Bolu Ekonomisi, Yemekleri, Coğrafi Konumu

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
Bolu Ekonomisi, Yemekleri, Coğrafi Konumu
İL ve ÇEVRESİNİN COĞRAFİ DURUMU

A- İlin Coğrafi Konumu.

8458 km² alanı olan İlimizin batısında; Sakarya ve Düzce, güneybatısında; Bilecik ve Eskişehir, güneyinde; Ankara, doğusunda; Çankırı ve Karabük, kuzeyinde; Zonguldak illeri vardır.

İlin 8 İlçesi, 3 beldesi ve 515 köyü vardır.

B - Yüzey Şekilleri

Dağlar: İlin güneybatı - kuzeydoğu istikametinde Bolu Dağları; en yüksek yeri 1980 m. ile Çele Doruğu, ve Abant Dağları (1748 m.), Gerede'nin kuzeyinde Arkot (1877m.) ve Göl Dağları (1112m.)dır.

En güneyde ilk iki sıradan daha yüksek olan ve genel olarak Köroğlu Dağları (en yüksek yeri 2499 m.) adı verilen volkanik dağlar uzanır. Bolu'nun güneyindeki uzantısı Seben Dağları (1854 m.), Mudurnu civarındaki dağlar ise Ardıç Dağları (1443 m.) dır. Güneydeki Çal Tepesi ise 1640 m. yüksekliğindedir.

Ovalar: İlin % 9’unu kaplar. 725 m. yükseltideki Bolu Ovası ve 1300 m. yükseltideki Gerede Ovaları en genişleridir. Diğer ovalar ise Mudurnu Ovası ve Göynük ilçesinin güneyinde Himmetoğlu Ovasıdır.

Akarsular: Bolu’da en önemli akarsular Büyüksu, Mengen Çayı, Aladağ Çayı, Mudurnu Çayı , Göynük Suyu ve Gerede Çayıdır.

C- İklimi ve Bitki Örtüsü

Bolu genellikle Batı Karadeniz ve Karadeniz iklim tiplerinin içinde yer almaktadır. Bunun yanında güneybatı bölümlerinde Marmara ve İç Anadolu iklim tipleri de görülmektedir.

Bolu'da hakim bitki örtüsü ormanlardır. İl topraklarının %57'si ormanlarla kaplıdır. Karadere, Seben ve Aladağ Ormanları yurdumuzun en zengin ormanlarıdır. Hakim ağaç türleri kayın, gürgen, ıhlamur, dişbudak, meşe, kızılağaç, karaağaç, kavak, köknar, sarıçamdır.



D- Nüfusu

Bolu ilinde 2000 yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre 280.356 kişi yaşamaktadır. Bolu şehir merkezinin nüfusu ise 86.099 kişidir. Bolu’nun yıllık ortalama nüfus artış hızı % 5,82 ‘dir.



2000 Nüfus Sayımına Göre BOLU İli Nüfusu:
ŞEHİR KÖY TOPLAM

BOLU MERKEZ 86.099 50.037 136.136

DÖRTDİVAN 3.837 6.172 10.009

GEREDE 30.377 17.053 47.430

GÖYNÜK 5.804 13.577 19.381

KIBRISÇIK 3.012 2.989 6.001

MENGEN 5.497 11.890 17.387

MUDURNU 5.934 18.492 24.426

SEBEN 4.316 4.519 8.835
YENİÇAĞA 7.030 3.721 10.751

TOPLAM 151.906 128.450 280.356



EKONOMİK VE TİCARİ YAPISI

Bolu’da ekonomik yaşamın temelini tarım ve hayvancılık oluşturmakta ve faal nüfusun % 63’ü tarım sektöründe çalışmaktadır. 845.800 hektar yüzölçümüne sahip olan Bolu İli topraklarının 149.664 hektarlık kısmı (%17.69) tarım alanı, 488.416 hektarı (%57) ormanlık alan, 124.440 hektarı (%14.71) çayır ve meralardır. Tarım alanlarının % 23’ü sulanabilmektedir. Tarımda kullanılan arazinin büyük bir bölümünü patates, pancar, buğday, arpa başta olmak üzere tarla bitkileri oluşturmaktadır. Bağ, sebze, meyve bitkileri üretimi de il çapında 4.522 hektar alanda yapılmaktadır.

