şu üçgenin koşeside menin olsun

Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

siir10119.jpg

siir10119-isik.gif
siir10119-isik.gif
ONBEŞİNCİ MEKTUP

Gözlerine baktığım zaman susmanın bir sebebi olmalı.
Bana kendini anlat. Korkularını, dileklerini söyle bana.
Aşktan ne bekilyorsun? Dostluk mu? Al, istediğin kadar...
Yüreğimi apaçık önüne seriyorum işte! Orada sevdiğin,
istediğin ne varsa al, senin olsun. Sana arzularımın
ötesinden sesleniyorum.

Aydınlık! Sen en güzel aydınlık! Bizi bırakma.
Kalplerimizde girmediğin köşe kalmasın. Çek,
kurtar bizi insan yaradılışımızın korkunç
karanlığından. İçimizde, tâ derinlerde kükreyen
o vahşi hayvanı sustur. Düşüncemizi tırmalayan
o kanlı pençelerden kurtar bizi. Unutulmuşların
dünyasında biz unutmak istemiyoruz.

Hadi sevdiğim sen de aç yüreğini. Dostluğun
o ölümsüz ışığı dolsun içine. Saçlarımı okşadığın
zaman, annemin eli sanmalıyım ellerini.
Dudaklarından yalnız aşkın hazzını değil,
dostluğun doyulmaz içkisini de içmeliyim.
Bana önce insanlığımı öğret, bana unutmamayı
öğret. Seni hiç unutmak istemiyorum. Bilinmeyen
içkilerin en zevk dolu sarhoşluğunda yaşayalım seninle.
Kurtulalım bu korkulardan, bu çaresizliklerden.

Beni hiç unutmayacaksan sev, usanmayacaksan sev.
Birlikte yaşayacağımız her dakika ömrümüzün bir yılına
bedel olmalı. O dakikaları, hatıraların sonsuz
mezarlığına gömeceksek hiç yaşamayalım.

Önce zamandan kurtullmalıyız öyleyse, önce
zamandan kurtulmalıyız. Birbirini yenilemeli saatlerimiz.
Yarın, bu günü aratmamalı. Yerçekiminden
kurtulurcasına aşmalıyız zamanı seninle.
O dost zamanı, o dostça zamanları.

Bana "gel" dediğin an; mesafeler de anlamını kaybetmeli.
Yolları dakikalarla, günleri kilometrelerle ölçmemeliyiz.
Beraberliğimiz, bütünlüğümüz hiç bitmemeli.
O hiç sönmeyen dostluk ateşinin çevresinde
hep böyle elele, dizdize olalım. Ne yağmur
söndürmeli o ateşi ne rüzgâr. Yüreklerimiz hep
böyle ışıl ışık olmalı alevlerinde.

Hadi sevdiğim, sen de aç yüreğini.
Bana kendinden bahset. Hep ben ol, durmadan
ben ol istiyorum. Dudaklarım kurudu bak!
Bir yudum su ver güzelliğinin pınarından.
Acıktım dersem iyiliğinle doyur beni. Üşüyorsam;
yalnız dostluğunun ateşinde ısınsın ellerim.

Benim olma demiyorum. Ama önce ben ol.
İnan, ben hep senin olacağım,
baştanbaşa sen olduğum için.

Aşkta kaybettiklerimizi dostlukla tamamlayalım.
Gel, aydınlık bizi bekliyor!
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

siir10120-1.jpg
Senin açmadığın bahçeye yağmur düşermiş
Bülbül konarmış gül dalına bana ne,
Sensiz hüzün yüklü baharlar
Gecenin rengini taşır sabahlar
Dört bir yanımda ahlar, siyahlar
Düğün varmış köyde
Bayram gelirmiş şehre

Bana ne!
Hep mayısları bekledim,
gül bahçelerinin gül yüzünde
gül yüzünü aradım.
Bülbül oldum dağlara düştüm aşkından.
Feryatlarım tutuştu gül rengini aldı
ama gül açmadı sığ bahçemde.
Gayri sevdalara tutuldum,
bir zaman avundum öylesine.
Sönmedi içimdeki yangınlar
her baktığımda o yare
sana olan vefasızlığımı hatırladım.

Dön artık yeniden rüyalarıma
terk etme ne olur düşlerimi
biçareyim boynu büküğüm.
Yok başımı okşayanım, elimden tutanım,
renklerinin kuşağına saranım
beni de yanına alanım, bu da benden diyenim.

Öksüzüm, yetimim işte.

Diken kaldım gönül bahçemde
göz yaşı dökemedim yüreğimin çölüne.
Hani söz vermiştim asi kalbime
senden başkasını sevmeyecektim.
Bakmayacaktım bir başka sevdaya.
Kaç defa kapına geldim ama dokunamadım
utandım çünkü vefasızdım, duyarsızdım.
Bilmem kaç defa ihanet ettim aşkıma...

