çocuklarımızı bile bile zehirlemeyelim…

Uzman SühaN

Administrator
çocuklarımızı bile bile zehirlemeyelim…
BU konu;çocuklarımızı zararlı yiyeceklerden koruma,çocukları zehirlenmelere karşı koruma hakkında bilgiler vermektedir


Okullar açıldı,sevgili annelerin koşuşturması başladı.Duyarlı anneler çocuklarının beslenme çantasını sağlıklı yiyeceklerle doldururken,bilinçsiz anneler nasılsa okul kantininden beslenir diyerek çocuklarını malesef bile bile zehirliyor.Çocuklarda okul kantininden bilinçsizce aldığı,zararlı yiyeceklerle obezite,kanser,gibi hastalıklara yakalanıyor.Çocuğunuzun sağlığını düşünüyorsanız gerek okul idarecisiyle,gerek öğretmenlerle,gerekse çocuklarınızla konuşun..Çocuklarımızı okullarda bekleyen tehlikeler hakkındaki ayrıntıları yazımızda bulabilirsiniz

c-12d.jpg



Annelere, babalara, öğretmenlere, okul müdürlerine, okul aile birliklerine ve okul kantinlerini işleten insanlara avazımız çıktığı kadar bağırarak ikaz ediyoruz…

“Kola ve Gazlı içeceklerin, Hazır meyve sularının, Cips ve Kalorisi yüksek yiyeceklerin İlköğretim ve Ortaöğretim kantinlerinde Bakanlıklar nezdinde yasaklanmış olmasına rağmen , gerek anne babaların vurdum duymazlığı, gerek öğretmen ve okul yönetimlerinin ilgisizliği ve gerekse kantin yöneticilerinin eski sömürü düzenlerini devam ettirme hırsları sebebi ile geçtiğimiz yıllarda yer yer bu yasaklar uygulanamamış, gözbebeğimiz olan evlatlarımız göz göre göre kantinlerdeki sağlıksız, hatta ekseriya hastalık davetçisi ve en önemlisi çoğunluk müslüman ailelerin çocukları olmaları hasebi ile dini inançlarına aykırı gıdaları tüketmelerine sebep olunmuştur.

Yeni öğretim dönemine girildiği bu günlerde çağrımız, ilgili Bakanlık yetkililerine, daha çok çocuklarını binbir emekle yetiştirmeye çalışan anne babalara, okul yöneticilerine, öğretmenlerimize ve çocuk, gençlik ve eğitim konuları ile uğraşan sivil toplum kuruluşlarınadır. Yurdumuzda ilk ve ortaöğretimin yeni bir ders yılına başladığı bugünlerde, istikbalimizin teminatı dediğimiz, gözbebeğimiz çocuklarımızın okul kantinlerinde maruz kalacakları sağlıksız ve geleceklerine dönük tahribatlar yapabilecek tehlikeli beslenme şartlarına dikkat çekmek ve hep beraber toplum olarak bu kötü şartlardan çocuklarımızı korumak için bu konuda duyarlı olmaya davet etmek istiyoruz.

Veliler, çocukların kantinlerden sağlıksız beslenmesini önlemek için gerekirse beslenmelerini evlerde hazırlayacakları
“beslenme çantaları” ile gerçekleştircekleri bir eylemi yapmalıdırlar.

Öğrenciler Sağlıksız Besleniyor

Yapılan bir araştırmaya göre, sadece İstanbul’da, 1490 ilköğretim, 696 da lise bulunuyor. Bu okullardaki kantinlerin sayısı da 2 bin 100’e ulaşıyor. Kantin bulunma oranı ilköğretimde yüzde 98.3, liselerde ise yüzde 100. Buna rağmen, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarının okul kantinleriyle ilgili bir yönetmelik oluşturlduğu halde, her yıl birçok okul kantininde satılan yiyecekler yüzünden öğrenciler zehirleniyor, satılan ürünler sağlıksız beslenmelerine neden oluyor. Ayrıca, çocuklarda gözlenen obezite, dişlerde çürük ve gelişme geriliğini bu kantinlerde satılan yiyecek ve içecekler tetikliyor.