Coğrafi yapısı nedeniyle İlimizin hemen hemen her yöresinde hayvansal üretim yapılmaktadır. İlimiz kümes hayvanları üretiminde yurt çapında önemli bir yere sahiptir.

Bolu , Ankara ve İstanbul gibi iki büyük metropolün arasında olmasına rağmen sanayileşme açısından yeterli gelişme gösterememiştir. Ankara-İstanbul yolunun Bolu’dan geçmesi, ulaşım imkanlarını arttırmış, karayolu taşımacılığını özendirmiş ve buna bağlı küçük yan sanayi kuruluşlarının sayısını yükseltmiştir.

1973 yılından itibaren kalkınmada öncelikli yöreler kapsamına alınan Bolu’ya, sermaye akımı başlamış ve imalat sanayi, orman ürünleri sanayi, gıda sanayi kollarında önemli artışlar olmuştur. Bu gelişmeye paralel olarak 143 Ha. alanı kaplayan Bolu Organize Sanayi Bölgesi, 1989 yılında altyapısı tamamlanarak sanayicilere açılmıştır. Toplam 51 parsel faaliyetine devam etmektedir.

Gerede İlçemizde 100 hektarlık alanda organize sanayi bölgesi ve 120 hektarlık alanda deri organize sanayi bölgesi, Yeniçağa ilçemizde de 120 hektarlık alanda organize sanayi bölgesi oluşturulmuştur.

Ayrıca Bolu il merkezi ile Gerede, Yeniçağa, Mudurnu ve Mengen ilçelerinde de küçük sanayi siteleri açılmış, faaliyetlerine devam etmektedir.

İlimiz alanının yarıdan fazlasını kaplayan ormanların ekonomiye etkisi, önemli ölçüde yüksektir. Orman ürünleri işleyen fabrikalar İlimiz ekonomisine ve istihdamına oldukça katkı yapmaktadır.

İlimizde merkez ilçe ve ilçelerinin pazarlarının ayrı günlerde olması piyasa hareketlerini canlı tutmaktadır. İlimiz gıda ve ihtiyaç maddelerini genelde il dahilinden ve çevre illerden karşılamaktadır. Özellikle son yıllarda Bolu’da büyük alışveriş merkezlerinin açılması ve üniversite öğrencisi sayısının yıldan yıla artması da ticari hayata canlılık getirmektedir.


YÖRESEL HALK KÜLTÜRÜ

a) Doğum Gelenekleri:

Çocuk doğduktan sonra gelinin annesi kızına ve damadına hediyeler alır, doğan torununa altın takar. Kayınvalide ve yakın akrabalar da bebeğe altın takarlar. Bebek görmeye gelenler mutlaka bebeğe hediye getirirler.

İsim koyacak kişi bebeği kucağına alarak sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okur. Çocuğun adı doğduğu gün konulur. Genellikle aileden birinin adı tercih edilir.

Loğusa yatağı 7 gün durur. Yedinci günün sonunda bebeğe okunur ve ninniler söylenerek beşiğe yatırılır.

Çocuk doğduktan 40 gün sonra temiz bir sudan 40 kaşık alınır. Bu su içi su dolu başka bir kaba konur. İçine yüzük atılır. Bebek ve anne bu su ile yıkanır. O gün bebek yakın komşulara kırk uçurmaya götürülür. Gittikleri yerden çocuğa yumurta gibi olsun diye yumurta verilir.