Vefasızım gör işte...

Sensiz baharlar,
hüzün yüklü bulutlar gibi döner başımda
Sensiz baharlar, hazan taşır bağrında.
Sensizlik yüreğimde derin çukurlar açtı.
Bekletme beni çöl zambağım,
tüm vefasızlığımla yinede kapındayım.
Sırtıma sardığım çantamda azığım tükendi
çeşmelerin suları ne kadar soğuk aksa
yüreğimin yangını o kadar artıyor.

Irmakların peşinden koşturdum bir yudum diye,
boş denizin koynuna sığındılar.
Denizlere el açtım bir merhamet dilendim,
yağmurlara karıştılar.
Yağmur bekledim baharları gönül ateşime
bir damla düşmediler.

Yangınım işte

Türkülerim sazıma inmiyor,
şiirlerim sözüme uymuyor
gecenin perdesi arkasında
yıkıldığımı kimseler duymuyor.
Göz yaşı ısmarladım nev baharlara
hani doyası ağlamak için.
Hani o gül kokunu hissedebilmek için
kaç gül kopardım dalından.
Sevdanın tadına doya bilmek için
tadında bal aradım bulamadım.

Yoruldum işte
Al beni de kurtar buralardan,
buraların karı fazla, boranı fazla
tozu fazla, nazı fazla çekilmiyor.
Hani baharı da olsa, çiçeği de açsa,
bulutsuz gökyüzü, beyaz denizi de olsa
sensiz bir anlam ifade etmiyor.

Kelimelerim yorgun düştü
eğik başlı cümlelerin arasına
mısralarım, ritim tutturamadı,
katılamadı şiir kervanına.
Çöl gecelerinde yıldızlara Leyla’yı soran
Mecnun gibi şaşkınım.

Sensiz bahar gelmiş, gül açmış bahçelerde,
bülbül konmuş dalına,bana ne.
Sen yoksun, kokun yok, rengin yok, tadın yok.
Seni getirmedikleri için dargınım baharlara

Dargınım işte
Seni açmadığı için bahçeler
kırgınım,.

Kırgınım işte!

Yinede kapındayım...
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

UZAK KADERLER İÇİN

Birgün, bir yağmurla garip garip
Çoluğu çocuğu terk edeceğim.
Bir sevgiyle doymayacak kalbim, anladım
Alıp başımı gideceğim.
Asır yirminci asırdır, amenna.
Bir yanımda sevgilerim, bir yanımda sancım
Neon lambaları büsbütün karartır gecemizi
Uzaklar daha uzaklaşır.
Bir define çıkarır gibi kayalardan, Ademden beri
Sımsıcak sevgilere muhtacım.

Bir gün alıp başımı gideceğim
Yıldızlar ışısın, yollar üşüsün, yollar...
Belimi bir ılık şal sarsın, mavi
Hüzünlü bir serencamın ardından, şarkısız
Rüyâlarım unutulmuş bir handa pes desin
Görmüş geçirmiş bir çift duygulu dudak karşısında.

Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm
Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde.
Diyarı gurbette kanlı bir aşk,
Bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde.
En uzak beyazlar,
En yakın ikindilerde, duygulu
Ve bir sahil meyhanesinde bir akşam
İçip içip ağlasam...

Nasıl kısa kesmeli bilmiyorum,
Herkesin derdinden pay isterken?
Uzak kaderlerin suları çağlar şimdi
Yıldızlar dökülür sonsuza içimizden.
Birgün, bir parkta otururken, biliyorum
Bir el yağmurla dokunacak omuzuma
Bir çift göz, bir davet, bir kalp
Çoluğu çocuğu terk edeceğim.

Yapraklar dökülecek, çiçekler solacak
Bir sonbahar, bir sabah ve bir yağmur olacak
Toprak ve insan kokularıyla
Uğultulu bir sarhoşluk içinde, yıllar için
Başımı alıp gideceğim.
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

DÖNMEDİN...
Soğuk bir sonbahar akşamıydı gidişin.
Hava kararmış, yağmur yağmaya başlamıştı.
Düşlerimize yağmur yağıyordu, rüzgar üşütüyordu ellerimizi.
Gözlerin donuk, bedenin halsizdi. Gizli bir el,
kalkışa hazırlanan otobüse binmen için seni sürükler gibiydi.
Sanki, kalmak istiyordun
"Baharda dönerim." demiştin, hatırlıyor musun?
"Sakın beni unutma, bekle."
Ben seni unutmadım sevgili. Ben seni unutmadım.
Bütün kış, baharda döneceğin günün hayali ile ısındım.
Minik öpücüklerle uyandırıp,
güneşin doğuşunu gösterecektim sana.
Çiçeklerin, denizin, kumsalın, güneşin
tadına birlikte varacak, gün batımlarında
denizle birleşen ufuk çizgisini birlikte seyredecek,
ay ışığında mutluluk şarkımızı söyleyecektik.

