Türkçe Deyimler ve Anlamları ( Atasözleri )

SadmiN

♥ Evli Mutlu Çocuklu ♥
Yönetici
Türkçe Deyimler ve Anlamları ( Atasözleri )
Türkçe Deyimler Anlamları - Türkçe Atasözleri Ve Anlamları

Türçe deyimler özellikle Türk dilinin ne kadar zengin olduğunun anlamı değerli meleklerim. Özellikle bu deyimleri gündelik hayatlarımızda inanılmaz derecede fazla şekilde kullanıyoruz. Anlamını bilmesek bile mutlaka kullanıyoruz. Örneğin Ağzında bakla ıslanmasın ha diye deriz aslında karşımızdaki kişinin sır sıklayamadığını söyleri onu ifade etmez isteriz hem kısa hem daha can alıcı gibi gelir. Örneğin bir yer inanılmaz derecede temiz ise ve kişi iyi temizlik yapmışsa misal Bal dök yala deriz yani son derece temiz olduğunu söyleriz.

Arkadaşlarımızla konuşuyoruz parası yok ama iphone telefonu var bu durumda ne dememiz gerekiyor ya baldırı çıplak ya da ayranın yok içmeye atla gidersin çeşmeye deriz değil mi deyimlerin ve atasözlerinin bazen birbirine karıştığı da oluyor örneğin bu atla gidersin... mevzusu aslında bir atasözü ama deyim olarak ta kullanıyoruz.


Baş edemeyeceği şeyle uğraşan kişi aşırı güvenli her şeyi ben hallederim ben yaparım benim işim hayırdır benden kaçmaz gibi cümleler kuran bir çok arkadaşlarımız vardır çevremizde. Bu arkadaşlarımız bir gün baş edemeyeceği bir kişi ya da şeyle karşılaştığında ona baltayı taşa vurmak ile ilgili baltayı taşa vurdun deriz. Normalde ortada balta yok taş yok bu kişi için yarıca sert kayaya çarptı da deriz işte bunların her ikisi de türkçedeki zengin deyimlerden bi kaçıdır. Eğer odun kesen bir kişi otuna denk getirmeyip te baltasını taşa vursaydı ve biz ona baltayı taşa vurdu deseydik bu onun gerçek anlamda kullanıldığını ifade edecekti anlatacaktı.
Türkçe deyimler ve anlamları.jpg


SADECE KENDİ ANLAMI İLE KULLANILAN TÜRKÇE DEYİMLER DE VARDIR

“Baltayı taşa vurmak” deyimiyle ilgili olarak: Gerçekten de bir balta taşa vurulabilir; bu söz asıl anlamından ayrı olarak “ağzından dokunaklı, incitici bir laf kaçırmak” gibi mecazlı bir anlama da gelebilir. Bunu cümle içinde sözlerin gelişinden anlarız.

• “Kırk yıllık oduncu, baltasını taşa vurmasın mı?” • “Kendini bilmezin biri baltayı öyle bir taşa vurdu ki.”

“Baltayı taşa vurmak” deyimi, birinci cümlede gerçek; ikinci cümlede ise mecazi anlamında kullanılmıştır.

– Kimi deyimler de, sadece kendi sözlük anlamlarında (gerçek, asıl anlamında) kullanılır, başka bir anlam taşımazlar.

Örnek:

• “Hem suçlu hem güçlü.” • “İyiye iyi, kötüye kötü demek.”

Sözdizimi:
-Deyimler, söz dizimi bakımından üç grupta ele alınabilir:

1) Sonları bir mastarla (-mak/-mek) biten deyimler:


  • İğne ile kuyu kazmak.
  • Çam devirmek.
2) Cümle şekline deyimler:

  • Ağzını bıçak açmıyor.
  • Kaleminden kan damlıyor.
  • Dostlar alışverişte görsün.
3) Yukarıdaki iki türe de girmeyen, daha çok birleşik sözcüklere benzeyen deyimler:

  • İlk gözağrısı.
  • Bağrı yanık.
  • Kaşla göz arasında.
  • Bir içim su.
Kalıpların Özelliği:
– Deyimler kalıplaşmış sözlerdir. Şekli, söz dizimi, sözcükleri değiştirilemez. Örneğin, “Yok devenin başı” deyimi “Devenin başı yok” biçimine sokulamaz. Yine “Kırdığı ceviz kırkı geçti” yerine, bir sözcüğü değiştirilerek “kırdığı fındık kırkı geçti” denilemez.

– Deyimler kalıplaşmış olmakla beraber, bazı deyimlerin kalıpları büsbütün donmuş sayılmaz. Sonları bir mastarla bağlananlarla, cümle biçiminde olan bazı deyimler, birleşik fiiller gibi çekilebilir. Çekimi göre de zamirleri değişir, sözcükleri değişmez. Örneğin, “gözden düşmek” deyimi: “Gözden düştüm, gözden düştün, gözden düştü; gözden düştük, gözden düştünüz, gözden düştüler” şeklinde çekilir.

Kalıpları büsbütün donmuş sayılan ya da tarihi bir anekdota bağlı bulunan deyimler kesinlikle çekime gelmez; “eski çamlar bardak oldu” gibi.

– Çoğunlukla fiil olarak (msl.vakit almak) görülen deyimler, zaman zaman sıfat (msl. Kabak kafalı), zarf (msl.öğle üzeri) biçimlerinde; bazen de soru cümlesi (msl. ne dese beğenirsin?) ve ünlem cümlesi (msl. Vay anam vay) biçimlerinde görünürler.

Deyimlerin Başka Verimlerle İlişkileri:
-Deyimler, çok kez, başka türlü halk verimlerine ve daha başka anlatım araçlarına karıştırılır; atasözlerine, birleşik sözcüklere, Türkçe terimlere ve argo denilen sözlere…

Bir karşılaştırma yapacak olursak: Atasözleri, az sözcükle çok şey anlatan özlü sözlerdir. Anlattıkları denenmiş, doğruluğuna inanılmış düstur (genel kural, kaide) niteliğindedirler.

Deyimler ise, kalıplaşmış anlatım araçlarıdır. Cümle şeklinde olanlar bile bir anlam bütünlüğü taşımaz. Asıl anlamlarını içinde bulundukları cümleden alırlar; aldıkları anlam da değişmez bir kural niteliğinde değildir.

Örneğin:

  • Denize düşen yılana sarılır. (Atasözü)
  • Dört yanı deniz kesildi. (Deyim)
Her iki sözde bir çaresizliği belirtiyor. Ancak birinci söz inanılmış, benimsenmiş bir düşünce, değişmez bir kural. İkinci söz ise, bir anlam bütünlüğü taşımıyor. Ancak şöyle bir cümle içinde: “Varını yoğunu kaybedince dört yanı deniz kesildi, tutunacak bir dal bulamadı” denilirse, bir çaresizlik anlamı ortaya çıkıyor ama, bu da değişmez bir kaide değil; varını yoğunu kaybeden herkesin dört yanı deniz kesilmez ki… Tutunacak bir el, tutunacak bir dal bulanlar da olur. O halde bu bir deyimdir.

Deyimleri öteki anlatım araçlarından nasıl ayırabiliriz?

Deyimler, terimlere benzer. Terimler, anlamları daraltılmış bilimsel sözlerdir… Deyimler ise, anlamları genişletilmiş mecazlı sözlerdir ve en az iki sözcükten meydana gelirler. Yukarıdaki yazıların bazılarını kaynak siteden aldım teşekkür ediyorum.
 
Geri
Üst