Çocuğun çabuk yürümesi için bir Cuma günü iki ayağı bir ip ile bağlanır ve camiye götürülür. Camiden çıkan ilk kişiye bu ip kestirilir. Buna köstek kestirme denir.

b) Sünnet Gelenekleri:

Çocuklar 7-9 gibi tek rakamlı yaşlarda sünnet ettirilir. Sünnet gününün gecesi kına gecesi adıyla eğlenceler yapılır. Gündüz ise mevlit okutularak gül suyu ve lokum ikram edilir. Gelen misafirlere yemek verilir ve sünnet gezmesi yapılır.

c) Askere Gitme :

Askere gidecek genç bütün tanıdıklarını ziyaret eder ve gittiği her yerde yemek verilir. Bazı köylerde asker mevlitleri okutulur. Askere gitmeden bir gün önce genç, arkadaşları ile toplanarak eğlence yapar. Gideceği gün gencin tüm tanıdıkları uğurlamaya gelir, herkesle vedalaşır, onlar da hediyeler verirler.

d) Evlenme Gelenekleri:

Yörede görücü usulü ile evlenmek yaygındır. Beğenilip istenmeye karar verilen kızın evine bir grup kadın kız görmeye gider. Yanlarına gözleme adı verilen evde yapılmış ekmekleri alırlar. Buna halk arasında “ekmek atımı” denilir. Ailesi kızı vermeye niyetli ise gözlemeleri alır. Başka bir gün kız tarafı oğlan evini görmeye gelirler.

Kızın verileceği anlaşıldığında erkeklerden bir grup kızı istemeye gider. Nişan takılır. Kız tarafı da damada verilmek üzere sır çevre gönderir. Nişanda kız, top kumaş üzerinde yürütülür.

Nişandan sonra kız tarafı oğlan evine gelerek çeyiz asar ve yemek yenir. Ertesi gün gelin hamama götürülür. Akşamına saç örmesi olur. Çarşamba veya Cumartesi günü kına yakılır.

Perşembe veya Pazar günü de gelin alma günüdür. Gelin alma günü damat tarafı mevlit okutur. Gelen misafirlere genellikle “yayla çorbası, et yemeği, etli pilav, yaprak sarma, hoşaf, börek ve tatlı”dan oluşan düğün yemeği verilir. Yemekten sonra gelin alma için kalabalık bir grup kız evine gider. Damat tarafı geldiğinde kız odaya saklanır. Bahşiş almadan kapı açılmaz. Gelinin yakınlarından biri çeyiz sandığının üstüne oturur. Kayınpeder de oturanlara bahşiş vererek kalkmasını sağlar.

Düğün akşamı damat yakınlarıyla birlikte yatsı namazına gider. Namazdan sonra erkekler tekbir getirerek damadı gelin odasına koyarlar. Damat ta yüz görümlüğü olarak geline altın takar.

e) Halk Oyunları :

Bolu yöresinde özellikle Mudurnu, Mengen ve Kıbrıscık yörelerinde halk oyunlarına önem verilmiştir. Başlıca oyunlar:

Al yemeni, Adayolu kestane, davul oyunu, Bindirme, Göynük zeybeği, Gerede zeybeği, Halimem, Karaköy sekmesi, Karşılama, Köroğlu, Menmen-pıtpıt, Meşeli, Ördek, Sürütme, Mudurnu zeybeğidir.

f) Geleneksel Giysiler:

Kadınlar başlarına genellikle ön kısmı altınlarla süslü fes, üstüne de Türk nakışlarıyla işli baş örtüleri takarlardı. Ayağa desenli çoraplar ve hafif topuklu, üzeri işlemeli ayakkabılar giyilirdi. Kadın giysileri ; Başlık (tepelik), fermane (kollu cepken), üç etek, şalvar, iç göynek, çorap, ayakkabı, kemer ve kuşaktan ibaretti. Düğünlerde ise genellikle bindallı entari ve salta adı verilen gelin elbisesi giyilirdi.

