Pelinsu'nun köşesi

normal_1.jpg
 
a767fb29b72044e9268b41108281c02b.jpg










sol yanım acıyor hiç aralıksız...
giderken yüreğime bıraktığın korlar
yakıyor hala canımı...
yüzüme çarpıyor yaşanmışlıklar
yüzüme çarpıyor acı gerçekler
geçecek değilmi bu can acısı?
geçecek değilmi bu can kırıkları?


 
muratkurt_sen-hic-yalnizliga-birseyl-full.jpg




Siyah bir elbise aldım daha geçenlerde.

Herkes sordu bana
"Bu elbisenin rengi neden böyle?"

Bir cevap için yordumsada kendimi
Anlamazlar diye korktumda
Söyleyemedim bir türlü
Sebebi "Yanlızlıktır" diyemedim.


Siyah ile yanlızlığı
Buluşturdum bu elbisede
Benim de hayatım
Malasef budur işte.

Soluk ve renksizdir siyah
Bir acı, matem havası
İnsanın içini karartan
Ölümün ve yanlızlığın sesi.
Can bir kuş gibi durmuyor ki yerinde
Keşke dursaydı
kalırdım hep bir köşede
O köşe başında soğuk bir direk
Ve ben onun yerinde

Bir gün......
Siyah siyah atarken okula adımlarımı
Siyah ayakkabılarımla
Yine siyah hayallere daldım

Siyah gözlerini görürüm belki
Düşüncesiyle...

Siyah benim işte,
Siyah benim Yanlızlığım
Siyah benim can dostum

Siyah bir elbise aldım geçenlerde
Siyah ve yanlızlığımı buluşturdum
Bu elbisede...

Siyah korkutur aslında beni
Siyah yaşartır gözlerimi
Çünkü hatırlatır siyah
Her gördüğümde seni

Yani anlayacağın
Siyahla yaşamak benim işim.
 
BEBEK
Genç kadın, bebeğin güzelliği karşısında
büyülenmiş gibiydi. Kıvırcık sarı saçları, iri mavi gözleri,
kalkık bir burun ve küçük kırmızı dudaklarıyla
bir kartpostalı andıran bebek, kadının şimdiye kadar
gördüğü en cana yakın kız çocuğuydu.
Onun ipek yanaklarını daya doya öpmek ve
cennet kokusunu içine çekmek için eğildiğinde :
"Dokunma bana ..." diye bir ses duydu.
"Beni okşamaya hakkın yok senin..."
Kadın korkuyla irkilip etrafına bakındı.
Bebekle kendisinden başka içerde kimse yoktu.
Aynı sesi tekrar duyduğunda bebeğe döndü.
Aman Allahım!.. Yeni doğmuş gibi görünmesine rağmen
konuşan oydu. "Bana yaklaşmanı istemiyorum"
diye devam etti. "Hemen uzaklaş benden..."
Kadın, biraz olsun kendini toplayarak :
"Çocuklarımız hep erkek oluyor" dedi.
"Onlar da güzel ama kız çocukları başka.
Bu yüzden seni öpmek istedim."
"Beni öpemezsin" diye ağlamaya başladı bebek.
"Benim de seni öpemeyeceğim gibi..."
"Neden ?" diye sordu kadın."Neden öpemezsin ki ?"
Bebek, hıçkırıklara boğulurken :
"Bunun sebebini bilmen gerekir" dedi.
"Düşünürsen mutlaka bulacaksın..." Kadın, neler olup
bittiğini hatırlamak üzereyken kendine geldi.
Özel bir hastanenin en lüks odasında yatıyor
ve narkozun tesirinden midesi bulanıyordu.
Aile dostları olan tanınmış doktor,
odayı dolduran çiçeklerden bir tanesini
vazodan çıkartıp kadına uzatırken :
"Geçmiş olsun hanımefendi" dedi.
"Başarılı bir kürtajdı doğrusu.
Ha..! Sahi, "kız"mış aldırdığınız bebek."
Cüneyt Suavi
 
ÇİÇEKLE SUYUN HİKAYESİ​
Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar.
İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder
birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.
Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan
içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur.
İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar,
"Sırf senin hatırın için ey su" diye...
Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı
birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki,
çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba
"Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar.
Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Halbuki çiçek,
alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.
Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni
seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek
yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler...
Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz
etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der.
Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der
ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek
artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin.
Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler
çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine...
Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla
başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben,
gerçekten seviyorum." Çok hüzünlenir su bu durum
karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır
nedir sorun diye...Doktor gelir ve muayene eder
çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."
Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık
nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir
bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum...
Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.
Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece
"Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
 
Geri
Üst