Eklem Kireçlenmesi nasıl teşhis edilir?

Uzman SühaN

Administrator
Eklem Kireçlenmesi nasıl teşhis edilir?
Eklemlerinde ağrı yakınması ile gelen hasta önce muayene edilir. Muayene bulguları çok önemlidir. Uzman bir hekimin yapacağı dikkatli bir muayene teşhis koyma bakımından birinci derecede öneme sahiptir. Hastayı muayene eden hekim gerek görürse görüntüleme metotlarından yararlanır. (Klasik röntgen, bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans (Mr)

Bu incelemelerle, eklemde oluşan bozukluklar saptanarak hastalığın derecesine göre tedaviler planlanır. Özellikle iltihaplı eklem romatizmasını ayırmak için kan tahlilleri yapmak gerekebilir. Bütün bunlara karar verecek olan kişi bu konuda deneyimli olein hekimdir.

Eklem kireçlenmelerinden nasıl korunabiliriz?

Eklemlerimizi zedelenmelerden korumalıyız. Düzenli egzersiz yapmalı ve kilomuzu normal düzeylerde tutmalıyız. Eğer fazla kilolu isek bir an önce zayıflamalıyız.




2.jpg






En sık etkilenen eklemlerin bel, boyun, kalça, diz ve "Harabiyet geri dönüşümsüzdür çünkü eklem kıkırdağı dokusunun kendini yenileme yeteneği yoktur. Tedavi amacı, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve durdurmak, eklem hareketlerini korumak ve artırmak şeklinde özetlenebilir. Eklemleri kaplayan kıkırdak okusu dayanıklı ve kaygan yüzeylidir. Bu sayede eklem hareketleri sürtünme olmadan gerçekleşir. Kıkırdak harabiyeti başladıktan sonra, sürtünme ve aşınma giderek artar ve bir kısır döngü oluşur. Rahatsızlığın son aşamalarında kıkırdak hemen tümü ile harap olmuştur ve kimi noktalarda kemik kemiğe sürtünür hale gelmiştir"

Cinsiyet (kadınlarda daha sık görülüyor), ileri yaş, kemiklerde doğuştan ya da kötü kaynayan kırıklar sonucu oluşan eğrilikler, eklem kıkırdağının zedelendiği yaralanmalar, obezite (aşırı şişmanlık), hareketsiz hayat tarzı, eklemlere aşırı yük binen meslekler, diyabet, gut, tiroit bozuklukları ve romatizmal rahatsızlıkların hastalığın görülme riskini artırıyor

Teşhisin temeli fizik muayenedir. Rahatsızlık olan eklemler ağrı, şişlik, kızarıklık, hareket açıklığı gibi özellikler için muayene edilir. Hekim birçok defa röntgen, manyetik rezonans gibi görüntüleme yöntemlerine başvurur. Eğer iltihaplı ya da romatizmal hastalıklardan şüpheleniliyor ise kan testleri, hatta eklem sıvısı analizleri yapılabilir. Henüz kaybolan eklem kıkırdak kütlesinin yeniden oluşmasını sağlayan bir tedavi yöntemi kanıtlanmamıştır.

Klasik tedavilerin amacı ağrıyı azaltmak ve eklemlerin hareket yeteneklerini korumaktır. Ağrı kesiciler ve yangı baskılayıcı ilaçlar, özellikle hastalığın alevlenme dönemlerinde rahatlama sağlar. Fizik tedavi yöntemi de hastalığın tedavisinde sıkça kullanılmaktadır. Kilo verme, adale güçlendirici egzersizler, gerektiğinde baston veya dizlik ve tabanlık gibi cihazlar kullanılması, hastalığın ilerlemesini durdurur ve hastaların günlük hayatlarını rahat sürdürmelerini sağlar.

Tedavide eklem içi iğneler de kullanılmaktadır. Bu amaçla iki temel ilaç grubu tercih edilir. Kortizon şikayetleri belirli bir süre için baskılar ancak belirli bir dozdan sonra kıkırdak harabiyetini artırdıkları için kullanımları sınırlıdır. Kayganlık artırıcı ilaçlar (hiyalüronik asit) ise eklem yüzeyinde bir çeşit geçici kayganlık sağlar, ağrıyı azaltıp hareketleri kolaylaştırır. Kullanımlarında kortizon benzeri bir sınırlama yoktur.

Bazı durumlarda cerrahi tedaviye de başvurulur. Eğer OA'nın sebebi kemiklerdeki eğrilikler ise bu bozukluğu düzeltici kemik ameliyatları, hastalığın erken dönemlerinde, hatta ilk bulgular ortaya çıkmadan yapılmalıdır. Kıkırdak dokusunun ileri derecede aşındığı durumlarda ise eklem protezi ameliyatları uygulanabilir. Bu girişimler, hastanın hayat konforunu çok olumlu yönde değiştirir. En sık uygulandıkları eklemler kalça ve dizdir. Yeni teknolojiler ile kullanım süreleri 20 seneyi geçebilmektedir.

Özellikle yürüme, yüzme gibi zorlayıcı olmayan, sürekli ve uzun sureli yapılabilen egzersizler, OA tedavisinin temel noktasını oluşturur. Öte yandan özellikle aşırı kilolu hastaların kaybedeceği birkaç kilo dahi hastalıklı eklemlerin üzerinden büyük bir yük kaldırarak hastanın süratle rahatlamasını sağlar. Yine bu amaçla geçici süreler baston kullanılabilir"hastalığın tedavisinde alternatif tıp yöntemlerine de başvurulduğunu sözlerine ekleyerek, "Bu amaçla kullanılan akupunktur, yoga gibi yöntemler ile ağrı geçici olarak kontrol edilebilir. Ağızdan alınan 'glukozamin, kondroitin' haplarının etkinliği ise henüz tartışma konusudur ancak kullanımları çok yaygınlaşmıştır. Hekimlerin, bu maddelere alerjisi olanları, diyabetikleri ve kan sulandırıcı kullananları uyarmaları gerekir
 
Geri
Üst