Ramazan Ayında Beslenme ve Diyabet

Mirmiga

Yeni Üye
Üye
Ramazan Ayında Beslenme ve Diyabet
“Halk arasında oruç bazen zayıflamak için bir alternatif olarak değerlendirilir. Fakat bu yanlış bir düşüncedir. Gün boyu aç kalmak, bolizmayı yavaşlatmakta, bu da zayıflamayı zorlaştırmaktadır.

Bununla beraber; diyabet, yüksek tansiyon, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunları olan kişiler, doktora danışmadan oruç tutmamalı; oruç tutmak isteyenler de diyetisyen kontrolünde beslenme düzenlerini oluşturmalı.”
Ramazan Ayı ve Beslenme

Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölüm Şefi
Diyetisyen Ayşe Korkmaz

Toplumsal hayatımızda önemli bir yer teşkil eden Ramazan ayında, gün içerisinde yemek yenilemediği için sahur ve iftar yemeklerine ayrı bir özen gösterilmekte. Sahur normal kahvaltıdan, iftar ise akşam yemeğinden daha zengin hazırlanmakta; bu nedenle Ramazan ayı ile birlikte beslenme alışkanlıklarında da değişiklikler meydana gelmektedir.

Her zaman önerildiği gibi Ramazan ayında da amaç, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabilmektir. Bu sebeple Ramazan ayında da öğün sayısının en az üç olacak şekilde planlanması tavsiye edilir. Bu beslenme şekline dikkat etmeyen sağlıklı kişilerde bile zaman zaman sindirim zorlukları, mide ve bağırsaklarda aşırı gaz birikimi, ani tansiyon yükselmesi gibi rahatsızlıklar görülebilir. Özellikle bu dönemde tüketilen hamurlu tatlılar, pideler, börekler ve yüksek kalorili besinlerin tüketiminin artmasına bağlı olarak kilo artışı yaşanır.

Yeterli ve dengeli beslenmenin Ramazan ayında da sağlanabilmesi için gün içerisinde en az üç öğünü tamamlamak adına, sahur öğününün atlanmaması gerekir. Sahurda sadece su içerek niyetlenmenin veya gece yatmadan önce yemek yemenin son derece zararlı olduğu unutulmamalı. Çünkü bu beslenme tarzı, yaklaşık 12 saat olan açlığı, ortalama 18 saate çıkarmakta. Bu da açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine ve buna bağlı olarak günün daha verimsiz geçmesine neden olmaktadır. Bu durumun aksine eğer sahur öğünü ağır yemeklerden oluşursa; gece bolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızı yükselir ve kilo alma riski artar. Bu nedenle sahura mutlaka kalkılmalı ve bu öğünde ya hafif bir kahvaltı yapılmalı ya da çorba, az yağlı yapılmış sebze ve zeytinyağlı yemeklerden oluşan bir öğün şekli tercih edilmeli. Bu arada gün içersinde çok sıvı kaybedildiği için sıvı dengesini düzenlemek de son derece önemlidir.

Günün ilk öğünü olan iftar, bir çorba ile açılmalı ve bir süre ara verildikten sonra yemeğe geçilmeli. İftara peynir, zeytin gibi basit yiyeceklerle başlanarak, normal yemeğe bir süre sonra geçilmesi daha doğrudur. Başlangıç için beyne doygunluk hissi veren çorba en uygun yiyecektir. Oruç süresince, midenin uzun süre boş kalmasından sonra bir anda çok yiyecek tüketilmesi sonucu mide ve kalp sorunları ortaya çıkabilmekte. Bunu önlemek için iftarda yavaş yavaş ve az miktarda yemek yenilmeli. Dengeli olmak kaydı ile iftar ile sahur arasına da mutlaka bir ara öğün eklenmeli.

Ramazan ayında oruç tutarken beslenmeye daha çok özen gösterilmeli ve yağlı yiyeceklerden kaçınılmalı. Yemeklerin ağır olmamasına, az yağlı ve yağda kızartılmadan yapılmış yiyeceklerin seçilmesine, sık aralıklarla az yemek tüketilmesine dikkat edilmeli.
Ramazan Ayında En Sık Karşılaşılan İki Sorun: Reflü ve Kabızlık

Ramazan ayında en sık karşılaşılan sorunlar, mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanan reflü ile kabızlıktır. Reflüyü önlemek için kahve, kakao, çikolata gibi aşırı kafein alımından kaçınmak, yağlı yiyeceklerden uzak durmak ve yemeği yer yemez yatmamak gerekir. Bunun dışında kabızlık problemi çekenler için posalı besinlerin daha fazla tüketilmesi önerilir. Bunun için de meyve ve sebze tüketiminin artırılması; ekmek olarak tam buğday veya çavdar ekmeğinin kullanılması ve özellikle su tüketiminin artırılması gerekir.

