Osmanlı isimleri ve anlamları neler biliyor musunuz ?

TOMURCUK: (Tür.) Ka. Bitkinin üzerinde bulunan, çiçek ya da yaprak verecek olan filiz.
TONGAL: (Tür.) Er. 1. Zengin kimse. 2. Yaşlı erkek.
TONGAR: (Tür.) Er. 1. Büyük, güçlü. 2. Yaşlı.
TONGUÇ: (Tür.) Er. 1. En büyük çocuk. 2. Bir tür kuş, baykuş. ,_,„
TOPAY: (Tür.) Dolunay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. a
TOPÇAM: (Tür.) Er. Top çam.
TOPÇAY: (Tür.) Topçay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TOPDEMİR: (Tür.) Er. Top demir.
TOPEL: (Tür.) Er. Top el.
TOPER: (Tür.) Er. Top er.
TOPRAK: (Tür.) 1. Yerkabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket 3. İşlenmiş arazi. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TOPUZ: (Tür.) Er. 1. Bir ucu top gibi olan silah. 2. Kısa boylu kimse. 3. Balyoz.
TOR: (Tür.) Er. 1. Toy, deneyimsiz. 2. Ürkek, çekingen, utangaç. 3. Mağrur, gururlu. 4. Fidan. 5. Toksöz. 6. Balık ağı.
TORALP: (Tür.) Er. Gururlu, yiğit.
TORAMAN: (Tür.) Er. Güçlü kuvvetli.
TORAN: (Tür.) Er. 1. Güçlü, kuvvetli, iri yan kimse. 2. Yiğit, kahraman.
TORCAN: (Tür.) Er. Çekingen, utangaç.
TORGAY: (Tür.) Er. Serçe, tarla kuşu.
TORBAN: (Tür.) Er. Gururlu hükümdar.
TORKAL: (Tür.) Er. Hep utangaç ve çekingen ol.
TORKAN: (Tür.) Er. Gururlu ve tok sözlü soydan gelen.
TORLAK: (Tür.) Er. 1. Güzel, genç, yakışıklı. 2. İyi gelişmiş ağaç fidanı.
TORUMTAY: (Tür.) Er. Yırtıcı bir kuş türü.
TOTUK: (Tür.) Er. Eski Türkler'de askeri vali.
TOYBOĞA: (Tür.) Er. Genç boğa.
TOYCAN: (Tür.) Er. Çok genç ve tecrübesiz.
TOYDEMİR: (Tür.) Er. Toy demir.
TOYDENİZ: (Tür.) Er. Toy deniz.
TOYGAR: (Tür.) Er. Tarla kuşu, turgay.
TOYGUN: (Tür.) Er. 1. Genç, delikanlı. 2. Çakırdoğan.
TOYKA: (Tür.) Er. Büyük, kalın sopa.
TOZAN: (Tür.) Er. 1. İnce toz tanesi. 2. Tozu çok olan yer. 3. Kar fırtınası.
TOZUN: (Tür.) Er. Soylu, asil. TÖKEL: (Tür.) Er. Çok.
TÖRE: (Tür.) 1. Eğitim, görgü, gelenek. 2. Soyluluk, asalet. 3. Eksiksiz, mükemmel. 4. Geline verilen armağan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. ~
TÖREGÜN: (Tür.) Er. Geleneksel, geleneğe uygun, gündemde.
TÖREHAN: (Tür.) Er. Görgülü er.
TÖREL: (Tür.) Er. Töreye uygun olan, töre ile ilgili.
TORUM: (Tür.) Yaratılış. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÖZ: (Tür.) Kök, asıl, cevher. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÖZÜM: (Tür.) Sabırlı, alçak gönüllü. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TRAJE: (Fars.) Ka. Gökkuşağı.
TUBA: (Ar.) Ka. 1. Kökü yukarıda, dallan aşağıda cennet ağacı. 2. En güzel, en iyi, hoş. 3. Baht, mutluluk, müjde. 4. Efdal olan. Kur'an'da Ra'd suresi 29. ayette zikredilmiştir.
TUFAN: (Ar.) Er. 1. Hz. Nuh zamanında Allah'ın kötülüğe sapmış İnsanları zalandırmak için gönderdiği bütün dünyayı su ile kaplayan yağmur. 2. Şiddetli yağmur ve sel.
TUFEYL: (Ar.) Er. Asalak, parazit. Sığıntı. İsim olarak kullanılmaz.
TUGAY: (Tür.) Er. İki alaydan oluşan askeri birlik, liva.
TUĞ: (Tür.) Er. Eskiden paşalara verilen at kılından yapılmış sorguç.
TUĞAL: (Tür.) Er. Sancaktar. Tuğ aşıyan.
TUĞALP: (Tür.) Er. Milli lider.
TUĞALTAN: (Tür.) Er. Tuğ altan.
TUĞALTAY: (Tür.) Er. Altay'a özgü, Altay simgesi.
TUĞBAY: (Tür.) Er. Eskiden tugay komutanlığı yapan albay.
TUĞCU: (Tür.) Er. At kılından yapılmış tuğlaları taşıyan kimse.
TUĞKAN: (Tür.) Er. Tuğ kan.
TUĞKUN: (Tür.) Er. İzinsiz yanına varılmayan varlıklı, saygın.
TUĞLU: (Tür.) Er. 1. Bayraklı, sancaklı. 2. Şımarık.
TUĞRA: (Tür.) Er. Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel biçimi olan simge. Mühür.
TUĞRUL: (Tür.) Er. 1. Ak doğan, çakırdoğan, yırtıcı kuşlardan bir kuş (Bin kez öldürür, bir tanesini yer). 2. Selçuklu Devleti'nin kurucusu, Tuğrul Bey.
TUĞSAN: (Tür.) Er. Tuğ san.
TUĞSAV: (Tür.) Er. Tuğ sav.
TUĞSAVAN: (Tür.) Er. Tuğ savan.
TUĞSAVAŞ: (Tür.) Er. Tuğ savaş.
TUĞSEL: (Tür.) Er. Tuğ sel.
TUĞSER: (Tür.) Er. Baştuğ.
TUĞTAŞI: (Tür.) Er. Tuğ taş.
TUĞTEKİN: b(Tür.) Er. 1. Biricik, uğurlu tuğ. 2. Büyük Selçuklu'ya bağlı Börüler Hanedanı'nm kurucusu.
TUĞYAN: (Ar.) 1. Coşma, taşma. İsyan. 2. Kur'an'da, Allah'a asi olanların yaptıkları eylemin adı. Tuğyancılann vasfedilişi de tağut kelimesiyledir. İsim olarak kullanmak uygun değildir.
TUHFE: (Ar.) Armağan, hediye. Hoşa giden, güzel şey. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TULÜ: (Ar.) Doğma, doğuş. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TULÜN: (Tür.) Er. Dolun.
TUNA: (Tür.) 1. Çok bol. 2. Yavru. 3. Görkemli, gösterişli. 4. Karaormanlardan doğan, Karadeniz'e dökülen, Avrupa'nın Volga'dan sonra en uzun ırmağı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TUNCA: (Tür.) Balkan Yanmadası'nda Meriç ırmağının kolu. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TUNCAL: (Tür.) Er. Al renginde tunç.
TUNCALP: (Tür.) Er. Tunç gibi güçlü, kuvveüi yiğit.
TUNCAY: (Tür.) Tunç renginde ay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TUNCEL: (Tür.) Er. Tunç gibi güçlü el.
TUNCER: (Tür.) Er. Tunç gibi güçlü kimse.
TUNÇ: (Tür.) Er. Bakır, çinko, kalay karışımı.
TUNÇAL: (Tür.) Er. Tunç al.
TUNÇALP: (Tür.) Er. Güçlü yiğit.
TUNÇARAL: (Tür.) Er. Tunç aral.
TUNÇASLAN: (T Er. Tunçaslan.
TUNCAY: (Tür.) Er. Tunç ay.
TUNÇBAY: (Tür.) Er. Tunç bay.
TUNÇBİLEK: (Tür.) Er. Tunç bilek.
TUNÇBOĞA: (Tür.) Er. Tunç gibi sağlam, boğa kadar güçlü.
TUNÇBÖRÜ: (Tür.) Er. Tunç gibi sağlam, kurt kadar güçlü.
TUNÇÇAĞ: (Tür.) Er. Tunç dönemi.
TUNÇDAĞ: (Tür.) Er. Tunçtan oluşan, dağ gibi güçlü.
TUNÇEL: (Tür.) Er. Tunç gibi güçlü el.
TUNÇER: (Tür.) Er. Tunç gibi güçlü kimse.
TUNÇHAN: (Tür.) Er. Tunç han.
TUNÇKAN: (Tür.) Er. Güçlü soydan gelen. Tunç kanından.
TUNÇKAYA: (Tür.) Er. Tunç kaya.
TUNÇKILIÇ: (Tür.) Er. Tunç kılıç.
TUNÇKOL: (Tür.) Er. Güçlü kuvvetli kimse.
TUNÇKURT: (Tür.) Er. Tunç kurt.
TUNÇÖVEN: (Tür.) Er. Tunç öven.
TUNÇSOY: (Tür.) Er. Kökü güçlü soydan gelen kimse.
TUNÇTÜRK: (Tür.) Er. Sağlam ve güçlü Türk.
TUR: (Ar.) Er. 1. Dağ. 2. Delikanlı genç. 3. Gelir, kazanç, verim. 4. Devir, dolaşma.
TURA: (Tür.) Er. 1. Tuğra. 2. Kalkan, siper. Turahan: Osmanlı komutanlarından.
TURAÇ: (Tür.) Keklik cinsinden eti yenir bir av kuşu. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TURALP: (Tür.) Er. Genç, delikanlı yiğit.
TURAN: (Tür.) Er. Eski İranlılara göre Türk ülkesi. Bütün Türkler'in ve Turan kavimlerinin birleşmesiyle meydana gelecek devlet.
TURATEKİN: (Tür.) Er. Emin, zararsız ve koruyucu yiğit.
TURAY: (Tür.) Er. Tur ay.
TURBAY: (Tür.) Er. Tur bay.
TURCAN: (Tür.) Er. Genç, delikanlı.
TURFA: (Tür.) Ka. Az bulunur, nadir.
TURGAY: (Tür.) Er. Boz renkli, küçük ötücü, tarlalarda yuva yapan bir tür serçe, torgay.
TURGUT: (Tür.) Er. 1. Konut, oturulacak yer. 2. Ünlü Türk denizcisi Turgut Reis'in adı.
TURHAN: (Tür.) Er. Soylu ve seçkin kimse. Eski Türklerde vergi ödemeyen, hükümdar huzuruna izinsiz girebilen, saygın kimse. Turahan.
TÜRKAN: (Tür.) Er. Koruyucu, muhafız.
TURRE: (Ar.) Ka. Alın saçı, kıvırcık, saç lülesi. ,
TUTl: (Fars.) Ka. 1. Papağan türünden bir kuş. 2. Konuşmayı seven, konuşkan.
TUTKU: (Tür.) Güçlü istek ve coşku. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TUTKUN: (Tür.) 1. Bir şey ya da birine düşkün bağlı. 2. Bol, verimli. 3. Esir, tutsak. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TUTUN: (Tür.) Er. Ev, aile.
TUTUŞ: (Tür.) Er. Çekişme, tartışma. Savaş, mücadele.
TÜYAN: (Tür.) Er. 1. Semiz, şişman. 2. Zengin. 3. Kibirli, gururlu.
TUYGUN: (Tür.) Er. 1. Genç, güçlü. 2. Çılgın, şımarık. 3. Duygulu, hassas.
TUYUĞ: (Tür.) Şiir, şarkı, türkü. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TUZ: (Tür.) Er. Güzellik, şirinlik. TUZER: (Tür.) Er. Şirin delikanlı.
TÜBLEK: (Tür.) Soylu, asil. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜKEL: (Tür.) Er. Tam, bütün, +mükemmel.
TÜKELALP: (Tür.) Er. Kusursuz yiğit.
TÜKELAY: (Tür.) Dolunay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜLAY: (Tür.) Ka. İncelikle, düşle ilgili.
TÜLEK: (Tür.) Er. 1. Kurnaz, açıkgöz, düzenci. 2. Efe. 3. Çok genç, delikanlı. 4. Zengin. 5. Saygın kimse. 6. Sakin, gururlu.
TÜLİN: (Tür.) Ka. 1. Ayın çevresinde oluşan dairesel hale. 2. Ayna.
TÜLÜN: (Tür.) Ka. Ay ağıl, hale. (bkz. Tülin).
TÜMAY: (Tür.) Dolunay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜMBAY: (Tür.) Er. Tüm bay.
TÜMCAN: (Tür.) Er. Tüm can.
TÜMEL: (Tür.) Er. Temel.
TÜMEN: (Tür.) Er. 1. On bin. 2. Pek çok. 3. Yığın, küme, sürü.
TÜMENBAY: (Tür.) Er. Tümen komutam onbin kişilik grubun lideri.
TÜMER: (Tür.) Er. Tam erkek, yiğit
TÜMERDEM: (Tür.) Er. Çok erdemli.
TÜMERK: (Tür.) Er. Güçlü, kuvvetli.
TÜMERKAN: (Tür.) Er. Yiğit kandan gelen.
TÜMERKİN: (Tür.) Er. Olgun.
TÜMKAN: (Tür.) Er. Kanlı, canlı, sağlıklı.
TÜMKURT: (Tür.) Er. Tüm kurt.
TÜMKUT: (Tür.) Er. Çok talihli, kuüu.
TÜN: (Tür.) Gece. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜN AK: (Tür.) Işıklı, mehtaplı gece. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜNAL: (Tür.) Tün al. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜNAY: (Tür.) Tün ay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜNER: (Tür.) Er. Tün er.
TÜNEY: (Tür.) Er. Öğle güneşi alan yer. Güneş battıktan sonraki zaman. Güneşli yer.
TÜRABI: (Ar.) Er. Toprakla ilgili. Topraktan.
TÜRE: (Tür.) 1. Görenek, gelenek, töre. 2. Subay, komutan. 3. Hak ve hukuka uygunluk, adalet. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜREGÜN: (Tür.) Er. Türe gün.
TÜREHAN: (Tür.) Er. Türe han.
TÜREK: (Tür.) Er. Tepelerin ortasındaki çıkıntı.
TÜREL: (Tür.) Er. Hukuksal, hukukla ilgili.
TÜRELİ: (Tür.) Güzel. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜREMEN: (Tür.) Er. Yasa adamı, hukukçu.
TÜREV: (Tür.) Oluşan, ortaya çıkan, türeyen. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜRKÂN: (Tür.) Ka. Saltanat ve idarede yönetime etki eden prenses.
TÜRKAY: (Tür.) Er. Ay gibi parlak, aydınlık Türk.
TÜRKCAN: (Tür.) Er. Sevilen Türk.
TÜRKDOĞAN: (Tür.) Er. Türk soyuna mensup.
TÜRKER: (Tür.) Er. Türk er.
TÜRKEŞ: (Tür.) Er. Oğuz yazıtlarında adı geçen bir kahramanın adı.
TÜRKMEN: (Tür.) Er. 1. Oğuzların bir kolu. Bu koldan olan. 2. Tam göçebe olmayan fakat mevsiminde yaylaya veya yazıya çıkan.
TÜRKOĞLU: (Tür.) Er. Türk oğlu.
TÜRKOL: (Tür.) Er. Türk ol.
TÜRKÖZ: (Tür.) Er. Özü, aslı Türk olan.
TÜRKSAN: (Tür.) Er. Adı duyulmuş, Türk gibi ünlü.
TÜRKŞEN: (Tür.) Er. Şen ve mutlu Türk anlamında.
TÜRKYILMAZ: (Tür.) Er. Direnişçi, sebat eden.
TÜRÜNK: (Tür.) Çalışan, etkin. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜVÂN: (Fars.) Er. Güç, kuvvet,
TÜVANA: (Fars.) Ka. Güçlü.
TÜVANGER: (Fars.) Er. Zengin, mülk sahibi, varsıl.
TÜZEL: (Tür.) Adalet, hukuk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜZEMAN: (Tür.) Er. Adaletli kimse. Yasa adamı, hukukçu.
TÜZENUR: (Tür.) Ka. Tüze nur.
TÜZMEN: (Tür.) Er. Doğru, adil, güvenilir kimse.
TUZUN: (Tür.) Yumuşak huylu, sakin kimse, soylu, asil. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
TÜZÜNALP: (Tür.) Er. Yumuşak başlı, sakin, asil yiğit.
TÜZÜNER: (Tür.) Er. Tuzun er.
 
