M
Misafir
Forum Okuru
'Kadınları anlamaları gerek'
Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı Fatma Şahin, “Güvenlik güçlerinin, doktorların, hakimlerin erkek bakış açısından sıyrılıp kadınları anlamaları gerekiyor” dedi.
Meclis Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu raporunda yer alan bir araştırmaya göre, Güneydoğu Anadolu’da zina yapması durumunda “kadının öldürülmesi gerektiğini” düşünen kişilerin oranı yüzde 37.4 iken, boşanmayı çözüm yolu olarak görenlerin oranı yüzde 25’lerde kalıyor. Namus cinayetlerinde olay yeri olarak yüzde 10 oranla Ankara başı çekiyor, bunu yüzde 9 oranla İstanbul ve İzmir takip ediyor.
Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı Fatma Şahin, komisyon çalışmaları kapsamında İstanbul, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Ankara, Trabzon ve Rize’deki incelemeleri sırasında mağdur kadınlara genellikle TCK hükümlerinin uygulandığını gördüklerini belirtti: “Oysa 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa hayata geçirilmeli. Şiddete maruz kalıp evden kovulan kadın, sığınma evlerine gidip bir müddet barınabiliyor. Bu geçici bir çözüm. Ailenin Korunmasına Dair Yasa’ya göre, eşine ve çocuğuna şiddet uygulayan kişi, evden uzaklaştırılıyor. Kanun, zaten güçsüz olan kadının kapıda kalmasını engelleyecek nitelikte.”
Alo Şiddet Hattı’nın faydalı olabilmesi için güvenlik güçlerinin, doktorların, hakimlerin erkek bakış açısından sıyrılıp kadınları anlamaları gerektiğini vurgulayan Şahin, problem çözen makamların “kocan, döver de sever de” anlayışına sahip olamayacağını belirterek, bu nedenle bir iç denetim ve eğitime ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Şahin, töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için ülke çapında ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşları kapsayacak “2006-2010 Töre/Namus Cinayetlerinin Önlenmesine Yönelik Eylem Planı” hazırlanmasını çok önemsediklerini söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, bu konuda toplumu bilinçlendirmek üzere hutbe ve vaazlar vermesi, yazılı ve görsel yayınlar yapması gerektiğini ifade eden Şahin, “Valilik, emniyet, jandarma, belediye, müftülük, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla komiteler kurulmalıdır” dedi.
Kız çocuklarının eğitilmesinin önemine de işaret eden Şahin, yatılı kız bölge okullarının açılması ve yaygınlaştırılması gerektiğini kaydetti. Şahin, Kadın Sığınma Evleri’ndeki kadınlara, buralarda kaldıkları sürede beceriler kazandırılması ve kendi ayakları üzerinde durmalarının sağlanması gerektiğini de söyledi.
Meclis Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu raporunda yer alan bir araştırmaya göre, Güneydoğu Anadolu’da zina yapması durumunda “kadının öldürülmesi gerektiğini” düşünen kişilerin oranı yüzde 37.4 iken, boşanmayı çözüm yolu olarak görenlerin oranı yüzde 25’lerde kalıyor. Namus cinayetlerinde olay yeri olarak yüzde 10 oranla Ankara başı çekiyor, bunu yüzde 9 oranla İstanbul ve İzmir takip ediyor.
Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu Başkanı Fatma Şahin, komisyon çalışmaları kapsamında İstanbul, Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Ankara, Trabzon ve Rize’deki incelemeleri sırasında mağdur kadınlara genellikle TCK hükümlerinin uygulandığını gördüklerini belirtti: “Oysa 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Yasa hayata geçirilmeli. Şiddete maruz kalıp evden kovulan kadın, sığınma evlerine gidip bir müddet barınabiliyor. Bu geçici bir çözüm. Ailenin Korunmasına Dair Yasa’ya göre, eşine ve çocuğuna şiddet uygulayan kişi, evden uzaklaştırılıyor. Kanun, zaten güçsüz olan kadının kapıda kalmasını engelleyecek nitelikte.”
Alo Şiddet Hattı’nın faydalı olabilmesi için güvenlik güçlerinin, doktorların, hakimlerin erkek bakış açısından sıyrılıp kadınları anlamaları gerektiğini vurgulayan Şahin, problem çözen makamların “kocan, döver de sever de” anlayışına sahip olamayacağını belirterek, bu nedenle bir iç denetim ve eğitime ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Şahin, töre ve namus cinayetlerinin önlenmesi için ülke çapında ilgili tüm sivil ve resmi kuruluşları kapsayacak “2006-2010 Töre/Namus Cinayetlerinin Önlenmesine Yönelik Eylem Planı” hazırlanmasını çok önemsediklerini söyledi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, bu konuda toplumu bilinçlendirmek üzere hutbe ve vaazlar vermesi, yazılı ve görsel yayınlar yapması gerektiğini ifade eden Şahin, “Valilik, emniyet, jandarma, belediye, müftülük, üniversite ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla komiteler kurulmalıdır” dedi.
Kız çocuklarının eğitilmesinin önemine de işaret eden Şahin, yatılı kız bölge okullarının açılması ve yaygınlaştırılması gerektiğini kaydetti. Şahin, Kadın Sığınma Evleri’ndeki kadınlara, buralarda kaldıkları sürede beceriler kazandırılması ve kendi ayakları üzerinde durmalarının sağlanması gerektiğini de söyledi.