Okul kantinlerini işletme veya ihale ile kiraya verme yetkisi, okul aile birliklerinde bulunuyor. Kantinlerin denetimi ise okul yöneticilerine bırakılıyor. İşletmesi ihaleyle verilen kantinlerden elde edilen net kira gelirinin yüzde 80’i okul aile birliğine, yüzde 10’u ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne gidiyor. Kalan yüzde 10 ise İl Milli Eğitim Müdürlüğüne veriliyor.

Veliler kantinlerin sağlıksız olduğunu düşünüyor

İstanbul Kantinciler Esnaf Odası’nın İstanbul’da 2 bin veli ile görüşerek yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre, velilerin yüzde 40.4’ü okul kantinlerinde satılan gıdaların sağlıklı olmadığını düşünüyor. Velilerin yüzde 84.4’ü, çocuklarının kantinlerde satılan fast food ürünlerini, asitli içecekleri tüketmesini istemiyor.

Bu Kampanya Mutlaka Desteklenmelidir

“Beslenme çantası” eylemini bir kamanyaya dönüştürme konusunda GİMDES Helal Ve Sağlıklı Gıdalar Platformu takipçisi kardeşlerimizin bütün güçleri ile destek vermelerini bekliyoruz. Sağlıksız beslenmeye karşı gözbebeklerimiz çocuklarımızı korumak öncelikli olarak bizim görevimiz olmalıdır. Kantinlerimizi güvenilir hale getirinceye kadar Okul aile birliklerinde güç birliği yaparak bu kampanyayı yaygınlaştıralım. “beslenme çantası” kampanyası çocuklarımızın geleceğini kurtaracak çok önemli bir adımdır.

Beslenmenin şüphesiz ki her insanın hayatında büyük önemi vardır. Ama öyle dönemler vardır ki beslenme bu dönemlerde daha da büyük önem kazanır. İşte bizim konumuz olan okul çağı beslenmesi de beslenme açısından önemli olan bir dönemdir.

Okul çocuklarının özel bir grup olarak kabul edilmesinin nedenleri:

1. Okul çağındaki çocuklar sürekli bir büyüme ve gelişme süreci içindedirler. Bu dönemde alınacak koruyucu önlemler tüm yaşamları boyunca etkili olabilecek yararlar sağlayacaktır.
2. Okul, çocukların evlerinden sonra toplu halde yaşamaya başladıkları ilk yerdir. Çocuk bu süre içinde öğrenme yoluyla kendini yarışmalı ve mücadeleli bir ortamda yaşama hazırlamaktadırlar.
3. Çocukların grup halında birarada bulunmaları kazaların, bulaşıcı hastalıkların artması ve hızla yayılması tehlikesini artırır. Okul çağında koruyucu önlemlerin önemi büyüktür. Bu dönemde çocukların yeterli ve dengeli beslenmelerinin sağlanması ile; çocukların büyüme ve gelişmelerinin tam olması, vücut dirençlerinin artarak bulaşıcı hastalıklardan korunmaları sağlanabilir.
4. Okul yılları boyunca organizmaya büyük bir yük biner; görme, işitme ve sağlıkla ilgili diğer engeller gibi.
5. Okul çağı; hızlı öğrenme, bilgi ve beceri kazanma ve etkilenme dönemidir. 6. Beslenme ile ilgili olumlu davranışların edinildiği ve her zamankinden daha çok akılda kaldığı bir dönemdir.

Okul çocuklarının beslenmesinde aşağıdaki sağlıklı beslenme ilkeleri geçerlidir.

• Besinlerin çeşitliliğinin sağlanması
• Sağlıklı vücut ağırlığının korunması
• Nişastalı karbonhidratlar ile liften zengin besinlerin dengeli tüketilmesi
• Yağ ve şeker tüketiminin sınırlandırılması
• Vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması

Bilinçsiz beslenme, sağlıksız nesiller yetişmesine neden oluyor. Kalp hastalıkları, bazı kanser türleri, allerjik rahatsızlıklar ve osteoporoz(kemik erimesi) gibi pek çok ciddi hastalığın temeli çocuklukta atılıyor. Bu nedenle çocuklarınız daha küçük yaşlardayken onlara düzenli beslenmeyi öğretin. Beslenme eğitimi ne kadar erken başlarsa çocuğun gelişim, zekâ düzeyi ve bağışıklık sistemi de o denli güçlenir. Abur cubura dikkat!