-U-
UBAB: (Ar.) Er. 1. Pek taşkın, coşkun. 2. Delice akan sel.
UBEYD: (Ar.) Er. (bkz. Ubeyde).
UBEYDE: (Ar.) Ka. Küçük köle, kölecik. Ashabın kullandığı isimlerdendir. Ubeyde b. El-Cerrah.
UBEYDULLAH: (Ar.)Er. Allah'ın kulu.
UCAER: (Tür.) Er. Değerli, yüce kimse.
UCATEKlN: (Tür.) Er. Yücelikte eşsiz kimse.
UÇANAY: (Tür.) Er. Ay gibi yüksek anlamında.
UÇANOK: (Tür.) Er. Hızlı, atak, yiğit.
UÇAR: (Tür.) Er. Uçan, uçucu.
UÇARER: (Tür.) Er. Uçar er.
UÇBAY: (Tür.) Er. Sınır beyi.
UÇBEYİ: (Tür.) Er. Selçuklu ve Osmanlılarda sınırlardaki askeri güçlerin kumandanlarına verilen ad.
UÇHAN: (Tür.) Er. Sınır şehir hanı.
UÇKAN: (Tür.) Er. Deli dolu, havai, toy.
UÇKUN: (Tür.) 1. Kıvılcım. 2. Pahalı, yüksek. 3. Uçan, çapkın. 4. Becerikli, eli tez. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UÇMA: (Tür.) Er. 1. Dağın karlarla örtülmüş dik yamacı.
UÇMAN: (Tür.) Er. Uçan uçucu.
UÇUK: (Tür.) Er. 1. Uçmuş, soluk renk. 2. Çökmüş yer, toprak. 3. İyi. 4. Sivri dağ tepesi.
UÇUR: (Tür.) Er. 1. Vakit, an, fırsat. 2. Mevsim.
UFKl: (Ar.) Er. Ufka ait, ufukla ilgili.
UFUK: (Ar.) 1. Düz arazide ya da açık denizde gökle yerin birleşir gibi göründüğü yer. 2. Anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü. 3. Çevre, dolay.
Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UFUKTAN: (a.ü.) Er. Sabah aydınlığının ufukla birleştiği nokta.
UĞAN: (Tür.) Yüce, yüksek, güçlü.
Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞANBİKE: (Tür.) Ka. Uğan bike.
UĞRAŞ: (Tür.) Güçlük ve kötülükle uğraşma, mücadele. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUR: (Tür.) 1. İyilik, şans, talih, baht. Fırsat, tesadüf. 2. Kimi olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan iyilik kaynağı. İslam'da bu tür düşüncelere itibar edilmez. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURAL: (Tür.) Er. Uğur al.
UĞURALP: (Tür.) Er. Hayırlı yiğit.
UĞURATA: (Tür.) Er. Hayırlı ata.
UĞURAY: (Tür.) Uğurlu ay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURCAN: (Tür.) İyilikçi ve candan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUREL: (Tür.) Er. Eli uğurlu olan.
UĞURHAN: (Tür.) Er. Hayırlı lider.
UĞURLU: (Tür.) Uğurlu olan, iyilik getirdiğine inanılan, kutsal kutlu. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURLUBAY: (Tür.) Er. Uğurlu bay.
UĞURLUBEY: (Tür.) Er. Uğurlu bey.
UĞURSAL: (Tür.) Er. Uğurla ilgili, uğurlu.
UĞURSAN: (Tür.) Uğuruyla tanınmış olan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURSAY: (Tür.) Er. Uğur say.
UĞURSEL: (Tür.) Uğur sel. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURSOY: (Tür.) Uğurlu soydan gelen. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞURTAN: (Tür.) Er. Uğur tan.
UĞURTAY: (Tür.) Er. Uğurlu genç. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUŞ: (Tür.) 1. Anlayış, zeka, bekleyiş. 2. Benzeyiş. 3. Soy, kabile, soysop. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UĞUZ: (Tür.) Er. Kutsal, mübarek. Saf, temiz.
UHRA: (Ar.) Başka, diğer. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UKAB: (Ar.) Er. 1. Karakuş, kartal, tavşancıl kuşu. 2. Hz. Muhammed'in (s.a.s) (bayrak) sancaklarından birinin adı. 3. Nesir burcu, kartal takım yıldızı.
UKBE: (Ar.) Er. Ashabın meşhurlarından: Ukbe b. Nafl.
UKDE: (Ar.) Er. 1. Düğüm. Zor, karışık, iş. 2. Bir gezegen yörüngesinin her iki ucu.
UKHUVAN: (Ar.) Ka. Papatya.
UKNUM: (Ar.) Er. 1. Asıl, temel. 2. Hıristiyanlıktaki teslis inancını meydana getiren üç unsurdan her biri.
UKUL: (Ar.)Er. Akıl, us.
UKUŞ: (Tür.) Er. (bkz. Uğuş).
ULA: (Ar.) 1. Birinci. 2. Şan ve şeref sahibi kimse Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULAÇ: (Tür.) Er. Bağlayan, bağlayıcı. Sınır.
ULAÇHAN: (Tür.) Er. Sınır hanı.
ULAĞ: (Tür.) Er. Ulak.
ULAŞ: (Tür.) Amacına eriş, isteğine kavuş. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULU: (Tür.) Er. 1. Erdemleri bakımından çok büyük, yüce. 2. Zengin, saygın.
ULUALP: (Tür.) Er. Çok erdemli, yüce yiğit.
ULUANT: (Tür.) Er. Kutsal, büyük yemin.
ULUBAŞ: (Tür.) Er. Yüce, saygın kimse.
ULUBAY: (Tür.) Er. Yüce, saygın,erdemli kişi.
ULUBEK: (Tür.) Er. Saygınlığı olan bey.
ULUBERK: (Tür.) Er. Saygın kişilikli yiğit..
ULUCAN: (Tür.) Er. Erdemli, saygın, yüce kişi.
ULUÇ: (Tür.) Er. 1. Selçuklular döneminde Türk beylerine verilen unvan. 2. Ünlü Türk denizcisi Uluç (Kılıç) Ali Paşa'nın adı.
ULUÇ AĞ: (Tür.) Er. Hayırlı, uğurlu dönem.
ULUÇAM: (Tür.) Er. Ulu çam.
ULUÇKAN: (Tür.) Er. Uluç kan.
ULUDAĞ: (Tür.) Er. Çok büyük, yüce dağ.
ULUDOĞAN: (Tür.) Er. Doğuştan yüce, uğurlu kimse.
ULUER: (Tür.) Er. Saygın, uğurlu, yüce kimse.
ULUERKAN: (Tür.) Er. Saygın, yüce, soylu kimse.
ULUĞ: (Tür.) Er. Ulu, büyük, saygın.
ULUHAN: (Tür.) Er. Büyük, saygın hükümdar.
ULUKAAN: (Tür.) Er. Büyük, saygın hükümdar.
ULUKAN: (Tür.) Er. Soylu yüce kandan gelen.
ULUKUT: (Tür.) Er. Çok uğurlu, kutlu kimse.
ULUM: (Tür.) Ululuk, haşmet, büyük gösteriş. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUMAN: (Tür.) Er. Ulu, yüksek, saygın kimse.
ULUMERİÇ: (Tür.) Er. Ulu Meriç”.
ULUN: (Tür.) 1. Büyük, ulu. 2. Temrensiz ok. 3. Buğday, arpa kökü. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUNAY: (Tür.) Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUÖZ: (Tür.) Er. Özü yüce, saygın kimse.
ULUS: (Tür.) 1. Millet, halk, insan topluluğu. 2. Göçebe. 3. Oba, aşiret, kavim. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ULUSAN: (Tür.) Er. Adı yüce tanınmış kimse.
ULUSOY: (Tür.) Er. Ulu, yüce, soylu.
ULUSU: (Tür.) Er. Yüce, kuüu su.
ULUŞAHİN: (Tür.) Er. Ulu şahin.
ULUSAN: (Tür.) Er. Yüce şanlı kimse.
ULUTAN: (Tür.) Er. Ulu tan.
ULUTAŞ: (Tür.) Er. Ulu taş.
ULUTAY: (Tür.) Er. Ulu tay.
ULUTEKİN: (Tür.) Er. Yüksek şahsiyetli ve sakin kişilikli.

