Harf Devrimi için ön çalışmalar

PaSikA

Yeni Üye
Üye
Harf Devrimi için ön çalışmalar
Atatürk Lâtin Harfleri üzerindeki düşüncelerini ta 1908'lerde Bulgar Türkoloğu Manalof'a söylemiştir. Sonradan bu sözleri Arif Necip Kaskatı 15/8/1948 günkü Cumhuriyet Gazetesinde Manalof'tan duyduğu gibi anlatmıştı. "Batı uygarlığına girebilmemize engel olan yazıyı atarak, kılık kıyafetimize kadar her şeyimizde batılılara uymalıyız." Demişti Mustafa Kemal. Sonra sözlerini şöyle tamamlamıştı. Emin olunuz ki hepsi bir gün olacaktır." Daha henüz 27 yaşında iken batılılaşmak için nelere veya nelerin yapılmasına önemle ihtiyaç hissedildiğini o zamanlarda planlaması Atatürk'ün büyük bir dahi olduğunu göstermeye kâfidir.
Resmi olarak bu hususla ilgili ilk defa 1923'ün 2 Mart'ında İktisat Kongresinde Lâtin Harflerinin kabulü hakkında bir önerge verilmiştir.
Bu ön düşüncelerden sonra Harf Devrimine 1927'de karar verildi."Dil Cemiyeti"adı verilen bir mütehassıslar encümeninin kurulması uygun görüldü. Bakanlar Kurulunun kararı ile kurulan bu encümenin ilk toplantısı 28 Haziran 1928'de Ankara'da yapıldı. Encümenin bu toplantı ve çalışmalarında en çok o zamanın Başbakanı İnönü bulundu. Yine 28 Haziran 1928'de Millet Mektepleri açılması hakkında İcra Vekilleri Heyeti karar verdi. Ayrıca Halk Dershane ve Konferanslar yönetmeliği hazırlandı. 17-19 Temmuz 1928'deki toplantıda İnönü yeni Alfabeye"Türk Alfabesi" ismini verdi. Çalışmalar geliştirilince encümen Atatürk tarafından 1 Ağustos 1928'de İstanbul'a çağırıldı. Toplantıda aydınları çok, trajı yüksek yayın or8ganları da bulundu. Çalışmaların verimliliğini gören Atatürk dil divriminin yapılacağını halka bildirmeye karar verdi.
Bir çok kayıtlarda yanlışlıkla 8 Ağustos olarak geçen, aslında 9 Ağustos 1928 Perşembe günü (x) akşamı Sarayburnu'nda Halk Partisi tarafından tertip edilen bir eğlenceye katılan Atatürk, orada toplanmış olan halka Harf devrimini şu şekilde müjdeledi: Yanında bulunan bir bayanın defterinden kopardığı yaprağa bir şeyler yazdıktan sonra ayağa kalkarak "Sevinçliyim, duygulandım...bahtiyarım." diye söze başlamış, sonra "Bu durumun bana esinlediği bu duyguları ufak notlar halinde saptadım. Bunları içinizden bir yurttaşa okutturacağım." Demişti. Yeni Alfabe hakkında ön konuşmayı yaptıktan sonra orada bulunan Bolu Milletvekili Falih Rıfkı Atay'a vermiş, Falih Rıfkı Atay ağır ağır okumuştur. Atay'ın okuduğu kağıtta Atatürk, önce halk ile bulunmaktan aldığı büyük gücü açıklıyor, sonra bir devrim atılışını ortaya koyuyordu.
"...Benim Türk duygularım üzerindeki gözlemim şudur ki, artık bu müzik, bu basit müzik Türk'ün çok gelişmiş ruh ve duygusunu doyurmaya yetmez." Notlar okunduktan sonra; Atatürk yeniden ayağa kalkarak konuşmaya başlamış, bu arada şunları da söylemişti: "Çok işler yapılmıştır. Ama bu gün yapmak zorunda olduğumuz son değil, lâkin çok gerekli bir iş daha vardır. Yeni Türk Harflerini çabuk öğrenmelidir. Türk Harflerini her yurttaşa, kadına-erkeğe, hamala ve sandalcıya öğretiniz. Bunu Yurtseverlik ve Vatanseverlik ödevi biliniz" diye devam etmiştir.
Bundan sonra Yeni Harflerin memlekete öğretilmesi için tedbirler alınmasına geçildi. 25-28 Ağustos 1928'de Dolmabahçe Sarayı'nda, Atatürk'ün huzurunda büyük bir toplantı yapıldı. Toplantıya bazı bakanlar, milletvekilleri, münevverler, gazeteciler ve bazı yazarlar da katıldılar. Dil heyetinden Prof. Dr. Ragıp Hulusi Yeni Türk Alfabesi üzerine bir konferans verdi. Başbakan İsmet İnönü yazdırdığı bir kararda (Bu kararı Türkçe ile yazdırmıştı.)Ulusu bilgisizlikten kurtarmak için kendi diline uymayan Arap Harflerini bırakıp, Latin esasından Türk Harflerini kabul etmekten başka çare yoktur.." Bu karar oy birliği ile kabul olunuyor.
25 Ağustos 1928'de IV. Muallimler Birliği Kongresinde Öğretmenler yeni harfleri öğreteceklerine dair ant içmişlerdi.
8 eylül 1928 'de Devlet Basımevinde yazı makinaları satıcıları ile bir toplantı yapılarak bu konu tartışılıyordu. Bütün milletvekilleri seçim bölgelerine dağılmışlar, Yeni Harflerle ilgili konferanslar vermeye girişmişlerdi. Her taraftaki levhalar değiştiriliyordu.
9 Eylül 1928'de C.H.P.nin açtığı halk dershanelerinde derslere başlanmıştı. Bu ara din adamlarında yeni Türk Harflerini öğrendiği haberleri geliyordu. Konya Müftüsü Hacı Ali Efendi yeni harfleri kolaylıkla görüp anladığını söylüyor, Samsun Müftüsü Halim Efendi yeni harfleri kolaylıkla görüp anladığını söylüyor, Samsun Müftüsü Halim Efendi yeni harfleri ilk öğrenenlerin arasında bulunuyordu.
Atatürk, milletimizin yeni harfler için gösterdiği bu derin alakadan son derece mütehassis oldu. Ve bizzat öğrenenleri denetlemek ve öğretmek için bir başöğretmen sıfatıyla yurt gezilerine çıkmaya başladı.
 
Geri
Üst