Sağlıkçılar ve Doktorlar

Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Dr. Umut Özcan


1977'de Tunceli'de doğan Dr. Umut Özcan, Tunceli Atatürk İlkokulu'nu bitirdikten sonra ortaokula Elazığ Anadolu Lisesi'nde devam etti. Özcan, buradan geçtiği Ankara Fen Lisesi'nde araştırma yapmaya başladı.

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde İngilizce tıp eğitimi alan Özcan, ilk yılından itibaren Prof. Dr. Hüsrev Hatemi, Prof. Dr. Günnur Yiğit ve Prof. Dr. Selma Yılmazerile birlikte araştırma çalışmalarına devam etti.

Üniversitenin ilk yılında, kapalı olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Araştırma Kulübünü tekrar faaliyete geçiren gençbilim adamı, birçok araştırma grubu kurdu.

Genç Türk bilimadamı Dr. Umut Özcan (29), farelerde tip 2 diyabeti tedavi eden araştırmasıyla tıp dünyasında heyecan yarattı. Yeni

Harvard Üniversitesi'nde şişmanlık genini bulan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in laboratuvarında çalışmalarını sürdüren Dr. Özcan, tip 2 diyabet gelişiminde önemli bir rol oynayan endoplazmik retikulumda artan stresi bir ilaç grubu ile azaltmayı başardı.

Özcan, şişman ve ileri derecede tip 2 diyabet geliştirmiş farelerde diyabeti tamamen iyileştirdi. Dünyanın en saygın bilim dergilerinden Sience'nin dünkü sayısında yer alan çalışma kısa bir süre sonra insanlarda da denenecek.

DİYABETLİLERİN UMUT'U

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nin 3. sınıfına devam ederken Harvard Üniversitesi diyabet merkezi Joslin Diabetes Center'da dünyanin en ünlü diyabet profesörü olan C. Ronald Kahn'in laboratuvarına kabul edilen Umut Özcan, burada 2 yıl insülin salgılayan beta hücreleri üzerine araştırmalar yaptı.

Joslin Diabetes Center'da arastırmalarını tamamladıktan sonra şişmanlık genini bulan Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in laboratuvarında kendisinin oluşturduğu hipotez üzerine çalışmaya başlayan Özcan'ın bu araştırması, 2004yılında Science dergisinde yayınlandı.

Özcan, moleküler ve genetik tekniklerle gerçekleştirdiği çalışmasında hücre içerisinde bulunan ve 'EndoplazmikRetikulum' diye adlandırılan organelde gelişen aşırı yüklenmenin (stresin), şişmanlıkta tip 2 diyabetin gelişiminde merkezi bir rol oynadığını gösterdi.

DİYABET TEDAVİSİNDE DEVRİM

Dr. Özcan, bu çalışmasından yola çıkarak gerçekleştirdiği yeni çalışmasında tip 2 diyabet gelişiminde önemli birrol oynayan endoplazmikretikulumda artan stresi bir ilaç grubu ile azaltmayı başardı. Araştırmada, yapı olarak birbirinden farklı ama fonksiyon olarak kimyasal çaperon grubuna giren iki ilaç kullanan Özcan,şişman ve ileri derecede tip 2 diyabet geliştirmiş farelerde, diyabeti tamamen iyileştirdi. Farelerdeki yüksek kan şekeri değerleri tamamen normale döndü.

Özcan, bu ilaçların insülin direncini azaltarak insülinin çok daha etkin bir hale gelmesini sağladı. İlaçlardan ilkinin etken maddesinin 4-Phenyl Butyrate (4-PBA) diğerininkinin de Tauroursodeoxycholic Acid (TUDCA) olduğunu anlatan Özcan, AA muhabirine yaptığıaçıklamada, “Bu çalışma yeni bir grup ilacın diyabet tedavisinde kullanılabileceğini gösteriyor ve benim önceden bulduğum sistemin, tedavi için ciddi bir hedef olduğunu kanıtlıyor” dedi.

Araştırmayı insanlarda da deneyeceklerini belirten Özcan, her iki ilacın da başka hastalıkların tedavisi için insanlarda kullanılan güvenilirliği kanıtlanmış ilaçlar olduğunu vurguladı.

Türkiye Diyabet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz da Tip 2 diyabetin insülin salgılamada bir yetersizlik ve hücrelerin bu hormona karşı duyarlılığının azalması sonucunda geliştiğini söyledi. Yılmaz, dünyada 180 milyon diyabetli bulunduğunu ve bunun yüzde 90'ını tip 2 diyabetlilerin oluşturduğunu kaydetti.