ULVİ: (Ar.) Er. Yüksek, yüce, manevi yapısı ön plana çıkabilen.
ULVİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Ulvi). UMA: (Tür.) Er. 1. Hediye, armağan. 2. Konuk, misafir.
UMAN: (Tür.) Er. Umudu olan, bekleyen, umutlu.
UMAR: (Tür.) Çare, çıkar yol. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMA Y: (Tür.) 1. Orhun yazıtlarında geçen, çocukları ve hayvanları koruduğuna inanılan Tanrıça. 2. Devlet kuşu. İsim olarak kullanılmaz.
UMMAN: (Ar.) Ulu, büyük, engin deniz, okyanus. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜMRAN: (Ar.) 1. Bayındırlık, mamurluk. 2. Uygarlık, ilerleme, refah ve mutluluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMUR: (Tür.) Görgü, bilgi, deneyim. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UMURAL: (Tür.) Er. Görgü, bilgi, deneyim kazan.
UMURALP: (Tür.) Er. Görgülü, bilgili, yiğit.
UMURBAY: (Tür.) Er. Görgülü,
bilgili, saygın kişi.
UMURBEY: (Tür.) Er. Görgülü, bilgili, kişi.
UMUT: (Tür.) Ummaktan doğan, güven duygusu, ümit. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UN AN: (Tür.) 1. Sadakat, bağlılık. 2. Hak. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UNAT: (Tür.) Doğru yolu tutan. Akıllı. Ergin. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UNGAN: (Tür.) Er. 1. Onmuş kişi, mutlu. 2. Yürekli, yiğit kişi.
UNSUR: (Ar.). Öğe, ilke, eleman. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
URAL: (Tür.) Er. Hazar denizine dökülen, ı inak ve sıradağ.
URALP: (Tür.) Er. Kentli yiğit. URALTAN: (Tür.) Er. Ur altan.
URALTAY: (Tür.) Er. Ur altay.
URAM: (Tür.) Er. Büyük, geniş yol.
URAN: (Tür.) Yetenekli, usta, becerikli. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
URANDU: (Tür.) Er. 1. Seçkin, seçilmiş. 2. Hayırlı.
URANGU: (Tür.) Er. Savaşçı, savaşkan. . ...., T
URAZ: (Tür.) Er. Şans, talih.
URAZA: (Ar.)Er. 1. Hediye, armağan. 2. Konuğa çıkarılan yiyecek.
URGUN: (Tür.) Er. 1. Vurulan, vurulmuş. Vurgun, aşık. 2. Gizli.
URHAN: (Tür.) Er. Yüksek rütbeli han.
URKAN: (Tür.) Er. 1. Kale hendeği. 2. Şehir, kent. 3. Yüksek ve korunaklı yer.
URLUK: (Tür.) Er. Aile, soy sop. Tohum.
URUÇ: (Ar.) Yukan çıkma, yükselme, ağma. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
URUK: (Tür.) Er. 1. Tane, tohum. 2. Nesil, kuşa.
URUZ: (Tür.) Er. Hedef, amaç, gaye.
URVE: (Tür.) Kulp, sağlam. Urvetü'lVuska, sağlam kulp. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Sahabe adlanndandır: Urve b. ezZübeyr.
URZA: (Ar.) Hedef, amaç. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
USAL: (Tür.) Er. 1. Gamsız, kedersiz, keyfine düşkün. 2. Önemsiz.
USALAN: (Tür.) Er. Akıl alan, akıllı.
USALP: (Tür.) Er. Akıllı yiğit.
USARE: (Tür.) Ka. Özsu.
USBAY: (Tür.) Er. Akıllı, saygın kişi.
USBERK: (Tür.) Er. Şimşek gibi parlak akıllı kimse.
USBEY: (Tür.) Er. Akıllı kişi. USER: (Tür.) Er. Akıllı kişi. J
USHAN: (Tür.) Er. Akıllı hükümdar. USKAN: (Tür.) Er. Akıllı soydan gelen.
USLU: (Tür.) Akıllı, zeki, uysal, sakin kimse. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
USLUER: (Tür.) Er. Akıllı, olgun
kişi.
USMAN: (Tür.) Er. Akıllı, zeki kimse.
USUM: (Tür.) Er. Akıllı.
USUN: (Tür.) Hüzün. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
USUNBİKE: (Tür.) Ka. Hüzünlü hanım.
UTARİD: (Ar.) Merkür. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Türk dil kuralına göre "dA" olarak kullanılır.
UTBE: (Ar.) Er. Meşhur sahabelerden bazılarının ismi.
UTKAN: (Tür.) Er. 1. Zafer kazanmış, muzaffer. 2. Şerefli, onurlu soydan gelen.
UTKU: (Tür.) Birçok emek ve tehlikelerden sonra ulaşılan, mutlu sonuç, zafer. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UTMAN: (Tür.) Er. Sereni, edepli, terbiyeli kimse.
UYAR: (Tür.) Er. 1. Uygun yerinde. 2. Boyun eğen, uysal, nazik kimse.
UYARALP: (Tür.) Er. Uysal, nazik yiğit.
UYAREL: (Tür.) Er. Uyar el.
UYGAN: (Tür.) Er. Uyumlu, uyan.
UYGAR: (Tür.) Kültürlü, eğitimli, görgülü, medeni. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGU: (Tür.) Uyum, uygunluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGUN: (Tür.) 1. Yakışır, yaraşır, elverişli, yararlı. 2. Oranlı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGUNEL: (Tür.) Er. Uygun el.
UYGUNER: (Tür.) Er. Uygun uyumlu, olumlu.
UYGUR: (Tür.) 1. Orta Asya'da büyük devlet ve uygarlık kurmuş, yazılı anıtlarla sanat yapıtları bırakmış olan bir Türk ulusu. 2. Uygar, medeni. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYGURALP: (Tür.) Er. Uygar yiğit. Uygur'a mensup kişi.
UYSAL: (Tür.) Yumuşak başlı, uyumlu, boyun eğen. Terbiyeli. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UYUN: (Ar.) Gözler. Pınarlar, kay naklar. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZ: (Tür.) 1. İyi, güzel. Uygun, doğru. 2. Usta. 3. Temiz, dikkatli. Becerikli, akıllı, anlayışlı. 4. Yakın, içten. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZALP: (Tür.) Er. İyi, temiz, akıllı, anlayışlı yiğit.
UZAY: (Tür.) Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZBAY: (Tür.) Er. İyi, becerikli, temiz, akıllı ve saygın kişi.
UZCAN: (Tür.) Er. Uysal, uyumlu,
iyi insan.
UZEL: (Tür.) Usta, becerikli kişi. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜZER: (Tür.) Er. Becerikli, akıllı kişi.
UZGÖREN: (Tür.) Er. Gerçeği önceden görebilen.
UZHAN: (Tür.) Er. Ülke ve halkına faydalı olan. «ı«i)l
UZKAN: (Tür.) Er. Erdemli soydan gelen.
UZLET: (Ar.) Er. Bir kenara çekilip toplum yaşayışından ayn kalma.
UZMA: (Ar.) Büyük, en büyük. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UZMAN: (Tür.) Belli bir iş ya da konuda bilgi, görüş ve becerisi olan kimse. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. ^.^
UZSAN: (Tür.) Er. Becerisi ve diğer iyi nitelikleriyle tanınan.
UZSOY: (Tür.) Er. İyi nitelikli soydan gelen.
UZTAN: (Tür.) Er. Uz tan.
UZTAŞ : (Tür.) Er. Uz taş.
UZTAV: (Tür.) Er. Uz tav. UZTAY: (Tür.) Er. Uz tay. UZTEKİN: (Tür.) Er. Uz tekin.

 
- Ü -

ÜBAB: (Ar.) Er. Şiddetli, taşkın sel suyu.
ÜBABE: (Ar.) Ka. (bkz. Übab).
ÜBEY: (Ar.) Er. Sahabedendir. Übey b. Ka'b.
ÜBEYDULLAH: (Ar.) Er. Allah'ın kulu.
ÜBEYD: (Ar.) Er. Köle, kölecik, kul.
Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
ÜBEYDE: (Ar.) Ka. (bkz. Übeyd).
ÜBHET: (Ar.) Er. Büyüklük, ululuk.
ÜÇEL: (Tür.) 1. Yüce, yüksek. 2. Arka. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜÇER: (Tür.) Er. Üç er.
ÜÇGÜL: (Tür.) Ka. 1. Yaban yoncası. 2. Üç gül.
ÜÇOK: (Tür.) Er. Oğuz destanına göre sol kolda bulunan 12 Oğuz boyuna verilen ad.
ÜFTADE: (Fars.) Ka. 1. Düşmüş,
düşkün. 2. Aşık.
ÜFTADEGl: (Fars.) Er. Düşkünlük.
ÜGE: (Tür.) Ünlü, şöhretli. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜKE: (Tür.) Onur, şeref. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜKSÜM: (Ar.) Ka. Çayın, çimeni çok güzel bahçe.
ÜLEZ: (Tür.) 1. Batmakta olan güneş. 2. Salgın. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLFER: (Ar.) Büyük su, ırmak. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLFET: (Ar.) 1. Alışma, kaynaşma. 2. Görüşme, konuşma. 3. Dostluk, arkadaşlık. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLGEN: (Tür.) 1. Yüce, yüksek, ulu. 2. İyilik tanrısına verilen ad. İsim olarak kullanılmaz.