Erkeklerde başa kalpak takılırdı. Elbisenin göğsünde sağda, takılı işlemeler vardı. Pantolon siyah kalın kumaştan yarım külot şeklinde yapılırdı. Ayağa yörelerine göre çarık, siyah deri çizme yada topuksuz mokasen ayakkabılar giyilirdi.

YÖRE MUTFAĞI

Bolu yöresinin tarihi ve turistik özelliklerinin yanı sıra yemekleri de oldukça zengindir. Özellikle Mengenli aşçılar dünyaca tanınmışlardır. Mengen’den yetişen aşçıların tarihi padişah mutfaklarına kadar dayanmaktadır. Atatürk’ün aşçısı da Mengenliydi. Günümüzde turistik tesislerin bir çoğunda Mengenli aşçılara rastlamak mümkündür. Aşçılık sanatı Mengen İlçesinin ata mesleğidir. Bu nedenle Mengen’de Anadolu Aşcılık Meslek Lisesi ile Aşçılık Meslek Yüksek Okulu açılmış ve bu sanatın bilimsel olarak geliştirilmesi amaçlanmıştır.

Her yıl Ağustos ayının ilk haftasında da Mengen’de “Aşçılık Festivali” düzenlenmekte ve yarışma, sergi, konser, panel, şov, spor karşılaşmaları gibi etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Özellikle her yıl değişik türde bir şov yemeği hazırlanmakta ve çok ilgi çekmektedir.

Yöremizde genellikle mutfak, yemek yapmak ve oturmak amacıyla kullanılmaktadır. Bu nedenle evler yapılırken, mutfağın geniş olmasına özen gösterilmektedir. Köylerde hemen hemen her evin bahçesinde tuğla ve topraktan yapılmış fırın bulunmaktadır.

BAŞLICA YÖRE YEMEKLERİMİZ

Ovmaç çorbası,kızılcık tarhana çorbası,tarhana çorbası, nohutlu çorba, yayla çorbası, yoğurtlu bakla çorbası, imaret çorbası, çiğ börek, kabaklı gözleme, acı su bazlamacı, çantıklı pide, etli mantı, ekmek aşı, patatesli köy ekmeği, kedi batmaz, mantar sote, orman kebabı, kaldırık dolması, kaşık sapı, Mengen pilavı, höşmerim, Mengen kuzu güveç, katık, kaşık atmaç, bakla çullaması, paşa pilavı, kabak hoşafı, kara kabak tatlısı, palize, coş hoşafı, karavul şerbeti, kızılcık şurubu, saray helvası.

Bolu Mutfağına özgü yemeklerden bazıları:

Yayla Çorbası:

Bir tencerede tuzlu su kaynatılır. Ayıklanmış pirinç suyun içine atılır. Başka bir tencerede pişirilen nohut ta ilave edilir. Bir kapta 1 bardak un, 2 kaşık süzme yoğurt ve 1 yumurta karıştırılıp çorbaya yedirilir. Ara sıra karıştırılarak pişirilen çorbanın üzerine kızartılmış tereyağı dökülerek servis yapılır.

Yoğurtlu Bakla Çorbası:

Bir tencerede kaynayan suyun içine küçük bir soğan rendelenir. Baklalar kırılıp yıkandıktan sonra tencereye atılır ve pişirilir. İçine un, yoğurt, 1 yumurta ve tuz karıştırılır. İyice piştikten sonra üzerine yağ kızdırılıp dökülür ve servis yapılır.

Kabaklı Gözleme:

Kat kat açılan iki yufkanın arasına rendelenmiş kabak ve şeker kavrularak sürülür. Yufkaların kenarları bastırılarak birbirine yapışması sağlanır ve sac üzerinde pişirilir. Üst üste konulan gözlemeler yağlanıp kalbura bastırılarak şekil verilir. Kesilerek kaymakla birlikte servis yapılır.