Türkiye'de etkin molekül bulma açısından hemen hemen bu konuyla ilgili hiç çalışma olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, Dr. Umut Özcan'ın araştırmasının hem Türkiye hem de dünyadaki diğer diyabetliler açısından sonderece önemli olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Yılmaz, çalışma boyunca Dr. Özcan ile istişare içinde bulunduklarını belirterek,”Diyabetin tedavisi açısından umut veren bir çalışma” olduğunu kaydetti. Yılmaz, “Dr. Umut Özcan'ın çalışması hastalığın tedavisi için yeni bir umut. Bu çalışmanın dünyanın en ciddi bilim dergisinde yayınlanması Umut ve ülkemiz açısından çok önemli bir olay” diye konuştu.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Osman Müftüoğlu

Osman Müftüoğlu 1955 İçel, Anamur doğumlu.

Ankara Üniversitesi Tıp Fatültesi mezunu. Aynı fakültede iç hastalıkları ihtisası yaptı. Yurtdışındaki merkezlerde çalıştı. Ankara Numune Hastanesi'nde baş asistan olarak çalıştı. 1987 yılında iç hastalıkları endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları bölümünde bölüm şef yardımcısı, 1989'da doçent, 1990'da klinik şefi oldu. 1991'den beri Süleyman Demirel'in özel doktoru. Çok sayıda politikacı, sanatçı, bilim adamının da doktorluğunu sürdürüyor. 1993'te Ankara Numune Hastanesi başhekimi oldu. Modern hastanecilik kavramı ile ilgili önemli atılımlar yaptı. 2001 Kasım'ında başhekimlikten, altı ay sonra da mesleki donanımımı artırmak ve hastalarına daha çok zaman ayırmak için memuriyetten ayrıldı.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Ord. Prof. Dr. Hulusi Behçet

Hulusi Behçet, 20 Şubat 1889 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Tıp öğrenimini 1910 senesinde tamamlamış ve 1914 Temmuzuna kadar Gülhane Dermatoloji
Kliniğinde Eşref Ruşen, Talat Çamlı ve bakteriyolog Reşat Rıza hocaların yanında asistan olarak çalışmıştır. 1914 Temmuzunda Kırklareli Askeri Hastanesi başhekim muavinliğine tayin edilmiş ve daha sonra 1918'e kadar Edirne Askeri
hastanesinde dermatoloji uzmanı olarak çalışmıştır. 1918 Ağustosunda evvela Budapeşte'de, sonra Berlin'de Charité Hastanesinde çalışmış ve 1919 Ekiminde yurda dönmüştür.

Hulusi Behçet, bir müddet serbest çalıştıktan sonra 1923'te Hasköy Zührevi HastalıklarHastanesi Başhekimliğine tayin edilmiş, 6 ay kadar burada çalıştıktan sonra Guraba Hastanesi dermatoloji uzmanlığına nakledilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan ve soyadı kanunu kabul edildikten sonra, Cumhuriyetin kurucusu M. Kemal Atatürk'ün arkadaşlarından olan babası Ahmet Behçet'in, parlak ve çok zeki anlamına gelen ve adı olan Behçet'i soyadı olarak almıştır. 1933 senesinde Üniversite Reformunda Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniğine profesör seçilmiştir. Hulusi Behçet, Türk akademisinde profesör unvanını alan ilk kişidir.

Hulusi Behçet dermatolojide bir çok konuyu ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. 1920 yılından itibaren çeşitli dernek toplantılarında ve bazı yazılarında deri layşmanyazında çivi belirtisi bulunduğundan bahsetmeye başlamıştır. O dönemin önde gelen deri hastalıkları uzmanlarından biri olan Dr. Abimelek,3 Hulusi Behçet'in çivi belirtisi tanımını şöyle nakletmektedir: "Önce bir nodül ortaya çıkar. Bu nodül ülserleşirse üzerinde bir krut gelişir. Bu krut altına sıkı bir şekilde yapışık olup, kaldırılması güçtür. Kaldırıldığı zaman zemininde aynen diskoid lupus eritematozusta olduğu gibi kruta dik olarak çıkan veya kopan, her biri yaklaşık olarak 2 mm çapında çivi şeklindeki uzantılar görülür.
Çivi belirtisi klinik tablonun patognomonik bulgularıdır ve histolojik tabloya da yansır. "Bu dönemde deri layşmanyazında Kyrle ve Reenstierna histolojik çalışmalar yapmışlarsa da, Hulusi Behçet'in ısrarla üzerinde durduğu çivi belirtisinden bahsetmemişlerdir.