ÜLGENALP: (Tür.) Er. 1. Yüce, ulu, yiğit. 2. Ülgen alp.
ÜLGENER: (Tür.) Er. Yüce, ulu kimse. Ülgen er.
ÜLGER: (Tür.) Kumaş vb. şeylerdeki ince tüy. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLGÜ: (Tür.) Er. 1. Yakışıklı kimse. 2. Pay, hisse. 3. Tutum, tavır.
ÜLKE: (Tür.) 1. Bir devletin egemenliği altında bulunan yerlerin tümü. 2. Yurt, vatan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKEM: (Tür.) Yurdum, vatanım. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKEN: (Tür.) Senin yurdun, senin vatanın. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKENUR: (Tür.) Yurdunu aydınlatan ışık. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKER: (Tür.) Boğa burcunda yedi yıldızdan biri. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKÜ: (Tür.) Amaç edinilen, ulaşılmak istenilen şey. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKÜM: (Tür.) Amacım, ulaşmak istediğim şey. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLKÜMEN: (Tür.) Er. Ülküsü olan. bir ülküye bağlı olan kimse.
ÜLKÜSEL: (Tür.) Ülkü ile ilgili, ülkü niteliğinde. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜLMEN: (Tür.) Er. Denizci, deniz adamı.
ÜMERA: (Ar.) Er. Beyler, emirler.
ÜN AN: (Ar.) İnleme, nalan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSA: (Ar.) Ka. Kadın, kız, nisa.
ÜMİT: (Fars.) (bkz. Umut). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜMMET: (Ar.) Bir peygambere inananların hepsi. İslam dinine bağlı olanların hepsine verilen ad.
ÜMMİYE: (Ar.) Ka. Anneye ait, anneyle ilgili.
ÜMMÜHAN: (Ar.) Ka. Hükümdar anası.
ÜMNİYE: (Ar.) Ka. 1. Umut. 2. İstek, arzu. 3. Niyet.
ÜMRAN: (Tür.) (bkz. Ümran). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNAL: (Tür.) 1. Adın duyulsun, tanın, ün kazan. 2. Ün al. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNALAN: (Tür.) Er. Adı duyulmuş, ün kazanmış.
ÜNALDI: (Tür.) Er. Ün aldı.
ÜNALMIŞ: (Tür.) Er. Ün ve şan kazanmış.
ÜNALP: (Tür.) Er. Tanınmış, ünlü, yiğit.
ÜNAY: (Tür.) Ay gibi tanınmış, ünü parlak, şöhretli.
ÜNEK: (Tür.) Er. 1. Kahraman, yiğit. 2. Ünlü tanınmış.
ÜNER: (Tür.) Er. Tanınmış, ünlü yiğit.
ÜNGÖRMÜŞ: (Tür.) Er. Ün görmüş.
ÜNGÜN: (Tür.) Er. Ün gün. ÜNGÜR: (Tür.) Er. Mağara.
ÜNKAN: (Tür.) Er. Tanınmış soydan gelen, soylu kan.
ÜNLEM: (Tür.) Ses, seda, çağrı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNLÜ: (Tür.) Tanınmış, adı duyulmuş şöhretli, şanlı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNLÜER: (Tür.) Er. Tanınmış, ünlü kimse.
ÜNLÜOL: (Tür.) Er. Adın duyulsun, ün kazan.
ÜNLÜSOY: (Tür.) Er. Tanınmış soydan gelen.
ÜNSAÇ: (Tür.) Adın duyulsun, ünlen. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
UNSAL: (Tür.) Adın duyulsun. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSAN: (Tür.) (bkz. Unsal). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEV: (Tür.) Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEVEN: (Tür.) Ün seven. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEVER: (Tür.) Ün sever. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSEVİN: (Tür.) Ün sevin. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNSİ: (Ar.) Er. 1. Alışmış, sokulgan.
2. Arkadaş, dost.
ÜNSİYYE: (Ar.) Ka. (bkz. Ünsi).
ÜNÜVAR: (Tür.) 1. Ünü var. 2. Ünlü tanınmış. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNVER: (Tür.) Ünlen, tanınmış ol, insan ol. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜNVERDİ: (Tür.) Er. Ün verdi. (bkz. Ünver).
ÜNVEREN: (Tür.) Er. Ün veren.
ÜNZİL: (Ar.) Er. Gönderilmiş, indirilmiş, inzal olunmuş.
ÜNZİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Ünzil).
ÜRMEGÜL: (Tür.) Ka. Sarmaşık.
ÜRÜN: (Tür.) 1. Üretilen, yararlı şey, topraktan elde edilen. 2. Yapıt, eser. 3. Sık orman. 4. Çokluk, bolluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜRÜNAY: (Tür.) Ka. Ürün ay.
ÜRÜNDÜ: (Tür.) Er. Seçilmiş, seçkin.
ÜRÜNDÜBAY: (Tür.) Er. (bkz. Üründü).
ÜSGEN: (Tür.) Er. 1. Yüksek. 2. Gelişmiş.
USTAM: (Ar.) Er. 1. Altın veya gümüşten yapılmış at eyeri. 2. Emin, güvenilir.
ÜSTAY: (Tür.) Er. Ay gibi yüksek yüce.
ÜSTEK: (Tür.) Er. Yüksek, yüce.
ÜSTEL: (Tür.) Er. (bkz. Üstek).
ÜSTER: (Tür.) Er. Çok değerli kimse.
ÜSTÜN: (Tür.) 1. Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan. 2. Yenen, galip gelen. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ÜSTÜNE AY: (Tür.) Er. 1. Üstün bay. 2. Seçkin, başarılı kimse.
ÜSTÜNDAĞ: (Tür.) Er. Üstün dağ.
ÜSTÜNER: (Tür.) Er. Üsten er.
ÜVEYS: (Ar.) Er. İsteyen, arzu eden.
ÜZER: (Tür.) Er. 1. Üst. 2. Kaymak. 3. Faiz. Can sıkıcı, üzücü.
ÜZEYİR: (Ar.) Er. Kur'anı Kerim'de adı geçen, peygamber olup olmadığı konusunda ihtilaflı görüşler bulunan kişi. Tevbe suresi 30. ayette ismi geçer.
ÜZÜM: (Tür.) Ka. Asmanın taze ya da kuru olarak yenen ve salkım durumunda bulunan meyvesi.
 