Maalesef bütün çocuklar cips, kraker, çikolata ve şekerlemeleri çok seviyor. Zaten bunlar da çocuklar için üretiliyor ama her konuda olduğu gibi bunların da azı karar çoğu zarar. Bu tip yiyeceklerin sıkça ve fazla tüketilmesi iştahı kapattığından çocuğun beslenmesini ve dolayısı ile sağlığını da kötü yönde etkiler. Abur cubur yiyecekleri sık, zamansız ve fazla tüketen çocuklar genellikle kilo alamazlar ve vücutları dirençsiz kalır. Bu nedenle de sık hastalanırlar.

Fast-food beslenme kalpten götürüyor!

Daha çok hazır yiyecek satışı yapılan yerlerde uygulanan yüksek ısıda pişirme tekniği, doğal yağların içeriğinde kimyasal değişiklikler oluşturuyor.Bu besinler başta Kalp ve damar hastalıkları olmak üzere çeşitli sağlık sorunlarına davetiye çıkarıyor.

Uzmanlar ''fast-food'' olarak adlandırılan beslenme alışkanlığının gençler arasında yaygınlaştığı ve kalp krizi geçirme yaşının da giderek düştüğünü vurguluyor. Kalp krizinin 40 yaşın üzerinde yaygın görüldüğü inanışı ifade edilse de: ''Fakat son yıllarda Türkiye genelindeki istatistikler gözden geçirildiğinde kalp krizinin 20'li yaşlara kadar indiği görülüyor.. Son olarak Konya'da, 17 yaşındaki lise öğrencisi ile bir süre önce Kars'ta yine aynı yaşlardaki bir genç kızımızın kalp krizinden yaşamını yitirmesi konunun ne ölçüde önemli olduğunun göstergedir.''

Obezite çocukları da tehdit ediyor

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde görev yapan Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz, okul çağındaki 10 çocuktan ikisinin obez olduğunu söyledi, ailelere çocuklarını yüksek kalorili yiyeceklerden uzak tutmasını ve spora yönlendirmesini önerir. Prof. Dr. Büyükgebiz’e göre, "obezite çocukluk çağında başlar ve yeterli önlem alınmazsa bu çocukların büyük bir bölümü özellikle ergenlik çağında obez olur" .

Obezitenin çeşitli sebepleri vardır:

1. Genetik olabilir.
2. Anne ve babası obez olan çocuklarda obezite görülmesi daha fazla.
3. Beslenme alışkanlıkları, 'fast-food' denilen yüksek kalorili gıdaların tüketildiği ülkelerde obezite daha fazla görülüyor.
4. Hareketsizlik, fazla yemek yemek ancak alınan kalorilerin hareketsizlik sebebiyle yakılamaması. Ayrıca, son yıllarda çocukların bilgisayar ve televizyona bağımlı hale gelmesi de obezite vakalarında artışa neden oldu.

Zamanının çoğunu dışarıda oynamak yerine bilgisayar ve televizyon başında geçiren çocuklar, kola ve cips tüketiyor. Bu da onların kilo almasına neden oluyor."

Çocukların hayatına hareket ve sporun sokulmasının önemine de işaret etti. Obezite için çocukluk çağında önlem alınmalı, obezite ile hangi yaşta karşılaşılırsa karşılaşılsın mutlaka tedavi edilmelidir.

Şişman bir çocuk için hedefler sırasıyla,

1. Normal büyüme ve gelişmenin devamını sağlamak
2. Daha fazla kilo artışını engellemek
3. Kilo verdirmek

Görüldüğü gibi çocukluk çağı şişmanlığında öncelikle çocuğun büyüme ve gelişmesi gelir, bu yüzden kesinlikle çocuğunuzu kilo verdirme amacıyla aç bırakmayın ya da büyüklerin uyguladıkları düşük kalorili diyetleri çocuklarınıza uygulatmaya kalkışmayın. Bu dönemde yapacağınız hatalı bir yaklaşım çocuğunuzu tüm hayatı boyunca kilo problemiyle uğraşmak zorunda bırakabilir. Beslenmesiyle ilgili neler yapabilirsiniz?

