Lobicilik

Bilge Gökçen

Yeni Üye
Üye
Lobicilik
Lobicilik=PR
Günümüzde artık lobicilik “güç” ile beraber anılıyor. Varsa lobiniz kabul ettirebilirsiniz, istediğiniz dayatmaları “olmuş ya da olmamış” onaylatabilirsiniz. Bilhassa siyasi ve ideolojik hırs, heves ve isteklerin cazibe merkezi olan lobiler, imaj düzeltme ve yeni imaj yaratabilme açısından önemli gözüküyor. Diyelim ki dünyada bir savaş yaşanıyor; savaşın başlatıcısı bir yandan klasik taarruz yöntemlerini kullanırken, diğer yandan tüm lobilerini harekete geçiriyor. Hatta yaşanan savaşın üstü örtülmüş bile olabiliyor.

Lobicilikte PR gibi geniş açılım ve hedefler için çalışıyor. İkna etmek ve etkileyebilmek her ikisi içinde gayenin kendisi olsa gerek. Şayet, lobicilik kimi zaman ideolojilerin yalan ve yanlış dayatmalarıyla ayakta duruyor. PR’ın bunu meslek etiği açısından değerlendirdiğinde Lobilerle aynı safta olmadığı bir başka taraftan belli oluyor.

Peki günümüz dünyasında soğuk savaş sonrası yaşamaya devam eden ve bu gidişle devam edeceğe benzeyen “psikolojik savaşın” başlıca aracı ve kullandığı yöntem sizce ne oluyor? Elbette lobiler, lobicilik ve lobi elemanları birilerinin kişisel hırsına yenik düşüyor. İşte o dünyada haklı ve haksızın ayırt edilebilmesi lobilerin insafına kalıyor. İnsanoğlunun psikolojisi de lobiler tarafından işgâl altında kalıyor. Çünkü her bireyin şuurlu olabilmesi mümkün değil. Mutlaka fire veriliyor. Çünkü olaylara ve konulara bakmakla, görmek arasındaki farkı herkes algılayamıyor. Biz lobileri görüyoruz, gördüğümüze inanıyoruz, en azından psikolojik işgalin farkındayız. Fakat yalnızca bakmakla yetinirsek, beynimizi ve ruhumuzu onların lobi faaliyetlerine kurban vermiş olmaz mıyız… Haklıyken, neden haksız duruma düşelim ki?

Şikayetimiz belli: Neden bizim de lobilerimiz yok? Cevabı da belli aslında: O güç yok bizde. Evet, lobiciliğin başlangıcı ve yürütülmesi başlı başına bir güç konusunun içine giriyor. Bilhassa maddi güç. Ülkemiz belli ki imaj sorunu yaşıyor. ABD kadar olmasa da… Şayet ABD’nin lobilerine rağmen halen daha bir imaj sorunu var. Çünkü sürekli savaş halinde, tahribat yapıyor ve dünya insanlığını “anti” lerin dünyasına çekiyor.

Tabir yerindeyse, bu işin piri denilen Yahudilere ne demeli? Lobi denildiğinde aslında akıllara ilk gelen şey, onlar: Yahudiler! Bilhassa Hitler Almanya’sından sonra kendi propaganlarını yapabilmeyi, İsrail’i meşru bir devlet gibi gösterebilmeyi gayet iyi becerebildikleri herkesin mâlumu.

Bütün şikayetlere ve temennilere rağmen acilen ülkemizin Lobilere ihtiyacı var. Ağlanmak, sızlanmak, feryat etmek bir yana, Lobiciliğin günümüz dünyası için değeri bilinmeli. Ve gelecek unutulmamalı. En azından temelini, zeminini hazırlayabilmek gerekli. Siyasilerin artık bu konu üzerine ciddiyetle eğilmesi gerekiyor.

Etkileyebilmek, ikna etmek, istediğiniz propagandayı yapabilmek, istediğiniz imajı oluşturabilmek, kendinizi merkeze koyabilmek açısından “Lobi ve Lobicilik” ülkemiz için şart!


Afşin SELİM
 
Geri
Üst