- V -

VABlL: (Ar.) Er. İri damlalı yağmur.
VABİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Vabil)
VACİB: (Ar.) Er. 1. Dini (şer'i) bakımdan terkedilmesi doğru ve uygun olmayan, kesinlik bakımından farzdan sonra gelen. 2. Çok lüzumlu, bırakılması mümkün olmayan zaruri. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VACİBE: (Ar.) Ka. Yapılması gerekli olan.
VACİD: (Ar.) Er. Yaratan, meydana çıkaran. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VACİDE: (Ar.) Ka. 1. Meydana getirici, yaratıcı. 2. Varlıklı, zengin.
VAFE: (Fars.) 1. Nasip, kısmet. 2. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAFİ: (Ar.) Er. Yeter, tam. Sözünde duran, sözünün eri.
VAFİD: (Ar.) Er. Elçi, temsilci, rasul.
VAFİR: (Ar.) Er. Çok, bol.
VAFİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Vafır).
VAFİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Vafı).
VAHA: (Ar.) Çöllerin su bulunan kesimlerinde oluşan bitkili alan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAHAB: (Ar.) Er. Bağışlayan, ihsan eden. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır. "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur: Abdülvahab.
VAHAT: (Ar.) Er. Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yerler. Vahalar.
VAHDEDDİN: (Ar.) Er. Dinin tekliği, birliği. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VAHDET: (Ar.) Er. 1. Yalnızlık, teklik, birlik. 2. Allah'ı birlemek, şirkten uzaklaşmak. 3. Hakimiyet ve teşri'i (yasa koyuculuğu) yalnız Allah'a ait olarak görmek.
VAHİB: (Ar.) Er. Bağışlayan, bağışlayıcı. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VAHİBE: (Ar.) Ka. (bkz. Vahib).
VAHİD: (Ar.) Er. Bir, tek, yalnız. Allah'ın sıfatlanndandır. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VAHİDDİN: (Ar.) Er. Tek din, dinin tekliği.
VAHİDE: (Ar.) Ka. (bkz. Vahid).
VAİD: (Ar.) Er. Birini iyiliğe sevk ve kötülükten uzaklaştırmak için korkutma, yıldırma.
VAİL: (Ar.) Er. Sığınan, kurtulan. Sahabe adlanndandır: Vail b. Hucr.
VAİZ: (Ar.) Er. Dinsel öğüüerde bulunan kimse.
VAİZE: (Ar.) Ka. (bkz. Vaiz).
VAKAR: (Ar.) Ağırbaşlılık, haysiyetini koruma, temkin sabır, heybet. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAKİ: (Ar.) Er. l.Vuku bulan, olan, düşen, olagelen, rastlayan. 2. Geçen, geçmiş olan.
VAKIA: (Ar.) Ka. (bkz. Vaki).
VAKIF: (Ar.) Er. 1. Bir şeyi elde eden, bir işten haberli olan. 2. Duran, ayakta duran. Arafat'ta vakfe yapan.
VAKKAS: (Ar.) Er. Okçu, savaşçı. Sahabe isimlerindendir.
VAKUR: (Ar.) Er. Ağırbaşlı, temkinli.
VALA: (Fars.) Yüksek, yüce. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VALAŞAN: (Fars.) Er. Şanı yüce, şanlı.
VALAY: (Fars.) Yükseklik, yücelik. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VALİ: (Ar.) Er. Bir vilayeti idare eden en büyük memur.
VALİH: (Ar.) Er. Şaşakalmış, hayret etmiş, hayran.
VALİHE: (Ar.) Ka. (bkz. Valih).
VAMIK: (Ar.) Er. 1. Seven, aşık. 2. Vamık ile Azra öyküsünün erkek kahramanı.
VAMIKA: (Ar.) Ka. (bkz. Vamık).
VARAKA: (Ar.) Er. 1. Tek yaprak, tek kağıt. Yazılı kağıt. 2. İlk vahyin gelmesi üzerine Hz, Hatice'nin Hz. Peygamber'i alıp götürdüğü meşhur kişi: Varaka b. Nevfel. 3. Varaka ile Gülşah hikayesinin erkek kahramanı.
VARESTE: (Fars.) 1. Kurtulmuş. Serbest, rahat, azade. 2. İlişiksiz. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VARGIN: (Tür.) Ulaşan, isteğine kavuşan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VÂSIF: (Ar.) Er. 1. Vasfeden, vasıflandıran. Bir kimse veya şeyi başkalarından ayıran kendine has hal, nitelik hususiyet. 2. Bir şeyin mahiyeti, sıfatı, tabiatı, karakteri ile bunların tarif ve sayılması.
VASIFE: (Ar.) Ka. (bkz. Vasıf).
VASIK: (Ar.) Er. Güvenilen, emin, mutemed. Abbasi halifelerinden birinin unvanı.
VASIL: (Ar.) Er. Ulaşan, kavuşan, yetişen.
VASILA: (Ar.) Ka. (bkz. Vasıl).
VARİD: (Ar.) Er. 1. Gelen, vasıl olan, erişen. 2. Bir şey hakkında çıkan, söylenen.
VARİDE: (Ar.) Ka. (bkz. Varid).
VARİS: (Ar.) Er. 1. Cenabı Hakk'ın 99 isminden birisi. Mal ve mülkün, bütün değerlerin son ve gerçek sahibi yüce Allah. 2. Varis kelimesi, müslümanlar kastedilerek de kullanılmıştır. 3. Mirasçı, kendisine miras düşen.
VARIŞ: (Tür.) Er. Zeka, anlayış, akıl.
VARLIK: (Tür.) Yaşam, hayat. Var olan herşey. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VAROL: (Tür.) Er. Yaşa, uzun ve sağlıklı bir yaşamın olsun.
VASFİ: (Ar.) Er. Vasıfla ilgili, vasfa ait. Nitelikli.
VASFİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Vasfı).
VASİ: (Ar.) Er. l. Vasiyeti yerine getiren, vesayeti yüklenen kimse, henüz reşid olmamış çocuğun işlerine bakmakla mükellef kimse. 2. Geniş, açık, enli, bol, kapsayıcı. 3. Her şeyi ihata edici. Bilgisinin boyutları sınırsız. 4. Allah'ın isimlerinden (bkz. Abdülvasi). Kur'anı Kerim'de zikredilen isimlerdendir.
VASİLE: (Ar.) Ka. (bkz. Vasıl).
VASSAF: (Ar.) Er. Niteliklerini bildirerek anlatan ya da öven. VassafelHazrat. İranlı tarihçi, yazar.
VASSAL: (Ar.) Er. 1. Vasleden, ulaştıran, birleştiren. 2. Sayfalan yapışan, eski yazılı bir kitabın sayfalarını ayıran sanatkar.
VASSALE: (Ar.) Ka. (Eski) yazma eserlerin kenarlı kısmına kağıt ilavesi suretiyle yapılan tamir şekli.
VATAN: (Ar.) Er. Yurt, ülke.
VAZAH: (Ar.) Er. Beyaz, güzel yüzlü adam.
VAZAHAT: (Ar.) Ka. Vazıhhk, açıklık.
VECAHEDDİN: (Ar.) Er. Dinin yüceliği, onuru. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
VECAHET: (Ar.) Ka. 1. Güzel yüzlülük, gösterişlilik, güzel yüz. 2. Saygınlık, onur.
VECAZET: (Ar.) Ka. Sözün, veciz kısa oluşu.
VECDET: (Ar.) Er. Zenginlik, vars allık.
VECDİ: (Ar.) Er. Coşkunlukla ilgili, coşkunlukla oluşan.
VECDİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Vecdi).
VECHİ: (Ar.) Er. Yüzle ilgili, yüze ait.
VECHİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Vechi).
VECİBE: (Ar.) Ka. Ödev, boyun borcu, vazife.
VECİD: (Ar.) Er. 1. Bir şeyin güzelliği karşısında kendini kaybedecek dereceye gelmek, coşkulanmak. 2. Tanrı sevgisinden dolayı duyulan coşkunluk, sevinç.
VECİH: (Ar.) Er. 1. Yüz, çehre. 2. Tarz, üslup. 3. Sebeb, vesile.
VECİHE: (Ar.) Ka. (bkz. Vecih).
VECİHİ: (Ar.) Er. 1. Güzellik, hoşluk, uygunlukla ilgili.2. Bir kavmin önderi, şeref ve mevki sahibi. Vecihî: Türk tarihçisi. (Kınm 1620).
VECİZ: (Ar.) Er. Kısa, derli toplu. VECİZE: (Ar.) Ka. Derin anlamlı, özlü, güzel söz.
VECNE: (Ar.) Ka. Yanak yumrusu, elmacık.
VEDA: (Ar.) Ka. 1. Ayrılırken söylenen selamlama sözü. 2. Ayrılma, ayrılış.
VEDAT: (Ar.) Er. Sevgi, dostluk.
VEDİ: (Ar.) Er. Başkasının malını saklamakla görevli kimse.
VEDİA: (Ar.) Ka. Saklanılması, korunması için birine ya da bir yere bırakılan emanet. VEDİATULLAH: (Ar.) Allah'ın emaneti, dini. Kadınlar da Allah'ın emaneti olarak nitelenmişlerdir.
VEDİD: (Ar.) Er. Dost, sevgisi çok olan. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
YEDİDE: (Ar.) Ka. (bkz. Vedid).
VEDUD: (Ar.) Er. 1. Çok muhabbetli, çok şefkatli. 2. Allah'ın isimlerinden. İyi kullarım sevip onlara rahmet ve rızasını irade eden yüce Allah. (bkz. Abdülvedud). Kur'an'da Hud, ayet: 90; Buruc, ayet: 14'te zikredilmiştir.
VEFA: (Ar.) Er. 1. Sözünü yerine getirme, sözünde durma, borcunu ödeme. 2. Sevgi, dostluk ve bağlılıkta sebat. Yetme yetişme; ömrü vefa etmedi. VEFAl: (Tür.) Er. Vefa ile ilgili.
VEFAKAR: (a.f.i.) Sevgisi geçici olmayan, vefası olan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VEFİ: (Ar.) Er. 1. Vefalı, bağlı. 2. Tam, mükemmel, eksiksiz.
VEFİA: (Ar.) Ka. 1. Vefalı, sevgisi geçici olmayan. 2. Tam, eksiksiz.
VEFİK: (Ar.) Er. Uygun, muvafık, arkadaş, yoldaş, aynı fikirde olan. Ahmed Veflk Paşa.
VEFİKA: (Ar.) Ka. (bkz. Vefık). VEFİR: (Ar.) Er. Çok, bol. VEFİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Vefır).
VEFRET: (Ar.) Çokluk, bolluk. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VEHBİ: (Ar.) Er. Allah'ın ihsanı sonucu olan. Allah vergisi, fıtri.
VEHBİYYE: (Ar.) Ka. (bkz. Vehbi).
VEHHÂB: (Ar.) Er. Çok hibe eden, bağışlayan. Sayısız nimetler veren yüce Allah. Bu isim EsmaulHüsna'dandır. Kur'anı Kerim'de, Ali İmran, ayet: 8; Sa'd suresi ayet: 9 ve 35'te geçmektedir. (bkz. Abdülvehhab).
VEHHAC: (Ar.) Er. Çok parıltı. Çok alevli.
VEHB: (Ar.) Er. Bağışlama, bağış, vergi. Vehb b. Mu.ne.bbih: Kitabü'lKader'in müellifi. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
VEKİL: (Ar.) Er. 1. Başkasının yerine ve adına hareket eden veya konuşan. 2. Asıl vazifelinin yerine çalışan, bir vazifeyi geçici olarak idare eden. 3. Hükümet üyesi olan kimse, bakan, nazır. 4. Kur'an'da Allah'ın ismi olarak da geçmektedir, (bkz. Abdülvekil).
VEKKAD: (Ar.) Er. Parlak, aydınlık, ışıklı.
VELA: (Ar.) Er. Yakınlık, sahiplik. Efendisinin, azat ettiği köle ve cariyesi ile olan münasebeti ve onlar üzerindeki hakkı.
VELADET: (Ar.) Doğuş, dünyaya gelmek, ortaya çıkmak.
VELA YA: (Ar.) Ka. Ermiş kadınlar.
VELAYET: (Ar.) Ka. 1. Velilik, ermişlik. Veli ve ermiş olan kimsenin hali ve sıfatı. 2. Başkasına sözünü geçirme. 3. Dostluk, sadakat.
VELİ: (Ar.) Er. 1. Çocuğun bakımı ve idaresi üzerinde olan, hal ve hareketlerinden sorumlu bulunan kimse. 2. Dost, yakın. 3. Allah'ın sevgili kulu, ermiş evliya. Allah'ın isimlerinden, (bkz. Abdulveli).
VELİCAN: (Ar.) Er. Candan, dost, yakın.
VELÎD: (Ar.) Er. Yeni doğmuş çocuk. Erkek çocuk, köle. Sahabe isimlerindendir.
VELİDE: (Ar.) Ka. (bkz. Velid).
VELİME: (Ar.) Ka. Düğün ziyafeti. Evlenme, düğün.
VELİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Veli).
VELİYULLAH: (Ar.) Er. Allah'ın sevgili kulu. Allah'a teslim olmuş, onun hakimiyet ve sultasının dışında hakimiyet ve sulta tanımayan. Yalnızca Allah'ı, rasulünü ve mü'minleri dost edinen.
VELİYÜDDİN: (Ar.) Er. Dinin sahibi. Dinin dostu.
VELU: (Ar.) Er. Bir şeye fazla düşkün olan.
VELUD: (Ar.) Ka. Doğurgan, çok doğuran.
VEMİZ: (Ar.) Er. Bulut arasından görünen ışık.
VENÜS: (Fran.) Ka. Merkür'den sonra, Güneş'e en yakın olan gezegen. Çobanyıldızı.
VERÂ: (Ar.) Ka. 1. Günah ve haramdan kaçınmak için şüpheli şeylerden uzak durma, takva, ittika. 2. Halk, mahluk, alem, kainat.
VERDA: (Ar.) Ka. Gül.
VERDİ: (Ar.) Er. Güle ait, gül ile ilgili.
VERDİNAZ: (a.f.i.) Ka. Naz gülü, nazlıların gülü.
VERGİ: (Tür.) Bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelikler. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERGİN: (Tür.) Verici, özverili kimse. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERİM: (Tür.) Ortaya çıkan, beklenilen, istenilen sonuç. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERKA: (Ar.) Er. 1. Yabani güvercin, üveyik. 2. Açık, boz renk.
VERRAK: (Ar.) Er. Kağıtçı. Ünlü Arap kelam bilgini: Ebû İsa Muhammed b. Harun elVerrak.
VERŞAN: (Ar.) Çevreye şan ver, ünlen, ünlü ol. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VERZİŞ: (Fars.) Ka. 1. Çalışma, işletme. 2. Çalışmış.
VESAMET: (Ar.) Güzellik, güzel olma. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
VESİK: (Ar.) Er. Çok sağlam, güçlü.
VESİKA: (Ar.) Ka. İnanılacak sağlam delil. Belge.
VESİLE: (Ar.) Ka. 1. Neden, sebep. 2. Elverişli durum. 3. Kavuşma, yaklaşma. 4. Rasulullah'ın cennetteki makamı. Maide suresi 57. ayette geçmektedir.
VESİM: (Ar.) Er. Güzel yüzlü.
VESİME: (Ar.) Ka. (bkz. Vesim).
VEYİS: (Tür.) Er. Yoksulluk, muhtaçlık.
VEYSEL: (Ar.) Er. Aslı Üveys'tir. Kurt anlamında. Veysel Karanı: Raşid halifeler döneminde Şam'dan Medine'ye gelerek yaşamış, Medinei Münevvere'de itibarlı bir hayat sürmüş. Hadisi şeriflerde övülmüş meşhur veli. Şiftin savaşında şehid olduğu söylenir. (bkz. Üveys).
VEYSl: (Ar.) Er. Yoksul, muhtaç. Veysi: Türk şair, yazar (Üsküp 1625).
VEZİME: (Ar.) Ka. Beytullah'a gönderilen hediye, armağan.
VEZİR: (Ar.) Er. Osmanlı devletinde, askeri ve idari en yüksek derece olan vezirlik rütbesinde olan kimse.
VEZİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Vezir).
VİCDAN: (Ar.) Ka. 1. İyiyi kötüden, hayn serden ayırmayı sağlayan iç duygu, ahlak şuuru. His duygu. 2. Din, inanç.
VİDAD: (Ar.) Er. Sevme, sevgi. Dostluk.
VİDADE: (Ar.) Ka. (bkz. Vidad).
VİLDAN: (Ar.) Ka. 1. Yeni doğmuş çocuklar. 2. Kullar, köleler. Kur'arida
zikredilmiştir.
VİSALİ: (Ar.) Er. Kavuşma, ulaşma ile ilgili.
VİSAM: (Ar.) Er. Damgalı, nişanlı.
VOLKAN: (Fran.) Er. Yanardağ, burkan. c
VURAL: (Tür.) Er. Vur al.
VURALHAN: (Tür.) Er. Vural han.
VURGUN: (Tür.) Er. Birine aşık, tutkun.
VUSKA: (Ar.) Çok sağlam, pek kuvvetli. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. Urvetü'lVuska (Pek sağlam kulp) müslümanlık.
VUSLAT: (Ar.) Ka. Ulaşma, erişme, kavuşma, buluşma, beraber olma.
VUSTA: (Ar.) Er. 1. Orta, ortada bulunan, arada olan, iç. 2. Orta parmak.
VÜREYKA: (Ar.) Ka. Yaprakçık, küçük yaprakçık.
 
