buyrun buyrun köşeme :)

İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde kazanması zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmış göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Cemal Süreya

Sokak lambası altındayım sanırım
Işıklar biraz kent taklidi yapıyor
Rüzgar saçlarımda poyrazını demliyor
Bu mevsim oldukça uzun hazanı düşüyor payıma ayazlanıyor gece nöbetlerinde intiharlarım
Yazdığım her harf kamburuma ekleniyor topallıyorum…

Daha mı bir siyah gökyüzü sigaranın alevi gözüme kaçıyor
Aslında ağlamıyorum ki canım yandı sadece
Kunduramda vurup acıyı hatırlatmasaydı birde; çoktan unutmuştum ellerimi tutuşunu
Hangi masalda mutlu rolüne bürünsem yalanım yüzümden okunuyor
Acıyan bakışlar gözbebeklerimde
Yazık geçiyorlar içlerinden Çok yazık…

Nerde kurumuş bir dal görsem sehpa kuruyor kendime düşlerim
Eskiden böyle değildim ben; şimdi korkuyorum yaşamaktan
“Sen güçlüsün” diye sahte aforizmalar asıyorum duvarlarıma
Az bilinmeyenli bir denklemi çözemiyorum
Benden sen gidince bir kalan olmalıydı…
Olmadı… Olmuyor… Bu denklem her defasında eşitsizlikle bitiyor

 
Aşk köledir esiri olmaz
Aşk ölümdür tabutu olmaz
Aşk fakirdir ekmeği olmaz
Aşk beterdir halden anlamaz
Aşk delidir dengesi olmaz
Aşk kömürdür külü bulunmaz
Aşk bestedir kalemi susmaz
Aşk oynaktır yerinde durmaz
Aşk misafir kapıda durmaz
Aşk çöldür serabı olmaz
Aşk ummandır denizi olmaz
Aşk gerçektir sahtesi olmaz
Aşk bir oktur hedefi vurmaz
Aşk ömürdür sefası olmaz
Aşk bir inci taşı bulunmaz
Aşk bir bülbül kafesi olmaz
Aşk bir güldür dikeni olmaz
Aşk bir yağmur rahmeti olmaz
Aşk boşa koysam dolmaz doluya koysam almaz
Saniye Uzun
 
Aşk gönüle ışık tutan,
Aşk nur ile doldurandır.
Aşk geceyi aydınlatan,
Aşk perdeyi kaldırandır.
Aşk destanda aşk sözdedir,
Aşk mana’da aşk özdedir,
Aşk gönülde aşk közdedir,
Aşk ağlatıp güldürendir.
Aşk bu günde aşk yarında,
Aşk sökülmez aşk derinde,
Aşk Ferhat’ta aşk şirinde,
Aşk dağları deldirendir.
Aşk sevginin sıcağında
Aşk sevenin kucağında
Aşk Mevlana ocağında
Aşk hamları oldurandır.
Aşk alınmaz aşk satılmaz,
Aşk bulunmaz aşk atılmaz,
Aşk görülmez aşk tutulmaz,
Aşk her gücü yıldırandır.
Aşk doldurur aşk taşırır,
Aşk kaldırır aşk düşürür,
Aşk yandırır aşk pişirir,
Aşk göz yaşı sildirendir.
Aşk vuslata vardıran güç,
Aşk zamanı durduran güç,
Aşk kemale erdiren güç,
Aşk yaşarken öldürendir.
Aşk bektaşi yolundadır,
Aşk Özhani telindedir,
Aşk Yunusun gönlündedir,
Aşk Mevlayı buldurandır.

 
Yüreğim bir rüzgar gülü
Sen ise onun rüzgarı
Sesi solugu nefesi
Sen yoksan hareket yok…
can yok,hayat yok…

Tatlı tatlı esmezsen ruhuma…
Ruhum susar,içim ağlar,yüreğim donar…
Ölürüm…

Bazen buz gibi esersin üşürüm…
Bazen ılık ılık esersin durulurum…
Ama sensizken anlamsızım.

 
Sanıyormusun bitecek bu sevda,
Geçen her anımız hep aklımda,
Sen olsanda olmasanda,
Ben hala sendeyim…
Sen bilmiyorsun ben aslında,
Senin için senden vazgeçtim,
Sen duysanda duymasanda,
Ben hala sendeyim…
Yalanmış dünya herşey boş,
Sevince insan oluyor dünya bir hoş,
Yalnız kaldım biçareyim ama,
Ben hala sendeyim…
Bu yürek ilk defa bugün kırılmıyor,
Ben unuttum desem bile yerin hala dolmuyor,
Kalp limanımdan ayrıldın gittin ama,
Ben hala sendeyim..
 