Paşa Pilavı:

Haşlanmış patateslerin kabukları soyulur ve doğranır. İçine 1-2 adet haşlanmış yumurta ve soğan doğranır. Maydanoz, karabiber, kırmızı pul biber, yağ ve limon ilavesiyle karıştırılır ve servis yapılır.

Coş Hoşafı:

Şeker pancarları temizlenir ve kabukları ile iyice suda pişirilir. 3-4 saat kaynadıktan sonra kabukları soyulur ve ince ince doğranır. Ekşi olması için içine pestil veya erik kurusu ve su ilave edilir. Soğuduktan sonra makarna veya pilavın yanında servis yapılır.

Höşmerim:

Kaymak ve süt bir tencerede kaynatılır. Yavaş yavaş un ilave edilip, karıştırılarak pişirilir. Elde edilen hamur tavaya alınarak tere yağda kızartılır. Üzerine şeker serpiştirilerek servis yapılır.

Saray Helvası:

Un yağda kavrularak miyane haline getirilir. Şeker suda ağda kıvamına gelinceye kadar kaynatılır. Daha sonra elde çekiştirilerek liflenmesi sağlanır. Biraz dinlendikten sonra tepsiye tepilir. Unun ve şekerin birbirine iyice karıştırılıp yedirilmesi gerekmektedir. Tepsiye tepilen tatlı baklava şeklinde kesilerek servis yapılır.


HALK OZANLARI

KÖROĞLU

Bolu denildiğinde akla ilk gelen; Köroğlu’dur. 16. Yy. sonu ile 17. Yy. başlarında yaşayan Köroğlu’nun asıl adı Ruşen Ali’dir. “ Hey hey, benden selam olsun Bolu Beyi’ne...” diye başlayan pervasız haykırışı ve haksızlığa başkaldırışını anlatan hikayesi şöyledir:

Bolu Beyi bir at meraklısıdır. Seyisi olan Yusuf’u, güzel ve cins bir at aramaya gönderir. Yusuf ileride mükemmel bir at olacağına inandığı gösterişsiz bir tay bulup getirir. Bolu Beyi tayı beğenmez ve Yusuf’un gözlerine mil çektirerek yanından kovar. Yusuf köye döner ve olanları oğluna anlatır. Oğlu Ruşen Ali babasının intikamını almak için dağa çıkar. Ruşen Ali, Köroğlu diye anılacak, babasının öcünü almak, zalimliklerinin hesabını sormak için Çamlıbele otağ kuracaktır. Yurdun dört bir yanına kadar dağılan mücadelelerle, Köroğlu zalimlerin korkulu rüyası haline gelecektir. Köroğlu’nun mücadelesi “delikli demir” icat olup da “ mertlik bozuluncaya “ kadar sürer.

Sonuçta, her halk kahramanında olduğu gibi Köroğlu da fani dünyadan göçer, gönüllere girerek, dilden dile anlatılan bir efsane haline, destan haline gelir.


Hey hey efeler hey hey
Benden selam olsun Bolu Beyi’ne

Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır.

At kişnemesinden, kargı sesinden

Dağlar seda verip seslenmelidir.

Ben bir Köroğluyum dağda gezerim

Esen rüzgarlarda hile sezerim.

Demir külünk ile başın ezerim.

Dağlar seda verip seslenmelidir.

Asker geldi sıra sıra dizildi,

Alnımıza kara yazı yazıldı.

Delikli demir icat oldu mertlik bozuldu,

Eğri kılıç kında paslanmalıdır.

Köroğlu düşer mi, acep şanından

Çoğunu ayırır er meydanından,

Kır at köpüğünden, düşman kanından

Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.



AŞIK DERTLİ :

Ünlü halk ozanlarımızdan Aşık Dertli ( 1772-1845 ) , Yeniçağa ilçesine bağlı Şahnalar Köyünde doğmuştur. Asıl adı İbrahim Lütfi’dir. Edebiyat tarihimize halk şairlerinin en büyüklerinden olarak geçen Dertli’nin bazı dörtlükleri bestelenmiştir. Sazı elinde Anadolu’yu bir uçtan diğerine gezmiştir.