- Y -

YA'KUB: (Ar.) Er. 1. Erkek keklik. 2. İbranice, "Takib eden, izleyen". Hz. Yusuf (a.s.)'un babası ve Kur'anı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden (Hz. YaTcub). Hz. İshak (a.s.)'m oğlu. Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.
YABAN: (Fars.) Er. 1. Yabancı. 2. Issız kır, ova, çöl, sahra. 3. Dışan, başka ülke, gurbet. 4. Ekin tarlası.
YABAN GÜLÜ: (Fars.) Ka. 1. Kır gülü. Bozkır çiçeği. 2. Kuşburnu.
YABAR: (Tür.) Er. Güzel koku, misk.
YABENDE: (Fars.) Bulucu, bulan. Keşfeden. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YABGU: (Tür.) Er. Eski Türk devletlerinde "hükümdar" anlamında kullanılan bir unvan.
YADE: (Fars.) Ka. Hatıra.
YADİGAR: (Fars.) Bir kimseyi ya da bir olayı anımsatan kimse. Bırakılan anı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAFES: (Ar.) Er. Hz. Nuh (a.s.)'un üçüncü oğlu. Tufandan sonra Hazar denizinin kuzeyine yerleşmiştir. Türk soyunun atası olduğu söylenir.
YAĞAN: (Tür.). Yağmur, kar. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAĞIN: (Tür.) Er. 1. Yağmur. 2. Düşman yağı. 3. Yiğit. 4. Arka, sırt. YAĞINALP: (Tür.) Er. (bkz. Yağın).
YAĞIZ: (Tür.) Er. 1. Esmer. 2. Doru. 3. Yiğit. 4. Bakımlı hayvan.
YAĞIZALP: (Tür.) Er. Esmer, güçlü yiğit.
YAĞIZBAY: (Tür.) Er. Esmer kimse.
YAĞIZER: (Tür.) Er. Esmer kimse. YAĞIZHAN: (Tür.) Er. 1. Esmer hükümdar. 2. Yeğni, katı, cesur han.
YAĞIZKAN: (Tür.) Er. Asil, soylu kan.
YAĞIZKURT: (Tür.) Er. Esmer, güçlü, kuvvetli kimse.
YAĞIZTEKİN: (Tür.) Er. Esmer, güçlü, erkek.
YAĞMUR: (Tür.) Ka. Gökten damlalar halinde düşen su.
YAĞMURCA: (Tür.) Er. Bir tür geyik. Dağ keçisi.
YAHŞİ: (Tür.) Er. 1. İyi, güzel, çok güzel. 2. Yiğit, yakışıklı. 3. Toy, deneyimsiz genç.
YAHŞİBAY: (Tür.) Er. İyi tanınan, saygın kimse.
YAHŞİHAN: (Tür.) Er. Genç, güzel hükümdar.
YAHYA: (İbr.) Er. 'Allah lütufkardır" anlamında. Kur'ân! Kerim'de 5 yerde ismi geçen ve Zekeriyya (a.s.)'nm oğlu olan peygamber.
YAKAZ AN: (Ar.) Ka. (bkz. Yakzan).
YAKTIN: (Fars.) Er. Kabak. Kavun, karvpuz, hıyar gibi toprakta uzanıp, yetişen bitki.
YAKUT: (Ar.) 1. Parlak kırmızı, şeffaf kıymetli taş. 2. Sibirya'nın kuzey kısmında yaşayan bir Türk kavmi. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAKZAN: (Ar.) Er. Uyanık, gözü açık.
YALABUK: (Tür.) Er. 1. Güzel, yakışıklı, sevimli. 2. Parlak, ışıltılı. Şimşek. 3. Çevik, atik, işgüzar. 4. Kavgada üstün gelen.
YALAP: (Tür.) Er. 1. Parıltı. 2. İvedi, hızlı, çabuk. 3. San renkli bir kuş. 4. Şimşek.
YALAVAC: (Tür.) Er. Peygamber, elçi.
YALAZ: (Tür.) Er. 1. Alev. 2. Bayrak.
YALAZA: (Tür.) Alev. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALAZABEY: (Tür.) Er. Ateş gibi.
YALAZALP: (Tür.) Er. Alev gibi
parlak yiğit.
YALAZAN: (Tür.) Berk, şimşek.
Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALAZAY: (Tür.) Ayın kırmızı ışıklar açar hali. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALÇIN: (Tür.) Er. 1. Sarp. 2. Düz kaygan. 3. Parlak, cilalı.
YALÇINER: (Tür.) Er. (bkz. Yalçın). Çetin, sert ve yiğit.
YALÇINKAYA: (Tür.) Er. bkz. Yalçın.
YALÇUK: (Tür.) Er. 1. Parlak, parlayan. 2. Elçi.
YALDIRAK: (Tür.) Er. Ak, parlak, ışıltılı.
YALE: (Fars.) Sığır boynuzu. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALGIN: (Tür.) Er. 1. Serap, ılgın. 2. Alev.
YALIM: (Tür.) Er. 1. Alev, ateş. 2. Kılıç, bıçak vb. kesici yüzü. 3. Kaya. Sarp yer, uçurum. 4. Şimşek. 5. Kuvvet, kudret. 6. Onur, derece. 7. Çalım, gurur.
YALIN: (Tür.) 1. Gösterişsiz, sessiz, sade. 2. Alev, ateş. 3. Taş, büyük kaya. 4. Çıplak, örtüsüz. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALINALP: (Tür.) Er. (bkz. Yalın).
YALINAY: (Tür.) (bkz. Yalın). Ayın en görkemli ve sade görüntüsü. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YALINÇ: (Tür.) Er. Karışık olmayan, sade, yalın, yapılması ve anlaşılması kolay olan.
YALKI: (Tür.) Er. 1. Yalın, tek. 2. Işın.
YALKIN: (Tür.) Er. (bkz. Yalgın).
YALMAN: (Tür.) Er. 1. Kılıç, kama, bıçak, mızrak'ın ağzı veya ucu. 2. Sarp, dik. Eğik, eğinik.
YALTIR: (Tür.) Er. Parlak, parlayan.
YALTIRAK: (Tür.) Er. 1. Işık, parıltı. 2. Kuyruklu yıldız. YALTIRAY: (Tür.) Er. (bkz. Yaltır). Ayın ışıltısı.
YALVAÇ: (Tür.) Er. (bkz. Yalavaç).
YAMAÇ: (Tür.) Er. 1. Dağın ya da tepenin herhangi bir yanı. Karşı. Yan. 2. Yakın. 3. Bedel, karşılık.
YAMAN: (Tür.) Er. 1. Kötü, korkulan, şiddetli. 2. Cesur, güçlü. 3. İşbilir, kurnaz, becerikli.
YAMANER: (Tür.) Er. Güçlü, cesur erkek.
YAMANÖZ: (Tür.) Er. Özü güçlü olan.
YAN AÇ: (Tür.) Er. Yön, taraf.
YANAL: (Tür.) Er. 1. Yanda olan, yana düşen. 2. Alaca, değişik renkli. 3. Kırmızı pembe. 4. Nehir yatağı.
YANAR: (Tür.) Er. 1. Parlayan, parıldayan. 2. Kaplıca. 3. Aralık ve Ocak ayı.
YANIK: (Tür.) Er. 1. Yanmış olan, esmer. 2. Duygulu, dokunaklı. 3. Kavruk, gelişmemiş. 4. Aşık.
YANIKER: (Tür.) Er. Aşık, vurgun
kimse.
YANKI: (Tür.) Sesin bir yere çarpıp geri dönmesiyle duyulan ikinci ses, ses yansıması. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAPINCAK: (Tür.) Ka. Seyrek taneli, kırmızı bereli bir üzüm türü.
YAPRAK: (Tür.) Ka. 1. Bitkilerde ekseriya klorofılli, yeşil renkli, çeşitli şekil ve yapıda olan soluk almaya yarayan uzantı. 2. Kitap yaprağı, varak.
YAREN: (Fars.) Er. Arkadaş, dost, yakın dost.
YARIDİL: (Fars.) Gönül arkadaşı, sevgili. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YARKAYA: (Tür.) Er. Sarp, uçurumlu kaya.
YARKIN: (Tür.) Şimşek, ışık, ışıklı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YARLIK: (Tür.) Er. 1. Buyruk, ferman. Yasa, kanun. 2. Yoksul, acınan. 3. Bağış, lütuf.
YARUK: (Tür.) Er. Işık, aydınlık, parlaklık, parıltı.
YASA: (Tür.) Er. Sevinç memnuniyet, beğenme ve alkış ifade eder, yaşasın, ömrü çok olsun, aferin.
YASAN: (Tür.) Er. 1. Tertip, düzen. 2. İmge, belirti. 3. Bir işi yapma isteği, karar. 4. Öngörü. 5. Baskın.
YASAVUL: (Tür.) Er. 1. Koruyucu muhafız. 2. İlhanlılar devrinde ordu müfettişliği yapan kimse. 3. Jandarma, polis.
YASEMİN: (Fars.) Ka. Zeytingillerden, güzel kokulu ve ekseriya beyaz veya san çiçek açan sanlgan ağaççık (jasminum).
YASER: (Ar.) Er. Bolluk, varlık, zenginlik, varlıklılık.
YASiN: (Ar.) Er. Kur'anı Kerim'in 36. suresinin başlangıcı. Asıl manası bilinmemekle birlikte, "Ey insan, Ey Seyyid" gibi muhtelif anlamlar çıkarılmıştır.
YASUN: (Tür.) Er. 1. Tarz, üslup, töre. 2. Doğa, tabiat.
YAŞAM: (Tür.) Doğumdan ölüme kadar geçen süre, hayat. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAŞANUR: (Tür.) (bkz. Yaşa). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAŞAR: (Tür.) Doğan çocuğun uzun ömürlü olması dileğiyle konulan adlardır. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAŞIK: (Tür.) Er. Işık, parıltı, parlaklık.
YAŞIL: (Tür.) Er. 1. Yeşil. 2. Erkek ördek.
YAŞIN: (Tür.) 1. Işık, parlaklık. 2. Gizli. 3. Şimşek.
YATMAN: (Tür.) Er. Boyun eğen, uysal, yumuşak başlı kimse.
YATUK: (Tür.) Er. 1. Kanun, santur vb. sazların genel adı. 2. Saklanan kullanılmayan şey. 3. Tembel.
YAVER: (Fars.) Er. Yardımcı.
YAVEŞ: (Tür.) Er. 1. Ağırbaşlı, yumuşak huylu, sakin. 2. Şefkatli, sevecen.
YAVUZ: (Tür.) Er. 1. Yaman güçlü, güzel. 2. Sert, şiddetli, çetin, keskin.
3. Fevkalade, ala, müstesna. 4. Kötü, fena azgın. Yavuz Sultan Selim. Hilafetin Osmanlılara geçmesini sağlayan dokuzuncu Osmanlı padişahı.
YAVUZALP: (Tür.) Er. (bkz. Yavuz). Çetin ve mücadeleci yiğit.

YAVUZAY: (Tür.) Er. (bkz. Yavuz). Ayın en güzel hali.
YAVUZCAN: (Tür.) Er. Güçlü kişiliği olan kimse. J J|
YAVUZER: (Tür.) Er. Cesur, güçlü erkek.
YAVUZHAN: (Tür.) Er. Güçlü hükümdar, hakan.
YAY: (Tür.) Er. 1. Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş eğri ağaç ya da metal çubuk. 2. Burç.
YAY ALP: (Tür.) Er. (bkz. Yay).
Sportmen.
YAYBÜKE: (Tür.) Er. (bkz. Yay).
YAYGIR: (Tür.) Er. Gökkuşağı.
YAYLA: (Tür.) Ka. Deniz yüzeyinden yüksek, yaz mevsiminde oturulan serin ve yüksek yerler.