Halk arasında oruç bazen zayıflamak için bir alternatif olarak değerlendirilir. Fakat bu yanlış bir düşüncedir. Gün boyu aç kalmak, bolizmayı yavaşlatmakta, bu da Ramazan ayının özellikle ikinci yarısından itibaren zayıflamayı zorlaştırmaktadır. İşte bu nedenle Ramazan ayı boyunca öğün sıklığını artırmak amaçlanmalı. Ayrıca gün boyunca vücut susuz kalacağı için bol bol su tüketilmeli, mümkün olduğu kadar ağır yemeklerden, kızartmalardan kaçınılmalı. Yemek sonrası yenilecek tatlıların hamur işi olmamasına ve kızartılmadan yapılmasına özen gösterilmeli, sütlü tatlılar tercih edilmeli. Ramazan ayının simgesi haline gelen güllaç, en uygun tatlı olarak kabul görmekle birlikte, tüketim miktarına da önem verilmelidir.
Ramazan Ayı için Örnek Menü

Sahur

• 1-2 dilim ekmek ya da pide

• 1-2 dilim peynir ya da 1 adet yumurta

• 5-6 adet zeytin

• Domates, salatalık

• Meyve ya da 1-2 çay kaşığı bal veya reçel

Veya

• 1 kâse çorba

• 1 kâse yoğurt

• 1 porsiyon etli sebze ya da et yemeği

• 1dilim ekmek

• Domates, salatalık

İftar

• 1-2 adet zeytin ya da hurma veya peynir

• 1 kâse çorba

• 1 porsiyon et yemeği ya da etli sebze yemeği

• Salata (az yağlı)

• 2-3 dilim ekmek ya da pilav veya makarna veya 1 dilim börek

Ara Öğün

• 2 adet meyve + 1 su bardağı süt ya da yoğurt

Veya

• 1 kâse meyve kompostosu + gece yatarken süt

Bu beslenme planı, oruç tutabilen ve beslenmeyi etkileyebilecek herhangi bir sağlık sorunu olmayan yetişkinler için uygundur. Haftada 2-3 kez ara öğün yerine sütlü tatlı (bazen güllaç) yenilebilir.
Ramazan Ayı ve Diyabet

Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi
Endokrinoloji, Diyabet ve bolizma Hastalıkları Bölüm Şefi Dr. Tahir Haytoğlu

Diyabet hastaları, Ramazan ayı boyunca oruç tutup tutamayacaklarına doktorları ile konuştuktan sonra karar vermelidir.

Diyabet, ağızdan alınan ilaçlar ya da insülin ile tedavi ediliyor olabilir. Tip 1 diyabeti olan hastalar, insüline bağımlıdır. Bu sebeple, bu hastalar için uzun süreli açlık dönemleri, tehlikeli olabilir. Ancak modern insülin analogları ile yoğun insülin tedavisi alan veya insülin pompası kullanan hastaların tedavisi, oruç tutabilecekleri şekilde düzenlenebilir. Hasta ve doktorun bu şekilde kompleks bir tedaviyi üstlenebilecek düzeyde bilgi ve tecrübeye sahip olması, son derece önemlidir.

Tip 2 diyabeti olan hastaların büyük bir kısmı ise insülin kullanımına ihtiyaç duymaz. İstenildiği takdirde, ağızdan alınan ilaçların desteğinde, düzenli bir beslenme programı ile oruç tutulabilirler. İnsülin kullanan hastalar ise tip 1 diyabet hastalarında olduğu gibi kompleks bir tedaviye ihtiyaç duyabilirler.
Diyabet hastalarının oruç tutmasına engel olabilecek unsurlar:

• Hipoglisemi (şeker oranının düşmesi)

• Hiperglisemi (şeker oranının yükselmesi)

Kişinin diyabet kontrolünün derecesi, hastalığın yan etkileri ile şeker kontrolü dışında, kullanılan ilaçlar da dikkat edilmesi gereken diğer unsurlar. Hastalar, şeker ölçümlerini yakından takip ederek, hipoglisemik ataklardan kaçınmalı. Hipoglisemi durumunda ise orucun bozulması gerekebilir.
Diyabet tedavisi

Diyabet tedavi edilirken kullanılan ilaçlar, sağlıklı bir insandaki normal fizyolojiyi taklit edecek, altta yatan bolik problemi azaltacak şekilde üretilen ilaçlardır.

Diyabet için kullanılan ilaçlar:

• İnsülin salgılanmasını artıran

• İnsüline karşı hassasiyeti artırarak çalışan ilaçlar

Özellikle insülin salgılanmasını artıran ilaçların düzenlenmesi büyük önem taşır. İnsülin kullanmayan hastaların tedavisine eğer mümkünse insüline karşı hassasiyeti artırarak çalışan ilaçlarla devam edilmesi tercih edilmelidir. Ancak eğer bu tür ilaçlar ile glikoz kontrolü sağlanamıyorsa, kısa süre etkili insülin salgılatan ilaçlar kullanılmalı; uzun etkili insülin salgılatan ilaçlardan kaçınılmalı. Ramazan ayında tokluk kan şekerinin kontrol altında tutulması için yiyeceklerdeki karbonhidrat emilimini yavaşlatan ilaçlar kullanılmalı.

İnsülin tedavisinde glargine insülin ve kısa etkili lispro veya aspart insülinler ile tedavinin düzenlenmesi, eğer hastanın kompleks tedaviye uyumu mümkün olabilecekse yapılabilir.
Diyabetli hastaların Ramazan ayında dikkat etmeleri gereken unsurlar:

Bir diyetisyen yardımıyla detaylı bir beslenme programı uygulamak, sahur ve iftarın yanı sıra, gece saat 22:00-23:00 arasında alınacak bir ara öğün ile gün içerisindeki öğün sayısını üçe çıkarmak, yiyecek seçiminde; ekmek, hamur işi yiyecekler, pirinç pilavı, makarna, patates ile şekerli yiyecekler gibi basit karbonhidratları kısıtlandırmak ve tek seferde büyük porsiyonlar seklinde beslenmek yerine, ölçülü porsiyonları tercih etmek gerekir.
 
Geri
Üst