Bunun dışında, yine o yıllarda,ülkemizdeki arpa uyuzları konusunda çok sayıda yazı yazmıştır. Hatta yurdumuza ait parazitlerin tür ve cinslerini de saptamıştır.1 Karadeniz kıyılarında arpa çuvallarını taşıyan hamalların arpa uyuzuna yakalanmamak veya tedavi amacıyla sık sık denize girdikleri şeklindeki gözlemini sonraki yıllarda yazdığı ders kitabında belirtmiştir.

Hulusi Behçet 1930'lu yıllarda da incir dermatitleri üzerinde durmaya başlamıştır. Senelerce ham incir dermatiti üzerine çalışmak ve yazı yazmak suretiyle bu dermatozun Balkanlarda ve nihayet Fransa ve Amerika'da tanınmasını sağlamıştır.İstanbul'da ilkbahar ve yaz aylarında incir ve incir yaprakları ile ilgilenen şahıslarda, sonbaharda ise incir ürünleriyle ilgilenen kişilerde meydana gelen, biri diğerinden farklı iki klinik tabloyu senelerce gözlemiştir. Bir çok klinik tabloyla karışabileceği için incir dermatitlerini, ülkemizde tanınması için önce 1933 yılında Pratik Doktor adlı dergide yayınlamıştır. Daha sonra çeşitli olguları dermatoloji derneği toplantılarında sunmuş,en sonunda da Fransız Dermatoloji Derneği Bülteninde yayınlamıştır.




Bu tarihten iki yıl sonra, Behçet hocayı zamanın en önemli dermatoloji dergilerinden biri olan "Dermatologische Wochenschrift"in yazı kurulunda görüyoruz. Aynı yıl Medizinische Welt'in yazı kuruluna da seçilmiştir. Bu önemli görevlere bilgisi ve güvenilirliği sayesinde geldiği herhalde tartışılamaz.

Hulusi Behçet, 21, 7 ve 3 yıl takip ettiği üç hastada ağız ve genital bölgede aftöz belirtiler, gözde de çeşitli bulgular bulunduğunu gözler ve bunun yeni bir hastalık olduğuna inanır. 1937'de bu görüşlerini "Dermatologische Wochenschrift" de yazar ve aynı yıl Paris'te Dermatoloji toplantısında sunar. Bu toplantıda hastalığın etyolojisinde, dental bir infeksiyonun da neden olabileceğini bildirir. 1938'de bu konuyla ilgili daha detaylı bir yazıyı yine aynı dergide yayınlar. Aynı yıl Dr. Niyazi Gözcü ve Prof. Frank benzer semptomları içeren iki olgu daha yayınlarlar. Arkasından Avrupa'dan yeni bildiriler de gelir. Böylece Avrupalı doktorlar yeni bir hastalığın varlığına karar verirler. Oftalmologlar Behçet hastalığını kabul etmeye başlarlar, ancak dermatologlar bu yeni hastalığı ısrarla inkar ederler. Bu tablonun pemfigus, ulkus vulva akutum, dermatomiyozit, Neumann'ın aftozisi, eritema eksudativum multiforme ve benzerlerinin semptomları olduğunda üstelerler. Bu olaylar sürerken Dünyanın diğer yörelerinden bazı yeni olgular daha bildirilir. Bu yayınların sonucunda bütün dünya yeni bir hastalıkla yüzleştiğini en sonunda kabul etmek zorunda kalır. 1947'de Zürih Tıp Fakültesinden Prof. Mischner'in Uluslararası Cenevre Tıp Kongresinde yaptığı bir öneriyle, Dr. Behçet'in bu buluşu "Morbus Behçet" olarak adlandırılır. Böylece daha başlangıçta Behçet Sendromu, Trisymptom Behçet, Morbus Behçet adlandırmalar ortaya çıkar.

Bu hastalığın tıp literatürüne geçmesine katkısı olanlar arasında Niyazi Gözcü, Iggescheimer, Murad Rahmi, İrfan Başar, Naci Bengisu, Marchionini, Braun, Obendorfer, Weekers, Reginster, Franchescetti, Jensen Tage, Sulzberger ve Wise gibi isimleri unutmamak gerekir.
Onun araştırma, yazma ve tartışmaya olan merakı entelektüel bir karakter olmasını sağlamıştır. Uzmanlığın ilk yıllarından başlayarak bir çok ulusal ve uluslararası kongrelere orijinal makaleleriyle katılmış, ülkemizde ve yurtdışında bir çok makalesi de yayınlanmıştır. Ünlü Alman Patoloğu Prof. Schwartz, onu ülkesi haricinde her yerde bilinen birisi olarak tasvir ederken, onu asla Türkiye'de bulamazsınız çünkü araştırmalarını yurtdışında sunar demiştir.