Öncelikle çocuğunuza anne-baba olarak siz iyi örnek olmalısınız. Babası televizyon karşısında cips yiyen ya da annesi sebzeyi görünce yüzünü buruşturan bir çocuktan aksi davranışları beklemek mümkün değildir.

Eve cips-çikolata-kolalı içecekler- hazır meyve suları gibi besinleri almayın. Bu tip gıdalarla ev ortamında karşılaştırmayın. Israr ederse onunla oturup bu tip besinlerin bünyesine nasıl zarar verdiğini uygun bir dille anlatın ama sakın korkutmayın.

Çocukların zihinsel ve bedensel olarak sağlıklı gelişmeleri için düzenli süt tüketmelerine dikkat etmek gerekiyor. Uzmanlar, bir çocuğun günde iki su bardağı süt tüketmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Türkiye’de halen bu miktarın çok altında süt tüketiliyor. Zengin bir vitamin ve benzersiz kalsiyum kaynağı olan süt, çocukların özellikle gelişim çağında mutlaka düzenli ve yeterli miktarda tüketmesi gereken bir besin maddesi. Çocukların sağlıklı beslenmesi ve bunun için yeterince süt içmelerinin sağlanması da, yeni eğitim öğretim dönemi başlarken daha da önem kazanıyor. Sağlıklı gelişme için bir çocuğun günde iki su bardağı süt tüketmesi gerekiyor. Beslenme çantasına her gün konulacak bir kutu süt çocukların gerek sağlığında, gerekse okuldaki başarısında etkili olacaktır.

Yapılan araştırmalar, Türkiye’deki okul çağı çocuklarının beslenme alışkanlıklarına ilişkin kaygı verici bir tablo ortaya koyuyor. Okul çağındaki çocukların yüzde 60 ila 85’i kahvaltı etmiyor. Yüzde 25 ila 43’ü ise sokak satıcılarından alışveriş yapıyor. Süt ve ayran tüketimi ise yüzde 15 ila 25 civarında kalıyor. Bunların yerine, hiçbir besin değeri olmayan kola, renkli/renksiz gazoz türü içeceklerin tüketimi büyük oranlar oluşturuyor

“Sağlıklı gelişim için sütün ihmal edilmemesi gerekir”

“Türkiye’de yetersiz ve yanlış beslenme alışkanlıklarından ötürü, çocuklarımız sağlıksız gelişiyor ve bodur kalıyor. Bu sorunu aşmak için çocuğa erken yaşlarda yeterli süt tüketim alışkanlığını kazandırmak gerekiyor. Çünki, çocuğun sağlıklı beden ve zihin gelişimi açısından son derece önemli bir yere sahip olan kalsiyum hiçbir besinde sütte olduğu kadar yüksek oranda bulunmuyor. Süt, insan organizması için gerekli pek çok besin öğesini (protein, karbonhidrat, yağ vitamin ve mineraller) bileşiminde bulunduran tek besindir. Genç yaşlarda görülecek sağlık sorunları ülkenin sosyal ve ekonomik gelişmesini de etkileyecektir. Sağlıklı nesillerin yetişmesi amacıyla herkesin çocukların sağlıklı beslenmesi ve sağlıklı süt içme alışkanlığı kazanması için çaba göstermesi gerekiyor.”

Dünyada okul çağında süt tüketimi

“Birçok ülkede, çocukların sağlıklı beslenmesinin sağlanması için başarılı adımlar atılıyor. Hem Kuzey Amerika ve Avrupa’daki gelişmiş ülkelerde hem de Meksika, Çin, Lübnan, İran gibi gelişmekte olan ülkelerde Okul Sütü programları uygulanıyor. Ülkemizde de geçmişte aralıklarla gerçekleştirilmiş olan bu uygulamanın orta ve uzun vadedeki olumlu etkileri açık bir şekilde görülebiliyor.

Örneğin, Okul Sütü Programı’na geçtikten sonra Portekiz’deki gençlerin boy ortalamasında 10 yıl içinde yaklaşık 3 cm artış görüldü. Portekiz’de, programın uygulandığı bölgelerden birinde çocukların yüzde 52’sinde görülen “Endemik Guatr” vakalarının 5 yıllık uygulama sonucunda yüzde 9’a kadar gerilediği görüldü. Okullardaki devamsızlık oranlarında düşüş ve derse katılımda artış gibi gelişmeler de yine okul sütü programından alınan olumlu sonuçlar arasında yer alıyor.”