Dertli’nin en çok bilinen bir dörtlüğü :

Telli sazdır bunun adı,

Ne ayet dinler ne kadı,

Bunu çalan anlar kendi,

Şeytan bunun neresinde?



GEREDELİ AŞIK FİGANİ :

1814 yılında Gerede’de dünyaya gelen Figani’nin asıl adı Seyyit Ahmet’tir. Figani mahlası saz ve söz ustası olan Aşık Dertli tarafından verilmiştir. 51 yıl Anadolu, Arabistan ve Irak’ta diyar diyar dolaşmıştır. Pek çok çırak yetiştirmiştir.



YÖRESEL HALK OYUNU :



Ö R D E K

Amman ördek yeşil yeşil ördek

Hani senin eşin eşin ördek.

Hani senin eşin eşin ördek.

Amman amman ördek yeşil yeşil ördek.

Kanadını düşür düşür ördek.

Ördek suya dal da gel

Yardan haber al da gel

Eğer yarim gelmezse

Tut kolundan al da gel.

Akşam oldu yatar mısın ördek.

Gece oldu uyur musun ördek.

Gece oldu uyur musun ördek.

Amman ördek yeşil yeşil ördek.

Sabah oldu uyan uyan ördek.

Sabah oldu uyan uyan ördek.

Bize selam çakar mısın ördek.



TÜRKÜ

Ada yolları düz gider

Yavrum bir edalı kız gider

O kız yolunu şaşırmış

Yavrum inşallah bize gider.

Ada yolları kestane

Yavrum dökülür dane dane

Benim bir sevdiğim var.

Yavrum şu Bolu’da bir tane.

Ada yolu yamandır

Yavrum Bolu Dağı dumandır.

Sazları düzenleyin

Yavrum almayacak zamandır.

Yavrum oyunumuz tamamdır.



EL SANATLARI:

İlimizin ormanlarla kaplı oluşu insanları tahta oymacılığına yöneltmiş ve bu el sanatı geleneksel bir boyut almıştır. Ağaç oymacılığı daha çok dekoratif turistik eşya ve mutfak araç gereçleri şeklinde yoğunlaşmıştır.

Kıbrısçık ilçesinde kaval, Göynük Kılavuzlar köyünde tahta oymacılığı, Gerede’de dericilik,bakırcılık, kalaycılık, saraçlık mesleği halen devam etmektedir.

İlimizde bir başka el sanatı örneği de Mudurnu iğne oyalarıdır. Mudurnu’da bayanlar iğne oyası yaparak ve çevre yerleşim birimlerinde pazarlayarak geçimlerine katkıda bulunmaktadırlar. Oyalar ipek iplikten yapılmaktadır. Her oyanın bir ismi vardır. En yaygın olanları, hercai, biber, limon, papatya, kınalı, parmak yıldız, üzüm, küpe çiçeğidir. Mudurnu’da son yıllarda turistik ve hediyelik eşya ile bebek yapımı yaygınlaşmıştır.

Mengen ilçemizin telli nakışlı baş örtüleri ve burun çorapları son derece güzeldir. Nakış isimlerinde doğadan esinlenilmiştir. Bazıları meşe yaprağı, akça ağaç, diken gülü, dut yaprağı, yıldız telidir. Kullanılan nakış ipliği ise bitkisel boyalarla renklendirilmektedir.

Kıbrısçık ilçemizde de yöresel tezgahlarda kıl ve yünden giyim eşyaları, torba, heybe, yastık ve kilim çeşitleri yer yer yapılmaktadır. Kıbrısçık’ta halen kadınlar özellikle düğünlerde geleneksel giysilerini kullanmaktadırlar.
 
Geri
Üst