala bu cumhuriyetin unvanını kullanarak Kıbrıs'ın tümüne sahip çıkma eylemini pervasızca yürütebiliyorlar. Hala Kıbrıs meselesi 1974'te başlayan istila meselesidir diyebiliyorlar ve Kıbrıs adına yaptıklarını söyledikleri bir müracaatla Kıbrıs'ı AB'ye üye yapma yolunda ilerleyebiliyorlar. Verheugen kendilerine "uzlaşsanız da uzlaşmasanız da AB'ye üye olacaksınız" diyebiliyor! Niye uzlaşsınlar? Bize niye taviz versinler? Rum tarafı (Makarios) ortaklık cumhuriyetini Rum cumhuriyetine dönüştürüp, Türk ortağını "korunmaya alınmış azınlık" yapmak ve akabinde "Kıbrıs halkı self - determinasyon hakkını kullanarak Enosis'i ilan etmek" için yıkmıştı. "Tek halk" ve bu tek halkın self - determinasyon hakkı, Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs'a sahip çıkma siyasetlerinin temelini teşkil etmiştir. 40 yıl sonra Klerides'le görüşmelerimizde Rum liderliğinin "tek halk" teorisinden, "tek egemenlikten", "tek devletten", "Türkiye'nin garantisinin etkisiz hale getirilmesinden", "1975 nüfus mübadelesi anlaşması ile yer değiştirmiş olan Rumların eski yerlerine dönüp emlaklerine sahip çıkmalarından" vazgeçmediklerini, bunların tümünde ısrarlı olduklarını gördük. Annan planı bütün bu konularda Rumlara istediklerini vermiş durumdadır. Herhalde bunu da bilmiyorsunuz. Simitis Annan planının Rumlara 1989'da Rum Ulusal Konseyi'nde aldıkları kararla istedikleri her şeyi verdiğini açıklamıştır. 1989'da Rum Ulusal Konseyi'nin aldığı karar hala geçerlidir ve Rum liderini bağlayıcıdır. Bu karar şöyledir: "Rum Ulusal Konseyi kararı: Çözümün mutlaka içermesi gereken hususlar şunlardır: 1. Tek egemenlik. 2. Tek devlet. 3. Tüm Rum göçmenlerinin mallarına geri dönmesi. 4. Tüm Türk askerlerinin geri gönderilmesi. 5. Tüm Türk yerleşiklerin geri gönderilmesi. 6. Türkiye'nin garantörlüğünün kaldırılması." Klerides Annan planının özetini yaptı. "Tük askerinin adadan çekilmesini ve Rum göçmenlerin eski yerlerine dönüş hakkının tanınmasını istiyorduk. Annan planı bize bunları veriyor" dedi. Vasiliyu "Annan planı bize istediğimiz her şeyi veriyor" diyebildi. Komünist AKEL Partisi Genel Sekreteri ve Rum Meclis Başkanı Dimitris Hristofyas "biz kapitalist AB'ye ideolojik açıdan karşıyız; fakat milli davamızın selameti için AB'ye girmeyi kabul ettik" diyor. Bu acı gerçekler geçmişte değil, geçmişi yaratmış olan Rumların geleceği nasıl planladıkları ile ilgilidir. Bunların benim geçmişte yaşadığımla veya geçmişin esiri oluşumla ne ilgisi vardır? Siz, geçmişte başınızdan geçenlerin tekrarını istemiyorsanız, geleceği planlarken geçmişi unutabilir misiniz? Geçmişten ders alarak geleceğe sahip çıkmak, geçmişte vermek zorunda bırakıldığınız bir mücadele sonucu elde ettiğiniz kazanımınızı teslim etmeksizin geleceği planlamak ne zaman suç olmuştur? Rum - Yunan ikilisi sahte bir unvan altında Kıbrıs'ı kendilerine bir ada olarak görmektedirler. 1960'ta kurulmuş olan iç ve dış dengeleri yok farz ederek Kıbrıs'ı Rum cumhuriyetine dönüştürdükleri görüşündedirler. Biz bunu kabul etmediğimiz için suçlanıyoruz. 1960 antlaşmaları Kıbrıs'ın Türkiye'siz bir kuruma üye olamayacağına amirdir. Türkiye'nin bu hakkını çiğneyerek Kıbrıs'a sahip çıkmak için AB üyeliğine tek yanlı ve sahte bir unvan altında yapılmış olan müracaatı Annan planı uygun buluyor diye, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki bu temel hakkını ortadan kaldırmak yetkisini kendimizde bulmuyoruz. Bizden imzamızla Türkiye'nin bu temel hakkını ortadan kaldırmamızı istiyorlar. Bunu reddetmek Türkiye'nin önüne engel koymak mı oluyor? Kıbrıs'ı Türkiye'nin önüne engel olarak koymak gafletini gösteren AB yetkililerine Türk basınının söyleyeceği bir şey yok mu? Kıbrıs meselesi AB üyeliği yolunda birilerinin önüne engel olarak konacaksa bu, Rum - Yunan ikilisi olmalıdır. Türk basınında bunu savunan, AB yetkililerine Türk tarafına yapmakta oldukları haksızlığı yeteri kadar hatırlatan yok. Silah zoru ile Kıbrıs'ı alamayan Rum - Yunan ikilisi, yarattıkları statükoyu tamamlayıp meşrulaştırmak için, 1960 antlaşmalarını çiğneyerek AB'ye müracaat etmişler, biz bu yasa ve ahlak dışı, siyasi önem taşıyan müracaatı imzamızla meşrulaştırmıyoruz diye suçlu bulunuyoruz ve Türkiye'nin önünü tıkamakla suçlanıyoruz. El insaf! Saygılarımla. Rauf R. Denktaş KKTC Cumhurbaşkanı
 
Geri
Üst