Can dostlarım demişti bana
Geçer aradan seneler
Küllenir, yok olur acıların

Hiç merak etme
Silinip atılır içinden
Geçmişteki kötü anıların

Çokta uğraştım kömür gözlüm
Seni unutmak için,
Ne yazık ki başaramadım

Bazen puslu ayaz gecelerde
Bazen de ayrılık şarkılarında
Hep seni hatırladım

Aradan bunca yıl geçti de
Sen unuttun mu, bilmiyorum ama
BEN SENİ HİÇ UNUTAMADIM

 
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.
Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri
Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz
Kazımak ulu ağaç gövdelerine adımızı
Yazmak her şeyi bir bir kumların üstüne
O her işkenceye mahkum olmuşluğumuz
O çok sevmek, daha çok sevmek günden güne.
Şarkısız ve sensiz kaldığım nice akşamlar
Gözlerin geçer aklımdan özlemler içinde
Gözlerin bir çigan müziği güzelliğinde
Kirpiklerinde keman, bebeklerinde gitar…
Bir daha dünyaya gelsem
Yine seni severdim
Beni üzesin diye
Beni deli divane edesin diye
Seni görmediğim günler
Karanlıktayım, katran gecelerdeyim
Cehennem misali bir yerdeyim
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse
İşte öyleyim…
Bütün kadehlerimi hep sana adıyorum
Hep senin için bu bir bir boşalan şişeler
Umutsuzluğum, sarhoşluğum senin eserin
Senin yüzünden bu delicesine içmeler
Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Lanet edersin yaşadığına…
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın..
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
Beni çağırdığını bir defa duyabilsem
Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem
Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem
Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum
Bir yerlere varmadan, nasıl böyle
Hiç durmadan akıp gidiyor günler
Yaşam diye verdiğin bu mu söyle
O mu sırtıma sapladığın hançer
Zamanlar kalleş şimdi, herşey artık bir oyun
Manzaralar hüzünlü insanlar ağlamaklı
Bir akşam getir bana, gizlice ve en saklı
Saatleri birer birer dudaklarında sun
Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi
Akıtır taşa, toprağa kanımı
Dünya seninle aydınlık ve güzeldi
Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı
 
Genç kız yine acılar içinde odasında yatıyordu. Henuz hayatının baharında ölümle yüz yüzeydi. Babası onu kurtarmak için gazetelere ilan vermiş, para teklif etmişti. Ama onun kalbinin teklemesi değil, kalbinin içindeki sızı ilgilendiriyordu. Sevdiği aklına geldi bir damla yaş daha döküldü gözlerinden. Ayrıldıklarından beri tam beş çile dolu yıl geçmişti. Aslında sevgilerinin arasına o kahrolası para girmişti. Hatırlıyorduda sevdiği ona birkeresinde:
Zaten sevgiye muhtaç birisi başka ne isteyebilirdiki. Kendisini sevmesi yeterdi.O en çok Saçlarının dökülmesine üzülüyordu. Çünkü sevdiği öpmüş koklamıştı saçlarını. Her dökülen saç yüreğine bir hançer olup saplanıyordu. Şimdi tek isteği sevdiğinin son anlarında yanında olmasıydı. Ne olurdu onu birkez daha görebilse, onu birkez daha koklayabilse.Bu düşünceler arasında uykuya daldı.
Babası heyecanlı bir şekilde kızının odasına girdi. ” Müjde kızım,kalp bulundu ” dediğinde kızının bir peri güzellliğinde, sevdiğinin özleminden ıslanmış yüzüne baktı ve çıktı odadan…
Genç kız, bir hafta sonra kendine geldiğinde sanki başka bir dünyadaydı. İçinde acaip bir his vardı. Sanki bu dünya ona çok farklı gelmişti. Aklına yine sevdiği geldi. Kalbi eskisinden daha hızlı atmaya başladı. Kalbi değişmişti ama sevdiğini eskisinden daha çok sever olmuştu.
Bir gece ansızın uyandı uykusundan kalbi çok hızlı atıyordu. Bu durum sürekli böyle devam etti.Doktora gitti, durumunu anlattı. doktor:
- Bir aya kalmaz geçer, demişti.
Ama aradan aylar geçmesine rağmen durum aynıydı.

Birgün bahçeye çıktı Çiçekleri seviyordu. Kırmızı güllerin yanına gitti. Kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. En çok kırmızı gülleri severdi. Çünkü sevdiği ona benzediğini söylerdi hep. Birden kapı çaldı. Kapıyı açtı kimse yoktu. Yere baktı bir mektup vardı ve onaydı. Mektubu açtı ve kalbi hızlı hızlı atmaya başladı. Bu onun kokusuydu. Koltuğuna zarzor oturabildi. Zarfın içinden mektubu titreyen ellerle çıkardı ve okumaya başladı :
” Sevdiğim, bugün sevdamızın altıncı yılı. Seni hep sevdim. Seninle ayrılmak zorunda kaldığımızdan beri, bir kalbe iki sevginin sığmayacağını bildiğimden ne birini sevdim ne de evlendim. Her günüm çile ve azapla geçti. Hergün sana şiirler yazdım, hergün şiirlerimi okudum ve hergün ağladım. Tam beş yıl boyunca hergün yazdım, okudum, ağladım. Birgün önüme bir fırsat çıktı. Bu fırsatı reddedip kendime daha fazla haksızlık edemezdim. Belki seni unuturum diye senden çok uzaklara gittim. Ama şimdi seni daha çok özlüyorum. Her gece yanına geliyorum o masum yüzünü okşuyor yanaklarına öpücükler konduruyorum, sen uyanıyorsun benim geldiğimi anladığını sanıyorum ama sen o tatlı uykuna geri dönüyorsun. Sevdiğim hep ben geldim senin yanına artık sen gel olurmu. Kırmızı güllerimize iyi bak. Ve artık unutma içinde seni senden daha çok seven bir kalbin var artık. Ona iyi bak olurmu. Kırmızı güllere ve kalbimize iyi bak. Seni yanıma gelene kadar bekleyeceğim sevdiğim Hoşçakal…”

 
gülünce gözlerindeki ışığı
konuşunca sesindeki yumuşaklığı
elini uzatınca teninin sıcaklığını
sarılınca yaşamın güzelliğini
seviyorum senin bana yaşattığın güzellikleri
seni tanıyınca anladım yaşamın saklı güzelliklerini
sen öğrettin bana gözlerdeki sevgiyi
yüreğin sevdiğini görünce birbaşka çarptığını
bir kuşun ötüşündeki büyülü güzelliği
bir yaprağın düşüşünde güzellik saklı olduğunu
sen bana hayatın güzelliklerini
sevince anlayabileceğimi gösterdin
gözlerim birbaşka bakıyor bi
 
Geri
Üst