Okul Sütü Programı Aksatılmadan Devam Edilmelidir

Okul Sütü programlarının uygulanmasını devlet israrla devam ettirmelidir. Anneler ve babalar kadar, okul yönetimleri ve en az sekiz yıl okullara gitmeyi mecbur tutan Devlet de onların sağlıklı gelişmelerinden sorumlu olmalıdır.

Dünyada Bazı Ülkeler Sağlıksız Beslenmeye Karşı Tedbirlerini Artırıyorlar Amerika Birleşik Devletlerinde şişmanlıkla mücadele için okullarda hazır yiyecek ve içecek otomatlarında kola, gazoz gibi asitli ve kilo yapan içecekler satılmayacak.

Ürün dağıtıcıları ve Amerikan Kalp Sağlığı Birliği nin yaptığı anlaşma ile, 35 milyon öğrenci bundan böyle makinelerden yalnızca su ve yağ oranı düşük süt ve meyve suyu ve soda alabilecek.

Yine gazete haberlerine göre Letonya’da da yapay renklendirici, aroma, tatlandırıcı ve kafein içeren ve aralarında çeşitli kolanın da bulunduğu yiyecek ve içeceklerin okullarda satışını yasakladı. Bundan böyle, okul kantinlerinde şeker, colalı ve meyveli gazozlar, cips ve sakız gibi gıda maddeleri yerine, tuzsuz fındık, kuru ve yaş meyve, maden suyu ve hafif yemek türleri satılabilecek.

Ülkemizde 33 lt civarında kola ve gazlı içecek tüketilirken, süt tüketimi ise sadece 18 litredir. ABD’de ise kişi başına yıllık 197 lt.gazlı içecek tüketimine karşılık kişi başına yıllık süt tüketimi 200 lt.dir.

Gerçekleri yansıtmayan aşırı abartılı reklâmların yönlendirmesi, bilinçsiz beslenme alışkanlıkları, yeni şeylere karşı hayranlık ve kamu kurumlarının halkı doğru bilgilendirmede gösterdiği acziyet, ister fakir ister zengin muhitlerde olsun kola ve boyalı/boyasız, gazlı/gazsız içeceklere aşırı bir düşkünlüğün oluşmasına sebep olmuştur. Kola ve renkli/renksiz gazozlar artık çoğu ailelerin olmazsa olmaz içeceği haline gelmiştir. Sofraya oturulunca hemen bardaklara su yerine kola, gazoz türü içecekler dolduruluyor.

Peki, bu gelişi güzel ve bilinçsiz alışkanlıklarımızın sağlığımıza ve dinî hayatımıza zarar verebileceğini neden düşünemiyoruz?


Öncelikle bilerek veya bilmeyerek yapmaya devam ettiğimiz ve bize dayatılmış “Sağlıksız Yaşam Tarzı”nın bir uzantısı olan “Sağlıksız Beslenme” alışkanlıklarımızı okullarımızda ve evlerimizde artık terk etmeliyiz.

Zararlı, tehlikeli ve dinen mahzurlu olabilen çeşitli kimyasal katkı maddeli hazır gıdalar yerine evlerimiz ve okul kantinlerimiz yeni bir gıda diyet formatına döndürülmelidir. Yaş meyve ve bunların taze sıkılmış meyve sularından, yurdumuzda bol miktarda yetişen ceviz, fındık, fıstık gibi kuru yemişlerden, süt, ayran, peynir, zeytin, kepekli, yulaflı unlardan yapılmış ekmeklerden oluşan bir diyet formatının çocuklarımızın “Sağlıklı Beslenme”sine uygun bir format olduğunu düşünüyoruz.

Sizler de bizim gibi düşünüyorsanız, okul yönetimlerinizle, öğretmenlerinizle, okul aile birliklerinizle görüşerek, Milli Eğitim Bakanlığına ve bizzat Bakana ulaşarak bu isteklerinizi bildirerek uygulamaya sokmaya çalışınız.

Unutmayınız! SAĞLAM KAFA, SAĞLAM YÜREK, SAĞLAM VÜCUTTA BULUNUR.

kaynak:gıdaraporu.com
 
Geri
Üst