YAZGAN: (Tür.) Er. Yazan, yazar.
YAZGANALP: (Tür.) Er. (bkz. Yazgan).
YAZGI: (Tür.) Kader, alın yazısı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YAZGÜLÜ: (Tür.) Ka. Yazın açan gü1
YAZIR: (Tür.) Er. Oğuzların, Bozok kolunun Ayhan soyundan gelen bir Türkmen boyunun adı.
YEDİER: (Tür.) Er. (bkz. Yediger).
YEDİGER: (Tür.) Er. Büyük ayı takım yıldızı.
YEDİVEREN: (Tür.) Ka. Yılda her mevsim çiçek açan gül.
YEFA: (Ar.) Yüksek yer. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YEGAH: (Fars.) Ka. Türk müziğinin en eski makamlarından bir terkib.
YEGAN: (Fars.) Er. Tekler, birler. YEGANE: (Fars.) Ka. Biricik, tek.
YEĞİN: (Tür.) Er. 1. Zorlu, katı, şiddetli. 2. Baskın, üstün. Yiğit, güçlü, çalışkan. 3. Bereketli, bol. 4. İyiliği seven. 5. Yakışıklı, güzel, ince. 6. Uygun yerinde.
YEĞİNER: (Tür.) Er. (bkz. Yeğin).
YEĞREK: (Tür.) Er. 1. İyilik sever. 2. Güzel. 3. Fazla, çok.
YEHUD: (Ar.) Er. Yahudi, Hz. YaTcub'un oğlu Yahuda soyundan gelenler, İsrailoğullan.
YEHUD A: (Ar.) Er. Hz. Ya'kub'un on iki oğlunun en büyüğü.
YEKÇEŞME: (Fars.) Ka. 1. Tek gözlü. 2. (Tür.) Güneş.
YEKDANE: (Fars.) Ka. 1. Eşi benzeri olmayan, tek. 2. Bir çeşit gerdanlık. YEKPARE: (Fars.) Ka. Tek parça, bütün, som.
YEKRENG: (Fars.) Ka. 1. Bir renkte olan. 2. Sözünün eri olan. 3. Meşhur bir çeşit lale.
YEKRU: (Fars.) Er. 1. Bir yüzlü, iki yüzlü olmayan. 2. Güvenilir dost.
YEKRUYE: (Fars.) Ka. (bkz. Yekru).
YEKSAN: (Fars.) 1. Düz. 2. Bir, beraber. 3. Her zaman, bir düzeyde. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YEKSARE: (Fars.) Ka. (bkz. Yekser).
YEKSER: (Fars.) Er. 1. Yalnız başına. 2. Bir baştan bir başa. 3. Ansızın, nagehan.
YEKTA: (Fars.) Er. 1. Tek, yalnız. 2. Eşsiz, benzersiz.
YELAL: (Tür.) Er. Rüzgar, yel, esinti.
YELDÂ: (Fars.) Ka. Uzun ve siyah şey. Şebiyelda; uzun gece.
YELDAN: (Tür.) Er. Hızlı, süratli.
YELEN: (Tür.) Er. 1. Arzu, istek. 2. Fırtına.
YELER: (Tür.) Er. Yel gibi hızlı, çabuk kimse. • ^ ^ «^«
YELESEN: (Tür.) Er. Yel gibi hızlı, çabuk.
YELİZ: (Tür.) Ka. Güzel, havadar, aydınlık.
YELMEN: (Tür.) Er. Aceleci, hızlı davranan, canı tez kimse. t ^
YELTEKİN: (Tür.) Er. (bkz.Yeler). YENAL: (Tür.) Er. Galip gelmek, zafer kazanmaktan emir.
YENAY: (Tür.) Yeni ay, hilali ayça. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YENBU: (Ar.) Pınar, çeşme, kaynak. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır. —
YENER: (Tür.) Üstün gelen, kazanan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YENGİ: (Tür.) Er. Zafer, utku, yenme, alt etme. YENİSEY: (Tür.) Er. Eski SSCB'de 3800 km uzunluğundaki ırmak.
YENİSU: (Tür.) Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YEREL: (Tür.) Belirli bir yer ile ilgili olan, örf. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YERGİN: (Tür.) Er. Hüzünlü, tasalı, kaygılı.
YERHUM: (Ar.) Er. Erkek kartal.
YERSEL: (Tür.) Yere ait, yerle ilgili. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YERTAN: (Tür.) Er. Güneşin ilk ışıklan.
YESAR: (Ar.) Er. 1. Varlık, zenginlik. 2. Sol, sol tarafı.
YESARET: (Ar.) Ka. 1. Kolaylık. 2. Zenginlik.
YESÂRİ: (Ar.) Er. 1. Sol, solla ilgili, sol tarafa ait. 2. Zenginlikle ilgili.
YESÜGEY: (Tür.) Er. Cengiz Han'ın babası, Kubilay Han'ın kardeşi olan Türk Moğol hükümdarı.
YEŞİL: (Tür.) Ka. 1. San ile mavinin kanşımından oluşan, çoğu bitki yapraklarında görülen renk. 2. Genç, taze. 3. Koyu al renkte at 4. Yeşil başlı yaban ördeği.
YEŞİM: (Ar.) Ka. Açık yeşil ve pembe renkli, kolay işlenen, değerli bir taş.
YETEN: (Tür.) 1. Yetişen, ulaşan. Olgun, olgunlaşan. 2. Süresi dolan, günü gelen. 3. Tüm canlılar, herkes. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETENER: (Tür.) Er. Olgun erkek. YETER: (Tür.) Sonuncu olması is
tenen çocuklara verilen adlardır. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETİK: (Tür.) Er. 1. Yetişmiş, erişmiş, büyümüş. Bilgili, olgun. 2. Güç işleri başaran, becerikli. 3. Delikanlı. 4. İri, büyük. .rrl_.
YETİŞ: (Tür.) Amacına ulaş, isteğine kavuş. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETİŞEN: (Tür.) Ulaşan, kavuşan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETKİN: (Tür.) Gerekli olgunluğa erişmiş olan, ergin. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YETKİNER: (Tür.) Er. Olgun, kişilikli bilge.
YEZDAN: (Fars) 1. Zerdüştlerin iyilik tanrısı. 2. Allah. İsim olarak kullanılmaz.
YEZİD: (Ar.) Er. Emevi halifesi Muaviye'nin 3. oğlu.
YIBAR: (Tür.) Er. Misk, amber, güzel koku.
YİĞİT: (Tür.) Er. 1. Güçlü, yürekli, kahraman, alp 2. Delikanlı, genç, erkek. 3. Gözüpek, düşüncelerini açıkça söylemekten kaçınmayan kimse.
YİĞİTCAN: (Tür.) Er. Güçlü, korkusuz, kahraman.
YİĞİTER: (Tür.) Er. (bkz. Yiğitcan).
YİĞİTHAN: (Tür.) Er. Yiğit, cesur hakan.
YİĞİTKAN: (Tür.) Er. Güçlü, cesur soydan gelen.
YILDANUR: (Tür.) Ka. Seneyi aydınlatan, ışık saçan.
YILDIKU: (Tür.) Ka. 1. Yıldız. 2. Ünlü Hım hükümdarı Atilla'nın son karısı.
YILDIR: (Tür.) Er. Parlak, parlayan, ışıklı ışık.
YILDIRALP: (Tür.) Er. (bkz. Yıldır).
YILDIRAN: (Tür.) Er. Parlayan, ışıldayan, ışık saçan.
YILDIRAY: (Tür.) Er. Parlak, ışık saçan ay.
YILDIRIM: (Tür.) Er. 1. Büyük ışık parlaması ve gök gürültüsüyle ortaya çıkan bulutlar arasında veya buluttan yere elektrik boşalması, saika. 2. Şiddetli, süratli, çabuk! Yıldırım harekatı. Ünlü Osmanlı padişahı: Yıldırım Bayezid.
YILDIZ: (Tür.) Ka. 1. Geceleri gökte çıplak gözle ışıklı bir nokta olarak görülen gök cismi, necm, kevkeb, sitare, ahter. 2. Bir noktadan çevreye beş veya daha fazla çıkıntısı olan köşeli. 3. Baht, talih. 4. Mesleğinde çok parlamış kimse ve daha çok parlamış kimse, sinema sanatçısı. 5. Kuzey (Denizcilikte).
YILDIZHAN: (Tür.) Er. Yıldızların hakanı.
YILHAN: (Tür.) Er. Yıl han.
YILKAN: (Tür.) Er. Yıl kan.
YILMA: (Tür.) Er. Vazgeçme, korkma, doğru yoldan yürümekten ayrılma, yılma.
YILMAZ: (Tür.) Er. Yılmayan, bıkmayan, azimli, sebatlı.
YILŞEN: (Tür.) Ka. (bkz. Yıldanur).
YOĞUN: (Tür.) Er. 1. Oylumuna oranla ağırlığı çok olan. 2. Dolu, sık. 3. Kalabalık. 4. İri, kaba, kalın.
YOĞUNAY: (Tür.) Er. (bkz. Yoğun). , ir._
YOLAÇ: (Tür.) Er. Yol gösteren, kılavuz.
YONCA: (Tür.) Ka. Baklagillerden, kırmızı veya mor çiçek açan, çayır bitkisi.
YORDAM: (Tür.) 1. Kılavuz, rehber. 2. Beceri, yatkınlık. 3. Gelenek, görenek. 4. Anlayış, yerinde davranış. 5. Kural, yöntem, düzen. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YORUÇ: (Tür.) Er. Komutan, kumandan.
YOSUN: (Tür.) Çoğu sularda yetişen, ilkel yapıdaki bitkilerin genel adı. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÖNAL: (Tür.) Er. Yönünü, cepheni al.
YÖNER: (Tür.) Er. (bkz. Yönal).
YÖNET: (Tür.) Ec 1. Uygun, doğru. 2. İyi, güzel. 3. Uysal. 4. Becerikli, yatkın. 5. Biçim, tarz, usul.
YÖNTEM: (Tür.) 1. Yol, tarz, metod. 2. Yetenek. 3. Uygun, kolay. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÖRÜK: (Tür.) Er. 1. Göçebe. 2. Çabuk yürüyen, hızlı. 3. Hayvancılıkla geçinen göçebe Oğuz Türkleri.
 
YULA: (Tür.) 1. Meşale. Kandil.'Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YULUĞ: (Tür.) 1. Mutlu, mesut. 2. Hak, adalet. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YUMLU: (Tür.) 1. Uğurlu, kuüu. 2. Kutsal, mübarek. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YUMUK: (Tür.) Ka. 1. Açılmamış çiçek, gül goncası. 2. Uysal, sessiz, ağırbaşlı.
YUMUŞ: (Tür.) iş, güç çalışma. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YUNUS: (Ar.) Er. 1. Ilık ve sıcak denizlerde yaşayan, memeli hayvan. 2. Bir takım yıldızın adı. 3. Uzun müddet bir balığın kamında kaldığı rivayet edilen ve Kur'anı Kerim'de ismi geçen 25 peygamberden birisi. Hz. Yunus (a.s.). Kur'anı Kerim'in 10. suresi.
YURA: (Tür.) Er. Dağ sırtı.
YURDAER: (Tür.) Er. Yurdu için doğmuş kimse.
YURDAGÜL: (Tür.) Ka. Ülkene gül. İlken için yararlı ol.
YURDANUR: (Tür.) Ka. Yurduna, ülkene ışık saç, aydınlat.
YURDAŞEN: (Tür.) Yurdu şenlendiren. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YURDAY: (Tür.) Yurdu aydınlatan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YURDCAN: (Tür.) Er. Yurda canlılık veren.
YURDUSEV: (Tür.) Ka. Ülkeni, yurdunu sev.
YURT: (Tür.) Er. 1. At, kısrak. At sürüsü. 2. Orman.
YURTSEVEN: (Tür.). Yurdunu milletini seven. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YURTSEVER: (Tür.) Er. (bkz. Yurtseven).
YUSUF: (Ar.) Er. 1. Hz. Ya'kub (a.s.)'un oğlu olan peygamber Hz. Yusuf. 2. İbranice; inleyen, ah eden, inilti.
YUŞA: (Tür.) Er. Tarihlerde, Peygamber olduğu rivayet edilen Yûşa b. Nün.
YÜCE: (Tür.) Yüksek, büyük, ulu, bala. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜCEALP: (Tür.) Er. Büyük, ulu yiğit.
YÜCEL: (Tür.) Yüksel, yüce bir duruma gel, basan kazan, ilerle. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜCELAY: (Tür.) (bkz. Yücel). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜCELEN: (Tür.) Er. Yükselen, yüce bir duruma gelen, ilerleyen.
YÜCESAN: (Tür.) Er. Saygın bir adı olan.
YÜCESOY: (Tür.) Er. Saygın, ulu, soylu.
YÜCETEKlN: (Tür.) Er. (bkz. Yüce).
YÜKSEL: (Tür.) Yükseklere çık, yücel, basan kazan, ilerle. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
YÜMİN: (Ar.) Er. 1. Uğur, mutluluk. 2. Bereket.
YÜMNA: (Ar.) Ka. Sağ taraf.
YÜMNİ: (Ar.) Er. 1. Uğurlu, becerikli. İşi sağ eliyle gören. Kıyamet gününde kitabım sağ tarafından alacak olan. 2. Uğura ait, uğurla ilgili.
YÜMNİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Yumru?.'
YÜRÜK: (Tür.) Er. (bkz. Yörük). 1. Çabuk ve hızlı yürüyen. 2. Tarihte yeniçerilere katılan yaya asker. 3. Hızlı koşan at
YÜRÜKER: (Tür.) Er. (bkz. Yüük).
TYÜSR: (Ar.) Er. 1. Kolaylık, rahat. 2. Zenginlik.
YÜSRA: (Ar.) Ka. Sol taraf.
YÜZÜAK: (Tür.) Er. Dürüst, namuslu, doğru, suçsuz kimse.

