Tesettürle ilgili âyet-i kerimeler

  • Konbuyu başlatan Huzur islam
  • Başlangıç tarihi
H

Huzur islam

Forum Okuru
Tesettürle ilgili âyet-i kerimeler
Tesettürle ilgili ayetler nelerdir?
 
Birisi Ahzap suresi ayet 33/ 59 da mealen
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle, dışarı çıkarken üstlerine cilbablarını alsınlar. Bu, onların tanınmasını ve bundan dolayı incitilmemelerini sağlar. Allah, Gafurdur, Rahimdir.

Diğeri Nur süresi ayet 24/ 31 de mealen,
"Mümin kadınlara da şöyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi kocalarından, babalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah'a tövbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin umduğunuza nail olasınız.

Ay halinden kesilmiş ve evlenme için ümidi kalmamış olan yaşlı kadınlar zinet yerlerini erkeklere göstermemek şartıyla dış elbiselerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. Bununla birlikte yine de sakınmaları kendileri için daha hayırlıdır.
 
Tesettür-hicab her zaman, mü'min bir kadın için islamiyetin bir anlamda simgesine dönüşmüş bir giyim tarzıdır. "Müslüman, dindar bir kadın" dediğimiz zaman ilk akla gelen de bu başörtülü bir kadın olur. Fakat özellikle yirminci yüzyılın başlarında, tesettür - kadınların başörtüsü giymesi kadınların haklarının çiğnenmesi gibi görülmeye başlandı. Bu fikir Müslüman toplumuna aşılanmağa çalışıldı. Ve şimdiye kadar bu gibi fikirler toplumda halen devam ediyor.
İslamiyet'i diğer semavi dinlerden ayıran temel özellikler vardır. Hiç şüphesiz, bu din, kendisinden önceki semavi dinleri doğrulayan ve bu semavi (Hıristiyanlık, Yahudi) dinlerde de kendi onayını bulmuş olan son dindir. Yüce Allah bu gerçeği, İslamiyet'in temel kaynağı olan Halis Allah Kelamı - Kur'an'ın da ifade buyurmuştur: "Biz Kur'an'ı hak olarak önündeki kitap (bütün ilâhî kitapları) tasdik eden ve onu koruyan (veya onların doğruluğuna şahit) olarak indirdik" (5 / 48).
 
Kendinden önceki semavi dinler bir tek gönderildikleri kavmi ilgili yaptığı halde; islamiyet kazandığı Arabistan'daki Araplar ile bahəm tüm dünya milletlerine uygun bilinen bir dindir. Bu, Kur'an ayetleri ile sabittir. Önceki peygamberler sadece gönderildikleri topluma hitap ederek "Ey kavmim, ey kavmim!" Demişlerdir. İslam Peygamberi Hz. Muhammed (ə.sm) ise Kuran'da bir çok yerde geçtiği gibi "Ey İnsanlar!" Tarzında tüm insanlığa hitap etmiştir. İslamiyet'in, Kur'ân'ın tercümanı olan hz. Muhammed (ə.sm) henüz kendi sağlığında iken, dönemi için dünyanın en ünlü devletlerinin hükümdarlarına elçiler göndererek, onları temsil ettikleri milletlerin adına İslamiyet'e davet etmiştir.
 
Ayetler ve tüm hadisler, İslamiyet'in son ve evrensel bir din olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Aynı zamanda, İslamiyet, onun formülleri sadece kurulduğu 7 yüzyıla de şamil edilmemiş; Allah'ın vaad buyurduğu Kıyamet Gününe gibi bütün dönemlerin insanlarına teşmil edilmiştir.

Bu açıdan, neredeyse islamiyetin ve onun kaynağı Kutsal Kitabın, Kuran'ın hükümleri, prensipleri, formülleri, sadece 7. yüzyıla ait ve sadece Araplar hakkında değil; 7. yüzyıldan dünyanın sonuna kadar tüm dönemlere ait ve bütün milletler hakkında geçerlidir. Bu gerçek de Kuran'da kendi anlaşılmıştır.

İslamiyet'i kendinden önceki semavi dinlerden ayıran faktörlerin en önemlisi ise tahrif edilmeyerek, olduğu təravətdə korunması gerçeğidir. "Şüphesiz ki, Kur'an'ı biz indirdik, elbette onu yine biz (her türlü tehrifden) koruyacağız
 
İslam dininin tüm hüküm ve formülleri onun temel kitabı Kur'an'dan ve İlahi Vahyin çevirmeni olan hz. Muhammed'in (ə.sm) sünnetinden kaynaklanmaktadır. Kur'an ise kendi hükümleri ile sabit ve tamamlanmış; nazil olduğu dönemden bu yana tüm asırları yönetmek mahiyetindedir.