Yalan değil, kaçamak sevdalara takıldım yokluğunda bir süre.
Sana benzeyen her şeyi sevdim ben.
Sevdiğim her şeyde senden izler vardı.
Aradığımı buldum sandım ama yanıldım, bulduğum sen değildin.
Olmadık zamanlarda aklıma düştün, zamansız yaralandım.
Her sabah, seni bulmak için
yollara düşmek geldi içimden ama gidemedim.
Yalnızlığın acısıyla gurur satın alır oldum her gece.
"Gelir" dedim kendi kendime.
Söz verdi, gelmesi gerek. Bekledim.
Kendimi paramparça hissettim ama yine de sana kızamadım.
Unuttum kötü sözlerini. Unuttum kapında bekletildiğimi.
Unuttum telefonlarıma cevap vermediğini.
Kavgalarımızı unuttum.
Bir tek seni unutmadım sevgili.
Bir tek seni unutamadım.
Hep dönmeni bekledim.

Zamanla alıştım acılara,
ölüm ilanlarında kendiliğinden silinen adreslere.
Alıştım sevdiklerimin yokluğuna.
Ama yalnızlığa alışamadım. Hasrete alışamadım.
Sensizliğe alışamadım. Hep dönmeni bekledim.

Olmadı gülüm. Bir araya gelemedik.
Oysa daha yolun başındaydık,
tomurcuktuk daha çatlamaya hazır, bahar gelmeden ayrıldık.
Şimdi artan yalnızlığım, senin büyüyen yokluğun var.
Duvarlarda gözlerinin izi, kapı kollarında parmak izlerin saklı.
Sen neredesin sevgili? Varlığın nerede?
Bir mevsim döndü sen dönmedin.

Düşlerim böyle dağınık değildi eskiden.
Kara bulutlar gibi kümelenip bir yere,
acılarım yüreğimde çöreklenmezdi gece yarılarında.
Özlemlerim hiç bu kadar uzak olmamıştı gün ışığına.
Hasret bu kadar büyümemişti.
Şimdi göçebe olmuş yüreğimle
her sabah yeni yolculuklara çıkıyorum.
Gün ışığına çoğalmış hasretimle
hızla kaçıyorum kara ağızlı tünellerin içinden.
Umudun türküsünü söylüyorum öksüz bakışlarımla.
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

kız almi köşen herli olsun bacum ne hoş yazılar yazmışıın la kıskandım valla ben heç beceremem böle
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

OĞLUMA ÖZLEM
Yeni bir güne uyanıyorsun yine oğlum
Yine senden uzakta,
Yine hasretine vurgun bakıyorum doğan güne
Bir oyuncak gönderdim sana oğlum
İçinde beni,
Sevgimi,
Hasretimi bul diye.

Büyüyorsun her geçen gün oğlum,
Sevgiyi öğreniyorsun,
B
abana sarılıp, onu sevemeden
Küçücük yüreğin hasreti öğrendi,
Özlemeyi öğrendi henüz sevgiyi tanımadan.

Bağışla beni oğlum
Bagışla sana olan uzaklığımı
Yaşam zor oğlum
Yetmiyor bazen istemeler
Yetmiyor bazen "gel babacığım bana" demeler.

Sesin kulaklarımda...
Titrek, özlem kokan sesin yüreğimde
Hayalin gözlerimde.
Severim seni hayalinle,
Severim seni yüreğime vuran sesinle.

Duyarım "babam beni çok sever" demelerini,
İşitirim "babam ne istersem alır bana" demelerini,
Hissederim özlemini, hasretini
Bilirim, "baba" diyen,
Babasına sarılan çocuklara olan kırık bakışını.

Gönderdiğim oyuncağa sarılıp,
Okşarmışsın beni sever,
Bana sarılır gibi…
Babam gönderdi diye
Gösterirmişsin herkese gururla.

Severim ben seni oğlum...
O seven yüreğin, en büyük hazinesidir babacığının.
Özlerim seni oğlum,
Özlemini haykırdığın sesin,
En güzel melodidir babacığının dinlediği.

Hasretim sana oğlum.
Ayrılığın kor bir ateş yüreğimde.
Yaşarım ben yinede; seni ve sevgini,
Severim ben seni; elma yanaklı, güzel oğlum.

Benzemez hiç bir şeye bu sevgi
Ne şiir yeter anlatmaya,
Ne yürek yeter bunu sığdırmaya.
Aydınlatır, babacığının yüreğini
Yaşam bağışlar,
Umut verir babacığına oğlum senin sevgin.