- Z -

ZABİT: (Ar.) Er. 1. Askere kumanda eden rütbeli asker. 2. Ticaret gemilerinden, geminin hareketini yöneten idareci. 3. İdare etme gücü olan. (Mecaz): Tuttuğunu koparan, dediğini yaptıran kimse.
ZADE: (Fars.) Er. 1. Evlat, oğul. 2. Dürüst, doğru adam. ZAFER: (Ar.) 1. Amaca ulaşma, basan. 2. Düşmanı yenme, üstün gelme, utku. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZÂFİR: (Ar.) Er. Zafer kazanan, üstün gelen.
ZAĞNOS: (Tür.) Er. Bir tür doğan kuşu.
ZÂHİD: (Ar.) Er. Zühd sahibi, şüpheli şeyleri bile terkederek günahtan kaçan, Allah korkusuyla dünya nimetlerinden el çeken (kimse) muttaki.
ZAHİDE: (Ar.) Ka. (bkz. Zahid).
ZAHİR: (Ar.) Er. Parlak, parlak yıldız. Allah'ın isimlerindendir. Kur'anı Kerim'de Hadid suresi 3. ayette geçer.
ZAHİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Zahir).
ZAİD: (Ar.) Er. Artan, artıran. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
ZAlDE: (Ar.) Ka. (bkz. Zaid).
ZAİK: (Ar.) Er. Tad alan, tadıcı, tadan.
ZAİKA: (Ar.) Ka. (bkz. Zaik).
ZAİM: (Ar.) Er. 1. Kefil. 2. Prenses, şef.
ZAİME: (Ar.) Ka. (bkz. Zaim).
ZAKİR: (Ar.) Er. Zikreden, anan. Allah'ı gerektiği gibi teşbih ve tehmid eden. Kur'an'ı öğüt verici, gerçek bir zikir olarak gören.
ZAKİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Zakir).
ZAMBAK: (Ar.) Ka. Güzel ve iri çiçekli bir süs bitkisi.
ZAMİR: (Ar.) Er. 1. İç, yüz. 2. Yürek, vicdan. 3. Gönülde gizli olan sır. 4. Adın yerini tutan sözcük.
ZAMİRE: (Ar.) Ka. (bkz. Zamir)/
ZARAFET: (Ar.) Ka. İncelik, güzellik, zariflik.
ZARİF: (Ar.) Er. 1. Nazik ve hoş konuşan, ince ve hoş tavırlı olan kimse, kibar. 2. İnceliği, latifliği ile hoşa giden.
ZARİFE: (Ar.) Ka. (bkz. Zarif).
ZATİ: (Ar.) Er. 1. Kendiyle ilgili, kendine ait, özel. 2. Özle ilgili.
ZATİNUR: (Ar.) Ka. Aydınlık, nurlu kişi.
ZATİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Zati).
ZAYİÇE: (Fars.) Ka. Yıldızların belli zamandaki yerlerini gösteren cetvel.
ZEBERCET: (Ar.) Ka. Zümrütten daha açık yeşil olan, zümrüt kadar değerli olmayan bir süs taşı.
ZEBİH: (Ar.) Er. 1. Kesilmiş veya kesilecek kurban. 2. Hz. İsmail ile Hz. Muhammed'in babası Hz. Abdullah'ın lakabı.
ZEHEB: (Ar.) Er. Altın. (bkz. Zer).
ZEHRA: (Ar.) Ka. Çok beyaz ve parlak yüzlü. Hz. Muhammed'in kızı Hz. Fatıma'mn lakabı.
ZEHRE: (Ar.) Ka. Çiçek. (bkz. Şükufe).
ZEHREVAN: (Ar.). Kur'an'daki surei Bakara ile Surei Ali İmran. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEKAİ: (Ar.) Er. Zekayla ilgili, zekaya ait.
ZEKAVET: (Ar.) Ka. Zeka, zekilik.
ZEKERİYA: (Tür.) Er. Kur'anı Kerim'de ismi geçen peygamberlerden biri.
ZEKİ: (Ar.) Er. 1. Zekalı çabuk anlayan ve kavrayan. 2. Zeka belirten.
ZEKİRE: (Ar.) Ka. Belleği güçlü olan, unutmayan.
ZEKİYE: (Ar.) Ka. Anlayışlı, kavrayışlı, zeka sahibi.
ZELİHA: (Ar.) Ka. (bkz. Züleyha).
ZEMHERİR: (Ar.) Gündönümünden sonraki şiddetli soğuklar, kara kış. (22. Aralık'tan 31 Ocak'a kadar).
Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEMİN: (Fars.) Er. 1. Yer, yeryüzü. 2. Temel, dayanak. Konu, tema.
ZEMİNE: (Fars.) Ka. (bkz. Zemin).
ZEMZEM: (Ar.) Kâ'be çevresindeki ünlü kuyu ve bu kuyunun nıüslümanlarca kutsal sayılan suyu. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZENAN: (Fars.) Ka. 1. Kadınlar. 2. (bkz. Nisa).
ZENNİŞAN: (f.a.i.) Ka. Ünlü, tanınmış kadın.
ZENNUR: (Tür.) Ka. (bkz. Zinnur).
ZERR: (Ar.) Er. Karınca yumurtası. Ebû Zerr. Ashabı Kiram'da zühd ve takvaca meşhur bir zat
ZERAK: (Ar.) Mavi, gök renkli. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERARE: (Fars.) Saçıntı, saçılan şey. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEREFŞAN: (Fars.) Ka. 1. Altın saçan, altın saçıcı. 2. Altın kakmalı. 3. Bir lale türü.
ZEREN: (Tür.) Anlayışlı, kavrayışlı, zeki. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERGUN: (Fars.) Ka. Altın renkli, altın gibi san olan.
ZERGÜL: (Fars.) Ka. Altın gibi.
ZERİA: (Ar.) Ka. Vesile, bahane, fırsat.
ZERİN: (Fars.) Altından olan, altın gibi parlak olan, san olan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERİŞTE: (Fars.) 1. Altın tel, sırma. 2. San. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERKA: (Ar.). 1. Gök gözlü. 2. Gök mavisi. 3. Mavi. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZERNİGAR: (Fars.) Ka. Altınla işlenmiş, yaldızlı.
ZERNİŞAN: (Fars.) Ka. Kılıç gibi şeylerin üzerine kakma altınla yapılan işleme, süs.
ZERRÎN: (Fars.) Ka. 1. Altından mamul. 2. Altın renginde san. 3. Parlak. 4. Güzel kokulu bir cins çiçek. 5. Fulya.
ZERTAR: (Fars.) Ka. 1. Altın tel, sırma. 2.Güneş ışını.
ZERVER: (Fars.) Altın yaldızlı olan. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVAHİR: (Ar.) 1. Parlak yıldızlar. 2. (bkz. Zahir). Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVAL: (Ar.) Er. 1.Yerinden ayrılıp, gitme. 2. Zail olma, sona erme. 3. Güneşin başucunda bulunma zamanı.
ZEVK AN: (Ar.) 1. Zevk bakımından, zevkçe. 2. Zevk yoluyla. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVRA: (Ar.) 1. Dicle nehri. 2. Bağdat şehri. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVRAK: (Ar.). 1. Kayık, sandal. 2. Mekke'de yapılan zemzem şişesi. 3. Çiçek testisi, kadehi. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZEVVAK: ( (Ar.) Er. 1. Bir şeyi çok fazla tadan. 2. Bir şeyi çok fazla deneyen. 3. Bir şeyin çok fazla farkına varan.
ZEYCAN: (Fars.) Er. Candan, cana yakın.
ZEYNEB: (Ar.) Ka. Değerli taşlar, mücevherler. Zeyneb binti Cahş: Peygamberimiz (s.a.s)' in hanımlarından.
ZEYNEDDİN: (Ar.) Er. Dinin zineti, süsü.
ZEYNEL: (Tür.) Er. Zeynelabidin adından kısalmış ad.
ZEYNELABİDİN: (Ar.) Er. İbadet edenlerin süsü.
ZEYNİ: (Ar.) Er. Süsle, bezekle ilgili.
ZEYNİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Zeyni).
ZEYNO: (Tür.) Ka. Zeynep adının bozulmuş hali.
ZEYNULLAH: (Ar.) Er. Allah'ın süsü.
ZEYNUR: (Ar.) Er. (bkz. Zinnur).
ZEYREK: (Tür.) Er. 1. İlgi çekici. 2. Eli uz, usta. 3. Akıllı, zeki.
ZEYYAL: (Ar.) Ka. Uzun etekli.
ZEYYAN: (Ar.) Ka. Süsler, pırıltılar.
ZEYYAT: (Ar.) Er. Zeytinyağı, zeytinyağı yapan kimse.
ZİBA: (Fars.) Ka. 1. Süslü, güzel. 2. Yakışıklı.
ZİCAN: (Fars.) Ka. 1. Canlı, canayakın, candan.
ZİBARU: (Fars.) Ka. Güzel yüzlü, dilber.
ZİHNİ: (Ar.) Er. Zihinle, akılla ilgili.
ZİHNİYE: (Ar.) Ka. (bkz. Zihni). ZİKRİ: (Ar.) Er. Anma ile ilgili.
ZİKRA: (Ar.) l. Anma, hatırlama. 2. İbret, örnek. 3. Öğüt. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİNET: (Ar.) Ka. Süs, bezek.
ZİNDE: (Fars.) 1. Diri, yaşayan, canlı. 2. Dinç, sağlam, güçlü kuvvetli. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİNNUR: (Ar.) Er. Nurlu, ışıklı, aydınlık.
ZİNNURE: (Ar.) Ka. (bkz. Zinnur). ZİNNUREYN: (Ar.) Er. İki nur sahibi. Hz. Osman'a Hz. Muhammed (s.a.s)'in iki kızıyla evlendiği için bu ad verilmiştir.
ZİRVE: (Ar.) Doruk, bir şeyin en yüksek noktası, tepesi. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİŞAN: (Ar.) 1. Şanlı, şerefli. 2. Canlı. 3. Bir tür lale. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİVEKAR: (Ar.) Er. Vekarlı. Vakar dolu. Vakar sahibi.
ZİVER: (Fars.) Süs, bezek. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZİVERBT Y: (Tür.) Er. (bkz. Ziver).
ZİY Y: (Ar.) Er. Aydınlık, parlaklık, nur ışık.
Zl YAD: (Tür.) Er. Fazlalık, çokluk. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. Ziyat.
ZİYAEDDİN: (Ar.) Er. Dinin ışığı, aydınlığı.
ZİYNET: (Tür.) Ka. (bkz. Zinet).
ZİYNETİ: (Ar.) Ka. Süsle, bezekle ilgili
ZOBU: (Tür.) Er. 1. İri yan, kadın, kaba. 2. Delikanlı. 3. Zor, sıkıntılı. 4. Eski vezir konaklanndaki hizmetlilere verilen ad.
ZORAL: (Tür.) Er. Zor al.
ZORLU: (Tür.) Er. 1. Güzel, çok güzel, iyi. 2. Yakışıklı. 3. Güçlü, dayanıklı.4. Sert, keskin. 5. Yürekli, cesur. 6. Girgin, girişken.
ZUHAL: (Ar.) Ka. Güneşe uzaklık bakımından altıncı durumda olan gezegen, satürn.
ZUHUR: (Ar.) Görünme, meydana çıkma, baş gösterme. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
ZUHURİ: (Ar.) Er. Orta oyununda komik rolünü yapan kimse.
ZÜBEYDE: (Ar.) Ka. Öz, asıl, cevher.
ZÜBEYR: (Ar.) Er. Yazılı, küçük şey.
ZÜBEYİR: (Ar.) Er. (bkz. Zübeyr).
ZÜHDİYE: (Ar.) Ka. Her türlü zevke karşı koyarak kendini ibadete veren. Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
ZÜHDİ: (Ar.) Er. (bkz. Zühdiye). ;
ZÜHEYR: (Ar.) Er. 1.Küçük çiçek, çiçekcik. 2. Banet Suad kasidesinin sahibi olan Ka'b'ın kendisi gibi şair olan babası.
ZÜHRE: (Ar.) Ka. Çoban yıldızı, venüs.
ZÜLAL: (Ar.) Ka. 1. Hafif, saf ve tatlı su.
ZÜLEYHA: (Ar.) Ka. Hz. Yusuf un hanımı, güzelliğiyle Önlenmiştir.
ZÜLFt: (Ar.) Er. 1. (bkz. Zülfıkar). 2. Kılıcın kabzasına iliştirilen süs.
ZÜLFİBAR: (Fars.) Ka. Dağılmış, saçılmış saç.
ZÜLFiKÂR: (Ar.) Er. 1. Hz. Peygamberin Hz. Ali'ye hediye ettiği çatal ağızlı kılıç. 2. İki parçalı.
ZÜLFİYAR: (Fars.) Ka. Sevgilinin
zülüflü saçı.
ZÜLFİZAR: (Fars.) Ka. Ağlayan,
inleyen saç.
ZÜLKARNEYN: (Ar.) Er. 1. İki
boynuzlu anlamında. 2. Kur'anı Kerim'de adı geçen şahıs. 3. Büyük İskender.
ZÜMER: (Ar.) Er. 1. Zümreler, gruplar. 2. Kur'anı Kerim'in 39. süresi.
ZÜMRA: (Ar.) Ka. 1. Güzel, iyi ahlaklı. 2. Cesur, yiğit, yürekli. 3. Zeki, bilgili kadın.
ZÜMRÜT: (Ar.) Ka. Parlak yeşil enkli kıymetli taş.
ZÜRARE: (Ar.) Ka. Saçıntı, saçılan şey.
Hazırlayanlar:
Abdurrahman DİLİPAK
Asiye DİLİPAK - Nevin MERİÇ
 
Kardeş El-Dafi nin anlamı " Kötülükleri Def eden, sıkıntıları gideren" diye biliyorum yanlış olmasın.
 
Geri
Üst