Açlık Rejimleri

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Açlık Rejimleri
açlık rejimi
İnsanoğlunun kilo almasını açıklayan sade bir denklem vardır. Bu denkleme göre, alınan kalori miktarı harcanan kalori miktarından fazla olduğunda, kilo alma olasılığımız artmaktadır. Demek ki, kilo almak istemiyorsak, girdi ile çıktıyı dengelemeye çalışmalıyız. Ne kadar spor yapıyorsak ve hareketliysek, harcanan kalori, yani çıktı, o denli artar. Kalori girdisi ise yediklerimiz ve içtiklerimizle elde edilmelidir. O halde, en mantıklı kalori girdisini en düşük düzeyde tutmak değil midir?

Tanrı'ya şükür ki hayır. “Başarılı sonuç elde etmek özveri gerektirir; dolayısıyla, ince olmak için bütün gün aç kalmak şarttır.” Diye düşünenler büyük bir olasılıkla yanılıyorlar.
Bütün gün neredeyse hiçbir şey yemeyip, akşamları da sadece sebze, meyve yiyerek rejim yaptıysanız, herhalde ilk ay çok kilo vermişinizdir. Bu hızlı kilo verme dönemi ne yazık ki kısa bir süre içerisinde sona erebilir.

Bu durumu, hızlı bir yokuşu koşarak indikten sonra uçsuz bucaksız bir düzlüğe varmaya benzetebiliriz. Diyelim ki, düzlüğün sonunda yeni bir yokuş inip, deniz kenarına ulaşacaksınız. Ancak düzlük yürü yürü bitmez. İkinci yokuşa varmak için epey zorlanırsınız. Bu çabanızın sonucunda stres, yorgunluk ve ümitsizlik baş göstermeye başlar veya tam tersi, uğraşmaya değmez diye düşünüp geri dönebilirsiniz. Açlık rejimini buna benzetebiliriz.

Bu tür rejimleri üzerinde incelemeler yapmış olan bir araştırmacının varmış olduğu sonuca göre, ilk ay yüksek miktarda kilo verildiği halde, rejime devam ettikçe kilo kaybı çok yavaşlar. Bu sonuç da rejimi uygulamakta olan kişilerde stres, çaresizlik ve düş kırıklığı yaratmaktadır. “Hiçbir şey yemediğim halde kilo veremiyorsam, başka nasıl verebilirim ki” gibi düşünceler kişiyi yıpratmaya başlar. Bu tür bir rejime uzun süre sadık kalınmışsa, rejim yapan kişinin, kilo vermiş olmasına rağmen tombul, sarkık ve biçimsiz görünme olasılığı yüksektir. Uzun vadeli ve spor eşliğinde yapılan bir rejimin sağladığı dış görünüşü “açlık rejimi” ile kısa vadede elde etmek olanaklı değildir.”
Aslında, bu tür açlık rejimlerinin sağlık üzerindeki etkileri de hiç iç açıcı değildir. Birçok doktor, uzun süre aç kalarak yaşamanın zararlarına dikkat çekerek, bu tür rejim yapmak isteyen kişileri uyarmışlardır. Bu konuda yapılan çalışmalara göre, açlık rejimleri sırasında kalp atışları yavaşlamakta ve metabolizma altüst olmaktadır. Bilinçsizce yapılan açlık rejimlerinde, kilo verilirken sadece yağ değil, aynı zamanda kalp, böbrek, cilt ve kaslarda bulunan proteinlerden de kaybedilmektedir. Kas gücü de azalmaktadır. Böylece bünye tam bir kısırdöngü içine girmektedir. Sağlığın bozulması riski yetmiyormuş gibi, yeterli enerji kalmadığından hareketler de yavaşlayacağı için normalden daha az kalori yakılması söz konusudur. Daha az kalori yakmak ise kilo kaybetmeyi zorlaştıran başlıca etkenlerden birisi olduğuna göre, rejim, istenilenin tam tersi sonuç vermiş olacaktır.

Doğru kilo verme nasıl olmalı?
Bu sorunun yanıtı dolaylı olarak beraberinde bir başka soruyu getirmektedir: Kilo vermek istememizdeki amaç nedir? Yanıtınız “yaşam boyu sağlıklı ve ince kalabilmek” ise, o zaman kilo vermenin en mantıklı yolu insanı aç bırakan, günde 800 kaloriyi aşmayan, protein rejimleri gibi tek bir besin grubunu yücelten veya muz ile süt rejimleri gibi hafif rejimlerden uzak durmaktır. Çözüm, yaşam boyu az miktarda yemek de değildir. Az yedikçe, vücut daha “ekonomik” çalışarak, metabolizmasını en az düzeyde yaşama koşullarına uydurur. Dolayısıyla, ne kadar az yemeye alışırsak, yeme gereksinmemizde o denli azalır. Özetle, amaçlanan, metabolizmanın çalışma hızını ve yağ hücrelerini depolayan enzimlerin düzenini alt üst etmeden kilo vermektir.

Yaşam boyu ideal kiloda kalabilmek ve bu sayede kilolu olmanın yol açtığı sağlık sorunlarını en aza indirmek için yeme alışkanlıklarının gözden geçirilmesi gerekmektedir. Çoğu kişinin, kilolu almaya yol açan pek çok alışkanlığı vardır. Bu söz konusu alışkanlıkların değişmesi için, önce bunların tanımlanabilmesi gerekir. Daha sonra ise istek, irade ve sabır, önkoşullar arasında sayılabilir.
 
Geri
Üst