doyulur mu sana ey mübarek ay!

*MeleK*

♥Ben Aşık Olduğum Adamın Aşık Olduğu Kadınım♥
doyulur mu sana ey mübarek ay!
Ramazan bütün bereketi ve maneviyatıyla geldi; ama kendisi gitti diye o manevi atmosfer de onunla birlikte geçip gitmemeli. Ramazan’da kazandığımız güzel huyları, hoş âdetleri, önümüzdeki günler boyunca devam ettirmeye çalışalım. Allah (cc) bu anlamda hepimize kolaylıklar nasip etsin. Ömrümüz gibi her Ramazan da başlangıcında sanki çok uzun geçecekmiş gibi gelir. Ama ömür de Ramazanlar da gelir geçer. Çünkü “sayılı” gündür. Gelecek Ramazan ayına kimlerin ulaşabileceğini bilemiyoruz. Bu sene neşe içinde iftar ettiğimiz, beraber cami cami gezdiğimiz, birlikte Kur’an okuduğumuz dostlarımız, yakınlarımız, belki de bizzat kendimiz acaba bir dahaki Ramazan’a ulaşabilecek miyiz? Bilemiyoruz. Rabıta-i mevt dediğimiz “ölümle her an irtibat” hâli, bir saati bin senelik nafile ibadetten daha hayırlı görülen tefekkürün en önemli mihenk taşını oluşturuyor. Kendi ölümünü ve hesap vereceğini düşünen insanın imanı gaflet içindeki insanlardan daha da kuvvetlidir. Onu kuvvetli kılan da mü’minin teyakkuzudur.
Ahirete iman nasıl billurlaşır?
Hepimiz öldükten sonra dirileceğimize inanıyoruz. Allah’ın bir olduğuna, benzeri olmadığına, onun tövbekâr kulları için “Cemîl”; umursuz ve gamsızcasına günaha dalmış kulları için ise “Celîl” ve “Gafûr” olduğuna iman ediyoruz. Ama bu kadar imanımıza rağmen yine de şaşıp yanılıp günah işleyebiliyor, çevresel faktörler sebebiyle edindiğimiz kötü alışkanlıklarımızdan vazgeçemiyoruz. Aslında bir kişinin ahirete olan imanının sağlamlığı hayırlara ve ibadetlere neşe içinde koşması ya da bir günahla karşılaştığı zaman yıldırım çarpmış gibi ondan ürküp kaçabilmesiyle doğru orantılı.
Elimiz uzandığında eğer, “Dur! Alma! Ahiret var!”, gözümüz döndüğünde, “Dur, bakma ahiret var!”, dilimiz yanlışa döndüğünde, “Sus, ahiret var!” sesleri benliğimizi hemen kaplayabiliyor, bir salavat getirip tövbe istiğfar edebiliyorsak imanımız yeterince sağlam demektir. Ama bu hali bir kere beceremeyince, lanetlenmiş şeytanın, “Sen bu işi yapamazsın, bak zaten yapamadın!”, ya da beceriverince, “Evet, sen yaptın, zaten en iyisini sen yaparsın, en güzel namazı sen kılarsın, bak başkalarına onlarınki de namaz mı?” sözlerine aldanmamak gerekiyor. Çünkü şeytan bildiğimiz gibi hep soldan yaklaşmıyor. “Sağdan yaklaşması” olarak tanımladığımız, kişiyi ibadetine güvenme, ucb, riya gibi hastalıklara iten teknikleri de var.
Ramazan, 11 aya rehber olsun
Ramazan’a hep “11 Ayın Sultanı” deriz. Peki bu nasıl olacak? Ramazan’daki yaptıklarımız diğer 11 ay için rehber, örnek olmuyorsa, sadece “Ramazan Müslüman’ı” oluveriyorsak bu, ahiret mutluluğu açısından acaba yeterli mi?
Gelin her bir ayımız Ramazan’dan bir ışık taşısın. Bu ayda ibadetlere daha fazla yöneldik. Gündüzleri tuttuğumuz oruçların yanı sıra Kur’an’lar okuduk ya da dinledik. Fakir fukarayı anladık, memnun ettik. Önümüz kış, günler kısa, hâlâ en azından pazartesi ya da perşembe günleri oruç tutabiliriz. Arkadaşlarımızı teşvik edip, yeni iftar davetlerinde buluşabiliriz. Oruçluyuz diye gıybet, yalan, kötü söz ve beddua gibi kerih şeylerden daha uzak durduk. Artık oruçlu değiliz diye bunlara geri mi döneceğiz! Küskünlükleri, düşmanlıkları ortadan kaldırdık ya da daha fazla önemsemez olduk. Eğer böyleyse ne iyi. “Ah keşke, Ramazan mübarek devam etseydi de bu manevi atmosferi doya doya yaşasaydık.” diyorsak ne mutlu. Ama, “Oh be! İyi ki bitti, şimdi eski programa devam!” diyorsak ne yazık. Demek ki, Ramazan bizim için “Sultan” olamamış, demek ki; Ramazan aslında bizim için hiç gelmemiş. Aslında böyle bile olsa, yine de geç değil, hâlâ tövbe edip, gönlümüzü O’nun (cc) yoluna döndürmek için fırsatımız var. “Ya Rab, kalbimi yoluna döndür, kalbimi Resul’ünün sözüne ve sünnet-i seniyyesine ısındır. Dinî ve dünyevî işleri bana kolay göster. İnsandan ve cinden şeytanların şerrinden beni koru!” diye tövbe edip yardım isteyebiliriz.
Olgun Müslüman’ın hâli, Ramazan ayında nasılsa, Ramazan dışında da aynı ciddiyette olmalıdır. En son bayram namazından çıkıp da, “Haydi cami kardeş, bir dahaki Ramazan’a kadar cumadan cumaya, bayramdan bayrama inşallah görüşürüz!” deyip kaçamayız
 
Geri
Üst