Deri Hastalıkları ve Frengi Kliniği Arşivi adındaki dergiyi ölüm tarihine kadar yayınlamıştır. Bu dergi 1934'ten 1947'ye kadar Türkiye'deki Dermatoloji organı görevini sürdürmüştür.
__________________
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Hekimbaşı Salih Efendi


Hekimbaşı lakabıyla şöhret bulan Salih Efendi, 19. yüzyıl boyunca üzerinde durulmaya layık fen ve idare adamlarımızdandır. İleri görüşleri ve bilimsel düşünen kafasıyla örnek olacak yetenekleri taşırdı. Sultan İkinci Mahmut zamanında açılan Tıbbiye Mektebi'nin ilk mezunlarındandır. Tophane'de 1816 da doğmuş, 18 Mart 1895'e kadar Sertabibi Sultani, Mektebi Tıbbiye Reisliği, Valide Kethüdalığı, muallimlik Maarif müsteşarlığı yapmıştır. 89 yaşında Anadoluhisarı'ndaki bu yalısında ölmüş, Eyüp Sultan Pertev Paşa türbesinin sol tarafında, Münşeat sahibi Feridun Bey'in kabri cıvarında yolun sol tarafında defnedilmiştir. Mezar taşında yaptığı görevler kayıt edilmiştir.

Nebatat (botanik) bilginlerindendi. Yalısının bahçesiyle, kendisine ait tepelerin sırtlarındaki bağ ve arazide her çeşit çiçekleri, bitkileri ve nadide meyveleri yetiştirirdi. Karanfil ve güle çok meraklı idi. Aşıladığı bir gül "Hekimbaşı Gülü"diye meşhur olmuştur. Mevsiminde yalıyı, özellikle karanfillerle bir gelin odası gibi süslerdi.

Salih Efendi'nin aldığı rütbe ve nişanlar:

1848'de: Ülâ Rütbesi 2.sınıfı, 1880'de:Bâlâ Rütbesi, 1. Rütbeden Mecidî Nişanı, 2. Rütbeden Osmanlı Nişanı, (Fransa) Legion d'Honneur Nişanı'nın Commandeur rütbesi, (Portekiz) Coplao Nişanı'nın Commandeur rütbesi, (Prusya) L'Aureur de la Cour Nişanı'nın 2.rütbesi, (İspanya) Carlos Nişanı, (Papalık) Murassa "elmas ve zümrütlerle işlenmiş" bir kama, (Avusturya) François Josephe nişanı.
(Bilb
biggrin.gif
r.Saffet Eren-C.6/sayi:21-22,1943. Türk Tıp Tarihi Arşivi/İ.Ü.)

'Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler' (1338/1922) kitabında ve 'Türkiye Maarif Tarihi' nde (Osman Ergin) ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Üç katlı, sonra iki, sonrada tek kata inen yapısı ve belki de daha ziyade aşı boyasıyla, Boğaziçi ile ilgili takvim / poster / broşür ve rehberlere çokça giren yalı, yapı halâ canlılığını korumaktadır. Bu, belkide dünyada en çok nişan almış bir bilgin insanın "Hekim Başı"nın şöhretine de bağlanabilir.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Dr. Tuncay Filiz


18.12.1954 yılında Tunceli Nazimiye ilçesinde Doğdu. İlk orta ve lise Tahsilini Bergama' da tamamladı . Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1979 Yılında mezun oldu.
Mezun olduktan sonra Tunceli İl Sağlık Müdürü Vekili ve Pertek Merkez Sağlık Ocağı Tabipliği görevlerinde bulundu.
Hava Teknik Okullar Komutanlığında Askerli görevini Tabip Teğmen olarak tamamladı. 1987 yılında İzmir Atatürk Sağlık sitesi Devlet hastanesinde 2.Dahiliye Kliniğinde İç hastalıkları Uzmanı oldu.
İzmir Göğüs Hastalıkları Hastanesi ve Alsancak Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Kliniklerinde Görev Yaptı.
1990 Yılından beri serbest iç hastalıkları uzmanı olarak görev yapmaktadır.Evli ve 2 kız Çocuk babasıdır.Spor ,kitap okumak ve felsefe hobileri arasındadır.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Doç.Dr.Ahmet Uğur Demir