Yüreğimde taşırım ben seni oğlum,
Varlığın, yaşamın bana en büyük hediyesidir oğlum.
Sevginle yaşarım ben oğlum.
Geliyorum oğlum,
Geliyorum sana.
Geliyorum bütün sevgimi akıtmaya
O, küçücük yürekciğine…
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

siir10126-gul.gif
siir10126-gul1.gif
Sen; benim vazgeçilmezimsin.
Geceler boyu düşlediğim,
Rüyalarımı şiirlerle süslediğim
Su gibi aş gibi.
HERŞEYİMSİN !
Sen; benim tek tutuklu yanım,
Yıllar boyu sürgünlerim.
İçimden söküp atamadığım mahpusluğum,
Hürriyetim, kana kana içtiğim suyum.
HERŞEYİMSİN !

Sen; benim yüreğimde hiç bitmeden kanayan,
Bir ömür dermanı bulunmayan.
İçimde her an ağladığım yanım,
Canım, kanım, tek varlığım.
HERŞEYİMSİN !

Sen; benim umutlarımın kadını,
Düşlerimin tek sultanı.
Unutamadığım atamadığım,
Hayattaki en tatlı yanım.
HERŞEYİMSİN !
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

siir10128.jpg
Aynalardan sundum gönlümü sana
Ruhum gözlerinin rengine tutsak
Bir gece bir kuş gibi girsem rüyana
Eder misin bana sevdanı yasak?

Hayal, bir pencere, umut, bir ışık
Dünyam bir karanlık kutu gibidir
Sorma, kimin nesi bu deli aşık
Bir bakışın bile muştu gibidir.

Rüzgârı anlayan bilir öteyi
Can kuşum, yüzünü kalbime çevir
Delinsin gecenin, kanlı eteği
Bu bir korku devri, hüzünlü devir..

Uzak bir rüyânın iklimlerinden
Ebedi bir bahar bekliyor gönlüm.
Bir haber verseler bana derinden
Sonsuzluk müjdesi getirse ölüm.

Ruhum, öyle mahzun durma karşımda
Bir gün yıkılacak hicran duvarı
Zaman, bir heyûlâ gibi başımda
Peşime taksa da bir bir yılları.

Ürperti ve hasret içimi oymuş
Gözlerimin rengi, kırmızı şimdi
Doluya tutulmak demek ki, buymuş
Yağmur, damarımda bir sızı şimdi.

Sensiz bir harabe gibi yüreğim
Ne güneş doğuyor üstüme, ne ay
Sen gül ki, yüzüme ben de güleyim
Yüreğim seninle süslü bir saray...
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

GİTTİN


Gittin...
Ben, arkandan sadece baktım.
Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım...

Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...

Gittin...
Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı.
Anlatamadım...

Gittin...
Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden
Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten?
Ürperdin yine biliyorum.
Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini
Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu.
Tutamadım.

Gittin...
Bir yıkım gibiydi gidişin
Sen adım adım uzaklaşırken benden
Çöküp kaldı bedenim olduğu yere
Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti
Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım.
Kalkamadım...

Gittin...
Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişine,
Kaçak zamanları yaşıyorduk
Zaman bitecek ve sen gidecektin
Bense, gidişinin ertesi günü
Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
Başlayamadım...

Gittin...
Bir şey söyledin mi giderken?
"Kal" dememi istedin mi?
Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi?
"Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi?
Beynim öylesine uğulduyorduki.
Duyamadım...

Gittin...
Nereye gittiğin önemli değildi
Binlerce kilometre uzakta da olsan,
iki metre ötemde de farketmiyordu.
Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu.
Kurtulmalıydım senden,
bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım.
Kurtulamadım...

Gittin...
Unutulanların arasına katılmalıydım
Anıları bir sandığa koyup
hayatı bir yerinden yakalamalıydım.
Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim.
Yapamadım...

Gittin...
Bir okyanusun ortasında
tek küreği kaybolmuş sandalda
Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi.
Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni,
Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde,
Bil ki; seni Unutamadım...
 
Ce: şu üçgenin koşeside menin olsun

KORKARAK YAŞIYORSAN


Öyle bir hayat yaşadım ki;
Cenneti de gördüm cehennemi de

Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.

Bazıları seyrederken hayatı en önden
Kendime bir sahne buldum oynadım.

Öyle bir rol vermişler ki;
Okudum, okudum anlamadım.

Öyle bir hayat yaşadım ki;
Son yolculukları erken tanıdım

Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan anladım.

Kendi kendime konuştum bazen evimde
Hem kızdım, hem güldüm halime.

Sonra dedim ki,
Söz ver kendine!

Denizleri seviyorsan,
Dalgaları da seveceksin.

Sevilmek istiyorsan,
Önce sevmeyi bileceksin.

Uçmayı seviyorsan,
düşmeyi de bileceksin

Korkarak yaşıyorsan,
Yalnızca; hayatı seyredersin...

 
Geri
Üst