Her şeyin doğrusunu bilen, her şeyi var eden Cenab-ı Allah'tır. İnsanı, insanın içinde yaşadığı alemi / alemleri yaratan ve insan ile onlar arasında esrarengiz bir düzen kuran Allah, insan hakkında neyin doğru, neyin yanlış, neyin hayırlı, neyin zararlı olduğunu çok iyi bilir. Bu gerçek Kuran'da şu şekilde ifade edilmiştir: "Yaratan yarattığını bilmez olur mu ?! Bilimsel her şeye nüfuz eden, her şeyden haberi olan Latif ve Habir O'dur. "(67/14)
 
Yaratan yarattığını bilmez olur mu ?! Bilimsel her şeye nüfuz eden, her şeyden haberi olan Latif ve Habir O'dur. "(67/14) Yüce Allah, insanı hem bu dünyada huzur ve mutluluğa ulaştırmak, hem de cennete layık bir hale getirmek, yani Cennetlik bir seviyeye ulaştırmak için, insanın lehine poqramlanmış bir kısım emir ve yasaklar etmiştir. Allah'ın emir ve yasaklarına sayısız hikmetler ve insanın hem maddi, hem manevi huzurunu sağlayan nüanslar var. Nitekim, bugün Allah'ın Kuran'da insanları men alkollü içki, zina, kumar, fal, ana-babaya itaatsizlik vb. yönler incelendğinde ve bu yasaklara itaetsizliyin sonuçlarına göz düşürüldüğü zaman görülür ki, gerçekten Allah'ın her emrinde binlerce hikmetler ve faydalar yatıyor. İnsanlık Yaradaninin emirlerine sımsıkı bağlanmalıdır. Çünkü huzuru buna bağlı!
 
İnsanın giyimi, giyim tarzı da Allah tarafından tespit edilmiş, bu hususta bir kısım emir ve yasaklar irade edilmiştir. İnsanları çift şekilde, Kadın ve Erkek olmakla Yaradan Allah; ister erkeğin gerekse kadının giyiminde bir kısım sınırlar çizmiş. Ve kadın için de, bu konuda Hicabı-örtünmeyi uygun görmüştür.
Kuran'da başörtüsü-örtünmek hakkında özellikle dikkat çeken 2 ayet vardır:

1.) Nur suresinin 31. ayeti.

"(Ey Muhammed) Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar; Bunlardan görünen (el-yüz) hariç, ziynetlerini (zinet yerleri olan - boyun, boğaz, kol, ayak vb.) göstermesinler Baş örtülerini, yakalarının üzerine vursunlar (boyunları ve göğüsleri görünmesin); Kocaları, babaları, kocalarının babaları, yahut oğulları yahut kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından, yahut sahip oldukları cariyelerden veya erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklardan başkasına göstermesinler. " Ki bu surenin 1. ayetinde şöyle buyurulur: "Bu, indirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir suredir. Biz o zaman apaçık ayetler (deliller) indirdik ki, düşünüp ibret alsınlar "
 
2.) Ahzab Suresi, 59. ayet:

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına, iç elbiselerinin üzerinden cilbablarını (örtülerini) geyinməklərini söyle! Bu onların tanınıp eziyet edilmekten için daha elverişlidir. Allah bağışlayan ve merhamet edendir "

Bu âyet hicretin 5. yılında Medine'de nazil olmuştur. Nüzul etme nedeni olarak bu olayı nakledilir: Bir kısım müstehcen münafıklar, köle kadınlara sataşarlardı. Periyodik sair kadınları da köle zannıyla rahatsız yapiyorlardi. Bunların, müminlerin hanımlarını da rahatsız ettikleri olurdu. Neden böyle yaptıklarını sorduğunda ise "Biz onları köle zannediyor yapmıştık" diyerek bahaneler getirirlerdi. Bu olayların üstüne, Müslüman kadınların örtünmelerini emreden şu âyet-i kerime nazil oldu.
 
Bugün bir kısım tahkikatcilar da, başörtüsü ayetinin bu nedenle nüzul etmesinden dolayı, başörtüsünün kendi zamanına göre bir zorunluluk olduğunu, bugün ise o sebeplerin olmadığı bir zamanda, hicabın da zorunlu olmaması fikrini savunuyorlar.


Oysa bu ayet-i kerimenin hükmü, nüzul etmiş, yukarıda zikrettiğimiz Nur suresinin bilinen âyet ile bir daha anlaşılmıştır. Ve bu iki ayetin hükmü oldukça açık ve nettir. Örtünmək tek Peygamberin hanımlarına, kızlarına ve o zamanın mümin hanımlarına değil; aynı zamanda iman eden tüm hanımlara teşmil edilmiştir. Çünkü Kuran'daki Hitap Sahibi tüm insanlığa hitap etmekte! Ve özellikle de, Nur Suresi'nin 1. ayetinde, bu süredeki hükümlerin önemi vurgulanmıştır.
 
Geri
Üst