İstanbul Atatürk Fen Lisesi’ni 1986'da, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1992'de bitirdi. 1992-1999 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini aldı. Asistanlık eğitimi sırasında 1996-1998 yılları arasında burslu olarak Montreal, Kanada'daki McGill Üniversitesi Epidemiyoloji Biyoistatistik bölümünde eğitim gördü, Master Sc. derecesi aldı.
Solunumsal uyku bozuklukları alanında bölüme bağlı Uyku Solunum Laboratuvarı’nda çalışmaktadır.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Doç.Dr.Gül Karakaya

İzmir Amerikan Koleji’ni 1985'te, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1991'de bitirdi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda 1998’de göğüs hastalıkları ve 2001’de alerji hastalıkları uzmanlık eğitimlerini tamamladı. 2003’te doçent oldu.
İlgi alanı ilaç alerjileridir.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Doç.Dr.A.Salih Emri


1957'de Ankara'da doğdu. 1982'de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirerek Tıp Doktoru ünvanını aldı.1984-1989 arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları uzmanlığı, 1990-1992 arasında ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Yan Dal Uzmanlığı yaptı. Askerlik hizmetini Gülhane Askeri Tıp Akademisi Gastroenteroloji Bilim Dalı'nda İç Hastalıkları Uzmanı olarak yaptı. FMGEMS Clinical Science Component sınavını kazandı. (Ocak 1992) 1993-1994 arasında Boston Üniversitesi Tıp Merkezi Onkoloji Departmanı'nda (Boston Mass. USA) Research Fellow olarak çalışmalarda bulundu. Aynı üniversitenin Uyku Laboratuvarı'nda dört ay boyunca çalıştı. (1994)
Klinik pulmonolojide her türlü araştırma, tanısal metod ve tedavide deneyimlidir. Göğüs Hastalıkları AD bünyesinde işlev gören uyku laboratuvarının kurucusu ve sorumlusudur. Uyku odasında bulunan kompüterize polisomnografi sistemi (Rapid Medilog, Oxford, UK) ile CPAP/BIPAP sistemlerinin (Respironics Inc., USA) kullanımı hakkında deneyim sahibidir. Göğüs Hastalıkları AD bünyesinde işlev gören "Sigara bırakma kliniği" kurucu ve sorumlu öğretim üyesidir. Yine Göğüs Hastalıkları AD bünyesinde akciğer ve plevra hastalıkları maligniteleri, tedavilerinin planlanması ve yürütülmesinden sorumlu öğretim üyesidir. Hücre kültürü, in-vitro sitotoksik ilaç duyarlılığı, western blotting laboratuvar teknikleri hakkında deneyim sahibidir.
Toraks Derneği, European Respiratory Society (ERS) ve European Medical Assocation Smoking or Health kuruluşlarının üyesidir.
İngilizce bilen Dr.Emri, evli ve bir çocuk babasıdır.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Prof.Dr.Ziya Toros Selçuk

Ankara Fen Lisesi’ni 1981’de, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1987’de bitirdi. Hacettepe Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamladı. 1996’da doçent, 2003’te profesör oldu.
Akciğer kanseri ve girişimsel pulmonoloji özel ilgi alanlarıdır.
 
Ce: Sağlıkçılar ve Doktorlar

Prof.Dr.Ali Fuad Kalyoncu

1959 yılında Eskişehir’de doğmuş ve 1982’de İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. Zorunlu hizmetini 1982-1984 arası Erzincan Sıtma Savaş Bölge Başkanlığı Tabibi olarak yapmış ve 1984’de Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda ihtisasına başlamıştır. Göğüs Hastalıkları ihtisası sonrası, iki yıl İsveç/Uppsala Üniversitesi Tıp Fakültesinde Allerji Hastalıkları üst ihtisasını yaparak 1991’de fakültemize geri dönmüştür. 1992 yılında Göğüs Hastalıkları Dalında Doçent, 1999 yılında Profesör olan Dr.Kalyoncu halen Erişkin Allerji Ünitesi sorumlusu olarak çalışmaktadır. Kendisi esas olarak Astma ve Allerji hastalıklarının epidemiyolojisi ile ilgilenmektedir. Uluslararası araştırma dergilerinde 41 yazısı, 23 uluslararası kongre bildirisi ve Türkçe yayınlanmış iki kitabı vardır.
Astım ve erişkin allerji hastalıklarının ülkemizdeki dağılımı ile ağrı kesici ilaç allerjisi özel ilgi alanlarıdır.
 
Geri
Üst