Otizm

nisan

Yeni Üye
Üye
Otizm
Onbinde 4-5 çocukta görülen oldukça ender rastlanan bir durumdur. Otistik çocuk, doğduktan sonraki ilk birkaç ay süresince normal görünür. Daha sonra tepki göstermemeye başlar, ses ve görüntü stimülasyonlarına karşı çok az bir ilgi gösterir, okşanmayı istemez ve kucağa alındığında haykırarak ağlar. Bir yeri incindiği zaman teselli etmeleri için ebeveyninin yanına gitmez. Konuşma gecikmesi çok rastlanan bir özelliktir ve konuşma hiç gelişmeyebilir. Bunun tersine, motor gelişme çok kere gecikmez. Ebeveyniyle arasındaki ilişkinin gelişmemesi, çocuğun normal ayrılma anksietesi ve yabancı korkusu evrelerini geçirmediğini gösterir. Başka çocuklarla birlikte bulunma arzusu göstermez. Parmaklarına basarak yürüme, parmaklarıyla gözlerine fiske vurma, ip veya tel parçalarıyla saatlerce oynama gibi ritüel hareketleri görülebilir. Çocuk değişikliğe karşı direnir; memeden kesilme ve kaşık çatal kullanma, sorunlar doğurur. Otizm sendromu, ender olarak daha ileri yaşlarda, hattâ iki buçuk yaşına kadar gelişebilir. Çocuk büyüdükçe tablo değişebilir, otistik soğukluğunu kaybederek ebeveynine karşı sevgi duymaya ve ayrılma anksietesi göstermeye başlayabilir. Bununla birlikte belirgin ekolali (bkz.) ve kişi zamirlerinin yanlış kullanımı (çocuk kendisinden «O» diye sözeder) biçiminde konuşma bozuklukları kalır. Otistik çocukların hemen hemen % 70'i normalin altında veya daha düşük bir zekâ düzeyi gösterirler. Zekâ retardasyonu, davranışla ilgili sorunlara kıyasla daha çok aksamalar yaratabilir. Otizmin nedenleri bilinmemektedir. Daha çok meslek sahibi ve orta sınıf ailelerde görülür. Bu sorunun temelinde ebeveynin, özellikle annenin yetersizliğinin bulunduğu düşüncesinden vazgeçilmiştir. Artık otizmin, biolojik kökenli ve beyin fonksiyonu bozukluğuyla ilgili bir karşılıklı anlaşma bozukluğu olduğu düşünülmektedir. Gelişme evrelerinde görülen afaziye benzerlik ve otistik çocuklardaki yüksek epilepsi oranı (% 10-15), bu görüşü doğrulamaktadır. Ebeveynde rastlanabilen bir anormallik muhtemelen böylesine şiddetli bir davranış bozukluğu gösteren bir çocuğa sahip olmanın yarattığı stress'e karşı tepki olabilir. Otizm belirtileri gösteren bütün çocuklarda, uzmanlar tarafından teşhis değerlendirmeleri yapılmalıdır. Psikolojik testler sabır, ısrar ve tecrübe gerektirir. Biokimyasal araştırma, kafa röntgeni ve EEG incelemeleri yapılmalıdır; çünkü otistik çocuklardan bazılarında fenilketonüri ve histidinanemi gibi ender rastlanan, ama kesin durumlar bulunmaktadır, ilaç tedavisinin yararları sınırlıdır. Hiperkinezi ve epilepside uygulanan semptomatik ilaç tedavisine başvurulabilir. Ender olarak temelde bulunan tedavisi mümkün bir durum teşhis edilmektedir. Uygun öğretim enlemleri en umut verici iyileştirme yoludur, ama bunda bile sonuçlar sınırlı kalır, Operant şartlama terapisi (bkz.) (ödül stimuluslarının sistematik uygulanması) nispeten yeni bir tedavi yöntemi olup az ama kesin yarar sağlamaktadır. Ebeveyne yol göstermek ve öğütlerde bulunmak tedavinin önemli bir yanıdır. Yukarıda belirtildiği gibi, bağımsız hayata yönelen bir prognoz olasılığı bu tip çocuklarda zayıftır. Bunlardan ancak % 15'i hastaneler dışında bir hayat yaşayabilmektedir. Zekâ düzeyi ne kadar yüksek olursa, çocuğun durumu da o kadar iyi olur.
 
Geri
Üst